Onlar memur değil ama İzmir’den İstanbul’a sürüldüler. Eşlerinden, çocuklarından, evlerinden, memleketlerinden koparıldılar...
İzmir’deki Savranoğlu fabrikasından aynı patronun Tuzla’daki Kampana fabrikasına sürülmelerinin tek nedeni Deri-İş Sendikası’nda örgütlenmeleriydi. Geldikleri gün kalacak yer olmadığı için aslında fabrikada paletlerin üstünde yattılar. İkinci gün ise Deri-İş’in üye ve temsilcilerinin evlerinde kaldılar. Daha sonra Deri-İş işçilere kalması için iki daire kiraladı. Savranoğlu işçileri geçtiğimiz hafta başında “Fabrikayı işgal” ettikleri gerekçe gösterilerek işten atıldılar. Savranoğlu işçileri ile örgütlenme nedenlerini, bundan sonra nasıl bir yol izleyeceklerini kaldıkları evlerinde konuştuk.
Viraneyi 10 günde fabrika yaptık
İki yıldır Savranoğlu’nda çalışan Timur Islıoğlu, 1991 yılında İzmir’de faaliyet gösteren fabrikanın arıtmayı çalıştırmayarak, günde 800 tonluk atık suyu Körfeze boşalttığını iddia etti.
“Çevresini seven bir
insan olarak sendikaya gittim. Bu fabrika Menemen’e, İzmir’e ve devlete zarar veriyor. Sendikayı istedik patronun tutumu değişti. Dostken düşman olduk” diyen Islıoğlu, patronun işçilerden kurtulmak için kendilerini İstanbul’a gönderdiğini, mücadeleyi bırakmamak için geldiklerini söyledi.
Islıoğlu, “Hem insani açıdan çevremiz için görevimizi yapacağız hem de kendimiz için mücadelemiz sürecek” diye konuştu.
7 yıldır Savranoğlu’nda çalışan Alaattin Gürbüz, anayasal hakkı olduğu için sendikaya üye olduğunu, 21. yüzyılda kendilerine dram yaşatıldığını ifade etti.
“Önce İstanbul’a getireceğini sonra çıkışlarımızı vereceğini söyledi. Sonra da vazgeçti buraya getirdi. Söylediği tarihte iş başı yaptık. Fabrikaya girdik, fabrikaya diye bir şey yok ortada, virane gibi bir yer. 40-50 kişiyi çalıştıracak iş yok. Geldik buraya 10 günde fabrikasını aslan gibi yaptık. Her tarafını düzenledik” diyen Gürbüz, patrona masa başında anlaşma çağrısı yaparak, “Anlaşma sağlanırsa biz ona yeteri kadar üretim yaparız. Ondan aşırı taleplerimiz yok zaten” dedi.
Sağlıklı koşullarda çalışmak için
İzmir’deki fabrikanın arıtmasında sorun olmadığını ancak çalıştırılmadığını belirten Hüseyin Deniz Kan ise fabrikadan gizli kanallar ile boşaltılan atık suyunun denizdeki canlı yaşamı tehdit ettiğini kaydetti.
Kan, “Patron bize gelir misiniz dediğinde İstanbul’a geliyoruz dedik. Pazar akşamı otobüse bindik Pazartesi sabah iş başı yaptık. Hiç İstanbul’a gelmedim ben. Nereyi ayarlayabilirdim kendime kalacak yer olarak. Doğal olarak fabrika paletlerinin üzerinde yattık. Akşam polisler geldi kimlik tespiti yaptılar. Kimlerin fabrikada kaldığını belirlediler. O gün akşam biz art niyetli olsak bir makine arızalandı gece 22.00’de onu tamir etmezdik” diye konuştu.
İzmir’deki fabrikanın boyahane bölümünde nefes almanın bile imkansız olduğunu, burada çalışanların yüzde 50’sinden fazlasının astım ve bronşit hastası olduğunu ifade eden Kan,
insan gibi sağlıklı koşullarda çalışmak istedikleri için Deri-İş’e üye olduklarını söyledi.
Erkeklerden örnek aldık, şimdi öndeyiz
Patronun sürekli kendilerini baskı altında tuttuğu, sürekli kendilerini bölmek istediğini anlatan Esra Baysal, “Ama iyi ki gelmişim iyi ki hakkımı arıyorum. Sürekli yurtdışına ihracat yapıyor. İlk geldiğimiz gün fabrikada kaldık, e biz de bayılmıyorduk onun fabrikasında paletlerin üstünde yatmaya. Mehmet Savranoğlu ‘benim evimde mi kalıyordunuz da bugün benden ev istiyorsunuz’ diyor. Onun evinde kalmıyorduk ama o zaman evimiz vardı, getirdi buraya evimizden ayırdı bizi şimdi böyle konuşuyor” dedi.
23 yaşında 9 yıldır Savranoğlu’nda çalışan Songül Arslan, 2 yıl sigortasız çalıştığını, sigortasının daha sonra yapıldığını ifade etti. Arslan, “Pistore makinasında çalışıyorum. Kilomuzdan fazla derileri taşıyoruz. Evimizi otel gibi kullanıyorduk. Annem 3 kızını buraya gönderdi. Onun için kolay değil. Ama sonra bize destek oldu. Ailemizden ilk defa ayrılıyoruz. Kadın olarak evden çıkmak zor biz buraya geldik” diye konuştu.
Örgütlenme sürecinde erkeklerden cesaret aldıklarını, ‘onlar yapıyorsa biz de yapalım’ dediklerini aktaran Arslan, şimdi erkeklerden önde yürüdüklerini, her haksızlıkta biraz daha hırslandıklarını söyledi.