CHP Sözcüsü Faik Öztrak; Erdoğan, siyasetinin dağ gibi faturasını, Milletimizin sırtına yükledi'
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK açıklamasında; Erdoğan ve şürekası, faiz sebep enflasyon sonuç safsatasıyla, tüm dengeleri bozarak ekonomiyi şişirmeyi tercih etti.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, canlı yayınla CHP MYK gündemini kamuoyuyla paylaştı;
Faik Öztrak açıklamasında;
"Değerli Basın Mensupları,
Enflasyon dünyanın en sinsi, en adaletsiz vergisidir. Ünlü yazar Ernest Hemingway “İyi yönetilmeyen bir ülkede başvurulan ilk çarenin enflasyon, İkincisinin de savaş olduğunu” söyler.
İkisi de Hükümetlere belli bir süre için hareket alanı sağlar. “İkisi de politik ve ekonomik fırsatçılar için sığınaktır.” Ama ikisinin de sonucu büyük bir yıkımdır.
Ülkemizde de Hükümet milletimizi ezen bu çirkin oyunu 2021’in son baharından bu yana oynanmaya devam ediyor.
Erdoğan ve şürekası, faiz sebep enflasyon sonuç safsatasıyla, tüm dengeleri bozarak ekonomiyi şişirmeyi tercih etti. Devletin tüm imkanlarını ve parasını seçim kazanmak için sonuna kadar kullandı. Ekonomi yama tutmaz hale geldi. Genel seçimlerin ardından, paramız hızla değer kaybetti. Erdoğan, siyasetinin dağ gibi faturasını, Milletimizin sırtına yükledi.
Ekonomideki oyuncuların güvenini yitirdiği için, Önce vitrin yenileyerek, İşleri yerel seçimlere kadar idare etmeye kalktı. Olmadı.
Vitrine koyduklarının, onun politikalarına “akıl dışı” demelerini sineye çekti. O da olmadı. Küresel piyasalar vitrine aldanıp kredi açmadı. Dün şerefsiz dedikleri Körfez ülkelerinin önünde, el pençe divan oldular ama onlar da kanmadı.
Tulumbada su kalmayonca, Cumhurbaşkanına vergileri olağanüstü artırma yetkisi verme, bir ödeyenden bir daha MTV alma gibi, Anayasaya aykırı,
Haraç toplama düzenlemelerini, Memur maaş zammıyla ambalajlayarak Meclis’ten geçirdi. KDV, ÖTV, harçlar zam seli oldu. Millete ne verdilerse misliyle geri aldılar. Ama saray, faiz sebep enflasyon sonuç siyasetini Örtülü olarak uygulamayı sürdürüyor. Kendisine hareket alanı tanınmayan vitrin yönetim, Enflasyon birinci önceliğimiz demekten vazgeçti. Enflasyonu düşürmeyi orta vadeye erteledi. Merkez Bankası havlu attı.
Yılsonu enflasyon hedefini 30 puandan fazla artırdı. Erdoğan millete “tek haneli enflasyon” masalları anlatırken, Merkez Bankası guvernörü, Önümüzdeki 2,5 yıl boyunca, Tek haneli enflasyonun hayal olduğunu ilan etti.
Yeni Başkan, Ekonomide şu anda, Dezenflasyon öncesi geçiş süreci yaşadığımızı söyledi. Mealen, “Elimi tutanlar var, Seçime kadar enflasyonu saldım” demiş oldu.
Yeni başkan, hükümet istemediği için, Enflasyonla mücadeleyi erteleyen bir Merkez Bankası Başkanı olarak, Ciddi kredibilite kaybına uğradı. Enflasyonda zirvenin, 2024’ün ikinci üç ayında görüleceğini, Gerçek dezenflasyonun ondan sonra başlayacağını, İstikrarın ise 2025 sonrasına kaldığını ilan etti.
“Hazır olun, Turpun büyüğü heybede” dedi. Seçim sonrasında uygulayacakları “gerçek” istikrar programıyla, Milletimizi bugünleri de aratacak şekilde ezeceklerini itiraf etti.
Değerli Basın Mensupları,
2023 sonunda yüzde 58 enflasyon hedefi, Merkez Bankası’nın tabelasında yıllardır yazan Yüzde 5 enflasyon hedefinin 12 katıdır. Geçtiğimiz yılın rekor enflasyonunun sadece 6 puan altındadır. TÜİK Temmuz ayına ait enflasyon rakamını İki gün sonra açıklayacak. Bugün açıklanan öncü gösterge İstanbul Ticaret Odası’nın verilerine göre, Temmuz’da; Tek ayda gerçekleşen enflasyon yüzde 9,8’e çıktı. Bu, İTO serisinde Temmuz enflasyonu rekorudur. Yılın ilk 7 ayında gerçekleşen enflasyon yüzde 37’ye, Yıllık enflasyon ise yüzde 64’e ulaştı. Yıllık enflasyonda seçimden önce başlayan Ve 8 aydır süren düşüş, Yerini yeniden yükselişe bıraktı. Temmuz ortasında yapılan vergi artışlarının Ve son zamların etkisi de Bu hesapta tam olarak görünmüyor.
Bir de Türk-İş’in açıkladığı mutfak enflasyonu var. Başkent’te yaşayan Dört kişilik bir ailenin asgari gıda harcaması Tek bir ayda yüzde 12,38 artmış. Bu göstergeler yılsonunda yüzde 58’lik enflasyon tahmininin, Oldukça iyimser olduğunu gösteriyor. Rakamlar tek haneli “yıllık” enflasyonu bırakın, Tek haneli “aylık” enflasyonun bile hayal olabileceğini söylüyor. Tabii bir yandan da milyonlardan gerçeğin gizlenmesi var. Merkez Bankası enflasyonun Yılsonunda 30 puan daha yüksek olacağını bir ayda mı gördü?
Şimdi Saraya da vitrin yönetimine de soralım, Madem enflasyon yılsonunda yüzde 60’a dayanacaktı, O zaman daha bir ay önce Maaşları artırırken, Neden hesabı yüzde 22’lik eski tahmin üzerinden yaptınız? Yılın ikinci yarısında, İşçinin, memurun, emeklinin Dul ve yetimin parasının üçte birine enflasyonla çökmek Nitelikli dolandırıcılık değil de nedir?
Enflasyondaki artış ve beklentiler artık öyle bir hal aldı ki Hükümete yakın sendikalar bile, Bugün başlayan Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde Kamuda maaş, ücret ve aylıkların Önümüzdeki yıl, her üç ayda bir belirlenmesini istiyorlar. Hükümet bunu yapar mı? Hiç sanmıyoruz. Çünkü şimdiden, Havuz gazetelerinde, Asgari ücretin, “Enflasyonist etkisini kırmak için”
Bundan böyle Yılda bir kere düzenleneceği haberleri yaptırmaya başladılar. Aylık enflasyon iki haneye dayanmışken, Asgari ücret de, Maaşlar da, Aylıklar da, Bırakın yılı, altı ayı, üç ayı, Ayda bir yapılacak güncelleme bile, Emekçinin, memurun, emeklinin kaybını telafiye yetmez. Bunu milletimiz yaşayarak görüyor. Dün açıklanan verilere göre Açlık sınırı 11 bin 658 lira oldu. Bir çalışanın yaşam maliyeti 15 bin 123 liraya, Yoksulluk sınırı 37 bin 974 liraya yükseldi. Temmuz ayında artırılan asgari ücret ise 11 bin 402 lira. Enflasyon daha ele geçmeden, Asgari ücreti açlık sınırının altına çekti. Başka ülkelerde, Asgari ihtiyaçları karşılayabilecek bir ücret olan, Ve ancak istisnai olarak uygulanan asgari ücret, Ülkemizde hem asgari yaşam şartlarını sağlamaya yetmiyor, Hem de giderek genel ücret haline geliyor.
***Merkez Bankası Enflasyon Raporu’nun 51. Sayfası***
Merkez Bankası’nın son yayımladığı enflasyon raporunun, 51. Sayfasında yer alan bilgilere göre İmalat sanayinde çalışan her 100 kişiden 52’si, Gıda sektöründe çalışan her 100 kişiden 67’si, İnşaat ve giyim sektörlerinde çalışan her 100 kişiden 71’i, Konaklama ve yiyecek sektöründe çalışan her 100 kişiden 73’ü Açlık sınırının altında asgari ücrete Ya da altındaki ücretlere talim ediyor.
***OECD’nin Geçim Endişesi Raporu***
Bu da Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın Son yayınladığı rapor. Üye ülkelerin vatandaşlarının “Yüksek enflasyon ortamında Temel ihtiyaçları karşılama endişeleri” araştırılmış. Bu araştırmanın sonuçlarına göre Türk vatandaşlarının yüzde 70’ten fazlası, Gıda ve barınma ihtiyacını karşılayamama, Evinin enerji faturalarını Ve borçlarını ödeyememe endişesi taşıyor. Türkiye bu oranla Tüm OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Enflasyon arttıkça Gelir dağılımındaki adaletsizlik de artıyor. Yoksul sürekli kan kaybederken, Zengin, yoksulun sırtından giderek daha fazla doyuyor.
Değerli Basın Mensupları,
Bu zamlar, bu zulüm Bu adaletsizlik öyle bir seviyeye geldi ki artık en yandaşlar bile “bu kadar da olmaz” diyor. Dün seçimlere giderken,
Ne pahasına olursa olsun Erdoğan’ı destekleyen yandaş dergiler, bugün akaryakıt fiyat listesi paylaşıp, “Aşkın gözü kördür de ama bu ne kardeşim” diye sızlanıyor.
Dün “Artık gaz patronuyuz, Yaz ayı da olsa kombileri açın” diyen troller Bugün “Faturayı bize çıkarma, Git dışarıdan bul” diye doğrudan Erdoğan’a çatıyor. En birinci yandaşlar, Bugün artık, “Müjde dediğiniz her şeye zam geliyor. Bilseydim Kılıçdaroğlu'na oy verirdim diyenlerin sayısı az değil” diye Videolar yayınlıyor. “Ben kafayı sıyıracağım. Hayat nasıl yaşanılmaz bir hal aldı” diye Erdoğan’ı ve Hükümeti eleştiriyor. Düne kadar Saray ihsanlarıyla semiren yanaşmalar, Bugün havuz kanallarında emekli aylığına isyan ediyor.
Dün, “Rabbim benim ömrümden al, Erdoğan’a ver” diyen AK Partililer, Bugün “Artık sabrımız bitti” dediği için Belediye Meclis üyeliğinden atılıyor. Erdoğan’a bir dönem daha Cumhurbaşkanlığı yolu açan Sandık ortakları Şimdi bunda kendilerinin hiç payı yok gibi, Günah üstüne günah çıkarıp akıllar veriyor. Onlar ne filmler çevirirse çevirsin, Olan yine vatandaşa oluyor.
Bu milletin hak ettiği refahı bir avuç yandaşa pay ettiler. Eşinin dostunun düğününe çeyrek altın götürürken utanan Bu aziz milleti, Evine çeyrek karpuz götürebilir duruma düşürdüler.
Vatandaş karta kartla takla attırıyor. Bireysel kredi kartı borçları son bir yılda üçe katlanmış, 800 milyar lirayı aşmış.
Toplam bireysel kredi borcu ise 2 trilyon 208 milyar lirayı bulmuş.
Yılın ilk 8 ayında
8 milyon 835 bin yeni icra dosyası açılmış.
İcra dairelerinde 22 milyon dosya yığılmış.
Ekonomik Güven Endeksi
Üç ay sonra yeniden güven sınırının altına inmiş.
Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI),
Temmuzda eşik değer olan 50’nin altına düşmüş.
Yılın en düşük seviyesine gerilemiş.
Ekonomide ciddi bir yavaşlama
Ve çok ciddi bir işsizlik dalgasının ilk sinyalleri
Her gün biraz daha net görünüyor.
Bu durumda emekçiyi korumak için kullanılabilecek kaynak
İşsizlik Sigortası Fonu.
Ama Fon da,
İşverene kaynak aktarma kapısı olmuş.
Bu Hükümetin gözünde,
Millet yok,
Emekli yok,
Emekçi yok.
Bu Hükümet,
En düşük emekli aylığını artırırken,
“Şu kadarı kök aylık, bu kadarı seyyanen zam” diye
Emekliye tuzak kurdu.
En düşük emekli aylığı alan milyonlarca emeklimize,
Yılın ikinci yarısında zam vermediler.
Zamsız maaşın üçte birine de enflasyonla çökecekler.
Bu zulüm değildir de nedir?
Şimdi emekliler sokaklarda hakkını arıyor.
Erdoğan ve şürekası,
Fakiri fukarayı sandık geldiği zaman,
Zengini ise her zaman seviyor.
Seçime giderken “müjde veriyoruz” diyerek
Milletin sırtına yükleri hissettirmeden öyle bir “çaktılar” ki
Erdoğan’ın ifadesiyle
Şimdi seçimden sonra “Kimse belini doğrultamıyor.”
Akaryakıta zam,
Tüpe zam,
Gübreye zam,
Akaryakıta bir daha zam,
Sonra bir daha zam,
Vergiye altı ayda bir otomatik güncelleme…
Seçimden önce 20 lira olan benzin
Bugün 37 liraya
Seçimden önce 19 lira olan mazot,
Bugün 36 liraya çıktı.
Pompa fiyatları neredeyse ikiye katlandı.
İnsanlar marketi geçtik,
Yaz günü pazardan meyve sebze alamaz hale geldi.
Tek bir ayda
En ucuz protein yumurtanın fiyatı yüzde 17,
Yeşil fasulyenin fiyatı yüzde 19 artmış.
Eskişehir’deki semt pazarında
Arife Hanım,
“Pazarcıya da bize de zor.
İki kilo alacaksak bir kilo alıyoruz.
Emekli maaşını yetiremiyoruz” diyor.
Mehmet Bey,
“Ancak yarımşar kilo alabildim.
Öldük, öldük” diye dert yanıyor.
Münire Hanım,
250 liranın bir pazarı çıkarmaya yetmediğini söylüyor,
“Bu fiyatlarla almamız mümkün değil” diyor.
Hakikat çarşıda, pazarda.
Ve maalesef bu daha başlangıç
Temmuz ayında,
ÜRE gübre fiyatları yüzde 33,
Mazot fiyatı yüzde 52 arttı.
Bu artışlar da hızla sebze meyve fiyatlarına yansıyacak.
Vatandaş her türlü fedakarlığı yapıyor.
Ama Erdoğan ve ekibi hiçbir fedakarlığa yanaşmıyor.
Kamuoyuna yansıyan haberlere göre
Tasarruf genelgesinin yayımlanmasından bu yana geçen iki haftada
Kamunun taşıt kiralamaları için 1 milyar 149 milyon liralık
52 ayrı sözleşmeye imza atmışlar.
Bunun yanında milyonlarca liralık
Toplantı-organizasyon ihalesi de cabası…
Dövize Çevrilebilir Mevduatın kötü bir kopyası olan KKM,
Ekonomide giderek büyüyen
Ve tıkırtısı giderek hızlanan bir saatli bombaya dönüşüyor.
Kur Korumalı Mevduatın büyüklüğü
Geçen hafta 3 trilyon lirayı aştı.
Liralaşma hikayeleriyle girilen yolda,
Bankalardaki mevduatların çok büyük kısmı dolarize oldu.
Türk Lirası’nda ani değer kayıpları,
Milletimizin sırtına çok büyük yükler yükleyebilir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı,
KKM’den çıkış için herhangi bir planlarının olmadığını,
“Rezervler arttıkça”
“Kendilerinden daha emin oldukça”
“Kurla ilgili endişeler azaldıkça”
Bu konuya tekrar bakacaklarını söylüyor.
Kur Korumalı Mevduattan çıkmayı,
Merkez Bankasının 2025’ten sonraya ertelediği
İstikrara endeksliyor.
Bir taraftan da Saray
KKM’nin maliyetini,
Merkez Bankası’nın sırtına yüklüyor.
Merkez Bankası’nın ABD’den ithal guvernörü ise
Buna “doğru” diyor.
Bu karara doğru diyen guvernöre sormak isteriz:
Toplam maliyeti 100 milyarlarca lirayı bulacak
KKM garantilerini ödemek için
Merkez Bankası ne yapacak?
Para basacak.
Peki bu durumda Banka enflasyonu nasıl tutacak?
Erdoğan rejimi,
Etrafındaki her şeyi ve vitrine koyduğu herkesi
Acımasızca öğütüp kendine yakıt yapıyor.
Bu rejimin acımasızca öğüttüğü bir diğer şey ise
Hukuk devleti.
Ülkede hukuksuzluk giderek yayılıyor.
Bir taraftan
Gazeteci Merdan Yanardağ
Hala hukuksuz şekilde içeride tutuluyor.
Yürütmeyi durdurma kararının bugün kaldırılmasıyla
TELE-1’in ekranları bir hafta boyunca karanlığa gömülecek.
Türkiye İşçi Partisi’nin seçilmiş milletvekili Can Atalay
Haksız ve hukuksuz şekilde içeride tutuluyor.
Hatay’ın milletvekili,
Hataylı’nın iradesi hapse tıkılmış,
Hak, hukuk, adalet yerle bir edilmiş.
Adalet Bakanı
Hatay’da yaptıkları Adalet Sarayının
Depremde yıkılmamasıyla övünüyor.
Bir taraftan,
Ülkenin dört yanında silahlar patlıyor.
Hukukun olmadığı yerde gücü yeten yetene…
Daha birkaç ay önce başka ülkelerin mafyalarının
Türkiye’deki hesaplaşma cinayetlerini konuşuyorduk.
Şimdi artık neredeyse her gün yurdun başka köşesinden
Silahlı çatışmaların, ölümlerin haberi geliyor.
Devlet sokakları silahlı külahlılara bıraktı.
Ülkede hukuksuzluk aldı başını gitti.
Memleket vahşi batıya döndü.
Ama hukuksuzluğun en büyük tehlikesi
Bir kez buna ses çıkarılmamaya başlandı mı
Bir kez kanıksandı mı
Hayatın her alanına yayılması...
Ve yayıldığı her yeri
Onarılamaz şekilde bozmasıdır.
Türkiye’nin günlerdir konuştuğu Akbelen’deki orman katliamı,
Bunun en somut örneği.
“Ormanlarımdan bir ağaç kesenin
Başını keserim” diyen Fatih’in torunları olmakla övünen,
Memleketin düzlüğüne yokuşuna,
Irmağının akışına türküler yakan,
Sözde yerli ve milliler,
Bu toprakların ormanlarının biçilmesine izin verdiler.
Devletin jandarmasını da orman katillerini korumaya memur ettiler.
Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatlarının
Belgeleriyle ortaya koyduğu gibi
Bu katliamı
Süresi dolan ve yenilenmeyen bir orman kesim iznine dayanarak.
Haksızca, hukuksuzca, vicdansızca yapılmasına göz yumdular.
“Ormanlarımızı katletmeyin” diyen bu ülkenin vatansever evlatlarının karşı bu milletin evladı güvenlik güçlerini dikmekten bir an bile çekinmediler. Ormanını, ağacını korumaya çalışanlara ters kelepçe vurdular. 80 küsur yaşındaki ninelere gaz sıktılar.
Anayasaya göre Ormanları korumak devletin göreviyken, 15 Temmuz hain darbe girişiminde olduğu gibi, Millet birleşti, Ormanda devleti toplamaya çalıştı. Genel Başkanımız hafta sonunda, Akbelenlilerin mücadelesine destek vermek için oradaydı. Bu mücadeleye sonuna kadar destek olma sözü verdi. Biz kesilen ağaçların, kalmayan ormanın ve bunların sorumlularının sonuna kadar takipçisi olacağız.
Değerli Basın Mensupları, Türkiye’nin ekonomi başta olmak üzere her alanda sorunların giderek altından kalkılmaz hale geliyor. Ekonomiyle ilgili ciddi bir program hala ortada yok. Hükümet zam yapmaktan, Enflasyon hedefini yukarı çekmekten başka bir şey bilmiyor. Halka yıllarca sürecek yokluk ve hayat pahalılığı vadediyor.
Geleceğimiz gençler ülkeyi terk ederken, başka ülkelerde gelen sığınmacılar ülkemizi istila ediyor ve bu gidiş umutsuzluğu körüklüyor. Ama şimdi içe kapanma vakti değil. Şimdi yılgınlığa teslim olma zamanı hiç değil. Şimdi ayağa kalkmak, Yenilenmek, Önümüzdeki kısa sürede, Yerel seçimlere hazırlanmak durumundayız. Örgütlerimizi yenileme süreci de hızla ilerliyor. İl kongrelerimizin ardından Parti Meclisi’mizin uygun gördüğü en kısa sürede, Tüzüğümüzü ve parti programımızı da yenileyecek, Kurultayımızı toplayacağız. Taptaze bir güçle, Milletimizin huzuruna çıkacağız. Bir yandan da yerel yönetim seçimleri için çalışıyoruz. En iyi, en uygun, yöre halkının içine sinecek, Belediye Başkan adaylarını belirleme çalışmaları hızla ilerliyor.
Bir yandan da, bu güne kadar, Sosyal demokrat belediyecilik anlayışımızla yaptığımız gibi, İktidarın zamlarla canına tak dedirttiği milletimizin Derdine derman olacak yerel projelere de çalışıyoruz. Hedefimiz 25,5 milyon oyu, 30 milyona, 35 milyona çıkarmak. Bize oylarını veren, vermeyen, Her partiden, düşünceden, görüşten, Hükümetin ezdiği milyonların hakkını savunmak.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları