CHP Sözcüsü Öztrak: Erdoğan'ın ve hükümetinin raf ömrü doldu

CHP Sözcüsü Faik Öztrak gündeme ilişkin açıklamada bulundu.

Öztrak'ın açıklamaları şöyle:
"Ülkemiz büyük bir buhran yaşıyor. Bir yanda ekonomik kriz bir yanda devlet krizi. Salgın krizi de milletimizi perişan etti. Bu kriz bir günde olmadı. AK Parti 2002'de büyük bir ekonomik krizin ardından iktidara geldi. Güçlü bir programı önünde buldu. 90'ların kiri pası temizlenmiş, batık bankalar ayıklanmıştı. Kamu İhale kanunu çıkarılmış, mali disiplin, güçlü özerk kurumlar, öngörülebilirlik güçlendirmişti.

Ülkeye kral olmak isteyenler kural tanımadılar. Kuralsızlık Kamu İhale Kanunu'ndan başladı. Kanun her 4 ayda bir değiştirildi.

2008-2009'da küresel para musluklar kapandı sonra ardına kadar açıldı. Erdoğan'ın şahsım hükümeti yalancı bahara kandı, borçla ekonomiyi şişirdi bunu da büyüme zannetti. Tüm koruma kalkanlarını indirdi. Döviz geliri olmayan şirketlere 2009'da dövizle boçlanma izni verildi.

Türk şirketleri 2009'dan itibaren borcu en hızlı artan şirketler oldu. Ekonomi baş aşağı gitmeye başladı.  Ergenekon ve Balyoz davalarıyla komutanlarımız tasfiye edildi.

Referandumda ölüleri mezardan çıkarıp yargı FETÖ'ye teslim edildi. Uyardık, dinlemediler. Beraber yürüdükleri dostların arası açıldı. 

2014’ten itibaren de Erdoğan’ın tek bir önceliği oldu: Tek adam vesayet rejimini inşa etmek. Bunun için İmralı’da, Dolmabahçe’de masalar kuruldu. Erdoğan masalarda kimin nerede oturacağına kadar ilgilendi. Yetmedi terör örgütlerinin faaliyetlerine müdahale etmeyin diye valilere talimat verdi Erdoğan. Gizli saklı iş tutmayın, bu mesele çözülecekse, Meclis’te çözülecek’ dedik. Uyardık, dinlemediler. Erdoğan ne zaman ki 'Seni başkan yaptıramayacağız' sözünü duydu kendi kurduğu masayı devirdi.

7 Haziran 2015 seçimlerinde, milletimiz kendisine tek başına iktidarı vermedi. Erdoğan, koalisyon görüşmelerini yokuşa sürmek için, elinden geleni yaptı. Bir yandan da ülke tarihinin, en karanlık ve kanlı dönemlerinden biri yaşandı. Başkentimizde Gar Meydanı’nda bombalar patladı. Ülkemiz kana bulandı. Milletin güvenlik endişeleri, özgürlük ve refah taleplerinin önüne geçirildi. Kasım ayında seçim tekrarlandı. Erdoğan 7 Haziran'da kaybettiği seçimi kazandı.

Bir yıl sonra da Erdoğan’ın eski yol arkadaşları, hain bir darbe girişimine yeltendi. Milletimiz o gece devletini sokaklardan topladı. Türkiye görülmemiş bir devlet krizinin içine düştü. Erdoğan tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak, tüm milletle kucaklaşmak yerine, tek adam vesayet rejimini inşa etmek, partisinin genel başkanlığını almak, şahsım hükümetini kurmak için, 15 Temmuz’u siyasi bir lütuf olarak gördü. 20 Temmuz'da OHAL ilan etti, sivil darbe oldu. Tüm evrensel demokrasi kurallarına aykırı olarak, OHAL koşullarında yapılan, 16 Nisan 2017 mühürsüz, şaibeli referandumuyla, anayasamız bir kez daha değiştirildi. Anayasa ile beraber en az 100 yıllık hükümet sistemi de değişti.

15 Temmuz’u ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak gören Erdoğan, bu tarihten sonra, zaten hiçbir zaman sevmediği, kuraldan, saydamlıktan, hesap vermekten de tamamen uzaklaştı. ‘Liyakat değil, sadakat’ dedi. Paralel bütçelerle, adrese teslim ihalelerle, Kamu Özel İşbirliği projeleriyle mali disiplini alt üst etti, bitirdi.  En sonunda Merkez Bankası kasasında duran, milletin hini hacette kullanılacak yedek akçesi, döviz rezervleri de bu keyfilikten nasibini aldı. Merkez Bankası'nın kasasındaki 128 milyar dolar, buhar oldu. Bu işlerden sorumlu Damat Bakan da istifa edip yok oldu. Merkez Bankası daha önce de döviz piyasalarına müdahalede bulunmuştu. Doğrudan müdahale etti, ihale düzenledi, ama bunların hepsi kamuoyuna açıklandı. Ancak 27 Nisan 2016’dan sonra bu ülkede Merkez Bankası da hesap vermez oldu.

Bu millet istediği her yetkiyi Erdoğan'a verdi. Her geçen gün kriz derinleşti. 

Milli gelir sürekli geriledi. Milletin cebinden 2 yılda 741 milyar dolar uçtu. Böyle bir gerilemeyi bu ülke daha önce yaşamamıştı. Gerçek işsiz sayısı 11 milyonu aştı, işsizlik katılaştı. Milletimizi iş bulamama korkusu aldı. 

Erdoğan'ın şahsım hükümeti döneminde liyakate değil sadakata, kurala değil keyfiyete önem verilen ülkemiz büyük bir buhrana sürüklendi. Tabeladaki enflasyon yüzde 15'lerin üstüne çıktı. Rakiplerimiz Etiyopyai Nijerya. Bu da TÜİK'in rakamlarıyla. Bağımsız iktisatçıların rakamı bunun iki katı. 

Kural tanımayan Erdoğan çıkıp 'gelin anayasayı değiştirelim' dedi. Erdoğan'ın ve hükümetinin raf ömrü doldu. Erdoğan insan hakları eylem planı açıkladı, milletimiz dönüp bakmadı bile. 

Bu ülkeyi 19 yıldır kim yönetiyor? 19 yılda insan haklarına saygı yoksa, adalet yoksa sorumlusu elbette ki Erdoğan. 

Sorunun kaynağı tüm gücü tek kişide toplayan, denge ve denetimi bitiren, istişareyi bitiren ucube tek adam vesayet rejimidir. Metal yorgunu şahsım hükümetinin beyin ölümü gerçekleşti. Milletin hakemliğine başvurun bir an önce.

İşi gücü bıraktılar takır takır hizmet veren CHP'li belediyelere takur tukur saydırıyorlar.  

CHP'ye ömür biçmeye kalkışmayın. Sürekli gömlek değiştirenler tarafından kurulmadı. Çok şükür BOP eş başkanı da, egemen güçlerin malvarlığı şantajına boyun eğen başkan da yok bizde. Asırlık çınarımız hep payidar kaldı, 12 Eylül darbesi de yıkamadı. Partileri millet açar millet kapatır. 

Birlikten kuvvet doğar. Demokrasiye inanan milletimizle herkesi kucaklayarak yeni ve parlamenter demokratik rejimi ülkeye getireceğiz. Tarafsız cumhurbaşkanlığı makamı milleti kucaklayacak. Devlet vatandaşına hesap sormayacak, hesap verecek. Bağımsız ve güvenilir yargı olacak. Hakim ve savcıların alımında mülakat sistemini bitireceğiz. MB'nin bağımsızlığını güçlendireceğiz. Varlık Fonu gibi bütçe dışı kurumlara son vereceğiz. 

Milli çıkarlarımız ve karşılıklı menfaat temelinde bölge ülkeleriyle bozulan ilişkilerimiz düzelteceğiz. 

İddialı bir istihdam stratejisi uygulayacaız. Küçük esnaf ve çiftçinin yanında olacağız. Borçları yapılandıracağız.

CHP hazırız, milletimiz sandığın önüne gelmesini sabırsızlıkla bekliyor."