loading
close
SON DAKİKALAR

Eğitim-İş: MEB bütçesinde yatırıma yer yok

Eğitim-İş: MEB bütçesinde yatırıma yer yok
Tarih: 08.11.2017 - 15:51
Kategori: Sendika

Eğitim-İş Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2018 bütçesine ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda '2018 yılı için 92 milyar 529 milyon liralık bütçenin eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğuna dikkat çekildi.

Eğitim-İş Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2018 bütçesine ilişkin bir rapor yayımladı. Raporda '2018 yılı için 92 milyar 529 milyon liralık bütçenin eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğuna dikkat çekildi.  

Eğitim İş'in Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2018 için ayırdığı bütçe ile ilgili olarak hazırladığı rapora göre; MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payının %7,96, GSYH’ye oranının ise %4,28 oranında azaldığı görülüyor. OECD ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 6’sı eğitime ayrılırken, Türkiye, 2018 yılında da milli eğitime ayırdığı bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kaldığı, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramadı. 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeni personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemelerden kaynaklanıyor.

MEB yatırımlarına ayrılan pay geriledi

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2018 yılı itibariyle bu oranın % 8,36’ya gerilediği dikkat çekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan pay AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi dikkat çekiyor. Son 15 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılıyor.

MEB bütçesinin yüzde 69’u personel giderlerinden oluşuyor

MEB bütçesinin yüzde 69’u personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 80’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılıyor. Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin %80’ini kapsaması, eşit eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıktı.

Yükseköğretim kurumları bütçesi

2018 yılı bütçesinde Yükseköğretim ve üniversitelerin bütçesinin 27.761.363.000 TL olması öngörüldü. 112’si devlet, 67’si vakıf, 5’i vakıf Meslek Yüksekokulu olmak üzere toplam 184 yükseköğretim kurumu var. 2003 yılından bu yana devlet üniversitelerinin sayısı %111,3, birinci ve ikinci öğretim öğrenci sayıları ise %78,19 oranında arttı. 2002 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde yüzde 2,27 olan Yükseköğretim bütçesinin payı %3,63’e yükseldi. (2003 yılına göre artış oranı %59,9). Devlet üniversitelerinin sayısında %111,3 oranında bir artış olmasına rağmen yükseköğretim bütçesinde 2003’ten bu yana sadece %59,9 oranında bir artış gerçekleşti.

2017 yılına göre YÖK ve Üniversite bütçelerin payında %5,95 oranında azaldı

Raporun devamında şu ifadeler yer aldı: "Üniversiteler; bilim üreten, bireye bir dünya görüşüne sahip olabileceği bilimsel birikimi kazandıran, sorgulayan, araştıran, “düşünen insan” yaratan kurumlar olması gerekirken, AKP’nin politikaları sonucunda nitelikten yoksun birer tabela üniversitesi daha açık bir ifadeyle YÜKSEK LİSELERE dönüştürülmüşlerdir. Öğrencisi olmayan, hatta binası olmayan üniversiteler açılmış, nitelik yok sayılmıştır." ifadelerine yer verilirken öngörülen milli eğitim bütçesi ile okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretimde okullaşma oranını yukarı çekmek olanaksızdır.

Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte okul, derslik ve öğretmen açığı büyümektedir. Bugün Türkiye’de halen öğretmeni olmayan okullar, okulu olmayan köyler bulunmaktadır. Türkiye’deki okulların yarısından fazlasında ikili eğitim yapılmakta, birleştirilmiş sınıflarda eğitim ve taşımalı eğitim uygulamasına devam edilmektedir. Okullardaki altyapı ve donanım eksiklikleri, nitelikli bir eğitim politikasının yürütülmesinin önünde büyük bir engeldir. Okul yetersizliği ve derslik açığının yanında, acil çözüm bekleyen en önemli sorun, öğretmen açıklarıdır. Ancak MEB, öğretmen açığını mevsimlik işçi istihdamına benzer bir anlayış üzerinden kadrosuz öğretmenlerle kapatma yoluna giderek, kalıcı çözümlerin uzağında kalmakta, eğitimde ve eğitim kadrolarındaki sürekliliği sekteye uğratmaktadır. Kısacası, MEB bütçe rakamları siyasal iktidarın eğitime bakışını göstermektedir. Bu bakış, eğitimi özelleştirme, eğitimin yükünü yoksul halkın sırtına yükleme bakışıdır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.

Atatürk, “Eğitimdir ki bir ulusu ya özgür, bağımsız, onurlu, yüksek bir topluluk biçiminde yaşatır ya da bir ulusu tutsaklık ve yoksulluğa götürür” sözüyle özgür bir toplum ideali içinde eğitimin önemini vurgulamıştır. Bu idealin sorumluluğu içinde Eğitim-İş olarak; hükümeti, sosyal devletin gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz."

Eğitim İş, raporun sonunda da şu taleplerde bulundu:

-Genel bütçeden eğitime ayrılan pay yüzde 20’lere, GSMH’dan da daha fazla pay aktarılarak yüzde 6’lara çıkarılmalıdır.

-Okul, derslik ve öğretmen açıkları kapatılmalıdır.

-Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasına son verilmeli, devlet okullarına yeterli ödenek ayrılmalıdır.

-Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmalıdır.

-İş güvencesinden yoksun sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasına son verilmelidir.

-Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacı gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda yardımcı personel istihdam edilmelidir.


Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları