Kadın ve erkeğin doğasından kaynaklanan psiko-sosyal rollerin unutulması, cinselliğin bir güç savaşı gibi algılanmasına, bu da bir süre sonra çiftler arasında tamiri imkânsız sorunlara yol açıyor
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, "Cinsellik kadınların ve erkeklerin yarışmalarına veya güç gösterilerine lüzum bırakmayan çok özel bir yaşantıdır” diyor.
Sağlık-Yaşam dergisine konuşan Dr. Keçe,
kadın ve erkeğin doğasından gelen farklılıkları görmezden gelmenin cinsel hayata zarar verdiğini, bu durumun da cinsel isteksizliğe yol açtığını belirterek şunları söylüyor:
“Kadınların ve erkeklerin cinsel rolleri arasındaki çizgi tamamıyla ortadan kalkmamalıdır. Çünkü cinsellikte ilk başta kadınlar daha yumuşak ve sıcaktır. Erkekler ise atılgan, seksi başlatma konusunda daha aktif, katı ve soğuktur. Erkekler olgunlaştıkça duyguların ne kadar önemli olduğunu ve
kadın ruhunun inceliklerini öğrenirler. Bunun sonucunda da karşılıklı tatminin ilişkilerde yer etmesi gerektiğini keşfederler. Kadınlar ise olgunlaştıkça sorunların çözümünü hedeflerler. Yani ancak hem bilişsel hem de duygusal bağlamda yeterli olgunluğa ulaşabilen bireyler, birbirlerine üstünlük kurma değil, birbirlerini tamamlama, bir bütün olma ve duygusal paylaşımlara açık olma amacında olabilirler.
İnsanlar kendileri hakkında olumlu düşüncelere sahip olurlarsa, partnerlerine daha sevecen ve saygılı davranabilirler. Cinsellikte önemli olan; karşılıklı güven, dürüstlük, açıklık duygularının tam olması ile iki tarafın da birbirlerinin maneviyatına ve mahremiyetine saygılı olmasıdır. İşte bu sebepten dolayıdır ki,
cinsellik asla zorlayıcı ve baskıcı bir hal almamalıdır. Sağlıklı bir cinsellik, ruhsal ve bedensel rahatlama sağlayarak, insanların dünyayla aralarındaki manevi bağı pekiştirir.”