CHP'den gözaltına alınan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat hakkında açıklama
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, yanına TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu da alarak CHP Genel Merkezinde açıklama yaptı: “Tayyip Bey de rahat etsin. Biz Rıza Bey’i ikindi olmadan görevinin başına bekliyoruz. Güneş batmadan.”
“YÜKSEK OYLA SEÇİLEN BAŞKANI BU YOLLA DÜŞÜRMEYİ KÂR SANIYORSAN ZATEN TÜKENMİŞSİN”
“BELEDİYE BAŞKANIMIZI GÜNEŞ BATMADAN GÖREVİNİN BAŞINA BEKLİYORUZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Merkezinde Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Değerli basın mensupları, yeni bir haftaya başlarken iktidarın yeni yarattığı ve kendi yarattığı kirli bir gündemle hep birlikte meşgulüz. Ben Türkiye’nin bu kadar çok konuşulacak sorunu, bu kadar çok çözülecek derdi varken böyle gündemlerin yaratılmasını ancak son derece sorunlu ve milletle gönül bağı kopmuş bir iktidara yakışacak, bunun tescili, itirafı olarak nitelendiriyorum. Öncelikle bunu ifade etmek isterim” dedi. Genel Başkan Özel şöyle devam etti:
“OSMANİYE BELEDİYE BAŞKANI 21 YIL ALDI, BİR GÜN TUTUKLU KALDI”
“Bugün sabah değerli Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’ın resmi ikametgahının kapısı polisler tarafından sert bir şekilde çalındı ve içeride uyuyan yaşlı annesi telaşla kapıya koştu. Kim olduğunu sordu, ‘Aç polis, yoksa kırarız’ dedi. Teyzem kapıyı açtı korkan gözlerle, ‘Rıza Akpolat’ı almaya geldik’ dediler. Teyze dedi ki, annesi, ‘Evladım Rıza yok ki, o babasının yanına Balıkesir’e gitti. Orada bulabilirsiniz. Arayalım, söyleyelim gelsin.’ Bu sefer Balıkesir’deki baba ocağına jandarmalar gittiler ve bildiğiniz sahneler yaşandı. Geçen hafta sizlerin yazılarından, haberlerinden okuduk. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Osmaniye Belediye Başkanı, 21 yıl hapis cezası aldı. Bir gün tutuklu kaldı. Sabit ikametgahı olduğu gerekçesiyle salıverildi. Şimdi Yargıtay aşaması bekleniyor. 21 yıl hapis cezası almış olan, şu anda görevde olmayan biri, sadece sabit ikametgah bildirdi diye serbest. Ama Rıza Akpolat, evine gidiyorlar, bulamıyorlar. Babasının evinde gözaltına alınıyor. Polis arabasıyla İstanbul’a naklediliyor.”
“ERDOĞAN, ONA YAPILMAYANI BUGÜN KENDİ YAPIYOR”
“Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kıymetli seçmenlerine şunu hatırlatırım. FETÖ operasyonlarından sonra Tayyip Erdoğan, ‘Bazı arkadaşlarımız yoruldu. İstifa etsinler’ demişti. Kimi güle oynaya, kimi ağlaya ağlaya istifa ettiler. O süreçte Tayyip Bey istifası gecikenler için ‘Onlar gereğini yapmıyorsa biz gereğini yaparız’ demişti. Bir partinin genel başkanının bir belediye başkanına ‘İstifa et, gereğini yaparım’ deme yetkisi yok. En çok partiden atarsın. Ama gereği şöyle yapılabilir. Eğer terör örgütü üyesiyse ya da yolsuzluk yapmışsa, onu yargılarsın, suçlu bulunduğu kesinleşirse görevden alınır. Yerine de belediyeden yeni biri seçilir. Ama ona, ‘İstifa et yoksa bunu yaparım’ denmez. Hepsi istifa ettiler ama biri hakim karşısına çıkmadı, biri emniyete çağrılmadı. Neydi bu arkadaşların suçu? Hani etmezse yapabileceğin şey ne? Alıp yargılayıp, görevden almak. Bunlar FETÖ’cü idiyse niye bıraktın, bunlar yolsuzluk yaptıysa niye bıraktın. Kendi belediye başkanlarına ‘İstifa et, kurtul’, bizim belediye başkanımıza ihale yetkilisi olmadığı halde… Tayyip Erdoğan’ın kendi döneminde, İstanbul Büyükşehir’in birçok bürokratı ihaleye yolsuzluktan yargılandı. Tayyip Bey emniyete dahi çağrılmadı. Çünkü herkes bilir ki bu kadar büyük bir yapıda, yapılan ihalelere kim imza atıyorsa o mesuldür. Ama Tayyip Bey’e yapılmayanı, o gün Tayyip Bey’e yapılmayan hukuksuzluğu bugün Tayyip Bey Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına uyguluyor. Çağırdınız da gelmedi mi? Rıza Akpolat için anneciği demiş, ‘Arayalım gelir evladım.’ ‘Balıkesir’e kadar gitti’ demiş. ‘Yok, biz alırız’ diyor. Evi aramalar, belediyeyi aramalar…”
“BU, BİR SİYASİ OPERASYON…”
“Operasyon BELTAŞ şirketinin bir ihalesi için. Belediye başkanının evini arıyor, odasını arıyor, göstermelik de olsa. Neden? Bir tek derdi var; bu bir siyasi operasyon ve Rıza Akpolat’ın şahsında partimizin kurumsal kimliğini itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Onun hazmedemediği şu: Beşiktaşlılar sandığa gittiler 31 Mart’ta, sonuç ne oldu biliyor musunuz? Rıza Akpolat’ın aldığı rekor oy, belediye meclisinde neye yansıdı? 31’de 31 CHP. Beşiktaş halkı AKP - MHP birlikteliğine 31’de bir belediye meclis üyeliği bile vermedi. İşte bunu hazmedemeyen bir hazımsızın, İstanbul’a görevlendirdiği kişi eliyle alamadığı belediyelere operasyon yapıp, itibarsızlaştırma, Rıza Akpolat üzerinden İstanbul’daki bir takım halinde milletin takdir ettiği, seçildikleri gün rekor kıranlara yeni rekoru ilk altı aylık performansları ile kırıldığı, görülmemiş belediye memnuniyet anketlerinin yarattığı karın ağrısını böyle gidermeye çalışıyor. Millete, ‘Sen seçtin ama, bak memnunsun ama aslında bunlar ihaleye fesat karıştırmış.’ Suçu olan biri varsa sorgularsın, yargılarsın, cezasını verirsin. Ama bu işin Rıza Akpolat ile ne alakası var? Sen daha önce Ataşehir Belediye Başkanımıza aynı şeyi yaptın. Yargılandı, süreçler tamamlandı. O gün neler söylüyordunuz? Neler söylüyordunuz açılsın, bakılsın. Ne iftiralar, ne hakaretler... Sonra Ataşehir’de yine seçilm yapıldı, yine CHP kazandı. Beşiktaş’ta seçim yapıldı, CHP kazandı. Yalova’da belediye başkanımızı başkasının yaptığı bir şeyden ve kendi ihbar ettiği halde, ihtar ve ihbar ettiği halde yargıladınız. Üç kere bilirkişi, ‘Göreve iade edilmelidir’ dedi, yapmadınız. Seçime kadar salladınız. Yalova’da sandığa gidildi. Ne oldu biliyor musunuz? Yalova’yı yine CHP kazandı ama bu sefer… Belediye meclis çoğunluğunu da içinden AK Partili seçip vekiline yönettiriyordun. Senden aldı CHP’ye verdi. Hala mesajı almadınız mı?”
“BURADA SİRK OYUNCUSU YOK, KAMU GÖREVLİLERİ VAR”
“Hala millet ne diyor anlamadınız mı? ‘Ben karar veririm’ diyor. ‘Burası bir sirk, herkes verilen rolü oynayacak. Ahali izleyecek. Sirkin yöneticisi de Tayyip Erdoğan.’ Böyle bir kurgu yok arkadaşlar. Böyle bir şey yok. Kendini sirkte gören, sirk yöneticisi sanan varsa biz onun sirkinin oyuncusu, moyuncusu değiliz. Biz milletin görevini yapan kamu görevlileriyiz. Belediye başkanlarımız kamu görevlileri, milletvekillerimiz kamu görevlileri ve Anayasa’da tanımlı hakim güvencesinde seçimlerin sonucunda verilen resmi görevleri yapıyoruz. Devlet içinde ikilik olmaz, ikirciklik olmaz, çifte standart olmaz. Bir tarafta kendi kurduğu yapılarda kendilerinin, bakanın kocasının bulaştıkları ortada. Oralarda tık yok. Dönüyorlar buralarda sabah 04.30’da kapı kırıp algı yapmaya çalışıyorlar. ‘Açmazsan kırarız’ diyerek, teyzemi korkutuyorlar. ‘Çağırayım gelsin’ deyince, ‘Biz alırız’ diyorlar. Çünkü onlara verilen talimat; ‘Suçluymuş gibi götür.’ Sonunda suçlu olmadığı açığa çıkacak ama arada ‘Suçluymuş gibi yapın, bir algı yaratın.’ Bu gerçekten kabul edebileceğimiz bir mesele değildir. Yeri, yurdu, adresi belli olan bir kamu görevlisine yapılan iş sadece CHP’yi değil kamuyu… Devletin bir kısmı merkezi idareyse, öbür kısmı yerel idare. Sen devleti yıpratıyorsun. Koca bir ilçenin 31’de 31 belediye meclis üyesi seçtirdiği, rekor kırdırdığı bir partinin belediye başkanını itibarsızlaştırmak demek, o şehrin kararına da itibar etmemek demektir. Sen seçim sonucunu yok sayıyorsan, hiçe sayıyorsan, bu kadar yüksek oyla seçilen, sevilen birinin itibarını bu yolla düşürmeyi kendine kâr sayıyorsan sen zaten tükenmişsin, bitmişsin. Sana, bin Rıza Akpolat itibarsızlaştırsan kar etmez. Bu sana kar yazmaz. Bu yapılanlar FETÖ yöntemleridir. Bu yöntemlere başvuranlar şimdi nerede? Nerede şimdi? O kumpas davalarının anlı, şanlı yargıçları, savcıları nerede? O FETÖ talimatıyla sabahın köründe kapıları kırarcasına çalan, polislere emri veren FETÖ’cü amirler nerede? Teker teker bak. Biri 19 yılla şurada yatıyor, biri 24 yılla burada yatıyor. Kimi de yurtdışına kaçtı Yunan sınırından sıçan gibi. O gün yapılan iş ne kadar hukuki ise, bugün yapılan işler de o kadar hukukidir. Herkes aklını başına alacak, ayağını denk alacak. Bu işler doğru işler değildir. Bugüne kadar bir sefer AK Parti’nin muhatap olmadığı şafak operasyonuyla, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler niye muhatap oluyorlar? Muhatap olma sebepleri bu arkamda yazıyor. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi. Hazmedemediği bu. Yenilmiyordu, sırtı yere gelmiyordu. Sayıyordu... ‘Şu kadar kez yendim, bu kadar kez yendim. Madem ki yendim, milletim nezdinde her şeyden affedildim. Her türlü yolsuzluğu, pisliği ben o hesabı sandıkta verdim.’ Bu sefer ne oldu? Sen yenildin, Cumhuriyet Halk Partisi kazandı. Şimdi yetki sana verilince baş tacı, verilmeyince alaşağı. Olacak şey mi?”
“BU HAZIMSIZLIĞI DAHA ÖNCE DE YAPTI AMA…”
“Sen bunu, bu hazımsızlığı daha önce denedin. İşte burada... 31 Mart’ta 12 bin küsur oyla seçilen başkanın aldığı yetkiyi hor gördün, milletin kararını hor gördün. Haziran ayının sonunu zor gördün. Ne oldu Başkan? 806 bin oyla seçildi. Peki haydi o gün bu yaptığın milletin vicdanından döndü. ‘Ekrem Bey mağdur oldu da o oyu aldı’ diyordun. Karşısına Bakan aday çıkardın, seçim akşamı saat 19.00’da televizyona bakakaldın. 1 milyon oyla seçildi bu sefer. Hala anlamıyor musunuz? Milletin dediği olur. Milletin dediğine itiraz, isyan darbecinin işidir. Demokrasiden nasibini almamış adamın işidir. Biz ilk girdiğimiz, ilk kaybettiğimiz seçimde şanla ve şerefle muhalefete devir teslim yaparken, ‘Türkiye demokrasisi kazandı’ diyebilen bir partiyiz. Bundan 100 yıl sonra kaybettiği seçimde hazmedemeyip kayyum siyaseti yapan ya da başsavcı eliyle İstanbul belediyelerine sırasıyla saldıran bir aklı, bir vicdansızlığı, bir akılsızlığı millete şikayet ediyoruz. Ve buradan açıkça söylemek istiyorum, çok açık. Bu tip saldırılara pabuç bırakmayacağız. CHP’nin birliğini, beraberliğini asla ortadan kaldıramayacaksınız. Kol kola, el ele, omuz omuza o sandığa doğru yürüyoruz ve Türkiye’de kurulan birinci parti, son yerel seçimin birinci partisi, son sandığın birinci partisi emin olun gelecek ve kurulacak sandıkta da iktidar partisi olacak. Bu hukuksuzlukların tamamının sona ermesinin yolu da bu. Bütün adaletsizliklerin. Bu adaletsizliğin de, gelir adaletsizliğinin de, mahkeme kapılarında milleti çıldırtan adaletsizliklerin de, sosyal adaletsizliklerin de biteceği yer belli.”
“SAVCILARA, POLİSLERE DEĞİL; GEL MİLLETE GÜVEN”
“Buradan Sayın Erdoğan’a şu çağrımı yapmak isterim: Bakın, son dönemde bir salon adamına, salon siyasetçisine döndünüz. Atadıklarınızı doldurduğunuz salonda, atadıklarınızın alkışıyla moral bulamazsınız, güç bulamazsınız. Bu çaba beyhudedir. Şimdi de mahkeme salonlarında bizim moralimizi bozmaya çalışıyorsunuz. Bu çaba daha da beyhudedir. Eğer gücünüz varsa, cesaretiniz varsa, ülkeyi bu kadar gerdiniz ve bu hale geldiniz. Muzaffer kahraman edalarıyla gezerken seçim mağlubusunuz. ‘O salonlardan çıkamıyorsun, sokağa çık, meydana çık, insanların önüne çık’ diyorum. Çıkamıyorsun. O zaman bu işin çıkışı milletin huzuruna gitmektir. Sandık gelsin, sandıktan kaçma. El mi yaman, bey mi yaman? Millet sana mı hak veriyor, bize mi hak veriyor? Bu belediye başkanlarının milletinin gönlündeki yeri artık Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidara mı taşıyor, yoksa yaptığın bu kumpaslar sana mı yarıyor millet bir karar versin bakalım. Cesaretin varsa sandıktan ve milletten kaçma. Millet senden memnuniyetsizliğini 31’inde de söyledi, belediyelerimizden memnuniyetini de. Önündeki anket benimkinden üç puan ileri, bunu biliyorum. Bizde 58 çıkan toplam memnuniyet 61 çıkmış, biliyorum. Asla buradan bir yere kaçamazsın. Bunun için eğer cesaretin varsa öyle savcılara, polislere değil, gel millete güven. Çık karşısına, çıkalım hep birlikte.”
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NDEN BİR YAPRAK KOPARTAMAZSINIZ”
“Bir de şunu söyleyeyim. Öyle bir ruh halinde ki, geçen hafta bir belediye başkanım, başarılı bir belediye başkanım, bir büyükşehrin ilçe belediye başkanı. Kaybettiğine çıldırdığı bir ilçenin belediye başkanı Yana yakıla beni arıyor. ‘Benimle Sayın Cumhurbaşkanı özel bir görüşme yapacakmış, ne dersiniz Sayın Genel Başkanım?’ Dedim ki ‘Cumhurbaşkanı belediye başkanını çağırıyorsa bu devletin bir işidir. Mutlaka ya ilçemiz için büyük bir proje, önemli bir mesele, bilmeniz gereken bir şey vardır. Gidin, dönüşte görüşürüz.’ Gitti geldi, ne oldu biliyor musun? ‘Sen başarılısın, o ilçeyi nasıl aldın? Gözlerime inanamadım. Şubat ayında kongrem var, bize katılır mısın?’ Ya devletin başına, bir partinin öz evladı bir belediye başkanının ‘Yapacağım kongrede bana katılır mısın? Senin önünü açarım, şunu yaparım, bunu yaparım.’ Bir de böyle parantez içinde ‘Ya tertemiz adamsın biliyorum ondan çağırıyorum ama bir leke çalarlar, Allah korusun’ falan diye tehdit yapmalar. Bir de sivil arabayla aldırmalar, saraya götürmeler. Yakışıyor mu ya? Orada onu yapan, burada bunu yaptırıyor işte. İşte size tükenmişliğin resmi Tayyip Erdoğan’ın. Ben bir partinin milletvekili istifa ediyor da ‘Hayırlısı olsun kararınız’ demeye çekiniyoruz. Yanlış anlar, yakın zamanda olmasın diye. Kendi ilimde bir partinin milletvekili istifa etti, ilimde, kendi listemden seçilen. ‘Kararınız hayırlı olsun’ demek için ararken bin dereden su getirdim, ‘İlimin milletvekilisiniz diye arıyorum, sakın yanlış yere koymayın’ diyerek arıyoruz. Adam Cumhurbaşkanlığı‘ndan arattırıp milletvekilinin sivil aracıyla AVM’de buluşturup, belediye başkanımı çağırıp ‘Bana katılır mısın?’ Belediye başkanı gelmeden de önce aradı, çıktıktan sonra da ilk benimle konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir parti kardeşim. Siz de böyle insanlarsınız. Gerçekten insan rakibinde biraz asalet, biraz da gerçekten centilmenlik, birazcık olsun insaniyet, birazcık olsun içinde bulunduğu durumu hazmetmesini bekliyor. Bu kadar olmaz. Özel görüşmelerle belediye başkanı çağırmalar, savcı eliyle belediye başkanı silkelemeler. Bütünüz, topunuz gelse, hep birlikte uğraşsanız Cumhuriyet Halk Partisi’nden yaprak kopartamazsınız. İki tane yaprağımızı düşürürseniz, oradan koca bir dal, koca bir ağaç çıkar. 100 yıllık çınar var burada, 100 yıllık çınar. Onun için öyle kökü ne olduğu belli olmayan, sonu ne olduğu belli olmayan konjonktürün uzamışlarınla baş edecek gücümüz de, sabrımız da, enerjimiz de var Allah’a şükür. O yüzden Tayyip Erdoğan’a şunu söylüyorum. Bu hallere düşeceksen, kendini düşürdüğün o halden milletin haberi olacak. Sen yapmaya utanmıyorsan, ben anlatmaya utanmam kardeşim.”
“MASUMİYET KARİNESİ AYAKLAR ALTINA ALINIYOR”
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Özel, “Barış konuşulurken Akdeniz Belediyesi’ne kayyum, Beşiktaş Belediyesi’ne gözaltı geldi. Bu manzara Türkiye’ye barış getirir mi?” şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi: “Kayyum uygulaması bir OHAL KHK’sı marifetiyle ve onun kanunlaşması marifetiyle yapılan son derece antidemokratik bir uygulamadır. Bir belediye başkanı ile ilgili ister mali ister siyasi bir meseleden, örneğin bir Anayasal suçtan soruşturma başlatıldıysa, soruşturma kovuşturmaya döner, yargılama olur. İstinaf süreci varsa tamamlanır, Yargıtay kararıyla kesinleşirse belediye meclisi için millet çoğunluğu kime verdiyse o çoğunluk yeni birini seçer. Ama bunlar daha soruşturma aşamasında tutuklama, mesele kovuşturmaya geçtiği anda kaymakamı kayyum atıyorlar. Bu milletin iradesine ters, milletin kararına zıt bir iştir. O yüzden tüm kayyum atamalarına, gerekçesi ne olursa olsun, iletişimi nasıl yapılıyor olursa olsun, ilkesel bir yerden karşı çıkıyoruz. Kesinleşmeden görevden almak olmaz. Kesinleşmeden yerine vekil bakacaksa o vekil de millet kime en çok yetkiyi verdiyse oradan seçilir. Bugün sabah yapılan basın bildirisiyle de Beşiktaş Belediye Başkanımız ve gözaltına alınan herkes için masumiyet karinesini ayaklar altına alıyor. Akdeniz Belediyesi’nin de hakkında yapılan tüm bilgilendirmeler de sanki suç kesinleşmiş gibi. Daha iddia aşamasında. O yüzden bu meseleyi buradan okuduğumuzu açıkça ifade etmek isterim.”
“YAPILAN, BARIŞ MASASINDA BALTA ÇEKMEKTİR”
Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sosyal medyadan “Barış için hareket eden kazanır” açıklamasının sorulması üzerine de “Devlet Bey ‘barış’ yazmış. Geçmişte ‘barış’ diyen herkese ‘terör sevicisi’ diyen bir akıl ilk kez ‘barış’ dedi. Ve Devlet Bey’e şunu söyleyeyim. Örneğin ‘barış, barış’ deyip, sonra OHAL yetkisiyle olan kayyum yetkisinin kullanılması da ‘barış, barış’ deyip, ‘Barış konuşacağız’ dediğiniz muhalefet partisinin belediye başkanına sabahleyin düşman hukuku uygulaması da barış masasında balta çekmektir. Barış masasına otururken silahsız oturulur, şiddetsiz oturulur. AK Parti hem ‘Barış yapalım’ diyor, hem ‘Oturup konuşalım’ diyor, hem balta çekiyor. Böyle bir şey olmaz. Bu doğru bir mesele değildir. O baltayı ellerinden bıraksınlar, ağızları ile konuşsunlar” diye konuştu.
“RIZA BEY’İ İKİNDİ OLMADAN GÖREVİNİN BAŞINA BEKLİYORUZ”
Özel, Beşiktaş Belediyesi’ne kayyum atanmasını bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine de şu yanıtı verdi: “Birincisi kesinlikle kayyum diye bir şey söz konusu değil. Çünkü konunun terör ile ilgisi yok. Konunun yürütüldüğü yer de terör savcılığı değil, terör şube de değil. Hiç alakası yok. Bizim beklediğimiz şey, ikindiye varmadan Rıza Bey’in ifadesinin alınıp, işinin başına geri yollanmasıdır. Böyle bir şeyde, ihalede sorumluluğu olmayan birisi sırf belediye CHP’li diye, bir de tutup da bu gece, yarın akşam 48 kişinin ifadesi alınana kadar içeride mi tutulacak? Başkanımızın ifadesine başvurulur. O da kendi sorumsuzluğunu mesele ile ilgili bir kez daha ifade eder. İşinin başına döner. Günü geldiğinde işte birkaç gün sonra eğer halen daha resmi bir işleme muhatapsa o kısmına da katılır. Ki herhalde buradan sonra varıp da Tayyip Bey yüzlerce sorgulama yapılmış, bir kere gitmemişken polise, Rıza Akpolat’ı tutup da hakim, savcılığa filan sevk edecek halleri yok. İhaleden dolayı belediye başkanını. O zaman Türkiye’de bir tane belediye başkanı kalmaz. Hepsini birden toplasın, götürsün. Bütün kaymakamlar, valiler yönetsin. Tayyip Bey de rahat etsin. Biz Rıza Bey’i ikindi olmadan görevinin başına bekliyoruz. Güneş batmadan.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları