CHP Sözcüsü Av. Deniz Yücel MYK açıklamasında; 'Sanmayın ki Hatay’dan vazgeçtik, bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız'
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Av. Deniz Yücel; "Yüksek Seçim Kurulu tarafından Hatay seçimlerinin derhal iptal edilerek yenilenmesine karar verilmesi gerekmektedir.”
CHP Sözcüsü Deniz Yücel; “Sanmayın ki, bu milli irade gaspına sessiz kalacağız. Sanmayın ki Hatay’dan vazgeçtik. Biz bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 'şahsi meselem' dediği Hatay, her bir Cumhuriyet Halk Partilinin şahsi meselesidir ve Hatay halkının iradesine bu anlayışla her zaman sahip çıkılacaktır. Hatay seçimlerine şaibe bulaşmıştır. Var olan bu kanunsuzluklar nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu tarafından Hatay seçimlerinin derhal iptal edilerek yenilenmesine karar verilmesi gerekmektedir” dedi. AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın ıstakoz paylaşımı hakkında da konuşan Yücel, “Bu görgüsüzlüğün, bu eşitsizliğin ve haksızlığın akıllara getirdiği Tevfik Fikret’in şiirinde de dediği gibi 'Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin'. Ama unutmayın ki ilk genel seçimler de ıstakoz sofralarınızın sonu olacak” ifadesini kullandı.
CHP Sözcüsü Yücel, MYK toplantısı gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:
Değerli basın mensupları, bizleri ekranları başından ve sosyal medya hesaplarından takip eden kıymetli yurttaşlarımız, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
“BU SORUŞTURMAYI SİYASETLE İLİŞKİLENDİRMEYE ÇALIŞANLAR KARŞILARINDA CHP’Yİ GÖRECEKTİR”
Öncelikle 12 Nisan Cuma günü Antalya’da teleferik kabininin düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet ailesine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Olayla ilgili Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in talimatıyla oluşturulan, Grup Başkan Vekilimiz Ali Mahir Başarır’ın başkanlığındaki heyet, olay günü Antalya’ya hareket etti.
Bu üzücü kaza ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında dün gece, Kepez Belediye Başkanımız Mesut Kocagöz hakkında tutuklama kararı verildi. Süreç, partimiz tarafından yakından takip ediliyor.
Bu ülkede 7’si çocuk 25 kişinin öldüğü Çorlu Tren kazasında sorumlu kamu görevlileri, bırakın cezalandırılmayı ödüllendirilirken, onlarca madencimizin hayatını kaybettiği Amasra Maden kazasındaki baş sorumlular hakkında aylarca soruşturma izni verilmezken, İliç'te toprak kayması sonucu meydana gelen faciada sorumlular korunurken, dün gece gelen tutuklama kararı şüphesiz, siyasi bir karardır. Kepez Belediye Başkanımız 28 Kasım 2023 tarihinde belediye başkanlığına adaylık başvurusu yapmak için Belediye İştiraki ANET Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ve Genel Müdürlüğü’nden istifa etmiştir. İstifadan sonra işletmede defalarca denetim yapılmıştır. Ancak; bu acı olaydan bile siyasi rant devşirmeyi hedefleyen, partimizi karalamaya çalışanlar öncelikle şunu anlamalıdır: Kazada sorumluluğu olan herkes, tarafsız ve bağımsız yargı önünde hesap vermeli ve hak ettiği cezayı almalıdır. Kuşkusuz kazada dahli olan kim varsa kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır. Bu bizim kırmızı çizgimizdir. Ancak bu soruşturmayı, siyasetle ilişkilendirmeye çalışanlar, karşılarında Cumhuriyet Halk Partisi'ni görecektir.
BÜYÜKŞEHİRLERİMİZDEN BELDELERİMİZE KADAR, HER BİRİNE SOSYAL BELEDİYECİLİK HİZMETİ VERECEĞİMİZ İÇİN ÇOK HEYECANLIYIZ
Kilis’ten Afyon’a-Bursa’dan Adıyaman’a Türkiye’nin dört bir yanında halkımızın teveccühüyle, % 37.7 oranında oy alarak Yerel Seçimlerde birinci parti olan Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları mazbatalarını aldılar ve çalışmalarına başladılar.
Kurtuluş Savaşı ile özdeşleşen kentlerimiz İzmir ve Ankara’dan sonra Afyonkarahisar, Balıkesir, Kütahya, Uşak, Amasya ve Kilis de artık CHP’nin sosyal belediyecilik anlayışıyla yönetilecek. Samsun, Trabzon ve Ordu'nun merkez ilçelerinin de Cumhuriyet Halk Partisi’ni tercih etmesinin mutluluğunu yaşıyoruz. Bartın, yıllar sonra yeniden efsane belediye başkanına emanet... Zonguldak ve Giresun 5 yıllık aranın ardından yeniden CHP'de… 31 Mart Yerel seçim sonuçlarına göre Türkiye nüfusunun yaklaşık üçte ikisi Cumhuriyet Halk Partili belediyelerce yönetilecek…
Cumhuriyet’in başkentinde, rakibinin yaklaşık iki misli oy alarak seçimi kazanan Mansur Yavaş Ankara’da adeta bir destan yazdı. Cumhuriyet Halk Partisi Ankara’da 25 İlçenin 16’sında seçim kazandı.
Düzmece videolar çektiler, olmadı. İftira attılar tutmadı. Dava açtılar, yine de yılmadı. 7’den 77’ye İstanbulluların gönlünde taht kuran Ekrem İmamoğlu, bu seçimde farkı arttırdı ve İstanbul’da yeniden büyükşehir belediye başkanı oldu. İstanbul’daki belediye sayımız 26’ya çıktı.
Cumhuriyetimizin kalesi güzel İzmir’imiz, nezaketiyle, mütevaziliğiyle, disiplini ve çalışkanlığı ile ön plana çıkan Cemil Tugay’ı göreve getirdi. Ve İzmir’de İlçe belediyesi sayımızı 28’e çıkardık.
78 yıl sonra Ferdi Zeyrek, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in memleketi Manisa’ya umut oldu.
47 yıl sonra Abdurrahman Tutdere, Adıyamanlılara, depremzedelere umut oldu.
74 yıl sonra Afyonkarahisarlılar, Burcu Köksal’ı “Afyon’un topuklu efesi” diyerek bağrına bastı.
74 yıl sonra Balıkesirliler, Kuvayi Milliye’nin merkezi Balıkesir’in anahtarını Ahmet Akın’a teslim ettiler.
Orası tarikat yuvası, burası mülteci kampı, “Buralardan Cumhuriyet Halk Partisine oy çıkmaz” denilen iller ve ilçeler 31 Mart’tan itibaren şanlı Türk bayrağımızın rengine boyandı.
Büyükşehirlerimizden beldelerimize kadar, her birine sosyal belediyecilik hizmeti vereceğimiz için çok heyecanlıyız. Seçilen tüm belediye başkanlarımıza, bir kez daha görevlerinde üstün başarılar diliyoruz.
Elbette bu başarıda örgütümüzün, Belediye Başkan adaylarımızın, belediye başkanlarımızın, kadın kollarımızın, gençlik kollarımızın ve CHP’ye güvenen halkımızın payı var. Ancak bu başarının bir de mimarı var. Seçim sürecinde Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, inanılmaz bir performans gösterdi. Hemen hemen her ile, her seçim bölgesine gitti ve yaklaşık 1,5 ayda 106 miting yaparak halkımızla bir araya geldi. Yapılan mitinglerde ve seçim bölgelerinde yapılan özel çalışmalarda hem parti örgütümüzün, hem de toplumun motive olması konusunda büyük bir inisiyatif aldı. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in gençliği, enerjisi, motivasyonu, idare-i maslahatçı değil, cesur ve fakat mütevazi siyaset tarzı toplumda CHP’ye karşı ciddi bir güven duygusu yarattı ve bu güven duygusu Türkiye genelinde sandığa yansıdı.
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri, CHP'deki değişimin Türkiye genelinde toplum tarafından onaylandığını hepimize göstermiş oldu. Ancak bu başarı nedeni nedeniyle hiç birimizin, başkalarında olduğu gibi kibir abidesi olmayacağını da buradan ifade etmek isterim. Cumhuriyet Halk Partisi’ne inanan, güvenen, 31 Mart’ı bir milat yapan ve oyları ile iktidara “sarı kart” gösteren halkımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz.
ÇOK DAHA GÜÇLÜ VE ÇOK DAHA KARARLI BİR ŞEKİLDE MÜCADELE EDECEĞİZ
Cumhuriyet Halk Partisi, değişimin gücü ve inancı ile Türkiye’nin dört bir yanında, “biz de varız” diyenlerin partisi oldu. 31 Mart’ın kazananı Türkiye İttifakıdır, Türkiye’dir, Halkımızdır. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında değişimin gücü, 22 yıllık AKP iktidarını sarsmıştır. Bütün renkleri ve zenginlikleri ile Türkiye’nin bize verdiği görevin bilincindeyiz. Sorumluluğumuzun farkındayız. Hiç kimseyi ötekileştirmiyoruz. 31 Mart seçimlerinden aldığımız güç ile sosyal belediyeciliği Türkiye’nin dört bir yanına götüreceğiz. Bu ülkenin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak, birlik ve beraberlik içinde, herkesin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için çok daha güçlü bir şekilde mücadele edeceğiz. Halkın vicdanı, vatandaşın sesi olacağız.
Biz,
10 bin liraya mahkûm edilen emekliler için
İşçiler, çiftçiler, atanmayan öğretmenler için,
Doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları için,
Yıllardır mücadele veren staj ve çıraklık mağdurları için,
Bu ülkede ezilen, yoksullaştırılan, acılar üzerinden duyguları sömürülen milyonlar için,
Susturulmak istenen gençler, beslenme çantası boş olan çocuklar için,
Milleti yoksulluğa mahkûm eden anlayışı bitirmek için,
Çok daha güçlü ve çok daha kararlı bir şekilde mücadele edeceğiz. Bir asırdır uğruna mücadele ettiğimiz, bizi biz yapan değerlerden ödün vermeden hak, hukuk, adalet arayan herkesin yanında ve onlarla birlikte meydanlarda olacağız.
SANMAYIN Kİ HATAY’DAN VAZGEÇTİK, BU HUKUKSUZLUĞUN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ
AKP demek çifte standart demek. AKP’nin bu çarpık anlayışı maalesef devlet kurumlarına da sirayet etti. Seçimlerin ardından, yapılan itirazlar, “iktidar partisi tarafından yapıldıysa” kabul edildi, “CHP tarafından yapıldıysa”; gerekçe aynı olsa dahi kabul edilmedi. Hatay halkının iradesine 14 Mayıs’tan bu yana saygı duymayan, halkın iradesini gasp eden AKP, yerel seçimlerde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığını sandıkta kazanamadı. Ama mazbata büyük bir kanunsuzlukla AKP’li adaya verildi. İtirazlarımızı yaptık. Ancak Yüksek Seçim Kurulu da bu kanunsuzluğa ortak oldu ve AKP, Hatay'da depremde yaşamını yitiren 3 bin 389 vatandaşımızın yerine oy kullandırılmasına göz yumdu. Biz biliyoruz ki depremde yaşamını yitiren canlarımız AKP için sadece bir sayıdan ibaretti. AKP’nin yitirilen canlarımızı bir rakamdan ibaret görmesi yetmezmiş gibi, şimdi de o yitirdiğimiz canlarımızdan oy devşirdiler. İtirazlarımızın sonucu bile beklenmeden AKP'li belediye başkan adayına mazbata verildi. YSK bu usulsüzlüklere sessiz kaldı, hukuk kuralları çiğnendi. Hatay halkının iradesi bu kez de YSK tarafından yok sayıldı ve itirazımız reddedildi. Sanmayın ki, bu milli irade gaspına sessiz kalacağız. Sanmayın ki Hatay’dan vazgeçtik. Kurucu liderimizin şahsi meselesi bizim de şahsi meselemizdir. Biz bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız.
Bugün 1 saat kadar önce Hatay seçimleriyle ilgili YSK’na “Tam Kanunsuzluk” başvurusu bizzat Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel tarafından yapıldı. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “şahsi meselem” dediği Hatay, her bir Cumhuriyet Halk Partilinin şahsi meselesidir ve Hatay halkının iradesine bu anlayışla her zaman sahip çıkılacaktır. Hatay seçimlerine şaibe bulaşmıştır. Var olan bu kanunsuzluklar nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu tarafından Hatay seçimlerinin derhal iptal edilerek yenilenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
GAZZE’DE KATLİAM DEVAM EDERKEN AKP İKTİDARI İSRAİL İLE TİCARETE DEVAM ETMEKTE HİÇBİR SAKINCA GÖRMEDİ
AKP demek riyakârlık demektir. 7 Ekim'den bu yana Filistin’de masum çocuklar katledildi. 33 binden fazla insan can verdi. Gazze’de katliam devam ederken AKP iktidarı İsrail ile ticarete devam etmekte hiçbir sakınca görmedi. Bu duruma tepki gösterenleri susturmaya çalıştı, ters kelepçe ile gözaltına aldı, meydanlarda pankartları indirtti. 6 aydır Gazze'ye bomba yağarken, Filistinliler açlıkla, susuzlukla mücadele ederken AKP iktidarı ve yandaşları her zaman olduğu gibi sadece kazanacakları parayı düşündüler. Aylar sonra Ticaret Bakanlığı’ndan İsrail ile ticarette 54 ürüne ihracat kısıtlaması getirildiğini açıkladı. 9 Nisan 2024 tarihinde kısıtlanan bu ticaret, Sayın Erdoğan, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde “7 bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi” derken de devam ediyordu. Yani bu ticaret, Emine Erdoğan’ın Gazze’li çocuklar için düzenlediği "Kurşun Geçirmez Düşler” sergisine katıldığında da devam ediyordu. Yani bu ticaret, 10 yaşındaki yaralı Gazzeli çocuk Erdoğan’a “beni kurtar” diye seslenirken de devam ediyordu.
HANİ TİCARET YOKTU?
O zaman soruyoruz: Hani ticaret yoktu? Olmayan ticarete kısıtlama getirilemeyeceğine göre neden halkın gözünün içine baka baka yalan söylediniz? AKP, İsrail ile aylardır bu ticareti her şeye rağmen sürdürdüklerini bizzat kendi Bakanlıklarının kararı ile itiraf etti.
Biz, getirilen ihracat kısıtlamasını çok geç kalınmış olsa da bir adım olarak değerlendiriyoruz. İsrail vahşeti karşısında aylar sonra adım atan AKP, bu kısıtlamayı genişletmeli ve İsrail ile ticaret tamamen bitirilmelidir. Türkiye’nin mazlum Filistinlilerin yanında olduğunu göstermelidir. İsrail’le ticaret Filistin’e ihanettir.
TAVRIMIZ NET; FİLİSTİNLİLERİN VE TÜM MAZLUM HALKLARIN YANINDA, ORTADOĞU'DA GERİLİMİ YÜKSELTECEK TÜM POLİTİKALARIN KARŞISINDAYIZ
AKP demek basiretsizlik demektir. Bakın, Ortadoğu’da tansiyon yüksek, İsrail ile İran arasında karşılıklı saldırılar oluyor. AKP iktidarı, saatlerce ne diyeceğini bilemedi. Bu önemli gelişmeler karşısında başta Dışişleri Bakanı olmak üzere tek bir yetkilinin dahi bu konuda, uzun süre bir açıklama yapmaması, ülkemizin dış politika hanesine eksi puan yazılmıştır. “Bizden habersiz bölgede yaprak kıpırdayamaz” diyenler; bu saldırılar karşısında dut yemiş bülbüle döndüler. Ekonomide bağımsız olmazsan, dış politikada günübirlik çıkarlara göre şekillenen, tutarsız ve istikrarsız bir siyaset uygularsan, “tavır göstermen gereken yerde ve zamanda” tavır gösteremezsen, uluslararası camiada seni kimse ciddiye almaz. Füze ve roket atılıyor, “saldırı” bile diyemiyorlar. “Adım” ya da “hamle” diyorlar…
CHP olarak bizim tavrımız net. Biz Filistinlilerin ve tüm mazlum halkların yanındayız. Ortadoğu'da gerilimi yükseltecek tüm politikaların da karşısındayız. Tüm ülkelerin itidalli davranmasını istiyoruz. Böyle bir ortamda, hiç şüphesiz, ülkemizin ve partimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk’ün bize gösterdiği “Yurtta Barış Dünyada Barış” anlayışı ile hareket edilmelidir.
HALK ARTIK KİN, NEFRET VE ÖFKE SİYASETİNDEN BIKTI
Erdoğan, içeriğinde seçim değerlendirmesi de bulunan bir bayram mesajı yayınladı. Videodaki halinden anlaşılacağı üzere Erdoğan zor bir bayram geçirmiş olmalı. Bayramın bile yumuşatamadığı bu öfke ile 22 yıl yönetildik. 22 yıl boyunca ayrıştırıldık, kamplaştırıldık, kutuplaştırıldık. Bu öfkeden Bursa Yıldırım İlçesi Belediye Meclis Üyesi aday adayı olan partilimiz Zülfikar Bal da nasibi aldı. AKP listesinden belediye meclis üyesi seçilen bir vandal tarafından, mazbata töreninde 76 yaşındaki partilimize sinsice yapılan fiziki saldırı işte tam da bu öfkenin yansımasıdır! Olayın mağduru Zülfikar Bal, bu alçakça olay karşısında sadece "Bizim kuşağımız kardeş kavgasından, sağ sol çatışmasından çok can kaybetti. Cennet vatanımızda o günler bir daha asla yaşanmasın. Dileğim, temennim budur” demekle yetindi. Bizce sayın Erdoğan ve şürekası, milletin sandıkta verdiği mesajları analiz ederken bu olayı da iyice analiz etsinler. Zira böyle alçakça bir olaya sessiz kalan bir siyasi parti ve siyaset anlayışı, toplum nezdinde meşruiyetini yitirmeye mahkumdur. Kayseri Pınarbaşı’nda da sandıktaki yenilgiyi hazmedemeyip bir kabadayılık hikayesiyle Seçim Kurulu hakimini tehdit ederek seçimi iptal ettirenler, cevaplarını 2 Haziran’da alacaklardır.
Sözün özü, halk artık kin, nefret ve öfke siyasetinden bıktı usandı. Milletimiz artık öfkeli bir Cumhurbaşkanı görmek istemiyor. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak halkın bu isteğini yerine getirmek için büyük heyecan içindeyiz. Türkiye haritasını kırmıza boyandıkça, gülen yüzleri, gülen gözleri göreceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın. Özlediğimiz huzur, barış ve refah ortamı Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıyla geri gelecek.
"YİYİN EFENDİLER YİYİN, BU HAN-I İŞTİHA SİZİN..."
Son 3 yıldır enflasyon sürekli yükseliyor. Türk Lirası, sürekli değer kaybediyor. Bankaların aldığı son karar çok düşündürücü. Artık ATM'lerden sadece 50, 100 ve 200 lira çekilebilecek. Yani bankalar “20, 10 ve 5 liralık banknotların bir değeri yok” diyor. Bir para birimi nasıl değersizleştirilir, işte kanıtı. Ekonomik kriz hızla ekonomik buhrana doğru ilerlerken bir bayram tatili geçirdik. Benzinin pahalılığını, otobüs biletlerindeki artışı, köprü ve otoyollardaki ücretleri konuştuk. Çikolata nasıl pahalanmış dedik. Emekliler torunlarına bayram harçlığı veremedi. Pek çok kişi memleketine gidemedi. İkramların porsiyonları küçüldü. Baklavaların içindeki malzemeler değişti...
31 Mart'ta halktan ağır bir tokat yiyen AKP'li bazı milletvekilleriyse yurt dışı tatillerinden yedikleri istakozun fotoğrafını paylaştılar. Ya bu neyin kafası değerli arkadaşlar? Bu şahıs seçim döneminde İzmir'de; "sosyal belediyecilik, dayanışma ve halkı anlamak" gibi hiç anlamadığı konularda nutuklar atıyordu. Türkiye’de ne eti olduğundan bile şüphe duyduğunuz yarım ekmek arası et döneri 200 TL’den aşağı bulamazsınız, bir de içinde döner ararsınız. 22 yıllık AKP iktidarında “yarım bardak çay”, “yarım simit”, “çürük meyve sebzeye verilen yeni adıyla olgun meyve-sebze”, “içi boş baklava”, “bayat ekmek” gibi terimlerle tanıştık.
AKP milletvekili Şebnem Bursalı’nın yediği ıstakozun hesabıyla 1 ay geçinmek zorunda olan aileler var bu ülkede. Önümüzde Kurban Bayramı var. Bakalım 2 ay sonra, halkı küçümsemek adına neler yapacaklar. Kibir abidesi AKP'liler bu kez hangi görgüsüz davranışlarıyla gündem olacaklar, bekliyoruz. Bu görgüsüzlüğün, bu eşitsizliğin ve haksızlığın akıllara getirdiği Tevfik Fikret’in şiirinde de dediği gibi, “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!” Ama unutmayın ki; ilk genel seçimler ıstakoz sofralarınızın da sonu olacak.
31 MART’TA SANDIĞIN VERDİĞİ MESAJ; AKP İKTİDARININ SONU, CHP İKTİDARININ BAŞLANGICIDIR
31 Mart’ta sandığın verdiği mesaj, Cumhuriyet Halk Partisi’nin pürüzsüz zaferi, AKP’nin büyük hezimeti, hepsi bir sonun başlangıcıdır. Neyin sonu, neyin başlangıcı diye soracak olursanız. AKP iktidarının sonu, CHP iktidarının başlangıcıdır. Devlet kurumlarındaki liyakatsizliğin, yandaşa teslim edilen koltukların, partili devlet bürokratlarının sonunun başlangıcıdır. Ayrıştırmanın, kutuplaştırmanın, adamcılığın sonunun başlangıcıdır. Ülkenin bütün karar mekanizmalarını elinde toplayan, adalet sistemine, ekonomiye, toplumsal huzura darbe vuran tek adamın sonunun başlangıcıdır. Partimizde başlattığımız değişim rüzgârı artık ülkemizde de esmeye başladı. Cumhuriyet Halk Partisi’ni, yerel seçimlerde Türkiye’nin birinci partisi yapan halkımız, inanıyoruz ki ilk genel seçimlerde de bize aynı gururu yaşatacak.
DEĞİŞİM İNANCI VE GÜCÜ İLE TÜRKİYE İTTİFAKI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Buradan partim adına, partimin çeşitli kademelerinde görev yapan her bir ferdi adına söz veriyorum.
Cumhuriyet Halk Parti’sinde kibirin en ufak bir emaresini dahi görmeyeceksiniz. Halkın verdiği oyları rahatlama sebebi olarak gören bir irade değil, aksine omuzlarımızda artan yükün farkında olarak, ve fakat gururla taşıyarak doğru bildiği yolda durmaksızın ilerleyen bir irade göreceksiniz. Bu seçimlerde yaktığımız meşaleyi, hiç söndürmeden, değişim inancı ve gücü ile Türkiye İttifakı için çalışmaya devam edeceğiz. “İşimiz gücümüz Türkiye” bizim için sadece bir seçim sloganı değildir. Sadece seçimde değil her gün için “İşimiz gücümüz Türkiye!” diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları