loading
close
SON DAKİKALAR

Cinselliğin Mizahını Yapıyor

Cinselliğin Mizahını Yapıyor
Tarih: 19.02.2012 - 11:34
Kategori: Söyleşi

Ufuk Uyanık'ı 1983'te mizahın öncü dergisi 'Gırgır'ı takip edenler tanır. Karikatürist Ufuk Uyanık 1989'da radikal bir karar alıp İngiltere'de yaşamaya karar vermiş

Gurbette hayata tutunmak için yapmadığı iş kalmamış. Restoranlarda garsonluk yapmış, yeri gelmiş yerleri paspaslamış. Mizahını yabancılar anlamadığı için mesleğini yapamamış. Sonunda çareyi kendi ajansını kurmakta bulan Ufuk Uyanık, bir de www.brainkebab.com adresli online mizah dergisi kurmuş. 

Cinsellik ağırlıklı karikatürlerin yayınlandığı site tüm dünyada bu aralar çok gözde. Sitenin 119 ülkeden sıkı takipçisi var. Bugüne kadar 30 bin ziyaretçi kazanmış. İngiltere-Londra’da yaşayan www.brainkebab.com‘un kurucusu Ufuk Uyanık’ın hikayesini dinledik...

Sizin hikayeniz nasıl başlıyor? 

Hikayem 70’lerde Gırgır ve Fırt Dergileri’ni keşfetmemle başlıyor. Aslında annem ev hanımı babamsa emekli bir subay. O yıllarda Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel portrelerini çizerek taklit etmeye çalışırdım. Aileden alınan aferinlerle devam ettim çizmeye. Yaş küçük olduğundan espriler daha yoktu ortalıkta, dünyadan haberim olmadığı için. Tek anladığım futboldu.

İlk karikatürünüz nerede yayınlandı?

‘Hayat Dergisi’nde... Tabii ki futbol konuluydu. O bana gaz verdi, dünyayı kavramaya başlayınca, Gırgır’a göndermeye başladım esprili karikatürlerimi.

Espri yeteneğiniz nereden geliyor? 

Gırgır daha doğmamışken çılgın dedemden öğrendim mizahı, fırlamalığı. Maliyede memur olarak çalışırdı. Ama gönlü tiyatrodaydı. Düşünün o amatör ruhuyla İsmail Dümbüllü ile turnelere çıkmış. Her zaman bir şovmendi. İnsanları güldürmeye ve sürpriz yapmaya bayılırdı. Bendeki mizah temelini atan odur. Gırgır’a girdikten sonra da karikatürü öğreten Oğuz Aral oldu.

Fırlamalığınız eğitim hayatınıza da yansıdı mı? 

Okumak umurumda bile değildi. Tek amacım Gırgır’a yakın olmaktı. Lisede babamın ricasını kıramadım, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni yazdım ve kazandım. 3 yıl debelendikten sonra ziraati bırakıp Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne girdim. Bir gün dergiye verdiğim tek karikatür orta sayfada çıktı ve bu olaydan 2 sayı sonra 2 karikatürüm daha iç sayfalarda yayınlandı. Oğuz Aral da beni 1983’te Gırgır’a aldı. 20 yaşında dünyanın en çok satan 3’üncü mizah dergisinde çalışan bir karikatürcüydüm artık. Bir rüya gerçek olmuştu.

Ailenizin tepkisi neydi?

Onlar fark etmeden karikatüristlik meslek oldu benim için, çünkü Gırgır’da çalışmaya başladığımda hala üniversitedeydim. Harçlığımı çıkardığım için memnunlardı. Ama eminim hiçbir zaman meslek olarak görmediler.

Her şey iyi giderken ne oldu da İngiltere’ye yerleşme kararı aldınız?

İdealist yapımdan sanırım. Bir de Türkiye’de bir karikatürist için Gırgır’dan ötesi yoktu. Gırgır’da kalırsam hedefim dergi içinde daha başarılı olmak olurdu. Farklı tatlar ve zorluklar arıyordum demek ki. 25 yaşın psikolojik durumunu tam olarak hatırlamıyorum. 1988’de üniversiteden İngilizce hocam beni İngiltere’ye davet edince kapağı oraya attım.

O yıllarda İngiltere’de sizi en çok şaşırtan şey ne oldu?

80’lerin sonunda yurt dışına ilk defa çıkan bir Türk genci olarak, kıta Avrupasından mimarisine, tersten araba sürülmesine kadar tamamıyla farklıydı, adeta kültür şoku yaşamıştım. Tek yakın olan şey İngilizce’ydi, konuşamamama rağmen!

Zorluk yaşadınız mı? Geçiminizi nasıl sağladınız? 

Dil en büyük problemdi. Dolayısıyla yabancı damgası yemek. Ancak Türkler’in olduğu yerlerde çalışabildim. Param ve karikatürden para kazanma hayalim bitince kendimi bir Türk burgerci dükkanında lobiyi paspaslarken buldum. Lobiden kasaya, kasadan da, burger pişirmeye yani bir nevi aşçılığa yükseldim. 

Karikatüristlik tekrar hayal oldu yani o yıllarda...

İngiltere’deki dergilere daha önce Türkiye’de çizdiğim ve hazırladığım dünya genelleri ile ilgili yazısız karikatürlerimi yollamıştım. Ama maalesef “Çizgileriniz iyi ama esprileriniz bize göre değil” cevabını aldım. Sonra birinin vasıtasıyla tanıştığım bir İngiliz karikatürcünün tavsiyesiyle aldığım bir referans kitabında bulduğum bir karikatür ajansına karikatürlerimi yolladım. Belçika’daki ajans birlikte çalışabileceğimizi söyledi. Karikatürlerimi İskandinavya ülkelerine ve Almanya’ya satmaya başladı. İngiltere’de yaşayarak globalleşme olayını internetin bile olmadığı günlerde ilk defa yaşamaya başlamıştım.

Karikatür yeterli para getiriyor muydu? 

Evet, biraz para kazanmaya başladım, oturduğum yerden postayla gönderiyordum. İnternet devri de başlayınca bir ajans kurmaya karar verdim. Sadece karikatür değil, çocuk kitabı resimlemesinden, grafik ve web işlerine kadar birçok dalda hizmet veriyorduk. Ama 2009’un sonuna doğru mal satan bir iş adamı değil, üreten biri olduğumu kavrayınca işe son verdim ve brainkebab.com’un çalışmalarına başladım.

brainkebab.com nasıl bir site? 

Neler var neler. Mizah dergisinden farkı bedava, kağıdı yok. (Gülüyor) Mizah dergisinin zorlukları var tabii, belli günlerde baskıya girmesi, dağıtılması, köşelerin hazırlanması, güncel esprilerin bulunması vs... Dolayısıyla web sitesi hazırlamak daha kolay sanırım.

İsmi neden brainkebab? 

Komik, bütün dillerde anlaşılacak ve hafif tebessüm ettirecek bir isim. İngiltere’de kebap dükkanları absürd bir kültürü temsil eder. Publardan çıkan sarhoşlar alkolün vücutta yarattığı açlığı geç saatlere kadar açık olan ve genelde Türkler’in işlettiği ufak kebap salonlarında giderir. Genelde alt kültürün yemeği olarak bilinir. Delilik ve absürdlük genelde hep alt kültürlerden gelir. Brainkebab ismini de o alt kültürü, fırlamalığı ve çılgınlığı temsil edebileceği için seçtim.

Neden sitenin cinsel mizah ağırlıklı olmasını istediniz?

Eğer amaç tüm dünyayı görsel olarak güldürmekse, ben bunu herhangi bir dil kullanmadan yapacaksam ve insanlığın en çok güldüğü ve aşamadığı komik durumlara düştüğü konu cinsellikse, benim konum da o olmalıydı. Bunun yanında tabuları zorlama isteği de var tabii.

Cinselliği nasıl tiye alıyorsunuz? Farkınız ne? 

Cinselliği basit görsel anlatımlarla tiye almaya çalışıyorum. Karikatür mizahının basitliği ve anlaşılırlığını kullanıyorum. Benim farkım cici bici cinselliği ile cinsel uyarıya yönelik porno diyebileceğimiz karikatürler arasında kalmam. Tabii benim tek amacım mizah. Olabildiğince cinsiyetçi-seksist olmamaya çalışıyorum. Arada mizah adına tonunu kaçırdığım karikatürler çok. Karikatürlerde kullandığım dengenin bozulup mizahtan kopmamasına dikkat ediyorum. Tabii olabildiğince işin iğrençlik seviyesine gelmemesine çalışıyorum. Çuvalladığım da oluyor.

Brainkebab’ın takipçi sayısı kaç? En çok hangi ülkeden takip ediliyor?

Geçen seneden bugüne kadar 119 ülkeden, 30 bin ziyaretçi oldu. En çok girilen ülke Türkiye ve İngiltere, eş dost ortamından olsa gerek. Bir de Trinidad&Tobago ve adını duymadığım Aland Adaları’ndan bile sürekli girenler var.

Türkiye’de yapılan mizahı nasıl buluyorsunuz? 

Dizilerdeki arkadan gülme efekti destekli, abartılı oyunculuk menşeili sulu mizaha maalesef gülemiyorum. Mizah dergilerindeki mizah da Gırgır’daki günlerinden çok uzak. Buna rağmen iyi çizerler var. Ama üretilen mizah sadece üniversite gençliği tarafından takip ediliyor. Türk mizahının sinemada ve stand up’ta daha başarılı olduğunu düşünüyorum.

‘Evde mizahı oğlum yapıyor’ 

Gençlerin mizah anlayışını nasıl buluyorsunuz? 
Genelde Recep İvedik ve televizyon komedileri ile kalıyor onların mizahı. Stand-up’ı da çok iyi takip ettiklerini biliyorum. Mizah dergilerini de iyi takipçileri gençler. Bugün zaten kim gençliği güldürebiliyorsa ihya oluyor.

Sizi en çok ne ve kim güldürür? 

10 yaşındaki oğlumun dışında birkaç İngiliz ve Amerikan komedisi güldürüyor beni. İngilizler’in 1984’te ölen ve sahnede sürekli fes giyen Tommy Cooper adlı komedyenine gülüyorum. Peter Sellers de güldüklerim arasında. Bir de oğlumla Türkiye’de tepkisini merak ettiğim için götürdüğüm Recep İvedik’e gülmüştüm. Film olarak başarılı olmasa da karakter olarak başarılı buluyorum. Komedi Dükkanı da güldürmüştü beni.

Eşiniz Fransız. Nasıl tanıştınız?

Bir Fransız’la bir Türk’ün arasındaki espri algısı nasıl? Ortak bir arkadaşımız tanıştırmıştı. Eşim online bir şirkette müşteri hizmetlerinde çalışıyor. Fransızlar’la aslında karikatür sanatında akraba sayılırız. Akdenizli olmak başka bir şey, o yüzden anlaşamamazlık yok eşimle.

Evde mizahı kim yapıyor? 

10 yaşındaki çılgın oğlum, arada sırada da ben.

Posta

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları