loading
close
SON DAKİKALAR

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Emeklilerin Sesi Çıkmıyordu, Sandığa Damga Vurdular”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Emeklilerin Sesi Çıkmıyordu, Sandığa Damga Vurdular”
Tarih: 11.10.2024 - 13:32
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: "Çünkü hepimiz biliyoruz ki artık toplumun tek umudu Cumhuriyet Halk Partisi’dir."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çanakkale’de partisinin İl Belediye Başkanları ile bir araya geldi.

Düzenlenen programın açılışında konuşan Özgür Özel, “Bugün 31 Mart yerel seçimlerinden 47 yıl sonra birinci parti olarak çıkmış olan, Türkiye’nin kurucu partisi, birinci partisi ve bugünün birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin 21 ilde seçilmiş belediye başkanları ile birlikteyiz. Tabii televizyonları başındaki seyircilerimiz için, değerli vatandaşlarımız için hatırlatmak gerekirse 14 büyükşehir belediyemizin dışında büyükşehir olmayan illerde 21 belediye kazandı Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi yedi bölgenin, 81 ilin partisi. Girdiği her seçimlerde seçimi kazanmaya en yakın parti ya da en güçsüz olduğu alanda artık seçimde iddiası olan bir parti noktasına geldi” ifadelerini kullandı.

Özel şöyle devam etti: “Geçmişte iktidar partisi ‘Türkiye coğrafyasının şurasından sonra yoklar’ diyordu, bu tip söylemler süreç içinde söyleyenlerin kendisini vuruyor. Bugün bu salonda övünçle söyleyebiliriz ki Türkiye’nin yedi bölgesinde il belediyesi olan tek partidir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ege Bölgesinde il belediyesi yoktur, büyükşehir belediyesi yoktur. Balıkesir’in üç ilçesinin Ege Bölgesi sınırları içinde olduğunu katarsak toplam dokuz ilin dokuzunda Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, il ya da büyükşehir belediye başkanı olarak hizmet etmektedirler. Bu salonu çok önemsiyorum. Çünkü bu salon, ‘Efendim, Cumhuriyet Halk Partisi kıyı şeridinde var, Cumhuriyet Halk Partisi eğitim düzeyinin yüksek olduğu yerlerde etkili. Cumhuriyet Halk Partisi nüfusun yüksek olduğu yerlerde daha güçlü’ söylemlerinin bir karşılığı var ama 31 Mart’ta bunu değiştirdiniz. Bunun üzerine çok önemli bir şey eklediniz. Büyükşehir olmayan illerin 21’ini Cumhuriyet Halk Partili belediyeler kazandı. Hep söylüyorum, bizim belediye başkanlarımızın ellerinde, ceplerinde, kadın belediye başkanlarımızın çantalarında birer anahtar var. Bu anahtar belediyelerinin kapısının, kasasının ya da şehrin altın anahtarı değil Cumhuriyet Halk Partisi’nin gelecekteki iktidarının, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında gireceği ilk seçimlerdeki iktidarının anahtarı.”
 
“YOKSULLUĞU YOK ETME AZMİNDESİNİZ”
 
“Zira kentleriniz büyükşehir olmayan, nüfusu 750 binin altında olan, bazıları çok daha altında olan, geçmiş zamanlarda Cumhuriyet Halk Partisi’nin iddiasının çok düşük olduğu, milletvekili çıkaramadığı, şimdi önemli adımları attığımız iller. O illerde Cumhuriyet Halk Partisi demek sizlersiniz. Dönüp bakıldığında Cumhuriyet Halk Partisi’nin devleti nasıl yöneteceği, kamuyu nasıl yöneteceği noktasında, ilin kurtuluş dönemlerinde, üçlü protokolde yer alan, çelengi koyan, hizmet için kapısına gidildiğinde güler yüz gördüğü, açık kapıların olduğu, kayırmacılığın olmadığı, partiye üyeliğin sorgulanmadığı, parti aidiyetinin avantaj olmadığı, yoksulu siyasi parti tercihine göre, mahallesinde çıkan oya göre ya da bulunduğu lokasyona göre değerlendirmeyen, yoksulluğu kendisine oy verip vermediğine, verip vermeyeceğine göre değerlendirmeyen, yoksulluğu yönetme telaşında olmayan, yoksulluğu yok etme azminde olan düşüncenin, partimizin yönetim anlayışının cisimleştiği kişiler, bu salondaki 21 il belediye başkanımız. Bu açıdan bu meseleyi fevkalade önemsiyorum.”
 
“ZİHNİNİZ, İLİNİZE DAHA İYİ HİZMET ETME NOKTASINDA BERRAKLAŞMIŞ OLUYOR”
 
“Tabii ev sahibimiz, Türkiye’nin çok yakından tanıdığı, partimizde genel başkan yardımcılığı, milletvekilliği görevinde bulunmuş Muharrem Erkek. İl başkanımızla birlikte, merkez ilçe başkanımızla birlikte çok önemli ev sahipliği yapıyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye başkanları toplandıklarında turistik geziye gider gibi değil, çalışmaya geliyorlar. Ayda bir, 1,5 ayda bir toplanıyorsunuz. Çok önemli gündemle çalışıyorsunuz, sunumlar alıyorsunuz, deneyimlerinizi aktarıyorsunuz, tecrübelerinizi paylaşıyorsunuz, projelerde ortaklaşıyorsunuz. Ve buradan ilinize giderken benzer özellikler arz eden ve içeren 20 farklı ilin görüşünü, tecrübesini, deneyimini, projelerini öğrenmiş olarak ve vizyonunuza vizyon katmış olarak, zihniniz ilinize daha iyi hizmet etme noktasında daha berraklaşmış, daha motive olmuş olarak dönüyorsunuz. Bu çok kıymetli, bu toplantıları önemsiyorum. Sayın Genel Başkan Yardımcımıza, tüm ekibine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bundan sonra bu toplantıların aynı rutinde aksamadan, aynı ciddiyetle bu başarılı sonuçları üreterek devam edeceğine inanıyorum.”
 
“İKİNCİ YÜZYILDA ÖNCE KURTULUŞU SONRA KURULUŞU GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
 
“100 yıl önce darmadağın olmuş bir toplumdan, işgal altındaki topraklardan ve herkes umutsuzken, hep birlikte, ilk önce toplanarak, Kurtuluş Savaşı için ilk önce rıza üreterek, kongreler yaparak, bu kongrelerin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün katıldığı ve katılmadığı kongrelerden fikirler alarak ve bunları aynen ve müştereken azim ve tatbik ederek, bu ülkeyi önce düşman işgalinden kurtarmış, sonra devlet kurmuş, yani kurumlar kurmuş, kurumsallaşmış ve kişisellikten, bireysellikten uzak, tek adamın yönettiği imparatorluktan, padişahlık düzeninden, parlamentonun, seçilmişlerin yönettiği ve görüş alışverişinin önemli olduğu, farklı fikirlerin kıyasıya çarpıştığı ama en sonunda buluşulan doğrudan hep beraber tatbik edildiği anlayıştan geliyoruz. 100 sene önce bu ülkeye kurumları ve kurumsallaşmayı getiren Cumhuriyet Halk Partisi aynı çalışma yöntemiyle yani demokrasiye, çoklu akla, istişareye inanarak, bir kez daha kurumsallıktan kişiselliğe dönmüş, büyük kurumların kapatıldığı ya da işlevsizleştirildiği, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerinin budandığı ve her şeyi bir kişinin bilip, ülkeyi bu noktalara getirdiği bir süreçten biz yine bildiğimiz gibi, birbirimize güvenerek, demokrasiye inanarak, tartışarak, emrederek değil, rıza üreterek, ikinci yüzyılda yepyeni bir önce kurtuluşu, sonra kuruluşu hep birlikte gerçekleştireceğiz. Buna olan inancımız tamdır.”
 
“YERELDE LİDERLİĞİN; GÜVEN VEREN KİŞİ OLDUĞUNU SİZLER GÖSTERDİNİZ”
 
“Sizler israf etmeyen, tasarruf eden, kibir değil tevazu gösteren, milletin parasını sadece millet için harcayan, iktidarın yalnız bıraktığı yoksulların yanında duran, milleti unutan iktidara sosyal belediyecilik dersi veren yol arkadaşlarımızsınız. Ve Türkiye’deki pandemi süreci gösterdi ki panik halinde, kimse ne yapacağını bilemezken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin belediye başkanları, ‘Yukarıdan ne talimat gelecek? Mutlaka bir şeyler yaparlar, bekleyelim, görelim’ derken, sizler her biriniz, o günkü belediye başkanlarımız o pandemi sürecinde inisiyatif alan, terzileri toplayıp maske diktirmeye başlayan, dokuma fabrikalarını maske fabrikalarına dönüştüren, sokağa çıkamadığı için çalışmayanların var olduğunu bilip evinde duran onlara yemek, erzak ulaştıran, çalışamayan meslek gruplarını görüp onlara destek veren, ödenemeyen borçları kapatan ve pandemi sırasında merkezi yönetimden bir şey beklemek yerine yerelde inisiyatif kullanmanın ne kadar kritik olduğunu gösteren anlayış Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliği anlayışıdır. Eşgüdüm önemlidir, merkezin yerele yapacağı katkılar, vereceği talimatlar kıymetlidir. Ama bunu yerelde bir yerel lider olduğu, o yerel liderin sorunlar ortaya çıktığında buna yerelden ilk reaksiyonu veren ve orada liderlik eden, önderlik eden ve güven veren kişi olduğunu sizler gösterdiniz.”
 
“TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK KİTLESEL YOKSULLAŞMASINI YAŞIYOR”
 
“Pandemiden geriye AK Partili herhangi bir belediye başkanının yaptığı hiçbir şey kalmadı. ‘Pandemide ne yaptık?’ deyince merkezi olarak yapılan, yapılamayan şeyler konuşuluyor, tartışılıyor. ‘Ama pandemide bunun dışında ne yapıldı?’ derseniz, her noktasında Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları var, belediyelerin yapmış olduğu işler var. Tabii ki biraz önce söylediğim gibi görevinizi yapıyorsunuz, iktidarın yoksullaştırdığı ve unuttuklarına sosyal belediyecilik uygulamaları ile el uzatıp, katkı sağlıyorsunuz. Ve şu anda aslında bir kriz yönetiyorsunuz. Çünkü Türkiye’de şöyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bundan öyle çok az zaman önce, 6-7 yıl önce 1 Dolar, 1 Euro 4 lira seviyesindeyken, önce ‘8 lirayı aşardı, aşmazdı’ tartışmaları ve ‘iki katına katlandı’ tartışmalarından bugün dolar, döviz kurunun geldiği yer ortada. O gün ile bugün arasında satın alma gücünde dağlar kadar fark var, 10 kat fark var. Bugün duyduğumuz fiyatlara inanamıyoruz. Makulünün onda biri olduğunu herkes biliyor. Bir kahvenin 180 liraya satıldığı günlerdeyiz. Kahve dediğin 18 lira olur, 20 lira mı olacak aslında. Bugün Türkiye tarihinin geniş kitlelerin hızla yoksullaştığı cebindeki paranın buharlaştığı, satın alma gücünün 10 kat azaldığı ve bu süreçte iktidarın sadece servet sahiplerini koruduğu, kolladığı, Kredi Garanti Fonuyla verdikleri devasa kredilerin düşük faizli, yatlara, kotralara, villalara, yurtdışı yatırımlarına dönüştüğü ve o düşük faizli paranın şimdi pul haline gelmiş paranın zenginler tarafından ödendiği ama sizin muhatap olduğunuz esnafın, esnaf kefaletten yüzde 9 ile çektiği kredinin daha ödenirken ‘Dur bakalım kredi faizini 25’e çıkardık’ dedikleri, yüzde 35’lerle esnafa kredi verdikleri bir sürecin içindeyiz. Türkiye tarihinin en büyük kitlesel yoksullaşmasını yaşıyor. Hepimizin cebinden 1,2 milyar, yani sıfır atılmadan önce milyar deniyordu, altı sıfır atıldı başka bir şeylere dönüldü, bu altı sıfır atılmış haliyle milyar. Eskinin kat trilyonlarının bin katı değerindeki paralarla hepimizin parasının önemli bir kısmı Kur Korumalı Mevduat ile zenginlere verildi. Halk yoksullaştı. Bu süreçte Ankara’dan ülkeyi yönetenlerin unuttuklarını siz hatırlıyorsunuz. Görmediklerini siz görüyorsunuz. Uzaklaştırdıklarının elini siz tutuyorsunuz. Ve bu biraz önce dediğim gibi vatandaşın, Cumhuriyet Halk Partisi algısına öyle bir katkı sağlıyor ki bu süreç bizi adım adım iktidara doğru götürüyor.”
 
“OKUL SEBİLİ UYGULAMASINI HIZLA YAYGINLAŞTIRMANIZI ARZU EDİYORUZ”
 
“Altıncı ayınızdasınız, hangi ile gitsem altı ayda ne yapmış diye baktığımızda gerçekten insan gurur duyuyor. Dün Sayın Erkek’in altı ayda Çanakkale’de yaptıkları saya saya bitmedi. Ama özellikle, ilkokulda okuyan bütün çocukların, Çanakkale’deki çocukların hiçbirisinin okula boş beslenme çantasıyla gitmediğini biliyorum. Çanakkale Belediyesi yoksul çocukların beslenme çantasını dolduruyor. Türkiye’de üç çocuktan biri beslenme çantasız okula gidiyor. Beş gün boyunca kantinden alışveriş yapmayan çocukların sayısı yüzde 66. Üç çocuktan ikisi kantine hiç uğrayamıyorlar. Üç çocuktan biri okula aç gidiyor, aç dönüyor. Bu süreçte Çanakkale’de bunun olmadığını öğrenmek kadar gurur verici bir şey yok. Ve Türkiye’nin herhangi bir yerinde çocuğu beslenme çantası boş olarak okula giden her anne, baba biliyor ki, ‘Keşke Çanakkale’deki gibi keşke Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanım olsaydı, hiç olmazsa bu derdim olmazdı’ diye. Geçtiğimiz günlerde Beyoğlu Belediyesi okulda su sebili uygulamasını başlattı. Kendiliğinden velilerin okulun, belediyenin önünde alkış yaptığı görüntüleri gördük. Bir şişe suyun 15 lira olduğu İstanbul’da, ‘Günde iki şişe su içse 30 lira, ben bu parayı evladıma nereden vereceğim’ diyen, maalesef geçmiş dönemden beri gelen ve İSKİ’nin büyük gayretlerle çeşmeden içilebilir su akıtma çabaları ortada ama bir gerçeklik de ortada. Su sebili uygulaması belediyeler arasında yaygınlaşıyor. Ama dün büyük memnuniyetle Çanakkale’de gördük ki, burada çeşmeden içilebilir su akıyor. Neden? Çünkü Çanakkale Belediyesi’ni 2019’da AK Parti’den almadık. Alsaydık çeşmeden, AK Parti’den aldığımız bütün belediyelerde neredeyse olduğu gibi içilemez, çamur gibi su akıyor olacaktı. Ve bugün İstanbul, Ankara, Antalya’nın uğraştığı gibi çeşmeden içilebilir su akıtmak için gayret içinde olacaktık. 1989’dan beri Cumhuriyet Halk Partililerin yönettiği bu şehirde, devraldığımız bu şehirde, Cumhuriyet Halk Partili Ülgür Başkanın, yine bir Cumhuriyet Halk Partili’ye devrettiği bu şehirde çeşmeden su içilebilir aktığı için, Çanakkale’de su sebili uygulamasına ihtiyaç yok. Ama her birinize genel başkanınız olarak bu ülkenin çocuklarını sizin gibi çok seven birisi olarak, eğer şehrinizde çeşmeden su akmıyorsa, akan su içilebilir değilse, okulda babasının ve annesinin durumu iyi olanların iyi su alıp içtiği, diğerlerinin çeşmeye dayanıp, hastalığı ağzına dayadığı bir şeye izin vermeyin. Okul sebili uygulamasını hızla yaygınlaştırmanızı ve bu ülkenin yoksul ailelerinin evlatlarının temiz su içme hakkına ve sağlıklarına sahip çıkmanızı özellikle arzu ediyoruz. Bu konuda genel başkan yardımcımız da birazdan kapalı oturum kısmında birlikte çalışacaksınız.”
 
“25 ŞEHİRDE 57 KENT LOKANTAMIZ VAR, BU SAYIYI ARTIRMALIYIZ”
 
“17 Haziran 2022’de Ekrem İmamoğlu İstanbul’da ilk kent lokantasını açtı, dikkat çekici bir projeydi. Döndük ve hepimiz baktık. Bütün Türkiye’nin hem ibret aldığı, yöneticilerimizin örnek aldığı bir manzara ortaya çıktı. Hızla kent lokantaları yaygınlaşmaya başladı. Açıkçası ben kent lokantası açmaya yetişemiyorum. Şu anda en son 57 kent lokantamızı 25 farklı şehirde açtık. Önümde listesi var, uzun uzun söylemeyeceğim. Ama Türkiye’de 25 farklı şehirde 57 kent lokantamız var. Bu sayıyı artırmalıyız. Kent lokantası olan birçok başkanımız burada. Olmayan ama çalışmalarını yürütenler burada. Bu konuda geride kalmış olanlar varsa bu konuyu bir an önce tamamlamanızı ve kent lokantalarını hızlı şekilde açmayı çok önemsediğimi ifade etmek isterim. Diğer yandan kent lokantalarında yeni bir uygulama başlattık, o da askıda yemek uygulaması. Kent lokantası kesinlikle esnafa zarar vermeyen, zarar vermeyecek lokasyonlarda ve artık özellikle, örneğin 3 kap, 4 kap yemeğin 50 liraya, 60 liraya satıldığı ama burada bir elekle, gerçekten parası olanın esnafta yediği, yoksul olanın ancak o paraya yemek yiyebilecek olanların orada yiyebildiği düzenlemeyi sağlamak durumundayız. Ve bunun üzerine orada yemek yiyemeyecek durumda olanın da o lokantaya girip yemeğini askıdan alıp, yemesini sağlamak durumundayız. Bununla ilgili çok olumlu gelişmeler var. Bunu başlattığımız kent lokantalarında, örneğin bir hayırsever vatandaşın 1 milyon lira askıya yemek astığı ya da artık kentteki hayırların kent lokantası üzerinden yapıldığı bir süreçteyiz. Ölüm yıldönümlerinde verilen hayır yemeklerinin, biz bize, ekonomisi iyi olanlara, eşe dosta akrabaya değil kent lokantasında askıya asıldığı, 50 lira bile verip yemek yiyemeyecek kişinin bedavaya yemek yediği ve gerçekten hayrın olması gereken yere ulaştığı, geçmesi gereken kursaktan geçtiği örnekler var. Lütfen kent lokantalarımızda, biz bunu dijital sistem üzerinden, bütün Türkiye’ye SMS atarak, elektronik bankacılık sistemi üzerinden destekleyerek, son derece dijital ve katılımcı süreçlere dönüştüren, ortaklaştıracak çalışmaları yapıyoruz. Ancak zaman geçirmeden, kendi şehrinizin yapısına uygun olarak ki açtığınız kent lokantalarında askıda yemek uygulamasını başlatın, bu konuda kampanyalar yapın, ilk örnek siz olun. Balıkesir’de ilk örnek, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, partililerimizden başladı. Şu anda önünü alamayacağımız şekilde, askıda yemek uygulamaları çok iyiye gidiyor. Bu konuyu her birinize hatırlatmak isterim.”
 
“CHP’Lİ BELEDİYELER İLK ALTI AYDA 77 KREŞ AÇTI, DEVAM ETMELİYİZ”
 
“Altı ayda 77 kreş açmışsınız. Bu çok önemli bir rakam. Bunun artarak devamını bekliyoruz. Çünkü kreşin iki yönü var. Bir kadını evden çıkarıp, sosyal hayatın içine katan, kadını evden çıkarıp çalışma hayatının içine katan bir katkısı var. Diğer yandan çocuk eğitimi için en önemli dönemde, en ihtiyaç sahibi kesimlerin çocuklarının hayata en iyi hazırlandığı şekilde okul öncesi eğitim almaları imkânı var. Hatta beslenmeyle ilgili evde sorun varsa o sorunun giderilmesine olanak sağlayan bir yapı kreş. Bu konuda 77 rakamını altı ayda önemsiyorum. Ama bu konuda durak bilmeden kreş açmaya devam etmemiz gerekir. Hiç kreşi olmayan belediyelerde aldığımız beş yıl içinde, 60 kreş, 70 kreş açan büyükşehir belediyelerimiz var. O yüzden bu konuda dur durak bilmeden çalışmanızı son derece önemsediğimi ifade etmek isterim.”
 
“İŞSİZLİĞİ ÇÖZMEK İÇİN CHP İKTİDARINA GÜN SAYIYORUZ”
 
“Bu salonun çözdüğü sorunlar var, çözemediği sorunlar var. Çözemediğimiz sorun işsizlik. Çünkü yerel yönetimler istihdam yaratma imkânı olan ama an itibari ile zaten geçmiş dönemde de bu kadar büyük işsizlik varken hangi partide olursa olsun belediyenin tüm istihdam olanaklarının kullanıldığı, dolduğu hatta hepimiz biliyoruz ki aşıldığı süreçleri yaşıyoruz. Belediyelerde inanılmaz personel fazlası var böyle bir dönemde yeni işsizler yaratamıyoruz, o personel giderleri de çok kritik. Ama yaratmamak için de çaba sarf ediyoruz. Ama bir yandan da her bir belediyemizde binlerce, on binlerce belediyenin boyutuna göre yapısına göre iş başvuruları var. Bu konu en çok zorlandığınız konu, bunu biliyoruz. Ve bu sorunu çözmek için de CHP iktidarı için gün sayıyoruz.”
 
“HUKUK BİTİRMİŞ AMA İŞ BULAMAYIP ZABITA OLMAYI KABUL EDENLER VAR”
 
“Dün TÜİK rakamları açıkladı 0.3’lük düşüşten, yüzde 8.5’luk işsizlikten bahsediyorlar. Ama TÜİK’in rakamlarında gizleyemediği, DİSK’in detaylı araştırmalarında tüm kesimler tarafından doğrulandığı şekilde Türkiye’de gerçek anlamda işsizlik 8.8 milyondan 11 milyona çıkmış. Yani sadece 2023 Ağustos’tan 2024 Ağustos’a kadar 2.2 milyon yeni işsizin eklenmesiyle geniş tabanlı işsizlik 11 milyona çıkmış durumda. Nedir geniş tabanlı işsizlik? İşsiz olanlar, iş aramadan yılmış olanlar, imkânsızlıklarından dolayı artık iş arayamayanlar ya da bir iş var görünse de örneğin atanmamış bir öğretmen olup gece 12’den 8’e kadar cep harçlığı karşılığında taksi durağında çalışanlar. Gerçek işine ulaşamamış olanlar 11 milyon kişi bu ülkede. Ve Ankara Büyükşehir Belediyemiz 113 zabıta alacak. İki gün içinde 4 bin kişi başvurdu. Başvuranların tamamı eğitimli kişiler ve maalesef başvuruların içinde hukuk fakültesi mezunları ve eğitim fakültelerinden mezun olmuş insanlar var. Artık Türkiye’de hukuk fakültesini bitirmiş ama avukatlık bürosu açmayan, açamayan, açsa da geçinemeyen ve hiçbir yerde iş bulamayıp zabıta olmayı kabul eden insanlar var. Böyle bir sürecin içindeyiz Türkiye’de.”
 
“ZENGİNLERE GELİNCE HİÇ DE ONLARIN CEBİNDEN ALIP VERMİYORSUNUZ”
 
“İşsizlik ödeneği yıllardır üzerinde en hassasiyetle durduğumuz nokta. Bu senenin ilk sekiz ayında 1 milyon kişi başvurmuş, 500 bin kişiye veriliyor. Çünkü yıllarca söyledik; işsizlik sigortası işçinin kumbarasıdır, bu kumbaraya işçi para atar, işveren para atar, devlet para atar ama kumbara işçinin kumbarasıdır. Siz bayram geldiğinde çocuğunuza ‘getir kumbarayı’ deyip kumbarayı açıp içinden bayram harçlığını çocuğa verseniz isyan eder. Türkiye’de ‘Efendim Soma‘daki madencilerin ödenmeyen tazminatı, ödenecek. ‘İşsizlik sigorta fonundan ödensin’. Bir başka yerde bir iş aksamış ‘oradan ödensin’. Pandemide ‘oradan ödensin’. Oysa zenginlere gelince ana kasadan ödeniyor hiç de onların kendi cebinden alıp kendi cebine vermiyorsunuz. Geldiğimiz noktada duble yollar yapılacak, ‘işsizlik fonundan ödensin’, şu projeye para yok ‘oradan ödensin’. 1 milyon kişi ki verilen para da bir para değil, işsizlik parası istiyor sadece 500 bini yararlandırılıyor. Bunun da altını çizmek isteriz.”
 
“TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN SES YÜKSELİYOR”
 
“Bir yandan işsizler kendilerini çaresiz hissediyorlar, terk edilmiş hissediyorlar, bu doğru değil. Emeklilerin sesi çıkmıyordu, 105 miting yaptık her mitingimize emeklilere davet ettik son mitinglerimiz emekli mitingine döndü, emekliler 31 Mart‘ta sandığa damgasını vurdular ve şu anda Türkiye’nin en önemli gündemlerinden bir tanesi. Asgari ücretli için de durum farklı değil, işsizler için de farklı değil. Biz ilk tarım mitingini yaptığımızda ‘Ya bu tematik mitingler ne olacak’ diyorlardı. Sekiz tane yaptık şimdi Türkiye’nin dört bir yanında çiftçiler bizim yaptığımız mitinglere katılıyorlar ya da kendileri yerel tepkilerini gösteriyorlar, mitinglerini yapıyorlar. Türkiye’nin dört bir yanında ses yükseliyor. Önümüzdeki günlerde TÜRK-İŞ’in yapacağı eylemi önemsiyoruz. Önümüzdeki günlerde kasım ayının sonunda KESK’in yapacağı eylemi önemsiyoruz.”
 
“İKTİDARI ERKEN SEÇİME ZORLAMAK VE ONLARIN UNUTTUKLARINA SAHİP ÇIKMAK HEPİMİZİN GÖREVİ”
 
“Buradan sözüme değer veren hem Cumhuriyet Halk Partili hem partili olmasa da ya da hangi görüşten olursa olsun halinden memnun olmayan herkese ortak çağrımızdır. Kim bir miting yapıyorsa, Cumhuriyet Halk Partisi yapıyorsa başımız gözümüz üstünesiniz buyurun gelin. Kim bir yerde miting yapıyorsa, örneğin geçinemiyoruz mitingi ile TÜRK-İŞ’in yaptığı miting geçmişte TÜRK-İŞ bütün eylemsizliklerine, bütün eleştirilerimize rağmen hepimizin yürekten desteklemesi, sahiplenmesi, yüreklendirmesi gereken mitingdir. Kim ‘geçinemiyoruz’ diyorsa, aldığı maaşa itiraz ediyorsa, ürünü para etmeyip buna itiraz ediyorsa onların yanında olalım. Çünkü muhalefeti, parlamento içindeki muhalefet, dışındaki muhalefet ayrımı olmaksızın hep birlikte toplumsal bir muhalefete dönüştürmek ve bu iktidarı bir şekilde erken seçime zorlamak durumundayız. 31 Mart‘ta kazandığımız başarıda yüzde 38’e varan oyda diğer partilerin oylarının olduğunu, bunun sarı kart olduğunu, onlara seçim meydanlarına söz verdiğimizi, bunu gerekçe göstererek bir erken seçim çağrısı yapmayacağımızı söylemiştim ve demiştim ki, ‘Şimdi sarı kartı gördünüz, seslerini duyma zamanı. Eğer emeklinin sesini duyarsanız, asgari ücretin sesini duyarsanız, çiftçinin, esnafın sesini duyarsanız ben bir erken seçim çağrısında bulunmayacağım. Çünkü o zaman geçim olur ama duymazsanız o zaman geçim olmazsa seçim olur’ demiştik. O günden bugüne hükümet, bu bahsettiğim kırılgan kesimlerle ilgili parmağını oynatmadı. Asgari ücreti zamlamadı, emekli 10 bin alıyordu 12 bin 500 yaptı. Ocak ayındaki 10 bin lira, 12 bin 500 lira oldu. O 12 bin 500 lira ocaktaki 8 bin liranın alım gücünde şu anda. Yani daha dokuz ay geçmiş, eldeki para 2 bin lira daha zayıflamış, işlevsizleşmiş, satın alma gücü düşmüş. O yüzden hep birlikte itirazı yükseltmek, bu iktidarı erken seçime zorlamak, erken seçimden sonra da onların unuttuklarına sahip çıkmak hepimizin görevi.”
 
“TOPLUMUN TEK UMUDU CUMHURİYET HALK PARTİSİ’DİR”
 
“Sizler de illerinizle yapılacak tüm yoksulluğa karşı, işsizliğe karşı, geçinememeyi vurgulayan ya da tarım ürünlerine verilen fiyatların zor durumda bıraktığı çiftçilerimize sahip çıkan tüm eylemlere destek olun, oralara katkı sağlayın, oralara katılmak isteyenlerin ihtiyaçlarını karşılayın. Çünkü hepimiz biliyoruz ki artık toplumun tek umudu Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bütün dertlerin vardır çaresi o da Cumhuriyet Halk Partisi diyoruz. Ben her birinizi bugüne kadar yaptıklarınız için kutluyorum, yapacaklarınız için başarılar diliyorum. Ve şunu biliyorum ki sizler yoksulun halinden anlayan, işsizin halinden anlayan, gençlerin dilinden konuşabilen, yaşlılara hürmetini, saygısını eksik etmeyen, toplumun sosyal liderlerisiniz. Size bakan Cumhuriyet Halk Partisi’ni, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bakan gelecekteki güzel günleri görsün. Her birinizi ayrı ayrı saygıyla selamlıyorum. Kolay gelsin. Sizlerle gurur duyuyorum. Bundan sonra da sizlerle birlikte çok güzel işleri başaracağımıza yürekten inanıyorum. Yolunuz açık olsun.”
Kaynak : istanbulgerceği.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları