loading
close
SON DAKİKALAR

Çorlu tren katliamı davası kararını istinaf mahkemesi onadı

Çorlu tren katliamı davası kararını istinaf mahkemesi onadı
Tarih: 30.12.2024 - 00:15
Kategori: Gündem

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi, 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu Tren Katliamı davasına ilişkin yerel mahkemenin verdiği kararı onadı.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi, 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu Tren Katliamı davasına ilişkin yerel mahkemenin verdiği kararı oybirliğiyle onadı.

Çorlu Tren Kazasında oğlu Oğuz Arda Sel ve eşi Hakan Sel'i kaybeden Mısra Öz sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada;

"#CorluTrenKatliamı ‘nın istinaf mahkemesi kararı 72 günde onanmış. Normalde istinaftaki dosyalar 2 yıl - 3 yıl sürerken, jet hızıyla sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vermişler. Bu kararı verenler, neden üst yönetimin yargı karşısına çıkmasına gözlerini kapıyor?

Bu kararı verenler böyle bir dosyayı 72 günde nasıl inceleyip karara bağlayabiliyor? Yargıtayda bu karar bozulup, suçlular beraat mi edecek? Türkiye’de adalet neye göre işliyor? Gerçek sorumlular ceza alana dek #AdaletinPeşindeyiz"

Mısra Öz Çorlu Tren Katliamı davasının 6 yılını özetledi; Sonun başlangıcı diyoruz biz bu karara!

Çorlu Tren Kazasında oğlu Oğuz Arda Sel ve eşi Hakan Sel'i kaybeden Mısra Öz; Tam 6 yıl önce biricik evlatlarımızı, sevdiklerimizi kaybetmemiz ile başladı bu mücadele!

Uzunköprü-Halkalı seferini yaparken Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinin Sarılar köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018'de meydana gelen, 7'si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 317 kişinin de yaralandığı tren kazasıya ilişkin davanın karar duruşmasında sanıklara ceza yağdı.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren faciasına ilişkin yargılamanın 20’nci duruşması, 25 Nisan 2024 Perşembe günü Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde yapıldı. Mahkeme heyeti, 4 sanığa “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan, 5 sanığa “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan hapis cezası verdi. 4 sanık ise beraat etti. Dönemin TCDD 1. Bölge Demiryolu Bölge Bakım Müdürü Mümin Karasu 17 yıl 6 ay, TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt 16 yıl 3 ay, Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat 13 yıl 9 ay ve TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan hakkında 15 yıl hapis cezasına çarptırılıp haklarında tutuklama kararı verildi.

Mısra Öz sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda;

"Tam 6 yıl önce biricik evlatlarımızı, sevdiklerimizi kaybetmemiz ile başladı bu mücadele. Daha o gece olay yerine getirilen, olay ile ilişkisi olan bilirkişiler (Mustafa Karaşahin, Bekir Sıddık Binboğa Yarman) öyle bir rapor hazırladılar ki suçluyu “yağmur” ilan edip, koca koca bakanların çıkıp “aşırı yağmurdan olan bir KAZA” söylemleri ile algı yarattılar. Ve haliyle yukarıdan gelen müdahaleyle, iddianamesini hazırlayan Savcı Galip Özkurşun sadece “dört alt düzey memurun yargılanması” kararı ile üst yönetime elini dahi uzatmadı.

Aileler ile birbirimize verdiğimiz sözlerle hiç kopmadık. Katliama sebep olan trenin geçtiği tüm ilçelerdeki duraklarda, adliyenin önünde günlerce, haftalarca,aylarca  “adalet nöbeti” tuttuk. Tek isteğimiz adaletti. Tek isteğimiz gerçek sorumluların yargı karşısına getirilmesiydi. Başka canlar yanmamasıydı. Savcı Galip Özkurşun, açtığı tefrik dosyasını (ayrıca açılan diğer dava dosyası) yıllarca sonuçlandırmadı ve dava 4,5 yıl kadar bir süre dört alt düzey memurun yargılanma süreci ile kilit hale getirildi.

Bu süre zarfı içinde Savcı Galip Özkurşun, davayı takip eden Gazeteci Mustafa Hoş’a yazdığı “Çorlu tren katliamı” kitabı nedeniyle dava açtı. Hatta yetmedi davayı takip eden bir çok kişiye de tazminat davası açtı. Cezalar bize doğru yöneldi. Mahkeme heyetine hakaret ettiğim gerekçesi ile hakkımda dava açıldı. Sanık kürsüsüne çıktım. Ceza aldım. Bitmedi. Anayasa mahkemesi önünde basın açıklaması yapmak istediğimiz sırada, çevik kuvvet tarafından tartaklandık. Hatta emniyet müdürü Mukadder Kardiyan beni shov yapmakla suçlayıp, iteleyip kakaladı. Bir madur yaratmaları gerekiyordu.

Kendilerini madur yapıp, 12 çevik kuvvet polisini darp ettiğimiz gerekçesi ile yine bize dava açtılar. Sanık kürsüsüne yine çıktık. Bu kez ailelerden üç kişi ve avukatlarımız da sanıktı. Sonraki yıllarda Mukadder’in görevden alındığını gördük.
Vazgeçmedik ve yola devam ettik.

Hakkında dava sürecini uzattığı ve oyaladığı için suç duyurusunda bulunduk. Savcı sonunda davadan el çektirildi. Ancak hala suç duyurusu hakkında bir işlem yapılmadı. Dava dosyası savcı Fatma Top’a atandı.

Fatma Top, Zeliha ablayı morgda kızının yanına götüren, bütün kayıplarımızı gören savcıydı. Adil davranacağına dair söz vermişti.
Nasıl bir baskıya maruz kaldıysa, dosyayı adli tıp kurumuna yollayıp yine “kaza” durumuna sokmak istedi. Dava dosyasına 9 sanık daha eklendi. 13 sanıklı bir dava oldu. Ama yine TCDD birinci bölge müdürlüğü sorumluluğundan yukarı çıkartamadılar davayı.
Biz biliyorduk ki dönemin Genel Müdürü İsa Apaydın, Genel Müdür Yardımcısı ve bürokratlar asıl sorumluydu. Ama tanık olarak bile bir kez sorgulanmadılar.

Davanın üzerindeki siyasi baskının farkındaydık. “Adaleti kim buldu ki siz bulacaksınız” sözlerini çok duyduk. Adaletsizliklerle çok karşılaştık ama umutsuz olmaz dedik. Bizi yalnız bırakmayan herkesle elele yolumuza devam ettik. Dün adalet adına emsal bir karar çıktı. Bugüne dek toplumsal cinayetlerde kimseyi tutuklamayan yargı 9 kişiye ceza verdi, 4 kişiyi tutukladı.
Sonun başlangıcı diyoruz biz bu karara.
Sorumluluğu olan kişiler tutuklandı ama “asıl sorumluluğu olan” kişiler hala hayatlarına devam ediyorlar. Hatta Genel müdür İsa Apaydın, ulaştırma bakanlığından 35 kamu ihalesi alarak ihale rekortmeni oldu.
TCDD Taşımacılık A.Ş Genel Müdürü, TCDD Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu başkanı oldu. Yani ödüllendirildi.
Bu karar kamu davalarındaki cezasızlık politikasının kalkabileceğine dair ve asıl sorumluların peşinden gideceğimiz davalar için bizlere umut oldu.
Adalete dair bir nefes alarak, daha da güçlendik. Şimdi yolumuza daha güçlü devam edeceğiz. Sıra İsa Apaydın’da!
Adalet arayan binlerce insana da umarım umut olmuştur bu sonuç.
Bu mücadele aynı zamanda TCDD’nin katliama sebep olan ihmalleri de ortadan kaldırmasına ve yeni tedbirler almasına vesile oldu.

Adalete dair umut ve mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Sn. Özgür Özel’inde söylediği gibi “birleşe birleşe kazanacağız”
Gün gelecek, kıymetli avukatımız Can Atalay’ın hukuksuz tutsaklığını da bitireceğiz.
Dün elimi bir an bırakmayan Gülsüm Elvan’la, bugün davası görülen İsias Katliamı ve deprem cinayetlerinde adalet arayan ailelerle, Hendek’le, İliç’le adalet çığlığı atan herkesle adalet diye haykıracağız.
Ve bu mücadelede bizim hakkımızı bizden çok savunan biricik avukatlarımıza binlerce teşekkür etsek azdır. Haklarını ödeyemeyiz.
İyi ki varlar. Bu karanlık dönemin en güven veren aydınlığı olanlar!

Sonun başındayız.
Birlikte güçlüyüz.
Hesap soracağız!

Binlerce mesaj atan herkese, sonsuz teşekkür ve sevgilerle."

 

Çorlu tren katliamı davasının 370 sayfalık gerekçeli kararı açıklandı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası davasında 9 sanığın 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları alması, 4 sanığın da beraatine ilişkin mahkemenin gerekçeli kararı açıklandı.

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası davasında 9 sanığın 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları alması, 4 sanığın da beraatine ilişkin mahkemenin gerekçeli kararı açıklandı. 4 sanığın tutuklanması ile sonuçlanan davanın 370 sayfalık gerekçeli kararında, sanıkların "kusur" ve "ihmalleri" tek tek sıralanıp, "Bütün delillerin birlikte incelenmesi neticesinde, her bir sanık yönünden kendi başlığı altında ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere, eldeki dava sanıkları bakımından manevi unsurun taksir (basit veya bilinçli hali) olduğu kanısına varılmıştır" denildi.

Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı'ya gitmek için hareket eden 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu tren, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkıp, devrildi. Kazada 7'si çocuk 25 kişi yaşamını yitirdi, 219 kişi yaralandı.

Müdür ve şefler hakkında "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak"tan ceza istendi

Kazada kusurlu bulunan TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde müdür olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

9 görevliye daha dava açıldı

Sanıkların tutuksuz yargılandığı dava sürerken, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı, alınan yeni bilirkişi raporunun ardından soruşturmanın genişletilmesine karar verdi. Savcılık, kazanın meydana gelmesinde "hava durumunun takip edilmemesi nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesiminin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması", "kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi" nedenlerinin etkili olduğunu değerlendirdi. Değerlendirmenin ardından savcılık, kazada sorumlulukları bulunduğunu anlaşılan TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü'ndeki 9 görevli hakkında da "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" ve "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçlarından Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.

Bilirkişi ek raporuna göre kaza nedenleri...

Süren davada oluşturulan bilirkişi heyetinin ek raporunda, ulaştırma ve yapı mühendisliği bölümünde kaza nedenleri; "kaza yerindeki menfezin hidrolik ve kanat duvarları açısından yetersizliği", "balast tabakası altındaki koruma tabakasının yetersizliği", "balast tutucu duvarların eksikliği", "hat üstyapısının yürüyerek gözleme olanak tanıyacak kadar geniş olmaması", "olgu şevi boyunca gelişmiş olan yabani bitkilerin şevi zayıflatması", "ray kırığı konusunda uyarıda bulunacak elektronik sistem eksikliği" olarak sıralandı.

TCDD'nin birimleri "asli" kusurlu bulundu

Raporda, "TCDD Genel Müdürlüğü Ar-Ge Birimi, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri ile altyapı ve sanat yapılarını yenilemeden sorumlu başkanlığı ve Yol ve Geçit Kontrol Memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığının asli kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır" denildi.

9 sanığa hapis cezası, 4 sanık tutuklandı

Davanın görülen 20'nci karar duruşmasında, heyet sanıkları "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçlarından cezalandırırken, bazı sanıklar için "sicil kaydı takdiri" indiriminde bulundu. Heyet, dönemin TCDD 1'inci Bölge Müdürü Nihat Aslan'a 15 yıl,
bakım servis alanlarından sorumlu müdür yardımcısı Levent Meriçli'ye 9 yıl 2 ay,
Bölge Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu'ya 17 yıl 6 ay,
Altyapıdan Sorumlu 1'inci Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras'a 8 yıl 4 ay,
mühendis Tevfik Baran Önder'e 10 yıl,
Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt'a 16 yıl 3 ay,
mühendis Deniz Parlak'a 9 yıl 2 ay,
mühendis Kubilay Başkaya'ya 9 yıl 2 ay
ve Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat'a 13 yıl 9 ay hapis cezası verdi.

Levent Kaytan, Burhan Ortancıl, Çetin Yıldırım ve Celalettin Çabuk için de beraat kararı verildi.

Heyet ayrıca Mümin Karasu, Nihat Aslan, Turgut Kurt ve Özkan Polat hakkında tutuklama kararı verdi.

"Her sanığın cezai sorumluluğu ayrı ayrı değerlendirildi"

Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin açıkladığı 370 sayfalık gerekçeli kararda, yaralılar, ölenlerin yakınları, görgü tanıkları ve sanıkların ifadelerine de yer verildi.

Kararda, "Bütün delillerin birlikte incelenmesi neticesinde, her bir sanık yönünden kendi başlığı altında ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere, eldeki dava sanıkları bakımından manevi unsurun taksir (basit veya bilinçli hali) olduğu kanısına varılmıştır. Hal böyle iken her bir sanığın kişisel sorumluluğu, diğer sanıkların kusurlarından bağımsız olarak yalnızca kendi kusuru dikkate alınarak belirlenmiştir.

Mahkememiz her bir sanığın cezai sorumluluğunu ayrı ayrı değerlendirmiş ve kusurlu olduğu sübuta eren sanıklar yönünden kanunun belirlediği alt ve üst sınırlar arasında uygun bir cezaya hükmetmiştir.

Meydana gelen kaza bakımından herhangi bir kusuru bulunmadığı anlaşılan sanıklar yönünden ise beraat kararı verilmiştir.

Dava konusu tren kazasına bağlı olarak 25 kişinin hayatını kaybettiği, 224 kişinin ise değişik seviyelerde yaralandığı tespit edilmiştir. Mahkememiz mahkumiyetlerine karar verdiği sanıklar yönünden temel cezayı belirlerken, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararında da belirtildiği üzere öncelikle failin taksirli kusurunun ve olayda meydana gelen zararlı neticenin ağırlığını dikkate almıştır. Bu kapsamda, faillerin tamamının 'asli kusurlu' bulunduğu ve olayda 25 kişinin hayatını kaybettiği, 219 kişinin değişik düzeylerde yaralandığı anlaşıldığından mahkum edilen sanıkların temel cezalarında, asgari 10 yıldan başlamak üzere teşdit uygulanmıştır.

Hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasına hükmedilen sanıklar yönünden, bilinçli taksire sebebiyet veren etken sayısının birden fazla (üç veya dört) olduğu dikkate alınarak, Yargıtay 12'nci Ceza Dairesi'nin kararları doğrultusunda, ceza artırımında 1/2 oranı tatbik edilmiştir" denildi.

"Görevlerine karşı kayıtsızlık gösterdi"

Kararda, 15 yıl hapis cezasına çarptırılıp, tutuklanan TCDD 1'inci Bölge Müdürü Nihat Aslan'a ilişkin, TCDD 1'inci Bölge Emniyet Kurulu karar tutanağının (detay riski ve diğer kaza nedenlerine ilişkin bilgilendirmeyi içeren) altında sanık Nihat Aslan'ın da imzasının bulunmasının sanığın hat üzerindeki tehlike kayıtlarını ve risk gruplarını öğrendiğini gösterdiği belirtildi.

Kararda, "Sicil listesinde yan ve tali havzaya denk gelen yol kesiminde, 161+600 ila 161+850 km'ler arasında hattın solunun (güneyi) her sene yaz aylarında kontrolü ve açılması gerekir kaydının bulunduğunun belirtilmesine ek olarak sanığın 29.06.2018 tarihli turne raporuna kaza tarihinden önce vakıf olup gereği için ilgili birimlere göndermek suretiyle raporun içerdiği şiddetli ve lokal yağış ile demiryolu hasarına neden olma sonuçlarını öngördüğü ancak görevlerine karşı kayıtsızlık göstererek zararlı neticeyi kabullendiğine ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve nesnel delil bulunmadığı, sanığın görev süresi içerisinde kazalı hat kesimine yakın yerlerde benzer nitelikte bir kaza olmamasına ve talihe güvenerek bilinçli taksirle hareket ettiği, Yargıtay 12'nci Ceza Dairesi'nin kararları da dikkate alınarak, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince hakkında olası kast hükümlerinin tatbik edilmemesi gerektiği değerlendirilmiştir" ifadelerine yer verildi.

"Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandı"

17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılıp, tutuklanan Bölge Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu'nun kazalı hat kesiminde lokal ve şiddetli yağış olabileceğini ve yağışın demiryolu hattında hasara yol açabileceğini öngördüğü ancak daha önce mıntıkasında benzer nitelikte bir olay yaşanmamasına ve talihe güvenerek gerçekleşmeyeceği zannıyla hareket ettiği belirtildi.

Kararda, "Hava durumunu düzenli takip etmediği, hattın özel kontrolünü (DB Müdürü ve bağlı birimleri tarafından) sağlamadığı, yazdığı yazı ve turne raporu dışında, HB El Kitabının Üstyapı Bölüm-6 (Hat Muayenesi) Ek-1 satır 65-72 (Olumsuz Hava Koşullarında Hattın Kontrol Edilmesi) gereği sorumlu tutulduğu özel hat kontrolünü 'düzenli ve bağlayıcı' bir prosedüre bağlamadığı, sanığın özel hat kontrolü planlamasını gerektiği biçimde yapmadığı hususunun anılan yazı ve raporun geri dönüş takibini yapmaması ve/veya bu husustaki sorumluluğun yardımcısı Nizamettin Aras ile tanık Yasin Baba'ya ait olduğunu ileri sürmesinden anlaşıldığı, 29.06.2018 tarihli turne raporunun da mevzuat gereği ifa edilen bir turne faaliyeti olup, alt birimlerden yanıt verilmeyen 30.05.2018 tarihli yazının denetimi anlamına gelmediği, sanığın böylelikle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı, meydana gelen kaza yönünden bilinçli taksirli ve asli kusurlu olarak sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Diğer fail veya faillerin yol bekçiliği ve MGM ile işbirliği konularındaki kusurlarının ise 5237 sayılı TCK madde 22/5 hükmü uyarınca sanık Mümin Karasu'nun kusurundan ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiği, yol bekçisi ve MGM ile işbirliği konularındaki eksikliklerin sanığın kusur durumunu bu yönden etkilemediği, sanığın daha önceki bir tarihte üst makamlara yol bekçisi talebinde bulunmasının da hattın özel kontrolü açısından kusurunu ortadan kaldırmadığı zira hattın özel kontrolü için yol bekçisinin varlığının şart olmadığı, yol bekçisinin yolun daimi nezareti bakımından elzem ve önemli olduğu kanısına varılmıştır" denildi.

"Talihe güvenerek gerçekleşmeyeceği zannıyla hareket etmiş"

16 yıl 3 ay hapisle cezalandırılıp, tutuklanan Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt'un yol bakım ve tamiratında yıllık iş programları hazırlamak ve uygulanmasını sağlamak, mıntıkasındaki bakım ve onarım çalışmalarına ait belge ve verilerin sağlıklı bir şekilde kayıtlarının tutulmasını sağlamak, mevsim geçişlerinde, genel emir kapsamında demiryolunun kritik noktalarında (conta, makas, kurp, tünel vb.) kontrolleri yaptırarak seyrüsefer güvenliği açısından gerekli önlemleri aldırmak olduğu belirtildi.

Kararda, şöyle denildi:

"Kendisine bilgi verilen personel olarak olay tarihinde kazalı hat kesimine yağdığı anlaşılan şiddetli yağmur sırasında, sonrasında hat üzerinde gerekli özel kontrolün planlamasını önceden yapmamak ve bilahare kontrolü yaptırmamak suretiyle tam ve asli olarak kusurlu bulunduğu kanısına varılmıştır. Sanığın olay tarihinde İstanbul'da bulunmasının anılan sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı, kendisinin özel hat muayenesi planlamasını daha önce yaparak bağlı personelini hat kontrolüne yönlendirebileceği değerlendirilmiştir. Sanığın olay tarihinde meydana gelen yağışa ilişkin ihbar almadığı, kendisine bu yönde formel veya informel kanallardan bilgi gelmediği, olay tarihinde MGM ile işbirliği bulunmadığından MGM mesajının da gelmediği yönünde savunmalarda bulunulmuştur. Söz konusu savunmaların biçimsel olarak doğru olduğu, sanığa herhangi bir kanaldan kazalı hat kesiminde şiddetli yağış gerçekleştiği bilgisinin iletilmediği ancak olay tarihinden önce Mümin Karasu tarafından yazılan 30.05.2018 tarihli yazı ve 29.06.2018 tarihli turne raporunun kaza tarihinden önce Turgut Kurt'a tebliğ edildiği, anılan yazı ve rapor içeriğinde önümüzdeki günlerde şiddetli lokal yağışlar olabileceği ve bu tür yağışların hasara yol açtığı belirtilerek hava durumunun takip edilmesi, kritik havalarda nöbetçi bırakılması, olağanüstü hallerde yaya kontrollerinin artırılmasının istendiği, kontroller için sicilli yarma ve dolgular belirtilmekle beraber ikaz ve talimatın bununla sınırlı tutulmadığı, ilgili yazı ve turne raporunun sanık Turgut Kurt yönünden yazılı emir niteliğinde olduğu, sanık ve bir kısım tanık beyanından olay tarihinden sonra MGM işbirliği dışında telefon uygulamalarından hava durumunun hassas biçimde takip edilerek bayram tatillerinde nöbet uygulamasıyla turne icra edildiğinin hatta bu turnelerden bir tanesinde kazalı hat kesiminde şiddetli yağış sonrasında meydana gelen sellenmenin görüntülendiği, ayrıca kaza tarihinde olmamakla birlikte zaman zaman sosyal medya üzerinden hava ve yol durumunun takibine ilişkin DBS Müdürü tarafından DB Müdürlerine uyarılar yapıldığı anlaşılmıştır. Sanık Turgut Kurt'un kazalı hat kesiminde lokal ve şiddetli yağış olabileceğini ve yağışın demir yolu hattında hasara yol açabileceğini öngördüğü ancak daha önce mıntıkasında benzer nitelikte bir olay yaşanmamasına ve talihe güvenerek gerçekleşmeyeceği zannıyla hareket ederek hava durumunu takip etmediği, hattın özel kontrolünü (YBO Şefi, Yol Sürveyanı, HBO Memuru tarafından) sağlamadığı, böylelikle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı, meydana gelen kaza yönünden bilinçli taksirli ve asli kusurlu olarak sorumlu olduğu kabul edilmiştir."

"Hava durumunu takip etmedi" vurgusu

13 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılıp, tutuklanan Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat'ın hava durumunu takip etmediğine vurgu yapıldı.

Polat için açıklanan kararda, "Kazalı hat kesiminde lokal ve şiddetli yağış olabileceğini ve yağışın demiryolu hattında hasara yol açabileceğini öngördüğü ancak daha önce mıntıkasında benzer nitelikte bir olay yaşanmamasına ve talihe güvenerek gerçekleşmeyeceği zannıyla hareket ederek hava durumunu takip etmediği, hattın özel kontrolünü (Yol Sürveyanı, HBO Memuru ve/veya kendisi tarafından) sağlamadığı, böylelikle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı, meydana gelen kaza yönünden 'bilinçli taksirli ve asli kusurlu' olarak sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Diğer fail veya faillerin yol bekçiliği ve MGM ile işbirliği konularındaki kusurlarının 5237 sayılı TCK md. 22/5 hükmü uyarınca sanık Özkan Polat'ın kusurundan ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiği, yol bekçisi ve MGM ile işbirliği konularındaki eksikliklerin sanığın kusur durumunu bu yönden etkilemediği kanısına varılmıştır" denildi.

"Dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etti"

Bölge Müdür Yardımcısı Levent Muammer Meriçli, 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Meriçli ile ilgili kararda, "Sanığın kazalı menfeze balast tutucu duvar yapılması önerisini içeren senelik umumi muayene raporları ile 2018 yıllık bakım (yatırım) programına esas teşkil eden mahal listesinin karşılaştırılmasını ve söz konusu imalatın bakım (yatırım) programına dahil edilmesini ve programın süresinde tamamlanarak ihaleye çıkılmasını sağlamamak, balast tutucu duvar imalatına ilişkin olarak yıllık bakım (yatırım) programından bağımsız olarak herhangi bir teklif veya öneride bulunmamak, bu konuda gerekli teknik ve idari incelemeyi yapmamak suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, sanığın eyleminin bu haliyle basit taksir kapsamında kaldığı sonucuna varılmış, kendisinin olay tarihi itibarıyla kazalı hat kesiminde meydana gelen şiddetli yağış ve altyapıda meydana gelen hasarı öngördüğüne ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve nesnel delil bulunmadığından, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince sanık hakkında olası kast veya bilinçli taksir hükümleri tatbik edilmemiştir" ifadelerine yer verildi.

"Teknik ve idari inceleme yapmadı"

Davada altyapıdan sorumlu 1'inci Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Aras'ın gerekli teknik ve idari inceleme yapmadığı kaydedilen kararda, "Sanığın kazalı menfeze balast tutucu duvar yapılması önerisini içeren senelik umumi muayene raporları ile 2018 yıllık bakım (yatırım) programına esas teşkil eden mahal listesinin karşılaştırılmasını ve söz konusu imalatın bakım (yatırım) programına dahil edilmesini sağlamamak, balast tutucu duvar imalatına ilişkin olarak yıllık bakım (yatırım) programından bağımsız olarak herhangi bir teklif veya öneride bulunmamak, bu konuda gerekli teknik ve idari incelemeyi yapmamak suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, sanığın eyleminin bu haliyle basit taksir kapsamında kaldığı sonucuna varılmış. Kendisinin olay tarihi itibarıyla kazalı hat kesiminde meydana gelen şiddetli yağış ve altyapıda meydana gelen hasarı öngördüğüne ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve nesnel delil bulunmadığından, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince sanık hakkında olası kast veya bilinçli taksir hükümleri tatbik edilmemiştir" ifadelerine yer verildi.

Tevfik Baran Önder'in ceza gerekçesi

10 yıl hapis cezası verilen yüksek mühendis Tevfik Baran Önder'in dikkat ve özer yükümlülüğünü ihlal ettiğini kaydedildi.

Kararda, "Sanığın kazalı menfeze balast tutucu duvar yapılması önerisini içeren senelik umumi muayene raporları ile 2018 yıllık bakım (yatırım) programına esas teşkil eden mahal listesini karşılaştırmayıp söz konusu imalatın bakım (yatırım) programına dahil edilmesini sağlamamak, balast tutucu duvar imalâtına ilişkin olarak yıllık bakım (yatırım) programından bağımsız olarak herhangi bir teklif veya öneride bulunmamak, bu konuda gerekli teknik incelemeyi yapmamak suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, sanığın eyleminin bu hâliyle basit taksir kapsamında kaldığı sonucuna varılmış, kendisinin olay tarihi itibarıyla kazalı hat kesiminde meydan a gelen şiddetli yağış ve altyapıda meydana gelen hasarı öngördüğüne ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve nesnel delil bulunmadığından, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince sanık hakkında olası kast veya bilinçli taksir hükümleri tatbik edilmemiştir" denildi.

Deniz Parlak'ın ceza gerekçesi

9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan mühendis Deniz Parlak'ın dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği belirtilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Sanığın kazalı menfezi balast tutucu duvar yapılması önerisini içeren senelik umumi muayene raporlarına itibar etmeyerek mahal listesine dâhil etmemek, balast tutucu duvar imalatına ilişkin olarak yıllık bakım (yatırım) programından bağımsız olarak herhangi bir teklif veya öneride bulunmamak ve ayrıca ek drenaj muayenelerinin zamanlamasını belirlememek suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlâl ettiği, sanığın eyleminin bu hâliyle basit taksir kapsamında kaldığı sonucuna varılmış, kendisinin olay tarihi itibarıyla kazalı hat kesiminde meydana gelen şiddetli yağış ve altyapıda meydana gelen hasarı öngördüğüne ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve nesnel delil bulunmadığından, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince sanık hakkında olası kast veya bilinçli taksir hükümleri tatbik edilmemiştir."

Kubilay Başkaya'nın ceza gerekçesi

9 yıl 2 ay hapis cezası alan mühendis Kubilay Başkaya'nın da dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği kaydedildi.

Kararda, "Sanığın kazalı menfezi balast tutucu duvar yapılması önerisini içeren senelik umumi muayene raporlarına itibar etmeyerek mahal listesine dahil etmemek, balast tutucu duvar imalatına ilişkin olarak yıllık bakım (yatırım) programından bağımsız olarak herhangi bir teklif veya öneride bulunmamak ve ayrıca ek drenaj muayenelerinin zamanlamasını belirlememek suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, sanığın eyleminin bu haliyle basit taksir kapsamında kaldığı sonucuna varılmış. Kendisinin olay tarihi itibarıyla kazalı hat kesiminde meydana gelen şiddetli yağış ve altyapıda meydana gelen hasarı öngördüğüne ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve nesnel delil bulunmadığından, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereğince sanık hakkında olası kast veya bilinçli taksir hükümleri tatbik edilmemiştir" denildi.

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları