Davutoğlu'nun okuldan attırmak istediği kadın Google'a mühendis oldu
Ahmet Davutoğlu, üniversitede hocayken öğrencisi olan Hale Dönertaşlı'yı para karşılığı başkalarının ödevlerini yaptığı için okuldan attırmak istedi. Affedildi ve o Google'da 7 yıl mühendislik yapıp Türkiye'ye döndü.
Dr. Hale Dönertaşlı'nın Hürriyet'ten Ayşe Arman'a verdiği röportaj şöyle:
Sizi tanıyalım?
Ben Hale Dönertaşlı. İstanbul’da doğdum. Aslen Konyalıyım. Son 15 yıldır Amerika’da, Google’da mühendislik yapıyordum. Artık tecrübelerimi ve bilgi birimimi ülkeme taşımak istiyorum...
Harikaymış... Eğitim?
Doktoradan önce 2 üniversite (Bilgisayar Mühendisliği ve MIS) ve 3 Master (Bilgisayar Mühendisliği
Matematik Mühendisliği ve Teknoloji Kalitesi) bitirdim.
Zorunuz neydi? Neden bu kadar çok okudunuz?
Özel bir üniversitede Matematik-Bilgisayar bölümünde burslu okurken, paraya ihtiyacım vardı. Arkadaşlarımın ödevlerini yaparak para kazandığımı MIS Bölüm başkanı (Eski başbakanımız Ahmet Davutoğlu) duyunca, disipline verildim. Tüm bursum iptal edilecek ve okuldan atılacaktım. Kendi bölümümdeki hocalarım beni yalvar yakar kurtarmaya çalışırken, af için şart koşuldu. Bana aylık harçlık verilecek ama ben de karşılığında 2 bölüm bitirecektim ve bir daha başkalarının ödevlerini yaparak para kazanmayacaktım! İkişer üçer bitirmeye alışınca master’da da böyle devam etti...
Müthişsiniz! Peki sonra ne yaptınız?
Sonra yeşil çayın faydalarını keşfettim!
Nasıl yani?
Çantamda, içerim diye yeşil çay dolaştırıyordum. Bir gün Bahçeşehir Üniversitesi’nde master’dayken kantinde Hintli bir adam, yana yakıla derdini büfedeki adama anlatmaya çalışıyordu. Yeşil çay istiyordu ama kantinde yoktu. Ben de çıkardım çantamdan verdim. Dersten çıktıktan sonra baktım, dekanın odasının önünde sıra var, “Ne sırası bu?” diye sordum. Amerika’dan bir dekan gelmiş orada okumak için 10 kişi seçip götürecekmiş. Ama sırada 50 kişi var! Ben de tabii girdim sıraya, 51. olarak. Rektör geldi, “Sen zaten master yapıyorsun, bu sıra lisans için!” dedi ve beni sıradan çıkarttı. Ama ben Amerika’ya gitme hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Tam arkamı dönerken, odadan bizim Hintli çıktı! Yine yeşil çay istiyor. Göz göze geldik, ben hemen hazırlayıp getirdim çayını. Verirken de “Sizinle görüşmek istiyorum!” dedim ve sıradan çıkarıldığımı söyledim. O da, “Sıra senin!” dedi ve hemen laptop’ımı açıp projelerimi anlattım. 1 hafta sonra Amerika’daki okula kabulüm ve bursum geldi! Gidiş o gidiş 15 yıl orada kaldım!
Doktoranızı nerede tamamladınız?
Stanford ve Trinity College Üniversite’lerinden dersler aldım, Beykent Üniversitesin’de de tezimi tamamladım. Tezimin temelleri Google Silikon Vadisi’nde başladı. Doktora tezimde Google ve Facebook SDN (software defined networks) mimarilerinin eksikliklerini tamamlıyorum.
Google’da çalışmak nasıl bir şey? Biz mi gözümüzde büyütüyoruz, yoksa gerçekten önemli bir şey mi?
Google’a girdiğim ilk hafta, “Beni yanlışlıkla aldılar. Ne zaman kovacaklar acaba?” diye düşünerek geçti. Patronum dedi ki, “Kampüs büyük, keşfetmek için elektrikli scooter’ı kullanmayı öğren. Park alanında scooter ile pratik yaparken eğilen direktörümüze arkadan daldığımda da kovmadılar! Cuma günü geldi çattı, TGIF partisi yapılıyor, yeni başlayan Noogler’lar (New Googler’lar) olarak bize helikopter şapkası taktılar. Takımımın yanına gittim, bisiklet taytı ve parmak arası terlik giyen biri geldi ve bana, “Google’da en çok neyi sevdin?” diye sordu. Ben de, “En çok bedava yemekleri, çikolataları!” dedim. Projemi sordu, “Gizli bilgi” dedim, “Böyle şeyler sorulmaz!”. Güldü. Meğerse soruları soran Larry Page’miş. Ben Larry Page olsam smokinle dolaşırdım, nerden bileyim. 7 yıldır da kovmadılar.
Orada hiçbir yerde edinemeyeceğiniz hangi tecrübeleri kazandınız?
Dünyanın en büyük bilgisayar ağ alt yapısını görebileceğiniz bir yer orası. Veriyi bütün dünyaya kesintisiz ulaştıran bir platform. Defalarca uzun vadeli projeleri bulunduğum takımla birlikte tamamlama fırsatım oldu. Çok şey öğrendim...
Neler onlar?
Çok çalışma ve istikrarlı olmanın yanında en önemli şeyin güven verici olmak olduğu. Google her hafta onlarca mühendisi işten çıkardı, küçücük bir sırrı ifşa ettiler diye, hiç acımadılar. Her şey gizli bilgi! Bir gün Lady Gaga, bizim grubu ziyarete gelecekti. Takımdaki arkadaşlarımızdan biri heyecanla bunu sosyal medyada paylaştı. Yarım saat içinde eşyalarını topladığını görmek çok üzücüydü. Kendi adıma Silikon Vadisi bana, başlamanın, gerçekten bitirmenin yarısı olduğunu öğretti. Hiçbir savaşın plansız kazanılmadığını ama hiç bir savaşın da, plana göre kazanılmadığını öğretti. Çok başarısızlığım oldu. Tam başardık derken, başa geri sardık. Uzmanlaştıkça, filmin son karesini ilk karede görmeyi öğretti. Ve en önemlisi büyük hayaller kurmayı ve projeler geliştirmeyi öğretti. Şimdi de böyle bir projem var...
Nedir o?
Silikon Vadisi’ni Türkiye’ye taşımak! Yol haritasında engebeler olsa da bir hayal değil bu, kapsamlı büyük bir proje! Üniversitelere gittiğim konferanslarda sık sık detaylarını anlatıyorum. Ve beni dinleyen gözlerde müthiş bir ışık görüyorum!
Sizce ne kadar gerçekçi bir proje bu?
Bence çok gerçekçi bir proje. Bakın şöyle bir durum var: Silikon Vadisi’ndeki beyinler, yakın bir zamana kadar orada kalmayı tercih ediyordu. Doğru, o bölgenin hâlâ bir rakibi yok dünyada. Ama kariyerden daha değerli şeyler de var insanlar için. Saygı gibi. Trump’ın, Müslümanlara nasıl davrandığını görüyoruz. Vizeleri bir veriyor, bir alıyor. Ortalama proje sürelerinin 3-4 yıl olduğu bir ortamda, böyle bir tedirginlik varken Silikon Vadisi’ndeki projeler yarım kalmaya başladı. Çünkü her projede takımın en az yüzde 30 40’ını oluşturan, Müslüman mühendisler ya da bir proje yöneticisi var. Bu insanlar, kendi statüleri ya da eşlerinin durumu yüzünden kendi memleketleri Hindistan’a ya da Pakistan’a göç etmek durumunda kaldılar. Aynı durumdan muzdarip Silikon Vadisi mühendisleri bir araya geliyor ve hedef belirleyip proje üretmeye devam ediyorlar. Ama ne var ki, dünya piyasasında daha merkezi bir yerde konumlanmak istiyorlar. Batı’ya en yakın ülke olarak da oklar Türkiye’yi gösteriyor...
Yani Trump istemeden de olsa Batı’dan Doğu’ya bir beyin göçü yarattı öyle mi?
Evet ve bindiği dalı resmen kesmiş oldu. Kelebek etkisiyle başlayan bu dalga, gittikçe büyüyor ve göçmen Silikon Vadisi beyinleri, yukarıda bahsettiğim tohumun iksirini oluşturmaya hazırlanıyor. Bu takımı oluşturacak kişiler, bilgilerini Türk gençliğine aktaracak. Ben bunlardan sadece birisiyim. Ben bağlantıda olduğum direktör ve mühendislerden, beyin göçü ivmesinin her ay arttığını görüyorum. Öncelikle ülkemizin acil ihtiyaçları belirlenmeli ve hızlı manevra yapabilen, Google’dan göçmüş beyinlerle ilk takımı kurmalıyız. Kıdemli mühendisler bizim parlak Türk mühendislerimize Silikon Vadisi tecrübelerini aktarıp yol gösterecekler.
İyi de Türkiye’den de genç insanların beyin göçü söz konusu...
O beyinler, Türkiye’de aradıkları karşılığı bulamadıkları için gidiyorlar. Ben de zamanında onlardan biriydim. Açıkçası benim gitmeleriyle ilgili bir kaygım yok. Gidip öğrensinler ama ülkelerine geri getirsinler. Ben bu platformu oluşturacağımıza inanıyorum. Geri döndüklerinde çoktan başlamış bir şeyin parçası olacaklar...
TÜRK GENÇLİĞİNE GÜVENİYORUM
“Burası Türkiye, yolunu keserler!” diyorlar bana. Aselsan’ın mühendislerini örnek veriyorlar. “Şaibeli bir biçimde uçak kazasında hayatını yitirdi!” diyorlar. Ama ben böyle şeylere kulak asmıyorum. Önemli olan bir yerden başlanması. Google’dan öğrendiğim felsefeye göre, mükemmeli hazırlamaktan çok, işin bitmiş olması önemli! Hedef de sürekli hareket halinde ve bizim bilişim çağında kaybedecek daha fazla zamanımız yok. Bu bir ekip işi, ben Türk gençliğine güveniyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları