CHP'li Haluk Koç; 'Tutuklu ve hükümlüler hasta, kendine bakamaz hâlde, kendine yetmeyen insanların Adli Tıp Kurumu ve intikam davalarından arındırılmaları lazım'
CHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç TBMM'da hasta tutuklular hakkında konuştu. Haluk Koç TBMM'de yaptığı konuşmasında, Korgeneral Vural Avar'ın ölümünün bir cinayet olduğunu söyledi.
CHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç TBMM'de yaptığı konuşmasında;
"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bizi izleyen milletimizi de saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, parti sözcüsüyken 5 Şubat 2015'te, daha darbe kalkışması olmamış, parti sözcüsü olarak açıklama yapıyorum. O zaman tek adamlık arayışı var ve şöyle eleştiriyorum: Her şey olmak istiyorsunuz, işte, Anayasa Mahkemesi Başkanı, sendika başkanı, Meclis Başkanı, Yargıtay, Danıştay; her şey olmak istiyorsunuz ama aklınızdan sizin ne geçiyor biliyor musunuz? Öyle bir dönem yaşasam ki, yaşatsam ki bir olağanüstü hal dönemi ya da bir sıkıyönetim ve ondan sonra "Hak." diyen, "Hukuk." diyen, "Özgürlük." diyen, "Adalet." diyen kim varsa derdest edebilsem; senin içinden, aklından bu geçiyor. Oldu mu? Oldu. "Allah'ın lütfu." diye takdim ettiğiniz 15 Temmuz oldu.
Değerli arkadaşlarım, unutmayın ama siyasi tarih çok ilginçtir. Bugün sizi amansız savunanlar, yarın acımasız savcılarınız olabilir. Bakın, Allah rahmet eylesin, kaçak bir savcı tarafından -biliyorsunuz- hemen ertesinde hazır 4 bin kişilik bir listeyle görevden aldığınız yargı mensupları var ve emekli bir Korgeneralimiz Vural Avar Paşa 85 yaşında, demansı da var, daha önce kaburga kırıkları var, başka birinin bakımıyla koğuşta kalabiliyor, adli kontrol altında tahliye talebi reddediliyor ve yatağında ölüyor.
Bu bir cinayettir. Kim, kim, kim, buna vesile olduysa, aracı olduysa aynı derecede suçludur. Allah nur içinde yatırsın, ailesine ve silah arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, daha yeni bir dava bitti. Emekli amirallerimiz Montrö Anlaşması'nın -Türkiye Cumhuriyet devletinin tapusu olan Lozan ve Montrö Anlaşmaları- gerekliliği konusunda bir açıklama yaptılar. Devletin güvenliği ve anayasal düzene karşı anlaşmak, TCK 316'dan içeri atıldılar, beraat ettiler, daha tahliye olmadılar.
Değerli arkadaşlarım, ne yapıyorsunuz siz ya? Bakın, ben bir hekimim, siyasetçi kimliğimi de boş verin, odamda hapishanelerden tutuklu ve hükümlülerin yakınları tarafından gönderilen bir sürü epikriz var, bir sürü MR var. Değerli arkadaşlarım, bir sürü akciğer ve diğer organ kanserli olan tutuklu ve hükümlüler var, bir sürü nörolojik hastalığı olan insanlar var, bunlar günlük etkinliklerini başkasının yardımı olmadan yapamıyorlar. Adli Tıp Kurumu kelepçe altında. Ben, Hipokrat Yemini etmiş bazı meslektaşlarım adına da utanıyorum. "Hapiste kalabilir." raporu veriyorlar.
Sayın Bekir Bozdağ'la burada uzun konuştum, telefonla da konuştum. Eskiden beri arkadaşımız. Bir düzenleme yapılacağını söyledi. Değerli arkadaşlarım, ne olur empati yapın; birinci derece bir yakınınız kanser, kendi ihtiyaçlarını göremiyor, tutuklu; siz evde ne yapacaksınız, nasıl yatıyorsunuz? O insanların yerine bir koyun kendinizi. Türkiye bu sorunu halletmek zorundadır. Tutukluluk ya da hükümlülük bu tip durumlarda işkence olmaktadır. "Efendim, onun suçu bu, bunun suçu bu." Suç önemli değildir burada. Adli kontrol mekanizmaları var, devletin güvenliği var. Adli kontrol mekanizması altında bu insanlara insanca muamele etmek zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, KHK zulmü ayrı. KHK zulmünü arkadaşlarım, yaşayanlar bizzat yaşadılar, anlattılar, anlatıyorlar. İçinizde çok iyi niyetli arkadaşlarım var; bir kısmını, çoğunuzu tanıyorum. Belki de bu benim son konuşmam, bir daha kürsüde konuşmayacağım. Daha önce Parti Sözcüsü ve Grup Başkan Vekili olarak çok söz aldım ama bu ihtiyacı sizlerle paylaşmak istedim. Ne olur, Sayın Bakanlara ya da Hükûmetinize telkinde bulunun, bu sorunları halledin. Bu sorunlar vicdani sorundur. Ben bir hekimim ve babayım. Bana hiç "ocu, bucu" diye suçlama getirmeyin. Benim kimliğim belli, benim çizgim belli.
Benim siyasi duruşum belli. Ben Türkiye Cumhuriyeti devletinden yanayım, ülkemin bütünlüğündün yanayım ama bir hekimim ve babayım. Bu duyguları paylaşan arkadaşım mutlaka vardır. Türkiye bu sorunu halletmek zorunda. Tutuklu ve hükümlüler hasta, kendine bakamaz hâlde, kendine yetmeyen insanların Adli Tıp Kurumu ve intikam davalarından arındırılmaları lazım.
Saygılar sunuyorum." dedi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları