19 Nisan 2017 tarihinde DİSK Genel Merkezinde, Referandum ve 1 Mayıs gündemleriyle toplanan DİSK Başkanlar Kurulu, aşağıdaki yer alan konuları görüşerek aldığı kararları kamuoyu ile paylaştı.
19 Nisan 2017 tarihinde DİSK Genel Merkezinde, Referandum ve 1 Mayıs gündemleriyle toplanan DİSK Başkanlar Kurulu, aşağıdaki yer alan konuları görüşerek aldığı kararları kamuoyu ile paylaştı. İşte o sonuç bildirgesi:
"Bilindiği gibi 3 Şubat 2017 tarihinde toplanan DİSK Başkanlar Kurulu,
halkoyuna sunulan Anayasa değişikliği teklifine dair usulden ve esastan
eleştirilerini sunmuş ve bu eleştiriler ışığında "Memleketin ve işçilerin
geleceği için HAYIR” demiştir. O günden bugüne usulden ve esastan
eleştirilerimizi pekiştirecek, bu eleştirilerin haklılığını ortaya çıkaracak
bir dizi gelişme yaşanmıştır. Bu eleştirilerimizi bugün yaşananların
ışığında hatırlatmak isteriz:
- DİSK Anayasa değişikliği teklifinin "TBMM'den
olağanüstü bir hızla, medyadan, hatta vekillerden kaçırarak, muhalefeti
susturarak, hukuka aykırı açık oylamalarla, kavga gürültü içinde
geçirilmiş olmasını” eleştirmiştir. Referandum süreci de bundan farklı
yaşanmamıştır. Adaletsiz, eşitsiz, hukuksuz, manipülasyona dayalı kampanya
sürecine tanık olunmuş, kamu kaynakları pervasızca kullanılmış, kamu
idarecileri hukuka aykırı biçimde açıkça taraf olmuş, işçilerin ve kamu
çalışanlarının oy tercihleri türlü baskılarla tahakküm altına alınmaya
çalışılmış, açık oylamaya dair bir dizi görüntü ortaya çıkmış,
hapishanelerin muhaliflerle doldurulduğu bir ortamda ve OHAL koşullarında
bir referandum gerçekleştirilmiştir. Oy verme ve sayım aşamasına dair
sonuçları değiştirebilecek ciddiyette itirazların ve uluslararası
gözlemcilerin tespitlerinin YSK tarafından görmezden gelinmesi, YSK'nın
kendini TBMM'nin yerine koyarak "mühürsüz pusula ve zarf”ların
geçersizliğine dair yasayı yok sayması, sonuçların meşruluğunu daha da
tartışmalı hale getirmiştir.
- DİSK Başkanlar Kurulu 3 Şubatta "Anayasa
değişikliklerinin içeriği hakkında halkın bilgilenmesi, sağlıklı bir
kamuoyu oluşturacak biçimde tartışma yürütmesi sistematik olarak
engellenmiştir. Anayasa gibi hayati bir konuda bu şartlarda yapılacak bir referandumun
meşruluğunun ciddi biçimde zedelendiğini düşünüyoruz” değerlendirmelerine
yer vermişti. Anayasa değişikliklerinin tartışılması kampanya sürecinde de
sistematik olarak engellenmiştir. Muhalefetin kitle iletişim araçlarını
kullanması sınırlanmış, birçok toplantı yasaklanmış veya zor kullanarak
bastırılmış, değişikliğe "Evet” kampanyası yürütenler ise Anayasa'nın
18 maddesini anlatmak yerine, yurttaşların HAYIR diyen yarısını
düşmanlaştırıcı bir söylem izlemiştir.
- Anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğunu hatırlatan
DİSK Başkanlar Kurulu 3 Şubat 2017'de şu değerlendirmelere yer
vermişti: "Ülkenin yarısının evet dediği, yarısının hayır
dediği, büyük bir bölümünün içeriğini bilmediği bir Anayasanın iddia
edildiği gibi "güçlü Türkiye”yi yaratmasının imkansız olduğunu;
tersine siyasi istikrarsızlık, kutuplaşma ve kriz getireceğini görüyoruz”.
Sonuçlar ortadadır. Neredeyse yarı yarıya çıkan evet ve hayır oyları
tablosu, toplumun ikiye bölündüğüne işaret etmiş, anayasa oluşumu için
gerekli toplumsal uzlaşma kesinlikle oluşmamış, Türkiye'de bu
kapsamdaki bir anayasa oylamasına şimdiye dek verilmiş en zayıf destek
alınmıştır. Ülkenin yarısı bu Anayasaya HAYIR derken, ülkenin
ekonomik, kültürel, politik sürükleyicisi olan büyük kentler başta olmak
üzere il ve ilçe merkezlerinde çoğunluk HAYIR demiştir. "Güçlü
Türkiye” hedefinin güçlü dinamiklerinin HAYIR demiş olması; toplumun
yarısının her türlü baskıya/manipülasyona ve tek taraflı propagandaya
rağmen bu Anayasayı reddetmesi göz ardı edilerek bu ülkenin geleceğine
dair bir plan yapılamaz.
- DİSK'in Anayasanın esasına ilişkin itirazlarının
haklılığı da bu süreçte yaşananlarla bir kez daha gözler önüne
serilmiştir. Daha referandum sonuçları kesinleşmeden, yeni rejime
dair emareler ortaya çıkmıştır. Yargının yürütmenin vesayetinde olmasının
sonuçları YSK'nın TBMM'nin çıkardığı yasayı çiğnemesiyle görülmüş, YSK'nın
hukuksuz kararına karşı demokratik haklarını kullananlara karşı bir cadı
avı başlatılmıştır. OHAL ilan edilip meclis tatile sokulmuş, ülkenin
kararnamelerle yönetilmek istendiği bir kez daha anlaşılmıştır.
- 50'nci yılını kutlayan DİSK, bu süreçte tarihsel
görevini yerine getirmiş olmanın gurunu taşımaktadır. Referanduma sunulan
Anayasa değişikliği teklifinin Türkiye demokrasisini olduğu kadar
işçilerin haklarını da tehdit eden, emekçilerin talepleri ve özlemleri ile
hiçbir biçimde uyuşmayan içeriği konusunda DİSK yoğun bir çalışma ile
geniş kitlelere ulaşmıştır. ILO, ITUC ve OECD verilerine dayanarak
hazırlanan araştırma raporumuzda, dünya örnekleriyle de karşılaştırarak,
başkanlık rejimlerinde parlamenter rejimlere göre işçi haklarının ve
sendikal hakların daha çok gasp edildiği, insani gelişmenin çok daha düşük
düzeyde olduğu ortaya konmuştur. Anayasa maddelerinin işçilere olası
etkilerini somut örnekleriyle anlatan DİSK, "İşçilerin Hayırı”nı
örgütlemiştir. Yeni Anayasa teklifinin emek alanındaki sonuçlarını anlatan
tek işçi konfederasyonu olan DİSK tarihsel öncülük görevini de yerine
getirmiştir. Özellikle kıdem tazminatı, taşeron işçileri ve güvencesiz çalışma
gibi sorunlar üzerinden teklifin olası sonuçlarını anlatan kampanya, işçi
sınıfında önemli bir karşılık bulmuştur.
- Göz göre göre gelen bir tehdit ile ilgili işçi sınıfına
yönelik uyarılarımızın haklılığı referandumdan hemen sonra kıdem tazminatı
ile ilgili gelişmelerle bir kez daha açığa çıkmıştır. İşçilerin 80 yıllık
kazanımı olan kıdem tazminatını işverenin üzerinde "yük” olarak
niteleyen bir yaklaşım doğrultusunda, "Kıdem Tazminatı Fonu”
dayatmasının yeniden gündeme sokulacağı açıklanmıştır. İş güvencesinin son
kalesi olan kıdem tazminatının fona devri ve/veya azaltılması gibi
önerilere DİSK olarak HAYIR demeye devam edeceğimiz açıktır.
Bu tespitlerden hareketle Başkanlar Kurulumuz şu kararları almıştır:
- Meclis süreci, kampanya süreci, oy verme ve oy sayma
süreci hukuken ve vicdanen sakatlanmış olan, tartışmalı, kutuplaştırıcı
bir Anayasaya bu ülkenin sığmayacağı açıktır. Referandumun yenilenmesi
çağrısı yapan DİSK Başkanlar Kurulu, esas olarak kutuplaştırıcı bir
Anayasa yanlışından, başkanlık dayatmasından dönülmesi gerektiğinin altını
çizer.
- Türkiye'nin önünü açacak olan, huzuru, güveni,
istikrarı sağlayacak olan bir Anayasa toplumsal uzlaşmanın ürünü olarak
yazılmalıdır. Ülkemizin bugünkü acil ihtiyacını eşitlikçi, özgürlükçü,
laik, demokratik ve sosyal bir Anayasa olarak tarif eden DİSK Başkanlar
Kurulu, böyle bir Anayasa'nın hazırlanması için emek ve meslek
örgütlerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin,
üniversitelerde bu konuda çalışma yapması engellenen akademisyenlerin, toplumun
en geniş kesimlerinin katılımıyla bir Anayasa tartışmasının başlatılması
için DİSK'in çabalarının yoğunlaştırılması gerektiğine işaret eder.
- Başta kıdem tazminatı olmak üzere işçi sınıfının
haklarının tehdit altında olduğu bir dönemde 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve
Mücadele gününün işçilerin ve toplumun geniş kesimlerinin hak gasplarına,
taşeron düzeni başta olmak üzere güvencesizliğe işsizliğe, iş
cinayetlerine ve antidemokratik düzene "HAYIR” diyecekleri bir gün
olarak örgütlenmesi gerektiğine işaret eden DİSK Başkanlar Kurulu, bu
dönemde Türkiye çapında olabildiğince yaygın, kitlesel ve coşkulu 1 Mayıs
kutlamaları örgütlemenin tarihsel önemine işaret eder. 1 Mayıs 1977
katliamının 40'ıncı, DİSK'in kuruluşunun 50'nci yılında tarihsel bir
sorumlulukla DİSK, 1 Mayıs'ı bugüne kadar beraber örgütlediğimiz emek ve
meslek örgütlerinin ve 1 Mayıs kutlamalarına katılan bileşenler başta
olmak üzere mümkün olan en geniş kesimlerin, tüm demokrasi güçlerinin 1
Mayıs meydanlarında buluşması için çaba gösterecektir.
Vişne Haber Ajansı