loading
close
SON DAKİKALAR

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplandı

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplandı
Tarih: 10.11.2024 - 16:58
Kategori: Gündem

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplandı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerime başlarken 86. vefat yıl dönümünde millî mücadelenin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.

Bin yıldır bu toprakların vatanımız olarak kalması için mücadele eden ecdadı, bilhassa kahraman şehit ve gazilerimizi kemali edeple anıyorum.

Büyük ve güçlü Türkiye hedefini hayata geçirerek ecdada olan minnet borcumuzu hep birlikte ödemenin gayreti içindeyiz.

Hep söylediğimiz gibi Cumhuriyet Türkiye’si bizim bu topraklardaki ilk değil son devletimizdir. Daha önemlisi, Türkiye’nin Edirne’den Kars’a, Trabzon’dan Hatay’a uzanan vatan topraklarından ibaret olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğe her yurt dışı seyahatimizde tekrar tekrar şahitlik ediyoruz. Türkiye, gelişen ekonomisi, artan itibarı, güçlenen askerî ve savunma yetenekleri, tarihinin ve kadim değerlerinin rehberliğinde takip ettiği ilkeli dış politikasıyla bölgesinin güven kaynağı olarak bir yıldız gibi parlıyor. Türkiye Yüzyılı ülkümüz sadece milletimizin fertleri arasında değil, gönül coğrafyamızda da beklentilerin çıtasını yükselttiğini görüyoruz. Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah’ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız.

“TÜRKİYE, HÜKÛMETLERİMİZ DÖNEMİNDE TARİHE ALTIN HARFLERLE YAZILACAK BAŞARILARA İMZA ATMIŞTIR”

Milletimizin takdiriyle 3 Kasım 2002’de bismillah dediğimiz Türkiye’ye hizmet yolculuğumuzda 3 Kasım 2024 tarihi itibarıyla 22 seneyi geride bıraktık. Hükûmeti devraldığımız günden bu yana her seneyi bir önceki yıldan daha ileri bir seviyede tamamladık. İktidardaki her yeni yaşımıza daha büyük umutlarla, daha büyük hedeflerle girdik. Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye’ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadık. Vesayetle mamul bir demokrasi yerine millî iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık. Yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye’ye güç ve enerji kaybettiren oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan, özellikle ömrü bir iki seneyi dahi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hâle gelmesini sağladık.

Şunu bugün bir kez daha büyük bir gururla söylemek istiyorum: Türkiye, hükûmetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş, tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır. 2002 ila 2024 arasında geçen 22 yıl Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en görkemli hizmet, eser, yatırım, reform ve refah noktasında en velut yıllar olarak hafızalara kazanmıştır. Siz bakmayın birilerinin eski Türkiye güzellemesi yaptığına, onların derdi milletin eski Türkiye’de yaşadığı mahrumiyetler ve zulümler değil, kendi şahsi ve zümrevi çıkarlarıdır.

Ülkemizin son 22 yılının önemli bir kazanımı da milletin ortak değerlerini, bu süfli gayeleri için kullananların yüzlerindeki maskeleri indirmemizdir.

Tam 22 yıldır milletin emanetine layıkıyla sahip çıkmanın, milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın, Türkiye’ye hizmet sancağını şanla, şerefle, iftiharla taşımanın, yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz, bunun hasbi mücadelesini veriyoruz. Elbette bugünlere kolay gelmedik, vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık, nice sinsi saldırıyı püskürttük, tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı içerideki ve dışardaki planlayıcılarının başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır. İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sık sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabbim ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye’ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz.

Bu vesileyle, 3 Kasım 2002’den bugüne kadar hükûmetlerimizde görev almış, büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz vermiş, ülkemizin kalkınması için taş üstüne taş koymuş her bir arkadaşıma, Bakanlar Kurulu ve Kabine üyelerimizin tamamına buradan teşekkür ediyorum.

Beraber çalıştığımız, beraber mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızdan vefat edenlere Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.

Aynı şekilde 15 Temmuz meydanlarda kurduğumuz ittifakımızdaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’na ve mensuplarına da teşekkürlerimi iletiyorum.

Şüphesiz en büyük şükranımız aziz milletimizedir. Hizmetkârı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimize bize olan güvenlerinden, bize olan teveccühlerinden dolayı özellikle şükranlarımı sunuyor, Allah razı olsun diyor, Mevla dayanışmamızı ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum.

Son Kabine Toplantımızdan bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında yoğun programlarımız oldu.

Cumhuriyetimizin ilanının 101. Yıl Dönümü’nü 81 ilimizde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve yurt dışı temsilciliklerimizde coşkuyla kutladık.

TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerini ziyaret ederek TUSAŞ çalışanlarına terör saldırısından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi ilettik.

Bu vesileyle, yerli ve millî imkânlarla geliştirilen GÖKBEY helikopterlerimizden ilkinin Jandarma Genel Komutanlığımıza teslimini de gerçekleştirdik. Yılsonuna kadar iki adet GÖKBEY daha Jandarmamıza teslim edilecek.

“TERÖR KAMBURUNDAN ÜLKEMİZİ EBEDİYEN KURTARACAĞIZ”

AK Parti Grup Toplantımızda gündemdeki meselelere dair duruşumuzu ve fikirlerimizi kamuoyumuzla paylaştık. Grup konuşmamızda detaylıca çizdiğimiz çerçeveye önümüzdeki dönem siyasetinin yol haritası olarak bakılmalıdır.

Cumhuriyetimizin 101. yılını 85 milyon olarak büyük bir kucaklaşmanın vesilesi hâline dönüştürmek arzusundayız. Terörün olmadığı, bölücü örgütün karanlık gölgesinin siyasetin ve toplumun üzerinden tamamen çekildiği müreffeh, huzurlu ve güvenli bir iklimi ülkemiz genelinde mutlaka tesis ve tahkim edeceğiz. Grup Toplantımızda da belirttiğim üzere, Türkiye’nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi, terör destekli siyasete de yer yoktur.

Türkiye, Kandil’deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgâhını darmadağın etmekte kararlıdır, bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz, teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla, terör belasını 40 yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir. Bakınız, üzerine basa basa ifade ediyorum, bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlarla yeniden çizilmeye çalışılırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas eski hamam devam etmeyeceğiz. Küresel sistem soğuk savaştan beri en büyük değişimini yaşarken bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun istikbalimizi ipotek alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır. Uhdemizde bulunan tüm imkân ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız. Bu konuda hem iktidarımızın, hem de partimizin ve Cumhur İttifakı’nın iradesi, azmi, kararlığı, dayanışması en üst düzeydedir.

“BELEDİYELERE TAHSİS EDİLEN HELAL KAYNAĞIN BÖLÜCÜ HARAMZADELERE AKTARILMASINA ASLA İZİN VERMEYİZ”

Bu arada şu hususun altını bir kez daha ve kuvvetle çizmek istiyorum: Demokrasiyle şiddet, sivil siyaset ile terör aynı kapta bir arada bulunmaz, bulunamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dâhil dünyanın her yerinde böyle bir tavır siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir, çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken, hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez.

Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor: Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağı kaldıranlar maalesef Kandil’den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idiğü belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahtan varestedir. Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin vermeyiz. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç-gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız. İnanıyorum ki, böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez, hiç kimse kayıtsız kalamaz, bunu tasvip edemez.

Görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur. Esenyurt Belediye Başkanının kâğıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise, devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar, bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır, ikiyüzlülüktür.

Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır. Meselenin daha vahim tarafı, ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa-sola savrulmasıdır. Bakıyorsunuz bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara’da vatan, millet, bayrak, cumhuriyet edebiyatı yapıyor, aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye’yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor.

Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor: Ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabi, muhalefet var, bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır, yani ataların deyimiyle üzüm üzüme bakarak kararıyor. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz.

Tekrar söylüyorum, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz. Teröre, teröristlere ve Kandil’in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkânlarıyla sahip çıkmakta, destek vermektedir. Ama milletin emanetinin, ülkenin ve milletin imkânlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz. Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık, yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık, bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve millî iradenin hâkimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz.

Grup toplantımızdan hemen sonra bu sene dokuzuncusu düzenlenen Uluslararası Hafızlık ve Kur’an-ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması’nda dereceye giren kardeşlerimize ödüllerini takdim ettik. Yarışmaya katılan 54 ülkeden 94 hafız ve karinin tamamını tebrik ediyor, yarışmanın tertiplenmesinde emeği geçenleri ayrıca tebrik ediyorum.

Senegal Cumhurbaşkanı’nın ülkemize gerçekleştirdiği ilk resmî ziyaret oldukça başarılı ve verimli geçti. Senegal ile Türkiye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Ortak bildiri dâhil imzalanan beş anlaşmayla ilişkilerimizi ileriye taşıdık.

Kasım ayının ilk günü İstanbul’da kabul ettiğimiz Irak Başbakanı Sayın Sudani’yle olan istişarelerimiz de aynı şekilde kritik öneme sahipti. Komşumuz, kardeşimiz, yakın dostumuz olan Irak’la dayanışmamız, terörle mücadele, enerji, ulaştırma ve ticaret başta olmak üzere her alanda güçleniyor. Bugüne kadar en zor zamanında yanında olduğumuz Irak’ı bundan sonra da tüm imkânlarımızla destekleyeceğiz.

İslam dünyasının en önemli ekonomik ve ticari iş birliği platformu olan İSEDAK’ın 40. Bakanlar Toplantısına İstanbul’umuzda ev sahipliği yaptık. İslam ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik iş birliğimizi ilerletmenin çabasındayız, hedeflerimize ulaşana kadar da gayretlerimizi artırarak sürdüreceğiz.

Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem veriyoruz. Nitekim Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasıyla bu yönde tarihi bir adım attık. Teşkilatın 11. Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesini Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te Sayın Caparov’un ev sahipliğinde başarıyla icra ettik. Zirve vesilesiyle sekiz yeni anlaşma imzalandı.

Kırgızistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi 6. Toplantısını da zirvenin bir gün öncesinde gerçekleştirdik. Bu toplantıda Kırgızistan’la ilişkilerimizi kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselterek 19 belgeye imza attık.

Manas Üniversitemizde tamamlanan projelerin toplu açılışıyla 150 yataklı Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi’nin resmî açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptık.

Bişkek’ten Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’ye geçerek Avrupa Siyasi Topluluğunun 5. Zirvesine iştirak ettik. Budapeşte’de aralarında Fransa, Hollanda, Danimarka’nın da olduğu çok sayıda devlet ve hükûmet başkanıyla ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin tamamında Gazze ve Lübnan’da devam eden katliama dikkat çektik. Avrupalı dostlarımızın güncel siyasi gelişmelerin de baskısıyla Türkiye’yle ilişkileri ilerletme noktasında çok istekli olduklarını gördük. Biz de kazan-kazan ve karşılıklı saygı temelinde Avrupa Birliği ve ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Önümüzdeki dönemde bunun yansımalarını göreceğimize inanıyorum.

Kadın ve Demokrasi Derneği KADEM’in düzenlediği uluslararası zirveler kadınlarla ilgili çok kritik meselelerin etraflıca irdelenmesini sağlıyor. Bu sene altıncısı tertiplenen zirvenin ana teması kadın ve yapay zekâydı. Teknolojinin hayatımızın her alanını kuşattığı günümüzde yapay zekânın mevcut adaletsizlikleri derinleştirmesinin önüne geçilmesi gerektiği anlaşılıyor. KADEM’in böyle güncel bir konuyu gündemine almasını takdirle karşılıyor, zirvenin tekrar tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

“BİR KESİM CUMHURİYETİN ÖZÜNE VE ASLİ KİMLİĞİNE DÖNMESİNDEN CİDDİ MANADA RAHATSIZLIK DUYMAKTA”

Bu sabah Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun yeni binasını hizmete açtık. Kabine Toplantımız öncesinde de Gazi Paşa’nın 1921-1932 yılları arasında Ankara’da ikamet ettiği Türkiye Cumhuriyetinin ilk resmî konutu da olan Atatürk Müze Köşkü’nün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdik.

Burada bir üzüntümü de ifade etmek isterim, ülkemizde bir kesim Cumhuriyetin özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar. Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihdas ederek Türkiye’nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya, daha doğru bir ifadeyle fitne çıkarmaya gayret ediyorlar. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’yle Çankaya Köşkü’dür. 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklar tarafından hedef alınan, etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekânla Gazi’nin emaneti olan Çankaya Köşkü’nü karşı karşıya getirmek, nifak tüccarlığından başka bir şey değildir. Külliye milletin evidir, Köşk ise Gazi Mustafa Kemal’in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu Cumhuriyetin anıt yapılarından birisidir.

Biz, birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı Kabinemizin 28. toplantısını burada gerçekleştirdik. Çankaya Köşkü’nü de, milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz.

“EKONOMİMİZİN LOKOMOTİFİ OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ İHRACATIMIZDAKİ YÜKSELİŞ KESİNTİSİZ SÜRÜYOR”

Son toplantımızdan bu yana ekonomimizle ilgili sevindirici haberleri arka arkaya aldık. Kasım ayının ilk Cumartesi günü ihracat rakamları açıklandı. Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş kesintisiz sürüyor. Ekim ayı ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artış ile 23,6 milyar dolara çıktı. Ekim ayında da gelen rekor ile son 15 ayın 10’unda o ayın ihracat rekoru kırıldı. Yıllıklandırılmış ihracatımız ise yüzde 3,1 artışla toplam 262,3 milyar doları buldu. Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azaldı.

Mal ihracatına bağlı olarak dünya hizmet ihracatında da payımızı istikrarlı bir şekilde artırıyoruz. Yılın ilk 8 ayında hizmet ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7,3 artışla toplam 74 milyar dolara yükseldi. Ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar aralığına kadar gerilemesini öngörüyoruz.

Merkez Bankamızın brüt rezervlerinin 159 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktığının müjdesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türkiye, gerek uyguladığı program, gerekse sahip olduğu potansiyelle gelişmekte olan ülkeler içinde pozitif yönde ayrışmaktadır. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu ikişer kademe artırılan tek ülke olmamız elbette tesadüf değildir. Ekonomi programımızı kararlı bir şekilde uyguladıkça daha pek çok alanda olumlu neticeler almaya devam edeceğiz.

Turizm yine bu dönemde başarı hikâyesi yazdığımız bir başka alandır. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılının üç çeyrek turizm rakamları burada da çok ciddi bir ivme yakaladığımızı gösteriyor. Buna göre, Temmuz-Ağustos-Eylül dönemini kapsayan üçüncü çeyrek turizm gelirimiz bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,9 oranında artarak 23,2 milyar dolara çıktı. Böylelikle bir çeyrekte elde edilen en yüksek turizm gelirine ulaştık. Ziyaretçi sayısı yine aynı dönemde 2023’ün aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 artarak 23,2 milyon kişiye yükseldi. İlk 9 ayda toplam 47 milyar dolar turizm gelirine ulaşarak bu alanda da rekor kırdık. Turizmde 2024 sonu hedefimiz 61 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliridir. Bölgesel krizlere rağmen inşallah bu rakamları yakalayacağız.

Buradan tüm bu başarılara imza atan turizmcilerimize ve ihracatçılarımıza ülkem ve milletim adına kalpten teşekkür ediyorum.

Kasım ayını yurt dışı toplantılar bağlamında oldukça yoğun geçiriyoruz. İnşallah yarın sabah İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi için Riyad’a gidiyoruz. Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin toprakları ve Lübnan’daki katliamları görüşeceğimiz toplantının hemen ardından Salı günü Dünya İklim Eylem Zirvesine katılmak üzere Bakü’ye geçeceğiz, yani COP, orada olacağız. Hafta sonu ise G-20’nin Rio’da yapılacak liderler zirvesine iştirak etmek için Brezilya’ya hareket edeceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.”

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları