loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Sözcüsü Av. Deniz Yücel, 4’ü Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak üzere, 226 seçim çevresi için PM'nin karar aldığını açıkladı

CHP Sözcüsü Av. Deniz Yücel, 4’ü Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak üzere, 226 seçim çevresi için PM'nin karar aldığını açıkladı
Tarih: 14.12.2023 - 20:32
Kategori: Siyaset

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Avukat Deniz Yücel, basın toplantısı ile gündemi değerlendirdi ve Büyükşehir, il ve ilçe başkan adaylarını açıkladı.

 
CHP Parti Meclisi devam ederken partis sözcüsü Avukat Deniz Yücel açıklamalarda bulundu.
 
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan kendini açıklayan ilk CHP'li aday oldu;
 
"Biraz önce CHP PM üyelerimizin şahsımı Bolu Belediye Başkan adayı ilan ettiğini memnuniyet ile öğrendim.Tşk ederim değişen CHP kadrolarına..Selam olsun, Atatürkçü, Yurt severlere,Ulus Devletin teminatı Türk milliyetçilerine."

Biraz önce CHP PM üyelerimizin şahsımı Bolu Belediye Başkan adayı ilan ettiğini memnuniyet ile öğrendim.Tşk ederim değişen CHP kadrolarına..Selam olsun, Atatürkçü, Yurt severlere,Ulus Devletin teminatı Türk milliyetçilerine

— Tanju ÖZCAN (@tanjuozcanchp) December 14, 2023

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Parti Meclisi gündemini kamuoyu ile paylaştı.

Değerli basın mensupları,

Bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Salı günü bütçe görüşmelerinde, yaptığı konuşma sırasında kalp krizi geçiren ve o günden beri tedavi altında bulunan Saadet Partisi Milletvekili Hasan Bitmez’in vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendik.

Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Saadet Partisi camiasına baş sağlığı ve sabır diliyorum.

Hepimizin başı sağ olsun.

Bugün MYK toplantımızın ardından Parti Meclisi toplantımız yapıldı.

Ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerimizin yanı sıra, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili olarak içinde bazı Büyükşehirlerin ve illerin de olduğu 227 seçim çevresinin belediye başkan adayları Parti Meclisimizin kararı ile kesinleşti…

Gündeme ilişkin değerlendirmelerin hemen sonrasında,bugün belirlenen adaylarımızın isimlerini kamuoyu ile paylaşacağız.

Değerli Basın Mensupları,

Bu hafta Mecliste bütçe maratonu başladı…

Bütçe, Meclisin halk adına “egemenlik” yetkisini kullanması açısından önemli...

Aynı zamanda iktidarın hizmet ve harcamalarda hangi anlayışla devleti yönettiğini bize gösteriyor.

Bu bütçe bize,

AKP’nin, Türkiye’yi dünyadaki ilk 10 ekonomi içine sokma hedefinin bir hayalden ibaret olduğunu gösteriyor.

Aynı zamanda, 25 bin dolarlık kişi başına gayrı safi milli hasıla hedefinin yarısına bile ulaşılmadığını,

Türkiye’nin 21 yıl önce kişi başına milli gelirde 74’üncü sıradayken, bugün 78’inci sıraya gerilediğini gösteriyor.

Bu bütçede;

Vatandaşın gelirinden doğrudan kesilen vergiler, 1,5 trilyondan yüzde 63’lük bir artış ile 2,5 trilyona çıkıyor,

Zenginin de fakirin de ödediği KDV, ÖTV ve tüm tüketim mallarından alınan dolaylı vergiler,

3 trilyondan yüzde 77’lik bir artış ile 5,5 triyona çıkıyor.

Yani 2024’te de doğrudan ve dolaylı vergilerle tüm yük emekçilerin ve çalışanların sırtında…

Bu durumda AKP’nin meclise getirdiği bu bütçe, tabii ki halkın yararına hazırlanmış bir bütçe değil…

Bütçe AKP’ye sadece parasal bir unsur gibi gelebilir ama biz o paranın nereye harcandığı ile ilgileniyoruz.

Çünkü bütçe aynı zamanda, iktidarın yatırım ve tasarrufları hangi alanda yapmayı tercih ettiğini de gösteren bir kanundur.

Bu ülkede;

Üniversite yaptılar, içinde eğitim yok.

Şehir Hastaneleri yaptılar, içinde doktor yok.

Havaalanı yaptılar, inen uçak yok.

Adalet Sarayı yaptılar, ülkedeadalet yok.

Kendilerine bin odalı saray yaptılar, vatandaşın cebinde para yok.

İşte biz, bu bütçe görüşmelerinde bunların hesabını soracağız.

İşçinin, emekçinin, çiftçinin, emeklinin,dar gelirlinin bütçesini savunmaya devam edeceğiz.

Değerli Arkadaşlar,

Ülkemizde milyonları ilgilendiren asgari ücret tespit komisyonunun görüşmeleri başladı….

Başka ülkelerde de asgari ücret belirleniyor ama hiçbir ülkede böylesine önemli bir gündem haline gelmiyor.

Bir ülke düşünün ki, bakkalda, markette, pazarda, sokakta herkes asgari ücretin ne olacağını konuşuyor...

Çünkü ülkemizde çalışan nüfusun yarıya yakını asgari ücret alıyor.

Erdoğan Türkiye’sinde asgari ücret olağan ücret haline geldi.

Türkiye’de yoksul olmadığını yüzü kızarmadan söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan asgari ücret ile ilgili sürekli mesaj vermek derdinde…

Sayın Erdoğan, şimdiye kadarki süreçlerde, sanki işçilerin rızasını almış gibi bu yılki görüşmelerde de işçilerin onayını alacağını iddia etti.

Kendisine soruyoruz, 21 yıllık AKP iktidarları döneminde, asgari ücret görüşmeleri bir kez kere bile “Gerçek bir uzlaşma” ile sonuçlandı mı?

Enflasyonu, zincir marketleri tehdit ederek kontrol altına almak gibi dahiyane fikirleri olan ekonomist Erdoğan’a hatırlatacağımız bazı rakamlar var.

2002 yılında yüzde 29 olan enflasyon, bugün TÜİK’in binbir müdahalesi sonucunda ancak yüzde %61 olabildi.

Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG’a göre ise enflasyon yüzde 129’a çıktı.

2002 yılında İcra Dairelerindeki dosya sayısı 8,5 milyon civarındayken bugün 22 milyona dayanmış durumda…

21 yıl önce hanehalkının cebinden yaptığı sağlık harcaması 4 milyar civarında iken 2022 yılında bu rakam 56 kat, yanlış duymadınız tam 56 kat artarak 112 milyara fırladı.

Devlet sağlık harcamasını azalttıkça halk, sağlığından olmamak için harcamayı arttırmak zorunda kalmış.

İşte AKP’nin devrim yaptığını iddia ettiği sağlık politikasının, halk sağlığına mal olan hazin sonucu…

Bu ülkede çarkları döndüren milyonlarca işçinin, belirlenecek asgari ücreti gerçekten onaylamasını istiyorsanız,

İşçiye, emekçiye sadaka gibi ücretleri dayatmayacaksınız...

Asgari ücretlinin ve ailesinin insan onuruna yakışır bir hayat sürdürebileceği ücret, lütuf değil haktır.

AKP’nin, ülkeyi batıran ekonomi politikaları nedeniyle işçi ve emekçiler, yıllardır her türlü çalışma ve ücret dayatmasına razı olur hale geldi.

Çünkü günden güne derinleşen yoksulluk işçiyi, emekçiyi, emekliyi ölüm ile açlık arasında tercih yapmak zorunda bırakıyor.

Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücretin enflasyondaki artışa göre YILDA EN AZ 2 KEZ iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Değerli Arkadaşlar,

Her hafta bir bakanın, beyin yakan açıklamalarına maruz kalıyoruz.

Bu açıklamaların maalesef sonu gelmiyor.

Bu kez de, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "kira fiyatları düşüyor"... demiş.

Şimdi Sayın Mehmet Şimşek’e soruyorum;

1-Bundan kiracıların haberi var mı?

2-Bundan ev sahiplerinin haberi var mı?

3-Bundan emlakçıların haberi var mı?

Sayın Şimşek sanırım, sadece Daily Mirror, Guardian, Wall Street Journal okuyor...

Yalnız şunu hatırlatayım kendisine, oralarda İngiltere ve Amerikan ekonomisi anlatılıyor.

Biraz Türk basınını da, yani sizleri de okusa daha iyi olacak.

Sokaktaki insanın bu muhayyel kira düşüşünden haberi yok. 

Kimse bu milletin aklını, zekasını hafife almasın.

Sayın Şimşek’ibize, eskisine göre biraz daha sağ duyulu ve rasyonel diye sundular.

Ama görüyoruz ki, o da AKP’nin hayal dünyasına dahil olmuş.

Değerli Basın Mensupları,

Biz CHP olarak defalarca, sığınmacı sorununun büyümesinden duyduğumuz rahatsızlığı dile getirdik.

Bu misafirlik çok uzadı.

Dostane ve barışçıl çözümler bulunmalı.

Bu gruplar, ülkelerine geri gönderilmeli.

Ancak biz bunu söylerken birileri,

Daha fazla düzensiz göç yaşansın,

Daha çok yabancı Türkiye’ye yerleşsin diye kolaylık sağlama peşinde.

Birçok ülke, uyum sorunlarını görüp vatandaşlığı zorlaştırıyor.

AKP ise “daha kolay nasıl yapabiliriz” derdine düşmüş.

Son yönetmelik ciddi tehlikeler içeriyor.

Özellikle tarım arazilerinin satılmasının önü açılacak…

Yabancılara arsa satışlarının nasıl bir Milli Güvenlik sorunu oluşturduğunu görmek için, çok uzağa gitmeye gerek yok.

Bu satışlara şiddetle karşıyız.  

Hükümet sıcak para,

Ve devşirme seçmen bulma derdine düştü.

Bunları herkes görüyor.

Ama şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklara,sizin vatandaşlık satarak getireceğiniz 3 – 5 doların, Suudi Arabistan riyalinin ya da Kuveyt dinarının zerre kıymeti yok.

SİZİN PARA SEVDANIZ BATSIN!

BURADA KONU OLAN, VATAN TOPRAĞI, VATAN!

Gemilerin İsrail’esevkiyat yapmaya devam etmesinden de anlıyoruz ki; AKP'nin gittiği yol, yerli ve milli bir yol değildir...

Sayın Basın Mensupları,

Baştan altını çizmek gerekirse, biz Türkiye’nin tüm dünyayla her zaman iyi diyalog kurmasını, iletişim kanallarının açık olmasını isteriz.

Sorun varsa dahi konuşmadan, müzakere edilmeden çözülemeyeceği gerçeğinin farkındayız. 

Ancak bu yapılırken Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaatlerine, uluslararası hukuk ve diplomasi kurallarına uygun, tutarlı ve istikrarlı bir çizgide yapılması gerekir.

Dış politikamızın temeli Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta barış, dünyada barış” olmalıdır.

Ülkemizin milli menfaatlerini ve yüksek çıkarlarını gözeterek tutarlı ve istikrarlı bir politika yürütülmesi gerekir.

Eğer bir adım sonrası düşünmezseniz Sayın Erdoğan gibi U dönüşleri yada geri vitesler yapmak zorunda kalırsınız.

Biliyorsunuz Erdoğan, geçtiğimiz hafta, altı yıl aradan sonra Yunanistan’ı ziyaret etti.

İzmir’i unutma dediği Yunanistan’la, 15 anlaşma imzaladı.

Türk Vatandaşlarına 10 Yunan adasına vizesiz 7 günlük seyahat serbestliği verildi.

Peki bu görüşmede Yunanistan’ın işgal ettiği, Türkiye’ye ait adalarla ilgili bir şey konuşuldu mu?

Hayır!

İzmir, Muğla, Aydın il sınırları içinde bulunan 20 adamıza, Yunanistan 14 askeri üs inşa edip alenen silahlandırdı.

Bu işgalden başta Erdoğan olmak üzere ilgili bakanlar sorumludur.

İsrail-Filistin meselesinde İsrail’e numaradan da olsa tepki gösteren Erdoğan, Yunanistan’ın adalarımızı işgal etmesine çıt çıkaramadı.

Numaradan, hatta çakma tepki diyorum çünkü basına da yansıyan, gazeteci Metin Cihan’ın sosyal medya paylaşımlarını İsrail’e sevkiyat yapan gemi sahipleri de, resmi ağızlar da yalanlanmadı. 

Bu ziyaretinmagazin kısmını bir kenara bırakarak Sayın Erdoğan’a şu soruları sorabiliriz;

1-Türkiye – Yunanistan ilişkilerinde son 10 ayda nedeğişti?

2-Lozan Antlaşmasında belirtildiği şekliyle, 23 ada,gayri askeri statüsüne mi döndü?

3-Egemenliği tartışmalı adaların durumunda değişiklikmi oldu?

4-Yunanistan, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarına ilişkin akıl dışı isteklerinden vaz mı geçti?

5-Batı Trakya’da arzu edilen demokratik ve özgür ortam tesis edildi mi?

İmzaladığınız anlaşmaların maddelerini okudunuz mu?

Bu maddelerin içinde uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanmak istememiz halinde, Yunanistan’ınistismar edeceği düzenlemeler var mı?

Adalar sorununu, uçuş bilgi bölgesinin,egemenlik sınırı kabul edilerek uçaklarımıza önleme yapılmasını, 10 millik hava sahası uygulamalarını, Batı Trakya’daki Türklerle ilgili sorunları görüşmede gündeme dahi getirmemenizin sebebi nedir?

Unutmayın ki, dış politikadaki U dönüşleriniz devlet ciddiyetini zayıflatır.

Bu da bizi güvenilir, kararlı olmaktan çıkarır ve caydırıcılık etkimizi azaltır.

İsrail meselesine gelecek olursak;

Filistin İsrail Savaşı, Türkiye-İsrail sevkiyatlarını durdurmaya yetmedi….

AKP, Burak Erdoğan ve Erkam Yıldırım gibi isimlerin, İsrail ile ticareti sürdürdüğü iddiasını yalanlamak yerine,

Bu iddiaları ortaya atan Gazeteci Metin Cihan’ın sosyal medya paylaşımlarına yasak getiriyor!

Bu konuda başta Erdoğan ve diğer ilgililerden bir açıklama bekliyoruz.

Değerli basın mensupları,

Önemli gördüğümüz bir diğer konu da;

21 yıllık AKP iktidarının, “Türk halkının parasıyla Sudan’da tarım çiftliği kurma projesi” iflas etmiş olmasıdır.

Sayıştay raporlarına göre; 2020 dönemi için projenin yöneticilerine, toplam 416 bin 695 TL huzur hakkı ve ikramiye ödendi.

Üstelik hiçbir üretim yapmadan…

7 bakan eskiten bu projenin arazilerinin, tarıma elverişli olmadığı 2021 yılında rapor edildi.

Sadece Sudan’la kalmadılar...

Buğday yetişmeyen Endonezya’da buğday yetiştirmeye, ülkemizde yetişebilen domatesi Nijer’de yetiştirmeye kalktılar.

AKP, kendi çiftçimizden esirgediği desteği yurt dışı arayışlarında çarçur etti.

Böylece AKP iktidarı tek bir projeyle hem dış politikada,

Hem de ülkenin tarım politikasında aynı anda yanlış yapmayı başaran bir iktidar olarak tarihe geçti.

Tarım ve dış politika gibi birbirine bu kadar uzak iki konuyu tek bir yanlışta birleştirdi.

Değerli Arkadaşlar,

Bu ülkede minicik öğrenciler, kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle, şafak operasyonuna gider gibi gün ağarmadan yollara dökülüyorlar.

Öğrenciler karanlıkta okula gidiyor.

Veliler şikayetçi, öğretmenler şikayetçi, çalışanlar şikayetçi..

Ama AKP memnun... Kış saati yeniden getirilmeyecek diyorlar. Anladık ki zifiri karanlıkta okula giden çocukların derdi, onların derdi değil...

ONLARIN DERDİ NE BİLİYOR MUSUNUZ?

ONLARIN DERDİ, KARMA EĞİTİME DARBE VURMAK…

Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı düzenlenen voleybol müsabakalarına, gençler arasında tartışma çıkma ihtimali gerekçe gösterilerek, erkek öğrencilerin alınmamasına karar verildi.

Bu karar, ülkemizde karma eğitime yönelik saldırıların tipik bir örneği.

Aynı zamanda her fırsatta denedikleri, laik ve çağdaş eğitimi ortadan kaldırma niyetine yönelik de siyasi bir hamledir.

Bakanlık gençler arasında çıkabilecek kavgaları gidermek istiyorsa, fırsat eşitliğini sağlayan bir eğitim sistemini tesis ederek işe başlayabilir.

ONLARIN DERDİ, EĞİTİMİ DİNSELLEŞTİRMEK…

“ÇEDES kapsamında” diye kurulan her cümleye artık şüpheyle bakıyoruz.

Bu ucube proje ile iktidar, toplumun dini duygularını eğitim üzerinden sömürmeye devam ediyor.

Millî Eğitim Bakanlığı, liselerde "adabı-muaşeret",

Ortaokullarda ise "görgü kuralları ve nezaket" derslerini müfredata dahil etti.

Eklenen bu dersler ile çocuklarımıza aile ve sosyal hayata ilişkin din temelinde eğitim verilecek…

Mesela “Türk Sosyal Hayatında Aile” seçmeli dersinde, aile kurmanın “Fıtrata Uygun Olduğu” anlatılacak.

Yani bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyorlar.

Çocuklarımızı bilimin ışığında çağdaş, laik eğitim sisteminden uzaklaştırarak, Türk aile yapısını da istedikleri gibi kadını ikinci plana atan bir şekle sokmaya çalışıyorlar.

Aile içi şiddeti önlemek üzere imzalanan İstanbul Sözleşmesi’ni reddeden iktidar,

Aile kurumunu “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışı ile şekillendirmeye çalışıyor.

Değerli Arkadaşlar,

Ülkede her alanda ciddi bir çürüme var.

Şiddet emin olun bir gün herkese isabet edecek.

Tıpkı Hakem Halil Umut Meler'e isabet ettiği gibi…

AKP Kurucusu ve üyesi, Sn. Erdoğan’ın ev sahibi ve yakın dostu Faruk Koca'nın attığı yumruğun gücünün nereden geldiğini, herkes biliyor...

Olayın ardından kınama mesajlarında failin adını bile anmadılar!

Bakanların hatta Cumhurbaşkanının, Faruk Koca’nın ismini anmaması, failin AKP eski vekili olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

İşte AKP’nin benim failim iyidir anlayışı…

Televizyonlardaki yorumculardan, sokaktaki halk röportajlarına kadar herkes, gündemin soğumasının ardından, Faruk Koca’nın serbest bırakılacağını ve ceza almayacağını düşünüyor.

Biz “Dostluk kazansın” diye çıkılan sahalara şiddeti taşıyanları kınıyoruz…

Değerli Arkadaşlar,

Hepimizin yüreğini yakan bir olay yaşandı.

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu bir vatandaşımıza çaptı ve ölümüne neden oldu.

Sonra da tarifeli uçağa binip Türkiye’yi terk etti.

AKP’nin Adalet Bakanı konuyla ilgili soruları “Gündem Filistin” diye geçiştirmeye çalıştı.

Filistin’deki dram elbette ki gündem,

Ama İstanbul’un göbeğinde hayatını kaybeden emekçi kardeşimiz de gündem…

Ardında gözü yaşlı bir eş ve 2 çocuğu kaldı.

TÜRKİYE’DE BAZI VATANDAŞLARIMIZIN DİĞERLERİNDEN DAHA AZ EŞİT OLDUĞUNU BOŞUNA SÖYLEMİYORUZ.

Çarpan kişi yabancı bir devlet adamının oğlu olmasaydı, yurtdışına elin kolunu sallaya sallaya kaçabilecek miydi?

Ayrıca Sayın Bakan,

Siz gündem Filistin diye sorulardan kaçmaya çalışırken,

AKP’li vekillerin gündemi mangal partisiydi.

Millet evine ekmek alamıyor.

Evine yarım kilo et belki Kurban Bayramı’nda girdi.

Öğrenciler öğün atlıyor.

Bir grup AKP'li Mecliste mangal partisi yapıyor.

Ya arkadaş!

Hiç mi vicdanınız yok?

Hiç mi empati duygunuz, hiç mi adalet duygunuz yok!

Biz Yunus Emre Göçer’in geride kalan acılı ailesi için elimizden geleni yapacağız.

İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, hem lise çağındaki hem de özel eğitim alması gereken 2 çocuğumuz için elinden geleni yapacak.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak konunun yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz.

İktidarın da uluslararası alanda bu işin takipçisi olmasını ve üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz.

Bu konunun AKP tarafından iç politika malzemesi haline getirilip getirilmeyeceğinin takipçisi olacağız.

Ben de bir hukukçu olarak bu davanın bütün süreçlerinin bizzat takipçisi olacağım.

Değerli arkadaşlar,

Parti Meclisimizde bazı belediye başkan adaylarımız belirlendi.

Bugün 4’ü Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak üzere, 227 seçim çevresinde parti meclisimizde aldığımız kararla Belediye Başkan Adaylarımızı belirledik.

Açıklayacağımız 4 Büyükşehirden 2’si zaten önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkanımız Sn. Özgür Özel tarafından ilan edilmişti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız;

İstanbul’u AKP’nin talancı belediyecilik anlayışından kurtaran ve halkçı belediyecilik anlayışıyla tanıştıran, Sayın Ekrem İmamoğlu,

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız ise, Ankara’yı parsel parsel satanlardan kurtaran, Ankara’yı sosyal belediyecilik anlayışıyla tanıştıran Sn. Mansur Yavaş.

Bursa ve Balıkesir İllerimizde de daha önce partimizin ve örgütümüzün, üzerinde mutabakata vardığı, ayrıca anketlerde de kazandığını gördüğümüz isimler parti meclisimizin kararıyla adaylaştı.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Sn. Mustafa Bozbey.

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız ise Sn. Ahmet Akın.

Değerli arkadaşlar,

Burada isimlerini sizlerle paylaşacağımız diğer belediye başkan adaylarımız ise geçtiğimiz hafta Parti Meclisi toplantımızda örgüte yetki verdiğimiz İl ve İlçelerle, yetki verilmemiş olsa bile İl ve İlçe örgütleri, milletvekili ve Parti Meclisi üyelerimizin üzerinde tam bir mutabakat sağladığı seçim çevreleridir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, 2019’dan bu yana Türkiye’nin yarısını sosyal belediyecilik anlayışıyla tanıştırdık.

Türkiye’nin yarısı CHP’nin sosyal belediyecilik anlayışıyla yönetilmektedir.

Belediyelerimiz geçtiğimiz 4 yılda başta pandemi olmak üzere deprem-sel gibi doğal afet süreçlerinde, halkımızın yanında olmuştur.

Vatandaşımızın ihtiyaç ve taleplerini yüksek organizasyon yetenekleriyle hızlı bir şekilde karşılamışlardır.

İnanıyoruz ki 31 Mart seçimlerinde insan odaklı politikalarımızla vatandaşımıza, sıcak bir el uzatan belediyelerimizin sayısını arttıracağız.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları