loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'li Koç Erkan Tan'ın konuğuydu

CHP'li Koç Erkan Tan'ın konuğuydu
Tarih: 02.08.2012 - 17:53
Kategori: Söyleşi

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç TV8’in canlı yayınında Erkan Tan’ın sorularını şöyle yanıtladı...

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç TV8’de  Erkan Tan’ın sorularını yanıtlarken, Davutoğlu’nun ulaklık yaptığını, mesaj götürüp getirdiğini, kendi iradesini yansıtmadığını, yönlendirildiğini söyledi.

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç TV8’in canlı yayınında  Erkan Tan’ın sorularını şöyle yanıtladı;


Erkan TAN- Sevgili dostlar, Erkan Tan’la Başkentten devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisinden bir misafir ağırlıyoruz, evinize onunla beraber geliyoruz. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç sizinle ve bizimle birlikte. Efendim günaydın, hoş geldiniz.

Haluk KOÇ- Günaydın Erkan bey.


Erkan TAN- Hayırlı ve uğurlu olsun. Bir de yeni unvan ve kurul oluşturuldu CHP’de zatialinizle birlikte. Kolaylıklar ve başarılar diliyoruz. Sizden önce polislerden bahsediyorduk. Sizde geçtiğimiz yıllarda onların haklarını mecliste uzunca zaman savundunuz. Ne düşünüyorsunuz?

Haluk KOÇ- Gerçekten EMŞAT Başkanı Emniyet Şehit Aileleri Derneği Başkanı Sayın Yılmaz’ı programa katılmadan önceki son bölümünü izledim. Haklı yakınmaları var. Son olaya girmeden söylüyorum. Özlük hakları bakımından emniyet mensuplarının gerçekten harcadıkları mesaiyle, orantısız mesaiyle aldıkları ücretler ve emekli olduklarında aldıkları ücretten ne kadar geriye düştükleri ortada. Uzun yıllardır emniyet mensuplarına her siyasi iktidar söz vermiştir doğrudur. Bunlar mecliste tartışılırken de verdikleri sözleri havada bırakmışlardır, unutmuşlardır. Yanılmıyorsam 2006 yılıydı Sayın Abdulkadir Aksu İçişleri Bakanıydı. Ben geniş bir çalışma yapmıştım o zaman Grup Başkanvekiliydim. Bu çalışmada Sayın Aksu’nun daha önceki mensup olduğu siyasi parti dönemindeki görevi de dahil. Emniyet mensuplarıyla ilgili ne sözler vermiş, neler yapmış plan bütçe komisyonunda, genel kurulda ne gibi açıklamaları olmuş bunların hepsini derledim ve kalın 2 – 3 dosyayla genel kurula gelmiştim. O günde hafif bir rahatsızlığım vardı hatta. Ve 6 saat inanılmaz bir düello yaşandı Cumhuriyet Halk Partililerle Sayın Aksu arasında. Tabi tatlı sert. Arada espriler ve emniyet mensuplarının bütün sorunlarını madde madde o zaman görev yapan arkadaşlarımla bölüştürerek dile getirdik. Ve bunların tekrar söz verildiği üzere o dönemde adım atılmasını istedik. Fakat Sayın Aksu’yu tanırsınız, bende kendisini severim. Onun meşhur bir gülümsemesi vardır o gülümseme çerçevesinde bir yanıt verdi. O şekilde kaldı. Haklılar.

Erkan TAN- Yani iktidarın bu konuda sorumluluğu ve suçu var mı? Yapmamakla ilgili bir…

Haluk KOÇ- Suç ve sorumluluk kelimeleri tehlikeli kelimeler biliyorsunuz. Ama ciddi bir siyasi sorumluluğu var. Çünkü vurguladılar 10 yıldır iktidardalar. Verilmiş sözler var, bunun karşılığında atılmış hiçbir adım yok. Sorun bakın emekli emniyet mensuplarına sorun. Hayatlarından bezmiş vaziyetteler. Hiçbir özlük hakları yok. Çalışırken zaten inanılmaz bir vardiya sıkıntısı içinde çalışıyorlar.

Erkan TAN- Doğru anlamış mıyım? Lafa gelince 10 yıldır iktidardayız diyorlar, ama polislerin hiçbir sorununu çözmediler. Doğru anlamış mıyım?

Haluk KOÇ- Evet doğru. Bir şey daha var. Sayın Başkan onu da söyledi. Onun üzerinde durmak gerekiyor. Sendika dedi. Kamu çalışanlarına sendika, polis. Tabi ki sendikal yapılanma bugün Türkiye’deki durumu ortada. Çalışanların sendikalı olması özendirilir gibi gözüküyor. Ama yandaş sendikaya üye olacaksınız ki iktidarla çatışmaya girmeyeceksiniz. Yani bir hak arama değil. Görünürde bir işte uluslararası sözleşmeler bir sendika şartı koyuyor. O manzarayı kurtaralım. Ama hak aramaya gelince sendikanın esas faaliyet alanı, örgütlü yapı, hak arama bunlar yok. Bunlar hemen kovuşturmaya uğruyor. Polis zaten bu işin tamamen dışında. 80 öncesindeki kötü deneylerden kalarak biliyorsunuz böyle bir gelişmiş ülkelerin hepsinde polislerde, yargıçlarda, öğretmenlerde tümü kamu çalışanlarının sendikalıdır.

Erkan TAN- Efendim Samsun’daki olayı bile siyasete malzeme yaptınız. Samsun milletvekili olduğunuz için soruyorum. Ne biçim bir muhalefet anlayışınız var demiş bir seyircimiz.

Haluk KOÇ- Samsun’daki olayı yani sel olayını mı soruyor seyircimiz?

Erkan TAN- Evet.

Haluk KOÇ- İlginçtir. O zaman ses çıkartmayalım. Aksaklıklara ses çıkartmayalım. Sayın Bakanın maden kazasında söylediği gibi ne güzel öldüler diye bir sonuç çıksın. Sayın seyircimizi ben anlamakta zorluk çekiyorum. Muhalefetin görevi nedir? Muhalefetin görevi aksaklıkları tespit etmektir. Onlar adına yanlışları vurgulamaktır, uyarmaktır ve ona göre de çözüm üretmektir. Mesela TOKİ olayı. Samsun’daki manzarayı hatırlıyorsunuz Temmuz ayının başlarında yaşadığımız. Dere yataklarına toplu konut yapılıyor ve yukarıdan esas bendin orası bir taşocağına giden yolun baypas edilmesi için o su savakları kapatılıyor ve orada normalin üzerinde bir yağış esnasında su yatağı değiştirilmiş dereden etrafa taşıyor ve bütün TOKİ’nin yaptığı binaların alt katlarını su basıyor ve güpegündüz. Köyde değil. Karadeniz bölgesi deyince yağış, heyelan sıktır. Şehrin tam göbeğinde 14 yurttaşımız canını veriyor ve biz bunu eleştirmeyeceğiz, bunu görmeyeceğiz, susacağız. Suskun toplum olmayın, hakkınızı arayın. Günün birinde sel olmasa bile başka bir felaket bu sayın seyircimizin başına gelir.

Erkan TAN- Tabi afet canım bu işte. Öyle bir tavırda oldu başlangıçta.

Haluk KOÇ- Allah akıl vermiş ama aklı ne şekilde vermiş? Size ben bilimi de veriyorum demiş, geliştirin demiş o aklınızla. Bilimi kullanın ondan sonra bana sığının. Takdiri bana bırakın demiş. Yani biz hiçbir şey yapmayalım, gerçeklerden uzak yaşayalım. Bile bile boynumuzu uzatalım. Bu kabul edilebilecek bir görüş değil sayın seyircimiz kusura bakmasın.

Erkan TAN- Suriye’de gelinen olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haluk KOÇ- Valla Suriye’de gelinen olay son derece tehlikeli. Yani bu bir günlük bir olay değil bir defa Sayın Tan. Süreci hani birdenbire şu son bir haftada gelişen olaylar Suriye’nin yukarı bölgelerinde farklı bir yapı oluşturdu diye görmemek lazım. Bu olay bütün Ortadoğu’nun, Kuzey Afrika’nın belirli bir plan çerçevesine dönüştürülmesinin içinde olan bir olay. Ve Suriye ayağına gelince Irak’ta yaşadıklarımızı hatırlıyorsunuz. Hep ne söyleniyordu? Irak’ın toprak bütünlüğü önemlidir, Irak’ın toprak bütünlüğüne halel gelmeyecektir. Irak mutlaka bağımsız yapısını sürdürecektir. Bunlar açık açık söylendi iktidar tarafından da söylendi. O zamanda biz söylüyorduk. Bakın Irak fiilen üçe bölünüyor. Güneyde bir Şii devleti, ortada bir Sünni Arap devlet, yukarıda da Türkmen nüfus dışlanarak bir özerk Kürt bölgesi oluşturuluyor dediğimizde hayır diyorlardı. Şuanda Irak’ın kuzeyinin adı biliyorsunuz Irak Kürt federal yönetim bölgesi.

Şimdi Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı. Aynı filmi bir daha seyrediyoruz. Aynı hikayeyi bir daha seyrediyoruz. Bu kadar net. Ben bir söz söyledim. Arap baharı diye tarif ettikleri süreç PKK baharına döndü dedim. Eleştirilerde geldi. Bir defa şunu çok açıklıkla ayırt etmek istiyorum. Kürt kökenli yurttaşlarımızla PKK’nın arasına kalın görmek istemeyenlerinde göreceği kadar kap kalın bir duvar çekiyor. Kürt kökenli yurttaşlarımızın siyasette demokratik hakları, talep ettikleri tüm haklar, kültürel haklar, sosyal haklar. Bunlar siyaset boyutuyla tartışılmalıdır bunu söylüyoruz. Ama bizi birbirimizden ayıracak, birbirimizden kopartacak, birliğimizi sarsacak önerilerin tartışılmasının yanlış olduğunu söylüyoruz. Bizi birbirimize kenetleştirecek, birleştirecek siyasi önerilerin her zaman arkasında olduğumuzu söylüyoruz. Şimdi PYD yapısı Suriye’nin, o kelimeyi kullanmak istemiyorum Irak gibi. Suriye’nin üst bölgelerinde diyorum.

Erkan TAN- Çünkü önce dilimiz alışıyor bazı kavramlara. Suriye’nin kuzeyi dedik mi aynı Irak gibi bir durum olur mu acaba?

Haluk KOÇ- Peki, bizim sabah haberlerde de gördünüz. O 400 – 450 kilometrelik sınır boyunca belli noktalarda bilhassa Kamışlı karşısında Nusaybin taraflarında konuşlanan Türk tankları niye orada konuşlanıyor? Yani çok rahat bir süreçle mi karşı karşıyayız? Yani bunun adını muhalefet söyleyince niye kızıyorsunuz? Siz getirdiniz bu süreci. Öngörmediniz olayları. Öngöremediniz. Yani bağımlı bir dış politika izlediniz. Bakın ta geçen sene ABD Başkanı Beşar Esad için bir vade biçmiş bu gitmeli diyor. Ve ondan sonra biz kanka olduğumuz Esad’dan biliyorsunuz futbol takımımızı, Fenerbahçe’yi bile maç yapmaya Halep’e yollamıştık hatırlıyorsunuz. Her türlü şey dolma tarifi bile yapılıyordu biliyorsunuz eşler arasında. Ve birde o zaman Esad’ın yönetimi bir dikta yönetimi değil miydi? O zaman demokrasi isteyen Suriyeliler zindanda değil miydi? O zaman Suriye’de çok partili yapı mı vardı?

Erkan TAN- Birinci cümleyi herkes söylüyor da ikincisini ben duymamıştım. O zamanda zindanda olan muhalifler.

Haluk KOÇ- Vardı tabi. El Muhabarat çalışmıyor muydu? Çalışıyordu. O zaman Suriye’de demokrasimi vardı siz kankaydınız. Her şey iyi gidiyordu. Niye? Talimat gelince, yönlendirilen bir dış politikanın uygulayıcısı olursanız size o şekilde davranmanız söylendiğinde ben çok merak ediyorum Sayın Davutoğlu resmi görevine başladıktan sonra kaç kere yurtdışı resmi veya gayri resmi ziyaret yaptı? Bu bir soru. Bunu soru önergesi olarak da sorar. Gayet doğaldır.

Erkan TAN- Doğal, adamın işi bu. Dışişleri bakanı.

Haluk KOÇ- İkinci soruyu sormama müsaade edin. Dışişleri bakanı. Peki bu dışişlerinin kaç tanesi Suriye’yle ilgiliydi? Ne kadar Şam’a gitti, kaç defa gitti?

Erkan TAN- Valla bilmiyorum efendim ben.

Haluk KOÇ- İşte bunu soru önergesi olarak da soracağım.

Erkan TAN- Neden öyle bir soru?

Haluk KOÇ- Önemli. Çünkü ulaklık yaptınız. Mesaj götürdünüz, mesaj getirdiniz. Kendi iradenizi yansıtmadınız. Yönlendirildiniz.

Erkan TAN- Kendi icraatlarınızı değil postacılık yaptınız diyorsunuz.

Haluk KOÇ- Postacılık yaptınız tabi. Ve bunlar Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri, Sayın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından söylendiğinde de efendim Sayın Kılıçdaroğlu’nun ahlaki formasyonu çok eksik suçlaması, küfürü diyelim yapabiliyorsunuz.

Erkan TAN- Kılıçdaroğlu’na küfür etti dediniz şimdi.

Haluk KOÇ- Küfür değil hakaret etti. Ahlaki formasyonu ne demek? Ahlaksız demek. Onun tercüme. Bizde o sözcüklere dikkat ederek yanıt verelim Sayın Davutoğlu’na. Sayın Davutoğlu, ahlaki fonksiyonlarının en alt düzeyde olduğu kişiler kendi uluslarının çıkarları aleyhine emperyalizmin talepleriyle işbirliği yapanlardır. Onların aracılığını yapanlardır. Birde devşirme atasözüyle söylemiştim. Sayın Davutoğlu’nun çok akıllı olması lazım. Ne yönden akıllı olması lazım? Ne kadar bu süreçte boş ve hükümsüz olduğunu görebilecek kadar akıllı olmalıdır.

Erkan TAN- Bunları manşet yapıyoruz.

Haluk KOÇ- Vallahi bilemiyorum. Düşünebiliyor musunuz yani bir dışişleri bakanı…

Erkan TAN- Sayın Davutoğlu ne kadar boş ve hükümsüz olduğunu anlayabilecek kadar akıllı olmalıdır. Canım gitti dün Barzani’ye…

Haluk KOÇ- Sayın Kılıçdaroğlu’na verdiği, söylediği sözlerin herhalde yanıtı budur. Dün gitti Barzani’ye…
Erkan TAN- Söylediklerimizi anladı tamam dedi.

Haluk KOÇ- Erbil’de oluşan irade biliyorsunuz daha önce Kuzey Irak’ta da bizlerin taleplerini çok iyi anladığını söylüyordu. Bugün geldiğimiz nokta nedir ve oradan Suriye’nin üst bölgelerine kaydırılan güçler nedir, himaye nedir, birliktelik nedir? Herhalde mesajı ne şekilde veriyorlarsa bu bölünmeye yardımcı olabilecek olan her türlü mesajı verdiğini anlıyorum ben Davutoğlu’nun eski karnesine bakınca. Bakın akademisyenlik başkadır, aktif siyaset başkadır. Bende akademisyenim.

Erkan TAN- Siz hem de çok başarılı ve ünlü bir…

Haluk KOÇ- İç hastalıkları, kan hastalıkları. Şimdi şöyle söyleyeyim. Kendi yarattığı bir takım kuramlara dayanarak bu coğrafyada, en zor coğrafyada çok dengeli gitmesi gereken bir dış politikayı, ulusal çıkarlara dayalı olması gereken bir dış politikayı ateş topuyla çevrili bir coğrafyada kendi hülyalarına, kendi rüyalarına göre biçimlendirmeye çalışan bir dışişleri bakanı.

Bakın çok acı bir tablo söyleyeyim size. Sayın Başbakanda Davutoğlu’na fazla güvenmiyor ki, son dakikada refakatli olarak, mevcutlu olarak gönderdi.

Erkan TAN- Nasıl yani?

Haluk KOÇ- AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Çelik eşlik ettiler. Son dakikada eklenen bir tablo.

Erkan TAN- Dışişlerinden sorumluda ondan efendim.

Haluk KOÇ- Öylemi dersiniz? Bir güven kaybı var Davutoğlu’nda. Çok ilginçtir çünkü çok sıcak bir konu. Bu 2001 Aralık ayında Sayın Davutoğlu’nun bütçe konuşmasını çıkarttım. Daha Suriye’deki olaylar devam ediyor ama bu boyutta değil. Şimdi bakın, yüce milletimiz bekle görcü ulusal çıkarlarını başkalarının telkiniyle ve güdümüyle belirleyen zihniyeti 9 yıldır sandığa gömmüştür diyor. Şimdi lafa bakın. Yüce milletimiz bekle görcü ulusal çıkarlarını başkalarının telkiniyle ve güdümüyle belirleyen zihniyet. Meclisi çok iyi tanıyorum. Kürsü ortadadır, karşısında da ayna yoktur. Herhalde koca bir boy aynası koymak lazım. Kimin telkiniyle kim hareket ediyor. Olaylar ortada. Bütün açıklığıyla ortada. Talimatlar ortada ve yaşanan tablo ortada.

Erkan TAN- E ne yapalım canım orada bir iç savaş var. Eli kanlı zalimimi destekleyelim, iç savaşta onun karşısında olanlarımı destekleyelim?


Haluk KOÇ- Şimdi buda tabi ucuz bir demagoji. Bu konuda çok başarılılar. Yani zalimlik, zulüm ille silahı doğrultup insana ateş edip öldürmekle, bomba atmakla, bina yıkmakla olmuyor. Zulüm normal bir iradede çok güzel, gösterişli, şatafatlı törenler altında da yapılır. Bugün Türkiye’de zulüm vardır. Bugün Türkiye’de baskı vardır. Bugün Türkiye’de de bir başka vesayet oluşturulmuştur. Bir parti devleti oluşturulmuştur işte deminki emniyet mensubu şehit aileleri derneğinin başkanı Dörtyol’da yaşanan olayla ilgili anlattı. Bir parti devleti manzarasıdır bu. O parti devletinin iktidarda bulunan kanadının değişik kademelerinde görev alan insanlar, onların mahdumları, onlarla iş tutanlar her biri bu iktidarın temsilcisi olarak bulundukları yerde devletin görevlilerine, kurumlara her türlü baskıyı yapabilmektedirler.

Erkan TAN- Canım münferit bir olay. Oğlanın densizliği, genç bir adamın cehaleti diyorlar.

Haluk KOÇ- Valla işte cehennemin taşları işte bu şekildeki iyi niyet taşlarıyla döşeli. Yavaş yavaş bir batağa doğru gidiyoruz. Onun için herkesin çok ciddi bir öz eleştiri yapması lazım. Yani Türkiye’de işler iyi gitmiyor Erkan bey. Bir parti devleti algısı yaratıldı. Yargıdan tutun kamu idaresine kadar bu oluşturuldu. Bunun altında yapılan yolsuzluklar örtüldü. Kişiye özel, duruma özel hukuk işletilerek yeni yasalar çıkartıldı ve her şey örtbas edildi. Yeter ki padişahım rahatsız olmasın.

Erkan TAN- Canım aksaklıkları gördüğünüz kadar güzellikleri de görüp anlatsanız. O zaman halk size biraz daha destek verir demiş Kadir Kalyon.

Haluk KOÇ- Sayın Kalyon’a teşekkür ediyorum. Tabi ki iyi yapılan şeyleri söylemek boynumuzun borcu. Ama muhalefetin temel görevi aksaklıkları anlatmak, halkın yaşantısında neler terse gidiyor, Türkiye nasıl bir dar boğaza sokuluyor. Allah aşkına şu yaşatılan dış politikanın bugün Türkiye’yi içine soktuğu cendereden mutlu musunuz? Yarın ne olacağını bilemediğimiz bir Türkiye manzarası. Bakın tarihin rafında hep Türkiye’yle ilgili Alevi, Sünni, Kürt, Türk bu dosyalar durur. Türkiye ne zaman karıştırılmak istense bu odaklar, bu yeni dünya düzeni belirleyicileri diyelim bu dosyayı raftan indirir Türkiye’nin bir tarafında bunu tedavüle sokar. Malatya Sürgü’de de yaşadık en sonunda. 80 öncesindeki olayları hatırlatmak istemiyorum. Bunlardan artık hepimizin ders alması lazım. Yani kalkıp Ortadoğu ülkelerinde, Balkanlarda yaratılan etnik ve inanç kökenli çatışmalara Türkiye’nin konu edilmesinin, aday haline getirilmesinin hepimiz önüne geçme sorumluluğunu taşıyoruz.


Erkan TAN- Bunda hükümetin ne kabahati var. Söylüyorsunuz belli mihraklar dediniz. Dışarıdan oluyor işte bunlar diyorlar.

Haluk KOÇ- Kime talimat veriyorlar? Kimin aracılığıyla bölgede neler yaptırıyorlar? Komşusunu yani kendi evi camdan olan komşusunun damına taş atmaz Erkan bey.

Erkan TAN- Biz Suriye’de öylemi yaptık?

Haluk KOÇ- Sadece Suriye’de değil diğer tarafta da. Düzen belirlemeye kalktık. Yani daha detaylarına girmiyorum. Yani Suriye’nin içine dönük her türlü şey. Siz Baasçısınız, Siz Esadçısınız.

Erkan TAN- Ağzımdan aldınız evet.

Haluk KOÇ- Yani ben sadece gülüyorum.

Erkan TAN- Tam da kritik zamanlarda, hassas zamanlarda CHP Baasçı gibi konuşuyor. Zaten de bunlar Baasçı dedi.

Haluk KOÇ- Bizim söylediğimiz tek şey, bakın Ortadoğu ülkelerinin hepsi yine geçen günde söyledim hepsi pazarlıklarla birinci dünya savaşı sonundaki emperyal güçlerin, İngiltere, Fransa o zaman daha Amerika yok. Aralarındaki pazarlıklarla cetvelle, pergelle, ihaleyle, rüşvetle kurulmuş, sınırları çizilmiş ülkelerdir. Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti her inançtan, her etnik kökenden insanımızın ortaklaşa bedel ödeyerek kurduğu bir cumhuriyettir, devlettir. Onun için ne planı, nerede yapıyorsa yapsın. İster okyanus ötesinde yapsın, ister yaptıkları planları Türkiye’deki aracıları aracılığıyla bölgeye veya Türkiye’ye yansıtmaya çalışsınlar. Bu bedeli ödemiş, ortak bedel ödemiş bu insanların arasına nifak hiçbirisi sokamayacaktır. Onun için Türkiye onlar için kolay bir kapı değildir. Türkiye’yi de bu sefer işte demokrasi, sandık şu bu, bu şekilde dönüştürelim canım. İnsan hakları özgürlükler, bunların hiçbirisine karşı değiliz. Kurallı olacak. Kurallı bir demokrasiden yanayız. Yanlı bir demokrasiden değil, baskıcı bir demokrasiden değil. Kendine demokrat bir anlayışı her tarafa yansıtan bir Başbakan tutumundan değil, bir parti devletiyle idare edilen Türkiye’den değil.

Onun için sayın izleyicilerimize şunu söylemek istiyorum. Bırakın iktidar muhalefet mantığını herkes Türkiye’nin kıymetini bilsin.

Erkan TAN- Ekonomide hiç mi iyi bir şey olmadı? Uçuyoruz, evler, arabalar, duble yollar, havaalanları, hızlı tren diyorlar.

Haluk KOÇ- Doğrudur. 10 yıldır hiçbir şey yapmayacak mısınız bu kadar büyük bütçeniz var ya. 10 yıldır hiçbir şey yapmayacak mısınız size iktidar yetkisi verilmiş. Hem de öyle azımsanmayacak milletvekili sayısıyla verilmiş. Kardeşim yolda yapacaksın, hastanede yapacaksın. Yeni adliye binası. 10 yıldır iktidardasın yani aç mı bırakacaksın milleti? Herkesi sadakaya muhtaç halemi getireceksin? Şimdi yaptıkları normal programda olan şeyler yapılması gereken şeyler. Peki ya gelir dağılımı adaletsizliği? Zengin yoksul farkının derinleşmesi. Sesini çıkartamayan belki bu tür olanaklarla size ulaşamayan milyonlarca emeklimiz var. Milyonlarca asgari ücretin altında sigortasız çalıştırılan insanımız var. Merdiven altında beğenmiyorsan bak yerine şu kadar işsiz var onları getiririm denilen insanlar var. Gündelik evine ekmek götürebilen insanlar var. Siz gittiğiniz yolda kullandığınız 4 çekerde ya da oturduğunuz villada çok mutlu olabilirsiniz. İktidar nimetlerini paylaşan Dörtyol’daki kantincinin sınıfından olabilirsiniz. Ama milletin tümü öyle değil.

Erkan TAN- Başta ağır konuştunuz canım. 10 yıldır tek başına ezici bir çoğunlukla iktidarsa tabi ki bir hizmet yapacaksınız.

Haluk KOÇ- Yapmayacak mısın yani? Yolda mı yapmayacaksın, hastanede mi yapmayacaksın, hizmette mi götürmeyeceksin? Bu mantık olabilir mi?

Erkan TAN- Efendim eğer bizim oyun kurucu gücümüz, bölgede düzen belirleyici gücümüz olsaydı Barzani’yi buraya çağırırdık. Ama biz onların ayağına gittik. Hem de alelacele, apartopar. Biz güçlü olsaydık onlar alelacele apartor bize gelirlerdi. Necati Çamlıca bu mesajı göndermiş.

Haluk KOÇ- Necati bey söylediklerimi teyit eden bir açıklama. Tabi ki oyun kurucu olmadığımızı Necati beyde fark etmiş. Biz oyun kurdurtturulanız. O yüzden oraya gitmesi gerekiyordu. Daha önce çağrılıyordu, şu oluyordu, bu oluyordu. Efendim mesajı verdik. Mesajı aldıklarını anlıyorum.

Erkan TAN- Anladılar.

Haluk KOÇ- Bence hiçbir şey anlamadılar.

Erkan TAN- Oyun kurucu olsaydık gel buraya derdik onlar bize gelirdi. Doğru mu?

Haluk KOÇ- Vallahi herhalde yeni bir one minute gerekiyor. Onun da hükmü bitti biliyorsunuz. Sonuçta bütün bu süreçten genişletilmiş bu özerk bölge yapılarından İsrail ve ABD kazançlı çıkacaktır. Türkiye kendi içine sorun ithal edecektir. Bu sürecin sonunda.

Erkan TAN- Bu işlerin sonunda Türkiye’ye sorun ithal edilecek?

Haluk KOÇ- Evet, sorun ithal edilecek.

Erkan TAN- Musa Kahraman; Başbakanın ve Davutoğlu’nun ne yaptığını anlamıyorsunuz. Başbakan ne yaparsa doğru yapar. AKP’lilerin bir kısmı böyle düşünüyor.

Haluk KOÇ- Doğru, haklılar düşünebilirler ama ben Musa Beyle bu ülkede aynı kaderi paylaşmak istemiyorum. Sayın Başbakana hele de Sayın Davutoğlu’na kendi ülkemin ulusal çıkarlarını ve geleceğini emanet ettiğimiz için ben sıkıntı duyuyorum. Musa Beyde bu sıkıntıyı duyduğunda Sayın EMŞAT Başkanının şikayeti gibi öyle bir pozisyona düşebilir. Ama herkesin bir uyanma saati vardır Musa Bey. Yani er geç sizde uyanacaksınız. Kimisi sabah erken uyanır, kimi öğleden sonra uyanır, kimi akşamüstü uyanır. Dilerim akşamüstüne kalanlardan olmayasınız.

Erkan TAN- Bu arada benzin 4.430 TL’ye yükseldi. Ben bu AKP’yi sevenleri ve oy verenleri anlamıyorum. CHP bunu düşüreceğini söylemişti, hesabı da anlatmıştı. İnanmadılar, sor bakalım onu anlatsın Haluk Bey.

Haluk KOÇ- Konu konuya geçiyor. Tabi ki burada akaryakıt fiyatlarındaki yükseklik biliyorsunuz ÖTV ve KDV’den kaynaklanıyor. Bilhassa genel kullanımda olan akaryakıtın tarımda kullanılacak akaryakıtın ÖTV ve KDV’si için CHP’nin seçim öncesinde karşılığı da açıklanmış bir indirimi vardı. Bütün bunları biz kabahatliyiz, tam anlatamadık. Yeterince anlatamadık.

Erkan TAN- Dalga geçtiler neredeyse. Bunlar hesap bilmiyorlar, işte bu nasıl hesap uzmanı. Dedikleri konularda aslında sonradan yapıldı iktidar tarafından. Buna ne diyorsunuz?

Haluk KOÇ- Zaten taklit etme noktasına geldiler. Yani önce kötüleyeceksin. Ondan sonra taklit edeceksin. Akaryakıtla ilgili söylediğim boyut odur. Yani burada vergi politikalarıyla, sağlık politikasıyla, sosyal güvenlik politikasıyla mutlaka hakça bir dağılım yapmak zorundayız üretimden doğan milli geliri söylüyorum. Bu bizim temel hedefimiz. Bunun alt politikaları zaten mevcut. Şimdi bunların birine girersek saatler alır.

Erkan TAN- Bedelli askerlik konusunda çıkan yasadan pişmanın. Keşke CHP’ye oy verseydim. Onlar kanun bile teklif etmişlerdi. Onların ki çok güzeldi arkadaş ya. Pişmanız, bak biz gidemiyoruz. Tutturamadık bedelliyi demiş bir seyircimiz. Ne diyorsunuz?
Haluk KOÇ- Hem tutturamıyor hem de miktar olarak belli. Yine burada bir farklılık çıkıyor. Parası olana ayrıcalık tanınmış oluyor. Parası olan, zengin olan, varlıklı olan ve yaşı da dolduruyorsa bu haktan faydalanabiliyor.
Bizim teklimizde böyle değildi. Bizim teklifimizde kademeli olarak askerlik süresinin indirilmesi vardı. Tabiî ki ülkenin içinde bulunduğu koşullara göre. Bölgenin ve bizim içinde bulunduğumuz yaşayabileceğimiz risklere göre bunlar kademeli olarak indirme sözümüz vardı. Onu dışında da aynı yaşa gelmiş bedelli askerlik hakkından faydalanabilecek ama maddi gücü yok, ona da mutlaka devletin bu imkanı sağlayacağız sözünü vermiş idik ve bunu da sayın izleyicimiz belirtmiş. Teklifini de sunmuştuk.

Erkan TAN- Demiş ki, bir seyircimiz Hacı Turan; düne kadar Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile dolaşan Barzani’nin ayağına gidecek kadar dış politikamız ayaklar altına düştü. Türkiye hani büyük devletti? Ne oldu da bu hale düştük? Sayın Koç, sık sık Erkan Tan’ın konuğu ol. Bunların gerçeklerini millete anlat demiş.

Haluk KOÇ- Valla dilimiz döndüğünce anlatıyoruz. Fakat genel bir çekincede var. Ben Erkan Tan’ı ve bulunduğumuz kuruluşu muaf tutuyorum. Genel bir çekince de var. Korkuluyor. Konuşulmasından korkuluyor, bu gerçeklerin halkla buluşturulmasından çekiniliyor. Böyle bir baskı var, bir vesayet rejimi var şu anda. Yani Sayın Başbakanın huzurunu kaçırabilir miyiz? Sayın Başbakan bugün hiddetlenebilir mi bir yayını ya da bir haberi gördüğünde? Vallahi demokrasi içindeysek eğer kurallı bir demokrasi içindeysek biz hala daha halkın haber alma özgürlüğünü bağımsız haber alma özgürlüğünü sağlayamamışsak Sayın Başbakan o zaman Avrupa’ya ne demokrasi masalı satıyor ki? Kendine demokrat bir Başbakanın yönettiği bir ülke manzarası var.

Erkan TAN- Canım, milli birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken günlerdeyiz. Uçağımızın düşürülmesini bile siyasete malzeme yaptınız diyorlar AKP’liler.

Haluk KOÇ- O zaman hiç şey yapmayalım. İsterseniz ben size imambayıldı tarifi yapayım. Öylemi istiyorlar? Yani siyaset insanı ilgilendiren her konuda var. Yani zülfiyare dokununca aman buraya girmeyin. Aman bizi rahatsız etmeyin. Edeceğiz kardeşim, edeceğiz.

Erkan TAN- Nedir rahatsızlıklar?

Haluk KOÇ- Muhalefet buraya girmesin. Sen oldu TOKİ’nin yanlış konuşlandırılmasını, alt yapı eksikliğini dile getirmesin, biz kaderimizi yaşayalım, ölelim. Güzel güzel ölelim. İşte efendim, uçağımız düşürüldü bu da muhalefet şeyi olur mu? Karanlıklar var.

Erkan TAN- Nedir itirazınız? Bu krizi iyi yönetemedi mi hükümet?

Haluk KOÇ- Krizi değil yani orada o uçağın hatırlıyorsunuz daha henüz ne şekilde düşürüldüğü ya da düştüğü konusunda hiçbir net açıklama yok kamuoyunda.


Erkan TAN- Şimdi bunu eleştirmeyelim mi diyorsunuz?

Haluk KOÇ- Bunu eleştirmeyelim mi? Uçak senin uçağın değil mi kardeşim? Uçak senin milli uçağın değil mi? Yani eleştirmeyelim. Düşsün. Ölen ölsün. Kalan kalsın. Düşen uçak düşsün. Sel gelirse gelsin. Bodrum katlarını bassın. Pahalılık olursa olsun.

Valla tuzu kuru sınıfın bu iktidar döneminde palazlandığı bir aşamadan geçiyoruz. Onların sesi çok çıkacak. Onların sesi daha gür çıkacak. Her şeye hakimler. Ama ezilenlerde ama baskı altında kalanlarda ama dışlananlarda ama ülkem iyiye gitmiyor, bu benim bildiğim Türkiye değil diyenlerinde sesi bir gün sizin sesinizin üstüne çıkacak bunu bilin.

Erkan TAN- Uçakla ilgili gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haluk KOÇ- Karanlık şu anda. O kadar.

Erkan TAN- Bir şey bilmiyoruz ki konuşalım diyorsunuz öylemi?

Haluk KOÇ- Evet. Oyun kurucularımız açıklayacak, düzen kurucular Ortadoğu’da. Sıfır soruncular. Stratejik dehalar, yani bunların hepsini dile getireceğiz, hiç kimse çekinmesin. Ben bir de toplumumuza şunu söylemek istiyorum; kimse korkmasın. Kimse çekinmesin. Bana biz zarar gelir bulunduğum yerde, mahallemde, evimde işimde gücümde, korkmayın kardeşim, korkmayın sesinizi çıkartın artık. Yani hakkınızı hep beraber arayalım. Bana oy ver demiyorum. Ama bu haksızlığın yanında yer alma.

Erkan TAN- Büyük laf ettiniz.

Haluk KOÇ- Bu haksızlığın yanında yer alma. Bana oy verme tamam ama bu haksızlığın yanında yer alma. Görün artık bazı şeyleri. Gerçekleri görün. Yani afralı tafralı ulusa seslenişlerle, vaaz veriri gibi konuşmalarla yani Türkiye’de neyi, nerede, kimden saklıyorlar. O kadar açık, net bir tablo, sürüklenen bir Türkiye. Gelir dağılımı farklılığı uçurumlar oluşturan bir Türkiye. Yoksulların, emeklilerin, çalışanların bunaldığı bir Türkiye. Yarınına güven duymayan bir Türkiye. Eğitim sistemi allak bullak. Her konu neresinden tutarsanız…

Erkan TAN- Canım, siz niye yapamadınız, sizin döneminizde dedelerimiz ayaklarına çarık bulamıyordu. Şimdi bunu sık sık Sayın Başbakanda…

Haluk KOÇ- Eğer o dönemlerdeki o sıkıntılar, o dünya koşulları, o savaşın içerisinden çıkartılan Türkiye eğer İsmet Paşa o dönemde Türkiye’yi 2.Dünya Savaşından sakınmasaydı benim babam Posof’ta belki de Stalin ordularının altında ölecekti bende olmayacaktım. Mutlaka seninde tohumda böyle bir eksiklik olacaktı sende olmayacaktın.
Yani bir dönün, bir bakın tarihin koşullarına bir bakın.

Erkan TAN- Birde bu mukayese doğru mu, mantıklı mı yani?

Haluk KOÇ- Mantık olur mu? O dönemin koşullarına bakacaksın bu dönemin koşullarına bakacaksın. Yani nereden nereye gelmişiz. Bataklıktan çağdaş bir ulus olmuşuz. Bugünlere gelmişsiz. Bir bakın. Bu kadar nimete küfretme olmaz. Tarihinden bir defa husumet çıkartan bir millet, bir toplum hiçbir zaman huzur bulamaz. Hata eksik olabilir, sevap günah olabilir bunların hepsi ayrıdır. Ama sen kendi tarihine ben batıyı da iyi bilen bir siyasetçiyim görevim gereği de Avrupa Konseyindeyim zaten CHP adına orada da görev yapıyorum. İnanın hiçbir batılı ülke kendi tarihini okur, değerlendirir, eleştirir, katkı yapar ama bir düşmanlık çıkartmaz bugünlere.

Böyle bir sürecin içine Sayın Başbakan bu yanlışı sıkı sık yapıyor. Herhalde kendi vicdanıyla baş başa kaldığında yanlış yapıyorum galiba diyordur.


Erkan TAN- Sayın Cumhurbaşkanının basın danışmanının ağzından yayılan haberlere ne diyorsunuz?

Haluk KOÇ- Onu da geçen gün bir saray kavgası gibi değerlendirdim. Sayın Cumhurbaşkanı yani ben şimdi AKP’nin içine gaz vermek filan istemiyorum.

Erkan TAN- Onlar öyle değerlendiriyorlar.

Haluk KOÇ- Yok değil.

Erkan TAN- İçimize fitne sokmayın. Sizden bu işe ekmek çıkmaz diyorlar.

Haluk KOÇ- Değil. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı serzenişinde haklı ya. İkinci adamlarla bu veriliyor. 29 Ağustos 2007’de 7 yıl için seçildi Sayın Cumhurbaşkanı. Sonra bir Anayasa değişikliği oldu. Bu Anayasa değişikliğinde Cumhurbaşkanlığının görev süresi 5 yıla indirildi. İki defa yapılabilir dendi. Milletvekilliği süresi de 5 yıldan 4 yıla indirildi. Daha sonra yasa çıkartılarak başka uygulamalara geçildi. Anayasa değiştiriliyor, Anayasa’nın üstüne yasa çıkartılıyor. Yani ters çevriliyor olay. Yasalar Anayasaya aykırı olmaz ve Anayasa Mahkemesi bu siyasi gerçeğe rağmen, bu hukuki gerçeğe rağmen tamamen üzülerek söylüyorum mevcut siyasi iradenin beklediği yönde karar veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı şimdi tabi bence 29 Ağustos 2012’de bütün bunların önüne geçebilecek ve hepimizin önündeki Abdullah Gül imajını çok güçlendirecek bir formül var, kardeşim benim görev sürem doldu. Siz Anayasayı değiştirdiniz, bak milletvekillerini 5 yıl için seçmiştiniz 4 yıl doldu seçim yaptınız, ona uydunuz. Şimdi benim süremde 29 Ağustos 2012 tarihinde doluyor. Son Anayasa değişikliğine göre. Anayasa her şeyin üstündedir. Ben Cumhurbaşkanı olarak burada hukukunda başı olarak, bu devletin başı olarak görev süremi mevcut Anayasaya göre doldurmuş oluyorum, buyurun seçime gidelim demesi lazım. Aday olur olmaz. O kendi içlerindeki iş. Ama Sayın Başbakan yani bu konuda kendi hırslarıyla aklını yarıştırma peşinde bunun sonuçlarını göreceğiz.

Erkan TAN- İş kazalarıyla ilgili de soru sormak istiyorum. Çünkü böyle bir son dakika gelişmesi var. Sinop’ta bir iş makinesinin bir otomobilin üzerine devrilmesi sonucu 7 kişi maalesef hayatını kaybetmiş. 

Haluk KOÇ- Çok acı bir olay. Benimde şimdi bilgim oluyor. Yol çalışmasında mı oldu, inşaatta mı oldu? Nerede olduğu konusunda hiçbir bilgimiz yok. Ayrıntıları herhalde daha sonra bir değerlendirme yapılır. İş kazaları konusunda da biliyorsunuz iş güvenliği ve sağlığıyla ilgili bir yasa tasarısı meclis kapanmadan önce çıkartıldı. Bu konudaki görüşlerimiz çok net ve açık. Yani Türkiye en ucuz şekilde işçi ölümüne sahne olan bir ülkedir. Dilovası’ndan başlayın tersanelerden başlayın Türkiye’nin her yerine kadar madenlere kadar ve ondan sonra kaderli, tevekküllü bir takım bir takım açıklamalar gelir.

Erkan TAN- Ne yapalım canım, bunlar yapısal sorunlar.

Haluk KOÇ- İşte ne yapalım canımı bırakmazsak biz ciddi bir noktaya hiçbir zaman toplum olarak gelemeyiz. Ne yapalım canım. Yapılacak çok şey var canım. Öyle mi diyeyim bende? Yapılacak çok şey önce bir kendinize bakın ya. Bir bakın neredeyiz? Ne şekildeyiz? Çok mutlu olanlara bir şey demiyorum. İktidar nimeti paylaşanlara bir şey demiyorum. Dörtyol’da kantin işleten ilçe gençlik kolu başkanına bir şey demiyorum. Sayın milletvekilinin mahdumuna hiçbir şey demiyorum. Buradan arpalananlara, yemlenenlere hiçbir şey demiyorum. Üleşenlere hiçbir şey demiyorum. Yani her türlü ibadet görüntüsü altında her türlü ifratı yapanlara hiçbir şey demiyorum. Siz kendinize bir bakın. Bir bakın. Nereye gidiyoruz? Neredeyiz?

Erkan TAN- Çok teşekkür ediyoruz katıldığınız için.

Haluk KOÇ- Ben teşekkür ediyorum.

Vişne Haber Ajansı

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları