loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'dan AKP’lileri Çıldırtan Sözler: Netanyahu ile Erdoğan New York’ta!

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'dan AKP’lileri Çıldırtan Sözler: Netanyahu ile Erdoğan New York’ta!
Tarih: 10.10.2024 - 17:24
Kategori: Siyaset

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cezasızlık ve tutuklu yargılama konularındaki açıklamalarına tepki gösterdi.

 

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın 8 Ekim 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda; Erdoğan için “Vadedilmiş topraklar üzerinden politika yapan İsrail’in Başbakanı Netanyahu ile Eylül 2023’te New York’ta bizzat görüşmeyi sen yapmadın mı? Eğer Gazze saldırısı olmasaydı, Kasım 2023’te Netanyahu’yu Türkiye’ye davet etmemiş miydin?” ifadelerini kullandı.

Doç Dr. Gökhan Günaydın’ın 18 Temmuz 2024 – TBMM Genel Kurulu‘ndaki değerlendirmeleri:

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de gecenin bu saatinde herkesi selamlıyorum.

Bugün bir kapalı oturum yaptık. Bu kapalı oturumda Millî Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı geldiler, birer sunum yaptılar. elbette İç Tüzük uyarınca bu tutanaklar on yıl süreyle gizli olmaya devam edecek ancak on yıl sonra bu tutanakları okuyanlar ve bugünkü medyayı da hatırlayanlar, bugünkü medyada yazılan çizilenin dışında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda söylenmiş yeni bir tek sözün olmadığını görecekler, bizde öyle gördük. Ne demiştik? Burada söylenenleri elbette tekrar etmeyeceğiz ama söylenmeyenlerin peşine düşeceğiz. İddia neydi? 1 Ekim tarihinde buraya Cumhurbaşkanı geldi, dedi ki: “İsrail savaşı bölgeye yaymaya çalışıyor, bundan sonraki hedefte Türkiye’dir.” Biz de bu çerçevede Millî Savunma Bakanından ve Dışişleri Bakanından Türkiye’nin nasıl ve hangi yöntemlerle hedefte olduğuna ilişkin yaygın medyada konuşulmayan bir tek sözcük duymak için konuşmaları cankulağıyla dinledik. Bir de önüme beyaz bir kâğıt aldım, not alayım diye. Gün sonu baktım ki beyaz sayfada yazılanların içerisinde bir tane yeni husus yok. Peki, ne demişti iki ay evvel Erdoğan Rize İl Başkanlığını ziyarette? Aynen okuyorum: “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da İsrail’e de yaparız, yapmamak için hiçbir şey yok.” Yahu, iki ay evvel Rize’de İsrail’e giriyordun da ne oldu 1 Ekimde birden bire “Türkiye, İsrail’in en büyük hedefi hâline geldi.” dedi. Bir Cumhurbaşkanı böyle bir ifadede bulunur mu? Böyle bir ifadede bulunup da Türkiye Büyük Millet Meclisini bunun için kapalı oturuma davet ediyor ise o zaman, bu önemli tehdidin herhâlde altını çizerek gerekçeleriyle bize sunmaları lazım. Ne yaptılar? Sadece hamaset yaptılar ve bu hamaset sonrasında zaman tükendi. Şimdi soralım: Eğer Nil’den Fırat‘a kadar vadedilmiş topraklar varsa ve İsrail bu teolojik temelde, bu tarihsel temelde bir devletin temsilcisiyse, devletin kendisiyse sen daha Netanyahu’yla İsrail’in bölgeye saldırmasından, Gazze’ye saldırmasından yalnızca bir ay evvel New York’ta görüşmedin mi? O Netanyahu İsrail Devleti’nin, o vadedilmiş topraklar üzerinde çalışan İsrail Devleti’nin o zamanki Başbakanı değil miydi? Demek ki bütün bunlar “İş o zaman olunca öyle anlatırım, bu zaman olunca böyle anlatırım.” yani makyavelizmin önde giden örnekleri.

Peki, ilave edelim; bugün için Türkiye Cumhuriyeti’nin bir güvenlik sorunu var mıdır? Ben size altını çizerek söylüyorum: Yirmi iki yılda Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterine girebilen F-16 sayısı yalnızca 30’dur. Açık kaynaklardan öğrendiğimiz bilgilere göre Türkiye’nin muharip uçak sayısı toplamda 220, buna karşılık bizim yalnızca bir vilayetimizi coğrafi olarak tutabilen İsrail’in uçak sayısı 270’tir. Üstelik de onlarda F-16’ların çok daha gelişmiş versiyonları ve F-35‘leri var. O hâlde bunun hesabını ver: Sen neden Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava kuvvetleri unsurunu tarihinin böylesine bir noktasına getirdin? Türkiye’de S-400 alındı değil mi Ruslardan? 2 milyar dolar verildi. Ya, ambalajından çıkartabildiniz mi? Türkiye’nin bugün itibarıyla hava savunmasını organize edebilecek bir gücü var mı? Bununla ilgili bir sisteminiz var mı? İşte o zaman sen bir beka sorununu kendi elinle nasıl yarattığının hesabını geleceksin, bu Meclise öyle vereceksin yoksa yerel seçimlerden aldığın mağlubiyeti, ekonomiyi bir türlü düzeltememeni İsrail tehdidi üzerinden “Gelin, arkama sıralamanın.” diyerek, herhâlde, çok ucuz bir politikaya alet edemezsin.
İlave söyleyelim: Ticaretiniz devam ediyor. Biz bunları söylediğimiz zaman sıra kapaklarına vuruyordunuz.

Ekimde başladı savaş, ta nisan ayında güya yasakladınız. “Güya yasakladınız.” diyorum çünkü İsrail’in dış ticaret kayıtlarına baktığınızda Türkiye’yle olan ticaretin bal gibi devam ettiğini görüyorsunuz. Filistin‘e yaptığınızı söylediniz ihracat Filistin’in ihtiyacının çok üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’ndan İsrail petrol almaya devam ediyor mu, etmiyor mu? Bu kadar basit. Kürecik Radar Üssü’nden İsrail sinyal alıyor mu, almıyor mu? “O, NATO’nun güney kanadıyla alakalı bir şey. İsrail neden alsın?” diyebilirsiniz. NATO’ya gidiyor, Amerika‘ya gidiyor ama İsrail’e gitmiyor öyle mi? Siz kendinizi bununla kandırabilirsiniz ama açık olan şudur: 6 Ekim, 7 Ekimden bu yana orada bir vahşet sergileniyor, 44 bin masum sivil hayatını kaybetti ve siz hamasetten başka hiçbir şey yapmadınız, bir de miting yaptınız; onu söyleyeyim.

Tabii, şunu söyleyelim: Türkiye eskiden ne yapardı? Mesela, Oslo’da İsrail ile Filistin arasında iki devletli görüşmeler olmuştu ve o görüşmeleri Türkiye ara bulucu olarak organize etmişti oysa bugün Mısır’ın ve Katar’ın ara buluculuğunu seyretmekle meşgulsünüz. Sebebi ne? Çünkü dış politikanızı dinci, mezhepçi bir çizgiye dayandırdınız, artık dünyada saygın ve ara bulucu olma rolünü maalesef kaybetti Türkiye. Şimdi, Gazze’ye bomba yağarken, Lübnan’a bomba yağarken diyor ki: “Asıl tehlike bende.” Ya, insan, gerçekten oralarda insanlar ölürken, oralara yardım edemezken “Asıl tehlike bende.” naraları atmaktan biraz hicap eder. Ben bu çerçevede Türkiye’nin onurlu bir dış politikaya acil ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Bu düşüncelerle sevgili arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. 

Kaynak : istanbulgerceği.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları