Meriç Tafolar röportajı; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP halkın partisiyse, halka güven vermesi lazım."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP halkın partisiyse, halka güven vermesi lazım. Her kafadan bir ses çıkarsa ortak söylem geliştiremeyiz ve halka güven veremeyiz. Bu sorumluluk sadece genel başkana değil, partide olan herkese düşen bir sorumluluktur. Eski yöneticilere de düşen bir görevdir” dedi. Kılıçdaroğlu, iki günlük kurultay maratonunun ardından
Milliyet ekibini konuk etti. CHP Genel Merkezi’ndeki söyleşide Kılıçdaroğlu’na yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Kurultaylar nasıl geçti?
- İnşallah kongrelerde birşey çıkmaz diye başladık. Bir iki ufak gerginlik var ki, her kongrede olur bunlar. Güzel iki kongre yaptık. İkinci kongrede zaten ündemi hazır bulduk. Cumhuriyet tarihinin en kısa kongreyi yaptık.
CHP’nin kurucu ilkelerden uzaklaştığı yorumları yapılıyor. İdeolojik bir kopma mı olacak?
- Bu tür iddialar zaman zaman dile getiriliyor ama CHP, belli bir dünya görüşüne, ideolojiye ve tarihe sahip olan bir parti. Sıradan bir parti değil. Kendi tarihimizi çok iyi bilmek zorundayız. Çok iyi anlatmak zorundayız. Yeri geldiğinde yüzleşmek durumundayız. Eksikliklerimizden, hatalarımızdan gocunacak halimiz yok. Cumhuriyetin temel değerlerinden kopmak gibi birşey söz konusu değil. Çünkü cumhuriyetin temel değerleri benim anlayışıma göre çağdaş uygarlıktır. Bundan vazgeçmek değil tam tersine bunun bir an önce gerçekleşmesi için mücadele etmesi gereken bir siyasi partiyiz biz. Onun dışında Atatürk’ün devrimlerinden, ilkelerinden vazgeçmek gibi birşey söz konusu değildir. Çağdaş uygarlığı Mustafa Kemal hedef göstermiştir. Bütün mesele şu: Çağdaş uygarlık söyleminde kim daha samimi? Örneğin 4+4+4 çağdaş uygarlık hedefinde bizi geriye götürecek bir modeldir. Hem çağdaş uygarlık diyeceksiniz hem anlayış olarak da dünya görüşü olarak da çağdaş uygarlığa ters bir yapıya alkış tutacaksınız. Bu doğru değil.
YENİ YOL HARİTASI NASIL?
CHP’nin sizi yönetiminizde sağcılaştığı, sağa yaklaştığı eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?eleştirisi?
- Bizim bazı söylemlerimiz öteden beri CHP’nin pek kullanmadığı söylemler. “Halkın değerlerine saygı duymak” gibi. Bu sağcılaşmak değil, halkla beraber olmaktır. İnsanın inançlarına, kimliğine saygı duymak, bu da sağcılaşmak değil, tam tersine sol değerlerle örtüşen bir söylem değil. İnanç konusunda, insanların biraraya gelip, inançlarını yaşamalarını olağan karşıladık. Bunu sağa kaymak olarak yorumluyorlar. Tam tersine. İnsanlar inanç temelinde biraraya gelebilir ama onun siyasallaşmaması ve siyasete yön vermemesi gerekir.
Cemaatleri mi kastediyorsunuz? Örneğin Gülen cemaatine nasıl bakıyorsunuz?
- Ben somut olarak Gülen cemaati veya bir başka cemaat, bunlara girmek istemiyorum. Ama inanç temelli insanlar, kendi inancını yaşamak için biraraya gelebilirler. İnancı siz sorgulayamazsınız. İnanç, insanların aileden gelen kültürle edindikleri bir olgudur. O, insanla Allah arasındaki bir ilişki. Ancak cemaatlerin siyasal güç gibi gösterilmesi doğru değil. Siyasete, bürokrasiye yönelmek gibi olgular doğru değil.
Halka ulaşmak için yeni bir yol haritasından sözettiniz. Bu yol haritasının temelleri nedir?
- Halka ulaşmanın yolu, halkın sorunlarını sağlıklı saptayıp, onlara sağlıklı çözümler üretmektir. Sorunların nasıl çözüleceğini onlara anlatmaktır. Budur halka gitmenin yolu. Yoksa halka gidip onun inançlarını, etnik kimliğini sömürmek onu siyasette kullanmak değildir. Bunlar etik de değil, ahlaki de değil.
PARTİ 2’YE BÖLÜNDÜ MÜ?
Yeni CHP, eskisinden nerede farklı olacak?
- Yeni CHP algısını şuradan başlatabiliriz: Daha demokratik bir tüzük getirdik. Merkezdeki güç örgütlere kaydı büyük ölçüde. Kadın siyasette çok daha egemen olacak. Cinsiyet kotası getirdik. Gençler için kota getirdik. Türkiye’de değil dünyada da etkin olmaya çalıştık. Bugün AB’de biz CHP olarak doğrudan teknik düzeyde ilişki halindeyiz. Batıdaki sosyal demokrat ve sosyalist partilerle ilişkilerimiz çok daha iyi. Bireyin hak ve özgürlüklerini öne çıkardık. İnsan haklarını öne çıkardık.
Sayın Baykal’la birkaç kez görüştünüz. Genel değerlendirme, kurultaylara katılmayarak hata yaptığı yönünde.
- Evet, kendisiyle iki kez görüştüm. Bütün eski genel başkanları telefonla davet ettim. Hata etmiş midir, bu konuda yorum yapmam. Gelseydi mutlu olurdum.
Partide ikiye bölünmüş görüntüsü oluştu.
- Bir kopma olacağını zannetmiyorum. Ben ideolojiden fazla kişisel bir ayrışma olduğu kanısındayım. Onun da partiden bir kopma şeklinde olacağını düşünmüyorum.
TASFİYE OLACAK MI?
Kurultaydan önce, “Gelmeyeni tarih affetmez” dediniz. “Artık yumruğumu masaya vuracağım, bedelini öderler” dediniz. Bir tasfiye sürecine mi gideceksiniz?
- Elbette her kafadan bir sesin çıkması halkın kafasını karıştırıyor. Karşımızda bir AKP medyası var. Bizim A dediğimizi B olarak yazıyorlar.Bizim arkadaşlarımızın da buna hazırlıklı olması lazım. Bu konuda çok dikkatli bir üslup takınmaları lazım bütün arkadaşlarımın. Eğer bu olumlu görüntüyü pekiştirebilirsek, iktidar olmanın yollarını halk bize açar. Ama bu görüntüyü aşamazsak bizim iktidar olma şansımız çok zor.
Tasfiye olarak mı?
- Hayır. Ben şuna inanıyorum. Benim söylediklerimde bir yanlışlık varsa, o zaman çıkıp birisi der ki; sayın Genel Başkan her kafadan bir sesin çıkması normaldir desin o kişi. Görelim bakalım kim bu kişi? Halka güven vermenin temeli ortak söylem, ortak politika geliştirmek ve bunu dillendirmekse, herkesin buna uyması lazım. Uymayan kişi partili değildir. Partili olmayan birisinin de CHP çatısı altında yeri yoktur zaten.
Baykal ve Sav ile tamamen yollar ayrıldı mı?
- Yollarımızın tümüyle ayrıldığını söylemek doğru değil. Onlar uzun yıllar partiye hizmet etmiş kişiler, Partinin dışındaymış gibi görmek doğru değil.
TÜRBANDAN KASTI NE?
Sayın Sav, “sel gider kum kalır” dedi? Sizin kiracı olduğunuzu söyledi.
- Bizim partimizin programı, tüzüğü açık. Bunları kabul eden, bu düşünceleri dillendiren herkes CHP’lidir. CHP’nin sahibi halktır. Biz şimdi bir hazırlık daha yapıyoruz. Programı değiştiriyoruz. 350-400 sayfalık bir programımız var, olmaz böyle bir program. Program; net hedefler ortaya koyan, kısa, yalın bir program olmak durumundadır. Bunun için İngiliz İşçi Partisi’nden, Almanya’daki SPD’ye kadar programlarını getirdik. Arkadaşlan çalışıyor. Bizim tarihimizle beraber bu programları da ele alacağız.
“Kılıçdaroğlu laiklikten hiç sözetmiyor, AKP’nin tabanından oy almaya çalışıyor” deniliyor. Türbanın serbest bırakılması mıdır kastınız?
- Kılık kıyafet konusu siyasetin konusu olan bir alan değildir. Ancak böyle bir algıyı AKP kanadı yaratmaya çalışıyor. CHP niye karşı olsun? Bu algıları yıkmak istiyoruz. Bu ortaçağ siyasetidir. 21. yüzlılın siyaseti kişinin varolan sorunlarını çözmeye odaklanan siyasettir. Bütün partililerime seslendim. Bu konulara girmeyin, bu konular bizim konumuz değil. Kılık kıyafet bugünden yarına değişecek birşey değildir. Kadın siyasete daha fazla girerse, bu tartışmaların çoğu bitecektir. Hangi bölgede yaşarsa yaşasın her kadın koşulsuz kızının okumasını istiyor. Benim kızım, benden daha iyi olsun diyor. Bunu annemden biliyorum. Annem okuma yazma bilmezdi, en büyük arzusu okuma yazmayı öğrenmekti. Bu tablo, Türkiye’nin bundan sonraki gelişimi açısından çok önemli.
CHP neden düşük?
Kamuoyu yoklamalarında CHP düşük görünüyor. Neden böyle oldu?
- Seçimlerde beklediğimiz hedefi yakalayamadık. Yüzde 26 olması hem bizde, hem tabanımızda bir moralsizlik yarattı. Daha yüksek bir hedefimiz vardı. Bu moralsizlik var tabii. Bunun verdiği bir tablo çıktı ortaya. Parti içinde söylem birliğinin gelişmemesi ve sanki birbirine girmiş bir yapının seçimden hemen sonra partinin kendi iç tartışmaları olması, o dediğimiz tartışmaları etkilemiş olabilir. Ama biz ortak söylemi geliştirebilirsek, iyi bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum. Yerel seçimler çok farklı, orada hedef koymak çok zor.
Milliyet-Meriç Tafolar