loading
close
SON DAKİKALAR

Derya Sazak: Medya, hükümetin sesi değildir

Derya Sazak: Medya, hükümetin sesi değildir
Tarih: 03.05.2017 - 17:56
Kategori: Medya

Gazeteci-Yazar Derya Sazak, Can Ataklı'nın Yazıişleri programına konuk oldu.

Gazeteci-Yazar Derya Sazak, Can Ataklı'nın Yazıişleri programına konuk oldu. Sazak, 'Medyasız demokrasi olmaz. Bugün medyamız yaralı, teslim olmuş, düşmüş. Onu ayağa kaldırmadan demokrasi sağlanamaz' dedi.

Derya Sazak'ın açıklamaları şöyle:

"-70'lerde çoğulculuk ve özgürlük iklimi vardı. Ankara'da 30'dan fazla gazete ve dergi çıkardı. Toplum kendi sesini o gazete ve dergiler üzerinden duyardı. Bugün ne yazık ki böyle bir Türkiye'de değiliz. Meslektaşlarımız tutuklu. Tek kusurları gazetecilik yapmış olmak. 

-Cumhurbaşkanı partili oldu. Cumhurbaşkanı şu an sorumsuz. Vatana ihanet dışında yargılanamaz. Bugünden itibaren partili ve sorumlu. Her demeci siyaseten yorumlanacak. Diyelim ki yanlış bir iş yaptı yargılanabilecek mi? 

"Tayyipland'e doğru gidiyoruz"

-AKPM Türkiye'yi siyasi denetime aldı. Müzakereleri yürüten komisyonun üyesi açık şekilde 'demokrasi bir bütündür. Türkiye versiyonu olmaz' diye açıklama yaptı. Avrupa'nın ortak değerlerini fikir özgürlüğü oluşturuyor. Bizim ülkemizde Demirtaş, Yüksekdağ, vekiller cezaevinde, Türkiye OHAL'le yönetiliyor. Bugün Tayyipland'e doğru gidiyoruz. Daha da kötüye giderse AB ile ilişkiler koparılacak. 

Referandum sonucu yüzde 51 49 Evet. Yüzde 51'in sonuçlarını görmeye başladık. 'Partime dönüyorum' dedi. Yüzde 49'un hakları ne olacak? Biz ne diyorduk? Basının sansür altında inletilmediği, insanların sokakta korkusuzca konuştuğu bir Türkiye istedik. Türkiye'nin yarısı buna oy verdi. Biz de demokrasiyle ilgili taleplerimizi hayata geçirmeliyiz. Hala parlamento açık, yüzde 49'un temsilcisi anamuhalefet hala görevde. 

-Gazeteciler yürürken orada 100-150 tane de CHP'li vekil yürüyecek. İnsanlar cezaevindeki gazetecileri serbest bırakın diyecek. 

-Yüzde 49,5 az bir oy değil. 'Türkiye parti devleti olmaz, bu çağda tek adamla yönetilemez' haykırışına ihtiyaç var. Sokaklar bunu istiyor. 

-Havuz medyasının tetikçileri (15 Temmuz gecesi iddiası) Kılıçdaroğlu'na 14 dakikanın hesabını sordular ama 4,5 saatin hesabını sormuyorlar. Darbeciler müdahaleye başlayana kadar siz ne yaptınız da Cumhurbaşkanı darbe girişimini eniştesinden öğrendi, demiyorlar. 

-Komisyonun çağırdığı ve ifade aldığı dünya kadar insan var. Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı toplanıyor, herkes düğünde. Darbe oluyor, Genelkurmay Başkanı telefon açıp 'neredesiniz, derdest edilebilirsiniz' demiyor.

Darbe gecesinin çok önemli bir kahramanlık hikayesi var. Ömer Halisdemir'in şehit edilmesi olayı var. Semih Terzi'yi vurmasını söyleyen Zekai Aksakallı... Çocuk vuruyor kendisi de şehit oluyor.

Zekai Aksakallı, (15 Temmuz'da) Genelkurmayda toplantıdaymış. 2. Başkanla toplantı yapıyorlar. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı da yan odada. Aksakallı'ya söylemiyorlar. Sonra darbe girişimi başlıyor akşama Erdoğan'a söylüyorlar. 

-Medyasız demokrasi olmaz. Bugün medyamız yaralı, teslim olmuş, düşmüş. Onu ayağa kaldırmadan demokrasi sağlanamaz

-AKP böyle kurulmadı. O dönemde Erdoğan'la röportaj yapmıştım. Erdoğan'a 'Neyiniz yeni?' demişim. Erdoğan da 'Artık ben merkezli siyaset dönemi bitmiştir. Lider hegemonyası istemiyoruz. Kimseye biat etmeyeceğiz. Liderin gölgesi olmayacak, seçimle geldik seçimle gideceğiz' demiş.

AKP 7 Haziran'da hükümet kurdurmadı. Seçime gitti bir daha. Bellek dediğimiz böyle bir şey. 

Abdullah Gül'le de görüşme yapmıştım. Gül de "Bu program önce Tayyip beyi sonra hepimizi bağlar. Tayyip Erdoğan 'Milli Görüş gömleğini çıkardım' diyor. Din ağırlıklı siyaset yapmanın yararını görmedik' diyor. 

-Dün Deniz Baykal Abdullah Gül'ün adını telaffuz etti. Gül, Erdoğan'ın karşısına çıkmaz. 

-28 Şubat'tan 15 Temmuz'a geldiğimizde şöyle bir gerçeklik çıkıyor. 28 Şubat döneminde post-modern denilen darbe 2002'de seçimle son buldu. Askerlerin iktidardan uzaklaştırdığı AKP iktidara geldi. 

15 Temmuz sonrası OHAL uygulamaları, KHK ile işten çıkarmalar, gazetecilerin cezaevine gönderilmesi bizi 28 Şubat'ı aratır duruma getirdi. Bunun da sivil iktidar tarafından yapıldığı bir dönem. Sadece son 9 ayda yaşadığımız olaylar 28 Şubat'ı bırakın 12 Eylül'ü de arattı. 

-Referandumda hayır kampanyası tv'de propaganda yapılabildi mi? Türkiye'nin en etkili gazetelerinden Hürriyet'te hayır yazısı çıktı mı? Orhan Pamuk'un hayır dediği yazısı yayınlanmadı

-Cumhuriyet yazar yöneticileri 6 aydır tutuklular, İddianame daha yeni çıktı. Gazetenin yayın politikası değişmiş. Yayın politikasından gazeteciler ve okur sorumludur. 

-15 Temmuz'dan sonra cemaat operasyonu geldi. Şahin Alpay hapiste. Adamın ömrü darbelere karşı çıkmakla geçmiş. Onu darbecilikten tutuklatmak işkence. Hayatı boyunca AKP'nin kapatılmasına, Türkiye'nin radikal islama kaymasına karşı durmuş. 

-Gazeteci itiraz etmeli ki yönetimleri yanlışlarından döndürsün. Küba krizi sırasında ABD Küba'ya çıkarma yaptı. Kennedy bunun Washington Post'a sızdığını düşünüyor. Washington Post'tan rica ediyor 'askerimizin güvenliği, ABD'nin ulusal çıkarı için haber yapmayın' diyor. Washington Post haber yapmıyor, çıkarma fiyaskoyla sonuçlanıyor, rezil oluyorlar. Kennedy anılarında 'engel olmasaydım da bunu tartışıp bu duruma düşmeseydik' diyor. 

1 mart'ta işgale girmedik, büyük prestij kazandık. Medya hükümetin aracı, sesi değildir."




Vişne Haber Ajansı














ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları