DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: Türkiye’de artan siyasi gerilim ekonomiyi de olumsuz etkiliyor!
Eş Genel Başkan Bakırhan, dünya ve Ortadoğu’da artan kaos ve gerilimlere dikkat çekerek Türkiye’de halkların bu olumsuzluklardan etkilenmemek için verdiği demokratik mücadeleyi vurguladı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik krizlerine işaret ederek, barış ve çözümün ülkenin kaderi olduğunu vurguladı. Akdeniz Belediyesi'ne yapılan kayyım atamalarını ve siyasi darbeleri eleştiren Bakırhan, ekonomik dengesizlikler ve artan toplumsal gerilimlere karşı demokratik mücadeleye ve toplumsal birliğe vurgu yaptı. Ayrıca, “Ekmek ve Adalet Buluşmaları”nı “Ekmek, Adalet ve Barış Buluşmaları” adıyla genişleterek, açlık, adalet ve barış talebini güçlendirme niyetini duyurdu. Bakırhan, barışın hem onur hem de gurur kaynağı olduğunu belirterek, Kürt sorununa demokratik çözümlerin şart olduğunu ve halkların iradesine yapılan müdahalelere karşı çıktığını ifade etti.
SONDAKİKA, Eş Genel Başkan Bakırhan'ın Konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
Dünya ve Ortadoğu’daki kaos ve Türkiye’de demokratik mücadele
Bakırhan, dünya ve Ortadoğu’da artan kaos ve gerilimlere dikkat çekerek Türkiye’de halkların bu olumsuzluklardan etkilenmemek için verdiği demokratik mücadeleyi vurguladı. Ancak iktidar ve yargının “toplumu daha da huzursuz hale getirme peşinde gibi göründüğünü” söyleyerek, iktidarın siyasi ve hukuki uygulamalarını eleştirdi.
Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanması ve tutuklamalar
Bakırhan, 31 Mart seçimlerinde Mersin Akdeniz’de farklı etnik ve inanç gruplarının ortak iradesiyle seçilen Belediye Eş Başkanları Hoşyar Sarıyıldız, Nuriye Arslan ve dört belediye meclis üyesinin tutuklanmasını “halkların iradesine karşı yeni bir siyasi darbe” olarak değerlendirdi. Ardından Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanmasının, “seçilmiş temsilcilerin halkla iç içe, şeffaf bir yönetim anlayışına” vurulan bir darbe olduğunu dile getirdi. Bu belediyenin açlıkla mücadele, dil ve kültürün korunması, gençlere eğitim desteği gibi çalışmalar yürüttüğünü hatırlatan Bakırhan, kayyım atamasının özellikle yoksullar, farklı inanç ve kültürlere mensup yurttaşlar ve gençlerin geleceklerine yapılan bir müdahale olduğunu söyledi.
Beşiktaş Belediyesi’ne yönelik "operasyon"
Bakırhan, İstanbul Beşiktaş Belediyesi’ne düzenlenen operasyonu da kınadı. Gözaltına alınan Belediye Başkanı ve belediye görevlilerinin derhal serbest bırakılmasını talep ederek, bu tür adımların demokratik ortamı daha da gerdiğini ifade etti.
Ekonomik dengesizlikler ve zamlar
Türkiye’de artan siyasi gerilimin ekonomiyi de olumsuz etkilediğini savunan Bakırhan, 2024 yılında enflasyon oranının yüzde 44,38 açıklandığını; buna rağmen memur, memur emeklisi, SSK ve Bağ-Kur emeklisi maaşlarına daha düşük oranda zam yapıldığını söyledi. Vergi ve harçlara yüzde 44 oranında zam yapılırken, emekçi kesimlerin gelirine yeterli artışın yansımadığını belirtti. Bakırhan bu durumu, “maaş artışlarının kısa sürede eridiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir tablo” olarak niteledi.
Devlet garantili projeler ve ‘Kur Korumalı Mevduat’ eleştirisi
Hükümetin yandaşlara verdiği ihalelerin kamu kaynakları üzerinde büyük bir yük oluşturduğunu örneklerle anlatan Bakırhan, Kuzey Marmara Otoyolu projesinde verilen döviz garantisini ve sık sık yapılan enflasyon zammını eleştirdi. Ayrıca “Kur Korumalı Mevduat” uygulamasının devlete maliyetinin 900 milyar TL’ye ulaştığını, ancak döviz kurlarını düşürmekte etkili olmadığını söyledi. Bu tür uygulamaların faturasının yine işçi, emekçi ve yoksul kesimlere çıkarıldığını savundu.
Kaynakların savaşa aktarılması ve toplumsal maliyet
Bakırhan, hükümetin “savaşa” harcadığı kaynakları da gündeme getirdi. Suriye’deki çatışma ortamına işaret eden Bakırhan, bir öğretmenin Suriye’deki bir çete üyesinden daha az maaş aldığını öne sürerek bu yanlış politikalara tepki gösterdi. Ekmeğe yapılan zamlara “Sağlıklı Yaşama Geçiş” diye yaklaşmanın halka hiçbir fayda sağlamadığını; SGK, Ziraat Bankası, Halk Bankası gibi kurumların “görev zararı” adı altında trilyonlarca lira zarar ettirildiğini ifade etti. İşsizlik Fonu’nun büyük bölümünün sermayeye aktarıldığını, oysa işsizlere sadece yüzde 13’lük bir pay ayrıldığını belirten Bakırhan, bu anlayışla ekonomide adaletin sağlanamayacağını savundu.
“Ekmek, Adalet ve Barış Buluşmaları”
DEM Parti olarak yaz boyunca “Ekmek ve Adalet Buluşmaları” düzenlediklerini hatırlatan Bakırhan, bu çalışmaları şimdi “Ekmek, Adalet ve Barış Buluşmaları” adıyla genişlettiklerini duyurdu. Açlığa ve haksızlığa karşı mücadele eden herkesle bir araya gelerek adalet, barış ve eşitlik talebini büyüteceklerini söyledi.
Kuzey Doğu Suriye ve SİHA saldırıları
Ortadoğu’daki barış imkânlarına da değinen Bakırhan, Kuzey Doğu Suriye’de gazetecilik yaparken SİHA saldırılarında hayatını kaybeden Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın cenazelerinin memleketlerinde toprağa verilmediğini vurguladı. Bu tutumun barışı zedelediğini ifade ederek, “Barış imkanı, halklara, inançlara ve doğaya saygı duyulduğu zaman doğar” dedi. Bakırhan ayrıca Tişrin Barajı’nda canlı kalkan olanlara yönelik bombalı saldırıları kınadı ve Dışişleri Bakanlığı’nın barış söyleminin samimiyetinin sorgulanması gerektiğini belirtti.
Alevi toplumuna yönelik tehditler ve Kürt sorunu
Suriye’deki Alevi toplumunun büyük bir katliam tehdidi altında olduğunu, Türkiye’de de Alevilere yönelik “siyasal Alevi” gibi söylemlerle tehlikeli bir dil kullanıldığını savundu. DEM Parti olarak Alevilere ve kutsal mekânlarına yönelik nefret söylemi ve saldırı girişimlerini şiddetle kınadıklarını dile getiren Bakırhan, Kürt sorununun ise “demokrasi, eşitlik, adalet ve özgürlük meselesi” olduğunun altını çizdi.
Demokratik çözüm ve otoriter yapıyla mücadele
Kürt sorununun tarihsel süreçte devletin sert müdahaleleriyle daha da derinleştiğini söyleyen Bakırhan, bu sorunu “terör” kavramı altında dar ve manipülatif bir şekilde ele almanın büyük bir hata olduğunu belirtti. Medyanın kullandığı dile de eleştiri getiren Bakırhan, “Reyting uğruna gerçekler çarpıtılmamalı” dedi. Kürt sorununun çözümünün, Türkiye’deki otoriter yapıları gerileterek demokrasiyi güçlendireceğini ifade eden Bakırhan, herkesin büyük sorumluluk taşıdığını, çözümün toplumun tüm kesimlerini olumlu etkileyeceğini kaydetti.
“Barış ve çözümün kaderi, Türkiye’nin kaderidir”
3. yolu ve demokratik yaklaşımı benimsediklerini söyleyen Bakırhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da sarf ettiği “Diyarbakır’ın huzuru, Türkiye’nin huzurudur” sözlerini hatırlatarak, bu huzurun ancak demokratik çözümlerle gerçekleşebileceğini belirtti. “Barışın hem onur hem de gurur kaynağı olduğunu” dile getiren Bakırhan, kayyım atamaları ve zehirli siyasi dilin tersine, devletçi düşünceden uzaklaşılarak demokratik bir zihniyetle barışın güçlendirilmesi gerektiğini savundu. Abdullah Öcalan’ın mesajlarının arkasında olduklarını yineleyen Bakırhan, barış için uzatılan elin tutulması gerektiğini söyledi.
Tüm kesimlere “Demokratik Birlik” çağrısı
DEM Parti olarak, iktidardan muhalefete kadar herkesin barış ve çözüme katkı sunması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, “Toplumda büyük bir birlik sağlandı. Siyasi partilerin çoğunluğu, dönemsel çıkarları bir kenara bırakıp demokratik çözüme destek veriyor. Bu, Türkiye için büyük bir şanstır” diyerek sözlerini noktaladı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları