Ebrize Çeltikçi; '103 yıl önce Yüce Atatürk, günümüzde yeniden hortlatılan, cinsiyet ayrımcılığına yönelik sorunları temelinden çözmüştü'
Bakırköy Belediyesi Çocuk ve Haklarını izleme Masası başkanı Ebrize Çeltikçi, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 103. yılı nedeniyle açıklamasında çocuklarımıza kadar inen cinsiyet ayrımcılığı konularına değindi.
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI RUHU ve ÇOCUKLARIMIZ
Bakırköy Belediyesi Çocuk ve Haklarını izleme Masası başkanı Ebrize Çeltikçi, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 103. Yılı kutlamaları kapsamında ve yeni bir seçim arifesinde, giderek önemi artan demokratik düşünebilme, katılım ve çocuklarımıza kadar inen cinsiyet ayrımcılığı konularına değindi.
Ebrize Çeltikçi, "Çocuklarımızı, demokrasinin gereksinimlerine uygun bireyler olarak yetiştirebiliyor muyuz?" sorusunun cevabını, 2018 / 2019 yılları Pandemi öncesinde, "Hak ve Sorumluluklar" genel başlığı altında ilk ve orta dereceli okullarda yaptıkları anket ve seminer çalışmalarıyla ulaştıkları ilginç tespitlere dayalı olarak üç başlık altında değerlendirdi.
DEMOKRASİ İÇİN OKUL ÖCRENCI MECLİSLERİNİN ÖNEMİ:
Ebrize Çeltikçi: Verdiğimiz seminerlerde öğrencilerin hak, hukuk, demokrasi kavramlarıyla ilgili bilinç düzeylerinin oldukça gelişmiş olduğunu tespit ettik. Ancak, bu kavramları amaca uygun, günlük hayatlarında davranışa dönüştüremediklerini ve pratikte uygulama fırsatı için onlara yeterince ortam sunulamadığını da gördük. Bu çelişkiyi gidermek üzere; 1995 yalından başlayarak her dereceli okullarımızda çocuklarımızın küçük yaştan itibaren demokrasiyi yaşayarak deneyimlemeleri hedefiyle, okullarda "Okul Öğrenci Meclisleri''nin kurulmasına önayak olmuştuk.
Çocukların ileride demokratik hayata uyumunu sağlayan, okul içi kararlara katılımını teşvik eden "Okul Öğrenci Meclisleri " her okulda tam anlamı ile uygulanıp, beklenen ortamı hazırlayamadı. Bunun ana nedeni, gerek yöneticilerin ve gerekse öğretmenlerin çocuklarımızın eğitiminde derslerinin önceliğini başta tutmalarıydı. Yaygın olarak da öğrencilerin kendini ve fikrini ifade edebilecek, hakkı savunabilecek birer demokrat vatandaş olarak düşünüp davranabilmelerinde bu tür çalışmaların önem ve gereğinin yeterince anlaşılamaması ve bir tür angarya gibi görülmesiydi. Nitekim, küçük de olsa bireylerin demokratik davranışlar geliştirebilmesindeki faydası tam olarak anlaşılamadığından, son birkaç yıl içinde "Okul Öğrenci Meclisleri” tamamen uygulamadan kaldırıldı, dedi.
SINIF İÇİ DAVRANIŞLARDA DEMOKRASİ:
Öğrenciler genel olarak, sınıf temsilcisi öğrencileri öğretmenlerinin değil de, kendilerinin seçmesini istiyorlar. Çok demokratik ve adil bir istek. Ancak, öğrencilere seçme hakkı kendilerine verilse, karar verirken özgür vicdanlarıyla, hiçbir etki altında kalmadan oy verebilir misiniz? Mesela: Hak etmediğini bildiğin halde en çok sempati duyduğun arkadaşına mı, yoksa, pek hoşlanmadığın halde en çok hak eden öğrenciye mi, veya kendisini tehdit ederek korkutan ya da aksine, menfaat teklif eden arkadaşına mı, yoksa gerçekten hak eden öğrenciye mi oy verirsiniz? Dürüst ve tarafsız karar verebilir misiniz? Sorularımıza da tamamen evet diyemiyorlar.
"Okullarda Disipline Yönelik Öğrenci Görüşleri Anketlerimize" göre de: Öğrenciler azımsanamayacak oranda, sınıfta en çok öğretmenlerinin argo ve küçümseyici konuşmalarından, haksız davranışlarından ve cezalandırma-disipline gönderme tehditlerinden rahatsızlıklarını ifade ediyorlar. Kısaca ve genel olarak eğitimimizde demokrasinin bilgisi var davranışı yok.
DEMOKRASİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI CİNSİYET AYRIMCILIĞI:
Eğitim sistemimizde yenileşmelere yer verme adı altında, 1739 sayılı Temel Eğitim Kanununun Laiklik ilkesi kırıldı. İlk ve orta dereceli okullarda başörtüsünün serbest bırakılması ve mescit açılması vb gibi bazı konularda Milli Eğitim temel Kanununa ters, antidemokratik geri uygulamalar başlatıldı. Bu da doğal olarak ilk eğitimleri sürecinde küçük yaştan başlayarak, çocuklarımızın zihinlerinde cinsiyet ayrımcılığına da, dinsel ayrıştırmacılığa da kapı aralıyor.
"23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı" neden çocuklara armağan edildi?
103 yıl önce Yüce Atatürk, günümüzde yeniden hortlatılan, cinsiyet ayrımcılığına yönelik sorunları temelinden çözmüştü.
Yıl 23 Nisan 1921, Milli Mücadelemizin ardından açılan yaralar yeni yeni sarılıyor, mektepler coşkuyla özgürlüğümüzün abidesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin kuruluşunun ikinci yılını kutlama törenlerine hazırlanmış. Kız, erkek tüm talebeler vakur bir heyecanla akın akın kutlamaların yapılacağı tören yerlerine gitmekteler.
Kız ve erkek talebelerin bir arada bayram yapmasına şiddetle muhalif olan Vali ve Maarif Müdürünün, devam edegelen cinsiyetçi ve gerici zihniyetle, kutlama törenlerine kız öğrencilerinin alınmasını yasakladığını haber alan Reis-i Cumhur Atatürk anında müdahale ile, kız- erkek çocuk eşitsizliği (cinsiyet ayrımı) sorununu temelinden çözdü.
Hem kız öğrencilerin törenlere katılmasını, hem de bizzat tören yerine giderek cinsiyet ayrımcılığı zihniyetine karşı kesin duruşuyla talimatını verdi:
- "Bu bayramı kutlamak, kız ve erkek ayrımsız bütün çocuklarımızın hakkıdır! Bundan sonra bayramımızın adı aynı zamanda" Çocuk Bayramıdır" söylemiyle, o günden itibaren ve daha sonra yasalaştırılarak, “23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramımız” aynı zamanda “Çocuk Bayramı“ olarak kutlanmaktadır.
Bugün bir kere daha, Atatürk'ün izinde ve minnet duygularımızla, demokrasinin yılmaz bekçileri olmasını beklediğimiz çocuklarımızın zihinlerini bulandırmaktan kaçınmalıyız. Düşünce ve kişiliklerine değer verip onları özgür, özgün ve güçlü kılmalıyız. Demokratik uygulamalarla ve iyi örnek olarak her birini demokrasinin gereksinimlerine uygun bireyler olarak yetişmeliyiz.
Kız-erkek ayrımsız çocuklara adanmış bu en büyük demokrasi bayramımızın 103. Yılı kutlu olsun. Büyük Atatürk'ün şu veciz sözü demokrasi yolumuzun pusulası olsun.
“Milli Eğitim’in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılapçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir.'" M.K.Atatürk
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları