DİSK Genel Başkanı Kani Beko Bireysel Emeklilik Sistemindeki değişiklerle ilgili açıklama yaptı.
DİSK Genel Başkanı Kani Beko Bireysel Emeklilik Sistemindeki değişiklerle ilgili açıklama yaptı.
Beko'nun açıklaması şöyle:
"Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” 1 Ağustos 2016 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım'ın imzası ile TBMM Başkanlığı'na sundu.
1990'lardan beri devam eden sosyal güvenliği özelleştirilme/piyasalaştırma sürecinin, neoliberalizmin sosyal güvenliği tasfiye programının yeni bir halkası olan ve kamuoyunda "Zorunlu BES” olarak bilinen düzenleme, kabul edilmesi mümkün olmayan bir dayatmadır.
Her ne kadar iki ay içerisinde "sözleşmeden cayma” hakkı getiriliyorsa da, işçilerin imzalamadıkları bir sözleşmeden "caymaları” başlı başına hukuki bir garabettir.
Zorunlu BES uygulaması Anayasa'nın sosyal devlet ilkesi ile sosyal güvenlik, sözleşme hürriyeti ve mülkiyet hakkına ilişkin hükümlerine de aykırıdır!
Yasa tasarısı sosyal devlet ilkesine aykırıdır çünkü sosyal güvenlik herkes için zorunludur, vazgeçilmezdir ve Anayasanın 60. Maddesine göre "herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ve devlet bu güvenliği sağlayıp gerekli teşkilatı kurmakla yükümlüdür.” Devlete düşen görev BES'e değil, çalışanların hali hazırda prim ödediği kamusal sosyal güvenlik sistemine daha fazla katkı yapmaktır. İşçi sınıfının ihtiyacı zorunlu bireysel emeklilik sistemi değil herkese parasız ve nitelikli sağlık ve sosyal güvenlik hakkıdır.
İşçilerin, imzalamadıkları sözleşmeden iki ay sonra cayma hakkı tanınsa da, özel bir sigorta programına üye olmaya zorlanması, kendi arzusu dışında ücretlerinden kesinti yapılması hukuksuzluktur.
Tüm bu hukuki itirazların yanı sıra bir önemli nokta da zorunlu BES ile işçilerin yoksullaşacak olmasıdır. Asgari ücretlilerden 50 Lira civarında bir kesinti yapılacak, yüksek ücretlerde ve sendikalı-toplu sözleşmeli işyerlerinde bu rakam çok daha yukarılara çıkacaktır.
Düşük ücretli ve asgari ücretli işçilerin yüzde 20'lik vergi dilimine girmeye başlamış olması yoksullaşmayı daha da artıracak, asgari ücretliyi hem BES hem de vergi dilimindeki artış vuracak, böylece yaşamını açlık sınırının altında sürdürmeye çalışan asgari ücretli için, kesinti yapılan her ay daha da zor yaşam koşullarını beraberinde getirecektir.
Devlet katkısı ile bireysel emeklilik dayatması, devlet kesesinden özel sigortaların finansmanı demektir. Unutulmasın ki devletin vergi gelirlerinin önemli bir bölümü ücretlilerden sağlanmaktadır. Yani devlet işçilerden aldığı parayla finansal sermayeyi destekleyecektir. Bu da yetmeyecek "Kanal İstanbul” gibi "çılgın projeler” ile yandaş inşaat şirketlerine kaynak aktarılacaktır. İşçilerin ödediği vergilerle, işçilerden kesilen paralarla sermayenin beslenmesi kabul edilemez bir yolsuzluktur.
Borç içerisinde yaşamlarını sürdürebilen işçilerin tasarruf yapması için zorla ceplerine el uzatmak çözüm değildir. Ülkede tasarruf oranları artırılmak isteniyorsa, çare işçilerin gelirlerini artırmaktır. Zorla tasarruf olmaz, ücretlerin artışıyla, ücretlere zam yaparak işçilerin tasarruf etmeleri olanaklı hale gelir.
"Zorunlu BES uygulamasına hayır” diyen DİSK, bu talebi işçilerin 3 Acil Talebinden biri olarak ilan etmiştir. Bunun yanı sıra diğer iki talebimizi ifade eden "Tüm taşeron işçilere kayıtsız şartsız kadro” ve "Kıdem tazminatıma dokunma” sloganlarıyla mücadelemizi büyüteceğiz.
"İşçilerin 3 Acil Talebi” için mücadeleyi işyerlerinde, meydanlarda yükseltmeye kararlı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.
Vişne Haber Ajansı - Çiçek Güçlü