loading
close
SON DAKİKALAR

Çernobil faciasının 32. yılı

Çernobil faciasının 32. yılı
Tarih: 26.04.2018 - 09:11
Kategori: Çevre

26 Nisan 1986 gecesi 01.24'te bugün Ukrayna ve Belarus sınırında bulunan Çernobil nükleer enerji santralinin dördüncü reaktöründe meydana gelen patlamanın üzerinden 32 yıl geçti.

20. yüzyılın en büyük nükleer kazası olarak nitelendirilen patlama sonucunda açığa çıkan radyasyon Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazlaydı.

Çernobil faciası nedir?

Çernobil faciası, Çernobil felaketi veya Çernobil reaktör kazası ya da Çernobil kazası, 26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna Pripyat şehrinin 14.5 km. kuzeybatısında bulunan Çernobil şehrinde konuşlu olan Çernobil Nükleer Santrali'nde yapılan bir deney esnasında meydana gelen nükleer kaza felaketi. Nükleer Santralde meydana gelen patlama ve yangın sonrasında SSCB ile Avrupa ve Türkiye'ye büyük miktarda radyasyon yayıldığı tespit edilmiştir.

Kaza Uluslararası Nükleer Olay Ölçeğine göre bugüne kadar meydana gelmiş en büyük nükleer kazadır. Çernobil felaketi, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeğinde en yüksek sınıflandırma oranı olan 7 ile ölçeklendirilmiştir. Bu sınıfta ölçeklendirilen yalnızca iki nükleer felaket bulunmaktadır. Bunlardan birisi Çernobil felaketi, diğeri ise 2011 yılında meydana gelen Fukushima Daiichi nükleer felaketidir.

Felaket maliyeti ve kayıpları açısından tarihin en kötü iki nükleer felaketinden birisidir. Sonuç olarak 500.000'den fazla işçi nükleer faciaya müdahalede çalışmış ve bu nedenle radyasyona maruz kalmış ve tahmini olarak yapılan masraf ise 18 milyar ruble (18 milyar ABD doları) olmuştur. Meydana gelen kaza esnasında 31 kişi ölmüştür fakat çok büyük bir alana yayılan radyasyon neticesine uzun vadede sonuçlarının daha ağır olduğu değerlendirilmektedir.

Afet 26 Nisan 1986 Cumartesi günü 4 numaralı reaktörde yapılan sistem testi esnasında başlamıştır. Çernobil Nükleer Santrali Pripyat kenti, Beyaz Rusya idari sınırı ile Dinyeper Nehri yakınlarında bulunuyordu. Test esnasında ani ve beklenmedik bir güç dalgalanması fark edilerek acil durum butonuna basılmıştı fakat güç çıkışı daha fazla büyüyerek son noktaya ulaştığında buhar basıncı bir dizi tepkimeye neden oldu. Tüm bu olaylar nötron moderatör ile hava arasındaki grafitin birleşmesine neden oldu ve reaktör tutuştu. Tutuşma ile çıkan yangın atmosfere yükseldi. Böylece Pripyat başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya yüksek derecede nükleer serpinti bulutu yayıldı. Serpinti bulutu Sovyetler Birliği'nin batısı ile buradan Avrupa'ya ve Karadeniz üzerinden Türkiye'ye sürüklendi. 1986 yılından 2000 yılına kadar Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna'da ciddi olarak kirlenmiş bölgelerden toplam 350.400 kişi tahliye edildi. Rusya'nın resmî verilerine göre oluşan radyoaktif serpintiden en çok etkilenen yer %60 ile Beyaz Rusya oldu. Çernobil kazasının ardından Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna sürekli olarak yaptığı dezenfekte işlemleri ile sağlık işlemlerinde yüklü derecede ücret ödedi.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan bir raporda kazanın çevresel sonuçları incelenmiştir. UNSCEAR raporuna göre ise 2008 yılına kadar kazadan yüksek dozda radyasyona maruz kalan 4000 kişiden 64'ünün radyasyon sonucu öldüğü doğrulanmıştır. Oluşturulan Çernobil Forumunda 200.000 acil müdahalede çalışan işçi, 116.000 kurtarılmış kişi ve kirlenmiş alanlardan tahliye edilen 270.000 kişinin bilgileri derlenmiştir. Akut radyasyon sendromuna bağlı olarak kazadan kısa süre sonra ölen 50 acil müdahale işçisinin ölümleri ile radyasyona bağlı olarak tiroid kanseri ve radyasyona bağla kanserden dolayı ölenler birleştirildiğinde, ölenlerin sayısı 3940 olmuştur. Bunlardan tahmini olarak dokuzu çocuktur ve lösemi nedeniyle ölmüşlerdir.

2006 yılında hakemli bir dergi olan International Journal of Cancer isimli dergide Çernobil Forumu çalışmasının sonuçları farklı bir metodoloji ile takip edilmiş ve kanser nedeniyle öldüğü belirtilen ve kansere yakalanan kişilerde, sağ kalım oranları da dâhil edilerek herhangi bir tartışma ortamı oluşturulmasına imkan vermeyecek şekilde inceleme yapılmıştır. Bu çalışmada kaza nedeniyle tahminen 4.000 kişinin öldüğü açıklanmıştır.

“Tahmini olarak Avrupa'da tiroid kanserine yakalanan 1.000 vakâ ve diğer kanserlere yakalanan 4.000 vakâya Çernobil kazasının neden olmuş olabileceği düşünülmektedir ve bu miktarlar kazadan günümüze kadar yaşanan kanser vakâlarının %0,01'ini temsil etmektedir. Modellemeler sonucunda 2065 yılına kadar radyasyona maruz kalmış 16.000 kişinin tiroid kanseri, 25.000 kişinin ise diğer kanserlere yakalanması beklenebilir. Diğer şekillerde kansere yakalanma oranları ise bu tarihe kadar birkaç yüz milyon olacaktır."

Union of Concerned Scientists isimli kâr amacı gütmeyen örgüt, doğrusal olmayan eşik modeline göre yapılan değerlendirmelerde sıfıra yakın radyasyon oranının eklenmediğini, bu nedenle daha geniş bir coğrafyanın da sonuçlara dâhil edildiğinde kaza nedeniyle 50.000'den fazla kişinin kansere yakalanacağını ve bunların 25.000'inin öleceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Avrupa Yeşiller Partisi ise 2006 yılında yaptırdığı TORCH raporunda kansere yakalanan kişi miktarının 60.000 olacağını ve 30.000'inin kanser nedeniyle öleceğini öngördüğünü belirtti. Greenpeace ise 200.000'den fazla kişinin kaza nedeniyle kansere yakalanacağını açıkladı.

Kaza ile ilgili olarak Sovyetler Birliği yönetimi, Sovyet nükleer güç endüstrisi ve prosedürleri hakkında ketum olmakla suçlandı. 1980'lerde başlatılan Glasnost isimli SSCB'nin şeffaflık politikasına rağmen, hükûmetin Çernobil faciasını gizli tutmaya çalışması ve kaza ile ilgili olarak hızlı kararlar almayarak, bu konuda sessiz kalması SSCB'nin yıkılmasına yol açan reformların başlatılmasına yol açtı.

Olayın ardından reaktörde görevli 6 personele, 2 ile 10 yıl arasında hapis cezası verilmiştir.

On binlerce kişinin hayatını karartan, yüz binlercesini dolaylı yollardan etkileyen bu kazanın faturası reaktör personeli mühendislere, teknikerlere kesilmiş olsa da; herkesin hemfikir olduğu konu Çernobil Nükleer Santrali'ndeki ciddi tasarımsal hataların, soğuk savaş döneminde içine girilen nükleer yarışta SSCB'nin agresif hamlelerinin olduğudur. 

Türkiye nasıl etkilendi?

- Türkiye’de de Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ve Pediatri Ana Bilim Dalları’nda yaptığı çalışmaya göre lösemi vakaları, 1986 öncesi yüzde 0,7’den, 1986 sonrası yüzde 2’ye çıktı.

- Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 1984 yılında yüz binde 19,2 olan kanser vakaları, 96 yılında yüz binde 63,46 olarak bildirildi.

- 4 Mayıs günü Kapıkule-Edirne yolunda İstanbul’da havadaki radyasyonun tam 1000 katı olan ve Çernobil nedenli Türkiye’de ölçülen en yüksek değer olarak tarihe geçen, 16 miliröntgen/saat değeri ölçüldü.

- Kaza’dan 5 gün sonra Akçakoca’da havadaki radyasyonun gittikçe arttığı fark edildi. Karasu Bölgesi’nde o bölgenin doğal radyasyon düzeyinin 20 katı fazla olan 150 mikroröntgen/saat düzeyinde ölçüm yapıldı.

Felaket sonrası Türkiye'de 'Radyoaktif çay daha lezzetlidir' tartışması

Türkiye, kanser oranının çok ciddi bir şekilde artacağı, riskleri 2015'te bile hala devam edecek bir döneme gidiyordu. Çernobil'den binlerce kilometre uzaktaki İngiltere dahi, radyasyonun yıkıcı etkilerini tarım ve hayvancılık noktasında inceleyip önlemler alırken, Türkiye'de durum farklıydı. O dönemde verilen bazı tepkiler şöyleydi:

'Karadeniz'e bir damla mürekkep düştü diye Karadeniz kirlenir mi?'
'Radyoaktif çay daha lezzetlidir.'
'Gazeteciler geldi, ellerinde radyasyon ölçme cihazı var. Para çıkarıp çay aldırdım. Masanın üzerine torba torba koyduk, aleti getirdim hiçbirinde alarm vermedi. Bir televizyon getirttim. Açtırdım ve ona doğru yürümeye başladım. Cihaz ötmeye başladı. Televizyonun yaydığı radyasyon daha fazlaydı'
'Rusya'dan iyi bir şey gelmez. Ya komünizm, ya radyasyon.'

Radyasyonlu çay içen Sanayi Bakan Cahit Aral: İçiniz rahat olsun

-Facianın ardından 1 Mayıs günü SSCB büyükelçisi, Türk yetkilileri Karadeniz'de ölçüm yapmaları konusunda uyardı.

-Türkiye Atom Enerjisi Başkanı (TAEK) Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre "Olay mevzii bir olay; Türkiye'ye ulaşsa bile etkilemez" dedi.

-3 Mayıs günü radyoaktif bulutların Türkiye'ye ulaştığı ve oranın 7 kat arttığı açıklandı.

-Edirne'de yağan yağmurdan dolayı TRT su birikintilerinin kullanılmamasını ve hayvanların otlatılmaması uyarısında bulundu.

-3 Eylül günü Avrupa ülkeleri radyasyonlu olduğu gerekçesiyle Türkiye'den fındık alımını durdurdu.

-28 Kasım günü Hollanda sağlık bakanlığı Türk çayında yüksek oranda radyasyon var açıklamasında bulundu.

-29 Kasım günü Çay-Kur genel müdürü "Çayda radyasyon var" iddialarını "batı tezgahı" olarak nitelendirdi. Müdürlük çay kaynatıldığında radyasyonun 5-6 kat düştüğünü iddia etti.

-2 Aralık günü efsanevi sanayi bakanı Cahit Aral çaydaki radyasyonun zararsız olduğunu ileri sürerek çay içti.

-14 Aralık günü Federal Almanya, Türkiye'den alınan 13 ton çayı iade etti.

-Kasım 1987'de TAEK depolarında 60 bin ton çay olduğunu iddia etti.

-Ağustos 1988'de depolanmış çayın 40 tonu imha edildi.

Karadeniz'in pençesinden kurtulamadığı kanserin kurbanlarından biri de Kazım Koyuncu'ydu

2005 yılında 33 yaşındayken hayatını kaybeden Kazım Koyuncu, Karadeniz'in radyoaktif felaketine karşı mücadelesiyle öne çıkan en önemli sanatçılardandı. Akciğer kanserine karşı verdiği mücadeleyi kazanamadı. Koyuncu, Türkiye'nin Çernobil politikasını şu sözlerle eleştirmişti:

"O çayı içen biri geri zekâlıdır... Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var."

Facia sonrasında nükleer reaktörün durumu. Reaktör 4 (ortada). Türbin binası (sol altta). Reaktör 3 (sağ ortada).

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları