Bugün Deniz isminin yine dipdiri olmasını da o adaletsizliğin hâlâ vicdanları kanatmasına ve gençlerdeki isyan duygusuna bağlıyor.
***
Tabii Deniz’den sonra da Dersim’i konuştuk.
Tunceli, Kılıçdaroğlu’nun dede, baba toprağı… Çocukluğunun geçtiği yer... Orada küçücük bir köyde doğdu. Muhtemelen 1930’ların acı anılarını dinleyerek büyüdü. Orada ne yaşandığını, bugün tartışanlardan çok daha iyi bildiğini tahmin ediyorum ama bu tartışmalara uzak durdu.
“Dersimli olmaktan gurur duyduğunu” söyledi hep…
Bir de Ballıca’dan bir köylü çocuğunun devlette önemli görevler üstlenip CHP’ye Genel Başkan olabilmesini, Cumhuriyet’e borçlu olduğunu…
***
Ama bugün bu söylem yetmiyor.
Kamuoyunda ve partisi içinde “Dersim katliamı” konuşuluyor. Devletin özür dilemesi talebi dillendiriliyor. CHP’nin bir genel başkan yardımcısı parti adına özür diliyor; bir diğeri, bu tavrı yanlış buluyor. Tartışma büyüyor.
Asıl konuşması gereken, üstelik Dersimli Genel Başkan susuyor.
Neden?
“Çünkü bu bir tuzak” diyor Kılıçdaroğlu:
“Erdoğan’ın kaçak sarayının ve yolsuzluğunun üzerine gidildiği bir dönemde, Dersim tartışması açmak gündem değiştirmeye hizmet ediyor.”
O yüzden grup toplantısında bu konuya girmemiş. Daha önce parti içinde farklı sesler çıkmaması konusunda kürsüye yumruğunu vurarak yaptığı uyarı burada da geçerli…
Yani?
Taraflara, “Kamuoyu önünde aranızda tartışmayın. Her uzatılan mikrofona konuşmayın” uyarısı gitmiş olmalı.
***
Peki, Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki yaklaşımı ne?
İktidarın Dersim konusunda samimi olmadığı kanısında…
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, “Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirilmesi”ne ilişkin teklifinin bir yıldır Meclis’te bekletildiğini hatırlatıyor.
Bir özür söz konusu olacaksa, partinin değil, devletin özür dilemesi gerektiğine inanıyor.
Türkiye’nin 1950’lerde Cezayir’in bağımsızlık mücadelesine karşı politika izlediğini, 80’lerde Özal’ın bu tutum için özür dilediğini hatırlatıyor.
Burada da özür dilenmesinde bir sakınca görmüyor.
Ancak bu tartışmanın, Erdoğan’ın yolsuzluk dosyasının örtülmesine hizmet etmemesi gerektiğini düşünüyor.
“Bu tuzağa düşmemek lazım” diyor.
Can Dündar - Cumhuriyet