loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Yaman; 'Engelli bireylerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerini açıkladı'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Yaman; 'Engelli bireylerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerini açıkladı'
Tarih: 18.08.2023 - 15:46
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aylin Yaman, CHP Genel merkezinde; engelli bireylerin yaşadığı sorunlar, çözüm önerileri ve engelliler için bağımsız yaşam hakkı ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi Sağlık ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aylin Yaman, “Engelliler için savunduğumuz bağımsız yaşam hakkı, ancak ve ancak devletin engellilere bakış açısının değişmesiyle gerçekleşebilir. Uluslararası engelli kriterlerine dayalı, kriterlerin sürekli değişmediği, özlük haklarının tam verildiği, hane içindeki kişi başı gelir seviyesinin bir asgari ücret tutarının 1/3’ünün değil, engellinin bizzat kendisinin gelirinin değerlendirildiği, en az bir asgari ücret üzerinden hesaplanacak ve dayanağı olan istihdam kriterlerinin uygulandığı bir düzenle gerçekleşebilir” dedi.

Genel Başkan Yardımcısı Yaman, CHP Genel merkezinde; engelli bireylerin yaşadığı sorunlar, çözüm önerileri ve engelliler için bağımsız yaşam hakkı ile ilgili düzenlediği basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:

"Değerli Basın Mensupları,

Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Bugün sizlere, engelli bireylerin temel sorunları, bunlara çözüm önerileri ve bağımsız yaşam haklarını savunabilmemiz için onlara hazırlanması gereken yaşam standartları konusunda bir açıklama yapmak istiyorum.

Türkiye genelinde engelli bireylerin istatistiki bilgileri, en son “2011 yılı Nüfus ve Konut Araştırması” ile elde edilmiştir. Bu araştırmada, DSÖ tarafından geliştirilen, kısaca ICF olarak bilinen (Uluslararası İşlevsellik, Engellilik ve Sağlığın Sınıflandırılması) ile uyumlu olduğu söylenen bir soru setinden faydalanılmış fakat bu sınıflandırma, 2011 yılından bu yana tam 7 kez güncellenmesine rağmen, hala 12 yıl öncesinin verileriyle devam edilmiştir.

Bu araştırmada 6 farklı engellilik (görme, işitme, konuşma, yürüme/merdiven çıkma/inme, taşıma ve tutma, öğrenme/dört işlem yapma/hatırlama/dikkat toplama) durumuna ilişkin sorular sorulmuş ve 3 yaş ve üzeri en az BİR engeli olan nüfusun oranı tespit edilmiştir.

Bu çalışmaya göre nüfusun %6,9’unun (o dönem için 4.876.000 kişi)

en az bir engeli bulunmaktadır. (Kadınların %7,9’u, erkeklerin ise %5,9’u bir engelli olarak tespit edilmiştir). K ve E farkı, yaş arttıkça kadın yönünde artmaktadır.

Engellilik durumuna göre bakıldığında, en büyük ağırlık, taşıma/tutma ve yürüme grubundadır. Bu grup, nedene yönelik açıklama sağlamamaktadır. Ayrıca 3 yaş üstü değerlendirme, doğuştan gelen bazı engellilik durumlarını da göz ardı etmektedir. Kısacası halen kullanımda olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca açıklanan Engelli verileri güncel değildir, bu nedenle engelli çalışmaları net ve kanıta dayalı değildir.

Bir diğer engellilik araştırması, TÜİK’nun Türkiye Sağlık Araştırmasıdır. En güncel olan 2014-2019 yılları arasındaki, 15 yaş üstü vatandaşların genel sağlık durumu araştırmasında yer alan genel verilerdir. Burda genel yaklaşımla saptanan verilerde yaklaşık %15 oranında bir engellilik durumu gözlenmektedir. Bu verilerde de kadın engellilik durumu görme, işitme, yürüme ve öğrenmede Erkeğe göre çok daha baskındır.

Bu iki veri sistemine göre, nüfusun %7-15’i arasında değişen, kabaca %11’lik bir nüfusa karşılık geldiği düşünülen bir gruptur. Kısacası yaklaşık 10 milyon vatandaşımızın olduğunu tahmin ediyoruz.

Engelli nüfusa yönelik veri ihtiyacı, günümüzde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan, “Ulusal Engelli Veri Sistemi” üzerinden sağlanmaktadır. Bu sistem, alınmış Engelli Sağlık Kurulu Raporları üzerinden bilgi vermektedir. Buna göre ülkemizde sadece 2.511.950 engelli kaydı bulunmakta; ve engellilik çalışmalarının tersine daha Erkek egemen bir veri havuzu bulunmaktadır. (%44K, %56E) Bu sistem sadece başvuruları değerlendiren edilgen bir sistemdir ve buna göre değerlendirilen bir ekosistemde engellilerin hak temelli bir yaşam şekline kavuşmaları mümkün değildir.

Ülkemizde Ulusal engelli Veri sistemine göre en büyük grubu oluşturan Ortopedik engelliler, ülkenin trafik kazaları ve deprem gerçeğinin bir dışa vurumudur aynı zamanda. Bir diğer büyük grup zihinsel engelliler ise akraba evliliklerinin yoğun olduğu bölgelerden rapor talebi ile karşımıza çıkmaktadır.

Engellilik durumunu belgeleyebilmemizin tek yolu olan Engelli raporları da, engellilerimiz için hak kayıplarına neden olmaktadır.

20 Şubat 2019’da yayınlanan yönetmelik ile, daha önce engellilik düzeyi, evet/hayır ibaresi ile belirtilirken, sonrasında TAM BAĞIMLI/KISMİ BAĞIMLI/BAĞIMSIZ ibaresine dönünce, çok sayıda raporun engellilik oranında değişiklikler olmasına neden olmuş; bu durum engelli bireyler için ciddi mağduriyetler yaratmıştır. 2019 öncesi raporluların tekrar rapor için çağrıldıklarında ciddi hak kayıpları yaşadıkları gözlenmiş, önceki raporların devamının elzem olduğu izlenmiştir. Ayrıca, SÜREKLİ ibaresi ile verilen raporların, kurumsal taleplerle sürekli güncellenmesinin istenmesi son derece anlaşılmazdır. SÜREKLİ ibaresi, engelliliğin değişmeyeceğini vurgulamasına rağmen, rapor güncelleme talebi, hak kayıplarına neden olmaktadır.

İşgücüne katılıma bakıldığında, 2011 istatistiklerine göre, en az 1 engeli olan erkeklerin işgücüne katılımı %35,4 (engelsiz E’de %71,9) iken, kadınlarda ise %12,5 (engelsiz K’da %35,7)’dur. Kısacası, engelli kadınların istihdam verileri çok üzüntü vericidir.

50+ daha fazla işçi çalışan özel sektör işyerlerinde %3; kamuda ise %4 kotası bulundurulmasına rağmen, Türkiye’deki yaklaşık 5 milyon engellinin sadece 1 milyonu istihdamdadır. İşe yerleştirilen her 5 Erkek engelliye karşılık, sadece 1 kadın engelli istihdam edildiği gözlenmektedir.

Engellilerin eğitim hayatında yaşadıkları zorluklar, eğitimlerini tamamlayamamaları, istihdam engelini de yaratan faktörlerden biridir. Özel sektörün üniversite eğitimli birey talebi, kotaların dolmamasının en önemli nedenlerinden biridir. “Biz talep ettik, fakat İŞKUR bize kadro temin edemedi” yaklaşımı, kotaları boş bırakmaktadır. Oysa ki engelli bireylerin çok azı eğitim hayatını tamamlayabilmektedir.

Engelli aylıklarına bakacak olursak, 2013 yılında SGK kapsamından çıkarılarak, Sosyal Yardımlaşma Vakfına devredilmesi, aylıkların HAK TEMELİNDEN, MUHTAÇLIK TEMELİ’ne geçişine zemin oluşturmuştur. Yeni yapılan artışla bir asgari ücretin ancak ¼’ü kadar olan engelli aylığı, insani koşulları bulundurmamakta; bakım veren aile üyelerinin sosyal güvencesizliği ise olayı tamamen muhtaçlık zeminine taşımaktadır.

Engelliler için savunduğumuz bağımsız yaşam hakkı, ancak ve ancak devletin engellilere bakış açısının değişmesiyle gerçekleşebilir. Uluslararası engelli kriterlerine dayalı, kriterlerin sürekli değişmediği, özlük haklarının tam verildiği, hane içindeki kişi başı gelir seviyesinin bir asgari ücret tutarının 1/3’ünün değil, engellinin bizzat kendisinin gelirinin değerlendirildiği, en az bir asgari ücret üzerinden hesaplanacak ve dayanağı olan istihdam kriterlerinin uygulandığı bir düzenle gerçekleşebilir.

Konuşmamı bitirirken, kadın engelliler için hayatın daha zor olduğunu bilerek fakat imkansız olmadığını da göstermek amacıyla, sizleri 2 kadın engelli arkadaşımla tanıştırmak ve seslerine kulak vermenizi isterim.

İlk arkadaşım, Pelin Pekgöz Say, 34 yaşında, Albinizm’e bağlı görme engelli bir kişi. Kaynaştırma eğitimi ile normal bir okuldan mezun. Daha sonra bir Üniversitenin Sosyal Hizmet uzmanlığı bölümünden mezun olmuş, yüksek lisansını ise aile ve evlilik danışmanlığı üzerine gerçekleştirmiş hayatın içinden aktif bir birey.

İkinci arkadaşım, Elif Gamze Bozo, 39 yaşında Cam Kemik Hastası. Büyük zorluklarla ilk öğretimini tamamladıktan sonra, önce Halkla İlişkiler ve Tanıtım’dan mezun, halen Hukuk Fakültesi öğrencisi. Bu arada muhabirlik yapmış, çağrı merkezi çalışanı olmuş ve emekliliğe hak kazanmış bir birey. Eş zamanlı olarak, edebiyat, fotoğrafçılık ve resim sanatıyla aktif olarak ilgilenen biri. Uluslararası dernek üyelikleri olan bir aktivist aynı zamanda. Çok sayıda ödül sahibi de olan Sevgili Elif de hayatın içinden aktif bir engelli kısacası."

 

PELİN PEKGÖZ SAY: “BENİM AİLEM YAPABİLDİ AMA YAPAMAYAN AİLELERİN YERİNE DEVLET EL ATMALI VE ENGELLİ BİREYİ HAYATA KAZANDIRMALI”

Albinizme bağlı görme engeli bulunan 34 yaşındaki sosyal hizmet uzmanı Pelin Pekgöz Say, şunları söyledi:

“Ben bir engelli kadınım. Pozitif ayrımcılığı reddederek aktif yaşamın içinde var olmak ve ekonomik özgürlüğümü kazanarak bir yerlere gelmeye çalıştım. Ben aslında bu noktaya daha kolay gelebilirdim. Sosyal Güvenlik Kurumu tüm vatandaşları eşit gördüğü ve hak temelli bir yaklaşıma girdiği zaman hayat bize daha kolay olabilirdi. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin benim gibi sosyal hizmet uzmanlarıyla desteklenmesi gerekir. Aile sağlığı merkezlerinde mutlaka sosyal hizmet uzmanlarının istihdam edilmesi gereklidir. Çünkü engelli çocuk doğduktan sonra aile çocuğun engelinin üstesinden gelemeyebilir. Kendimden örnek vermek gerekirse ben bir görme engelliyim ve hayatım boyunca ailemin çok büyük destekleri oldu. Bugün buradaysam, güçlü bir birey, güçlü bir kadınsam, ayaklarım üzerine güçlü bir şekilde basıyor ve dimdik ayaktaysam aileme minnettarım. Benim ailem yapabildi ama yapamayan ailelerin yerine devlet el atmalı ve engelli bireyi hayata kazandırmalı. Bizler de bu hayatta varız, var olmaya da devam edeceğiz.”

 

ELİF GAMZE BOZO: “ENGELLİ BAKIMI YAPAN KADINLARIN EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALMASI, EMEKLİ OLMALARI TEMEL İNSAN HAKKIDIR”

Cam kemik hastası olan halkla ilişkiler bölümü mezunu, hukuk öğrencisi 39 yaşındaki Elif Gamze Bozo, şunları söyledi:

“Anayasamızın güvence altına aldığı engellilerin hakları konusunda uygulamada denetim ve tedbir mekanizmalarımız yetersiz kalmaktadır. Farklı engel gruplarında, farklı önleyici ve koruyucu düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Engelli kadınlar hem engelli hem de kadın olmaktan kaynaklanan çoklu ayrımcılığa dayalı sorunlar yaşamaktadır. Engelli kadınlar toplumsal yaşamda karşılaştıkları ayrımcılığın temeli aslında ailede başlamaktadır. Engelli bakımını üstlenen kadınlar da emekleri görülmeyen ve emeklerinin karşılığını almayanlardır. Engelli bakımı yapan kadınların emeklerinin karşılığını alması, emekli olmaları temel insan hakkıdır. İlgili devlet kurumlarının ivedilikle hayata geçirmesi gereken konuların başında yer almaktadır.”

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları