Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı aday adaylık çalışmasının ilk toplantısını İzmir'de yaptı; Onlara sandığı göstereceğiz!

CHP’nin ön seçimdeki Cumhurbaşkanı adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ön seçime yönelik buluşmalarına İzmir’den başladı.
BÜYÜK YOLCULUK’ İZMİR’DEN BAŞLADI, İMAMOĞLU TANIDIĞIM, TANIMADIĞIM İNSANLARIN MAL VARLIKLARINA EL KOYMUŞLAR!
Cumhuriyet Halk Partisi’nin ön seçimdeki tek cumhurbaşkanı aday adayı TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘büyük yolculuğunu’, Kurtuluş Savaşı’nın noktalandığı İzmir’den başlattı. İzmir’de ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın anıt mezarını ziyaret eden İmamoğlu, “Bugün, yeni bir yolculuğun ilk adımını hep birlikte atıyoruz” diyerek başladığı konuşmasında çarpıcı mesajlar verdi.
Sondakika, İmamoğlu; “Biz, yalnızca seçimi kazanmanın değil, milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi yeniden kazanmanın peşindeyiz. Biz bu ülkeyi; ortak acılarımızı, mutluluklarımızı bile partizanlıkla zehirlemeye çalışan; milletimizi ayrıştırarak iktidarda kalmaya uğraşan bir avuç insandan kurtaracağız” ifadelerini kullandı. İktidarın en korktuğu şeyin sandık olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Onlara sandığı göstereceğiz. Cumhuriyetin ilanından bugüne, artık bu ülkede seçilmişlerin değil, seçenlerin üstün olduğunu hatırlatacağız. Herkes görüp anlayacak ki; mühür, kendini sultan sananlarda değil, millettedir. Onun için ön seçimde atacağınız her oy, demokrasinin, milli iradenin değerini gösterecek ve sandıktan kaçanları zangır zangır titretecek. CHP’liler olarak, 23 Mart’ta, bu bozuk düzeni değiştirmeye kararlı olduğumuzu en güçlü şekilde göstereceğiz. Ve sonra bu mücadele dalga dalga büyüyecek. Ön seçimde işte bu gerçeği göstereceğiz. CHP’nin zulme karşı tek yürek, tek bilek olduğunu göstereceğiz. O bir avuç bu zalimliği yapan insanın uykularını kaçıracağız” dedi.
“Sarayda oturup, ülkeyi yönetmek gibi bir hayalimiz yok” diyen İmamoğlu, “Ben bir makama değil, zorlu bir mücadeleye adayım. Tek derdim ve hayalim, bu iktidarın yerle bir ettiği devlet yapısını, ekonomiyi, demokrasiyi, hukuku, eğitimi, sağlığı sizlerle birlikte inşa etmek. Devleti bir avuç insanın çıkarının değil, milletin bekçisi haline getirmek. Bunu nasıl yapabiliriz? Hep birlikte yapabiliriz. Hep birlikte başarabiliriz. İşte bu mücadelenin en çalışkan rehberi olma iddiasıyla partimin ve milletimizin cumhurbaşkanı adayı olmaya talibim” şeklinde konuştu.
İktidarın yeni baskı modelini kamuoyu ile paylaşan İmamoğlu, “Dün öğrendim ki, aralarında kimi yol arkadaşım, kimi tanıdığım, kimi hiç tanımadığım insanların mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Her geçen gün bana ve arkadaşlarıma yeni bir saldırı uyduruyorlar. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların, bu iş bilmezlerin, bu makam ve mevkiye esir olmuşların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Yürüdüğüm bu yolda, önce yüce Allah’a, sonra da milletime güveniyorum. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları, sizlere söz veriyorum, başlarına yıkacağız. Sanıyorlar ki bu insanların malına, mülküne, parasına çökerlerse korkarız, kaçarız. Sanıyorlar ki; onların zulmünden yılarız, milletimizi yarı yolda bırakırız. Sanıyorlar ki, ben yalnız kalacağım. Yahu siz 10-15 kişinin malına mülküne el koyarak beni yalnız mı bırakacağınızı düşünüyorsunuz? Millet benimle millet” diye konuştu.
Erdoğan’a, geçmişte kendisinin kullandığı, “Kusura bakma Erdoğan, atı alan Üsküdar’ı geçti” sözleriyle seslenen İmamoğlu, “Senin dönemin bitti. Öyle de bitti, böyle de bitti senin dönemin. Mertsen, yiğitsen, ufacık da olsa vicdan kırıntın varsa, bu meydan okumama yanıt verirsin. Savcıların sorsun, benim arkadaşlarım yanıtlasın. Millet 86 milyon canlı yayında izlesin. Kararı milletin vicdanı versin. Hodri meydan. Bak bu cümlemi aklına kazı: Bize yenilgiyi öğretemeyeceksin. 4 kere yaşattığım gibi, 5. ve son yenilgiyi tadacak, evine gideceksin. Çok korkuyorlar, bir sandık daha gelir diye. Çok korkuyorlar o sandıkta karşısında olurum diye, ödleri patlıyor. Beni bertaraf etmeye çalışıyor. Yahu bir Ekrem’e bir şey olacakmış; milyonlarca Ekrem var seni istemeyen. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime gireceksiniz, milletin iradesini, sözünü tanımayacaksınız öyle mi? Ne olacak biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim. Milletin, tarihte görmediğiniz demokrasi tokadını yiyeceksiniz. Cevabını alacaksın, yerine oturacaksın. Ne yapsanız nafile. O sandık gelecek, millet seni sandığa gömecek. Yıkılmadık, korkmadık, yorulmadık. Cesaretiniz varsa karşımıza çıkın. Bu kadar net. Milletin iradesi kararını versin” ifadelerini kullandı.
CHP’nin ön seçimdeki Cumhurbaşkanı adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ön seçime yönelik buluşmalarına İzmir’den başladı. Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’nda gerçekleştirilen İzmir Buluşması’na Manisa, Aydın, Muğla, Uşak ve Denizli’nin il, ilçe örgütleri ile belediye başkanları da katıldı. On binlerin geldiği buluşmada, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı. Konuşmasını yapmak üzere sahneye çıkan İmamoğlu, “Ceketi çıkar, kolları sıva” sloganlarının ardından konuşmasına ceketini çıkarıp, kollarını sıvayarak başladı.
“BU MİLLET ESARETİ ASLA KABUL ETMEZ”
“İzmir’de olmanın yüksek heyecanı taşıyorum” diyen İmamoğlu, “Bugün yeni bir yolculuğun ilk adımını hep birlikte atıyoruz. Başarmak için, her şeyden önce, yola koyulmak gerekir. Yerimizde sayarak, şikayet ederek hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Ayağa kalkacağız, hedefe yürüyeceğiz ve dalga dalga büyüyerek hep birlikte başaracağız. Hep birlikte hedefe ulaşacağız. Hedefimiz belli. Biz yalnızca seçimi kazanmanın değil milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi yeniden kazanmanın peşindeyiz. Sevinçte ve kederde, acıda ve mutlulukta milletçe tek yürek olabilmenin peşindeyiz. Biz bu ülkeyi; ortak acılarımızı, mutluluklarımızı bile partizanlıkla zehirlemeye çalışan; milletimizi ayrıştırarak iktidarda kalmaya uğraşan bir avuç insandan kurtaracağız.
Onlar bizi eşitsiz, adaletsiz bir düzene mahkum etmek istiyorlar. Ama bu millet esareti asla kabul eder mi? Bu millet esareti asla kabul etmez. Bu millet eşitsizliği, adaletsizliği asla kabul etmez” dedi.
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN İRADESİ VARDIR”
Cumhuriyet değerlerine vurgu yapan İmamoğlu, “Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet hepimizi eşitlemiş, önümüze bir hedef koymuştu: Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, yalnızca kanun önünde değil, hayatın her alanında eşit olmak demektir. İmkan ve fırsatlara erişimde, hak ve özgürlüklerin kullanımında herkesin eşit olması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, mahkemelerde olduğu kadar, gelir dağılımında da adaletin sağlanması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, bilimde, teknolojide, üretimde öncü olmak demektir. Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk’ten aldığı ilham ve direktifle, her zaman her daim bu hedefler doğrultusunda yürümüştür. Onun için, milli bir ekonominin kurulmasında, ulaşım altyapısının sağlanmasında, açılan ilk fabrikalarda, bankalarda, ekonomi teşekküllerinde hep gururla evladı olduğum bu güzel partide sizlere hizmet ettiğim, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iradesi vardır” diye konuştu.
“23 MART’TA MEYDAN OKUMAYA HAZIR MIYIZ?”
23 Mart’ta gerçekleşecek ön seçimin demokrasi devrimi olduğunu söyleyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Cumhuriyet Halk Partisi, 23 Mart’ta bir kez daha gücünü ve iradesini ortaya koyacak. Partimizin Cumhurbaşkanı adayı bizzat sizlerle üyelerin oyları tarafından belirlenecek. Bunun adı demokrasi devrimidir. Devrim yapıyorsunuz, tarihe geçiyorsunuz. Bu bir meydan okumadır. 23 Mart’ta meydan okumaya hazır mıyız? Cumhuriyet Halk Partisi, tek adamların ve dar kadroların iradesiyle şekillenen siyasete meydan okumaktadır. Bizler cumhuriyetçiyiz, bizler demokratız. Bakın doya doya söylüyorum bizler cumhuriyetçiyiz, demokratız. Bizim anlayışımıza göre, nasıl vatandaşlar ülkenin sahibi ise, üyeler de partilerin sahibidir. Onlar ne derse o olur. Biz, kendini devletin sahibi görüp, devletten itaat bekleyenlere benzemeyiz. Bizim anlayışımıza göre; millet, devletin efendisidir. Millet büyüktür. Yöneticiler, vatandaş karşısında hadlerini bilmelidir. Devlet az önce söylediğim gibi milletine hizmet eder, şefkat eli uzatır, korur güzel yüzünü gösterir. Vatan ve millet hepimiz için kutsaldır. Devleti yöneten yöneticilerin yüzü asık olmaz, vatandaşını ürkütmez. Yöneticiler vatandaş karşısında hadlerini bilmelidir.”
“BU MÜCADELE DALGA DALGA BÜYÜYECEK”
“23 Mart’ta işte bu inancı, bu özgüveni tüm ülkeye yayacağız. İktidarın en korktuğu şey ne biliyor musunuz? Sandık. Onlara sandığı göstereceğiz. Cumhuriyetin ilanından bugüne, artık bu ülkede seçilmişlerin değil seçenlerin üstün olduğunu hatırlatacağız. Herkes görüp anlayacak ki mühür, kendini sultan sananlarda değil millettedir, millette. Onun için önseçimde atacağınız her oy, demokrasinin, milli iradenin değerini gösterecek ve sandıktan kaçanları titretecek. Zangır zangır titretecek. Cumhuriyet Halk Partililer olarak, 23 Mart’ta, bu bozuk düzeni değiştirmeye kararlı olduğumuzu en güçlü şekilde göstereceğiz. Ve sonra bu mücadele dalga dalga büyüyecek.”
“NORMAL ŞARTLAR ALTINDA DEĞİLİZ”
“Normal şartlar altında değiliz. Gerçek bir demokraside ve hukuk devletinde ne yazık ki yaşamıyoruz. Milletçe, iktidarın giderek dozunu artırdığı bir zulüm ve baskıyla karşı karşıyayız. Kazandığı parayla geçinemeyen, borçlanmadan yaşayamayan milyonlarca yoksul ve dar gelirli, kendilerini hiçe sayan bu iktidarın zulmü altındadır. Eğitim, sağlık, adalet gibi devletin temel hizmetlerinden eşit olarak yararlanamayan milyonlarca vatandaşımız zulüm altındadır. Ülkeyi yönetenler işlerini doğru dürüst yapmadığı için depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında, denetlenmeyen hastanelerde, güvenliği sağlanmayan sokaklarda canlarını, sevdiklerini yitiren bu millet zulüm altındadır. Gerçekleri dile getiren, iktidarı uyarıp eleştiren herkes zulüm altındadır. Millet iradesini temsil eden muhalif siyasi parti yöneticileri, hatta genel başkanları, belediye başkanları, yerel yöneticiler, belediye çalışanları zulüm altındadır. Bu zulmü yapanlar, Cumhuriyet Halk Partisi’ne boyun eğdirirsek, millete de boyun eğdiririz diye düşünüyorlar. Ama ne biz, ne bu aziz millet boyun eğer. Boyun eğecek göz sizde var mı? Milletimiz boyun eğer mi? Cumhuriyet Halk Partisi; zulmün değil yalnızca ve yalnızca milletin iradesi karşısında boyun eğer.”
“O BİR AVUÇ BU ZALİMLİĞİ YAPAN İNSANIN UYKULARINI KAÇIRACAĞIZ”
“Ön seçimde işte bu gerçeği göstereceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin zulme karşı tek yürek, tek bilek olduğunu göstereceğiz. O bir avuç bu zalimliği yapan insanın uykularını kaçıracağız.
Partimizin bütün üyeleri, bütün yöneticileri, yapacağımız ön seçimin bugünkü koşullar altındaki önemini tüm boyutlarıyla her biriniz her bir üyemiz anlamalı ve hissetmeli. Her üyenin kapısını çalmalısınız, kalkın ayağa demelisiniz. Milletinizin size ihtiyacı var. Ben CHP’nin ön seçiminde oyumu kullanacağım ve bu iktidara karşı duruşumu göstereceğim demelisiniz. Benim bu konuda hiçbir kuşkum yok. Biliyorum ki, söz konusu bu ülkenin varlığı ve geleceği olduğunda, Cumhuriyet Halk Partililer bütün teferruatları bir yana bırakır. Omuz omuza verir, küskünlükleri unutur. Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır der. Bu bozuk düzeni değiştirme yolunda en büyük sorumluluk her zaman olduğu gibi sizlere bizlere biz Cumhuriyet Halk Partililere düşmüştür. Omuzlarımızdadır bu yük.”
“CHP’NİN ELLERİ ÖNÜMÜZDEKİ ZAMAN DİLİMİNDE 10 MİLYONLARCA VATANDAŞIMIZIN ELİNİZ SIKACAK”
“Fakat başarıya ancak her aşaması en geniş uzlaşmayla belirlenen, ilkeli, önemli, erdemli, inançlı bir dayanışmayla ulaşabiliriz. Partimizin gerçekleştireceği önseçim, ortak aklın, uzlaşmanın ve dayanışmanın o güçlü adımı olacak. Bu devrim gibi kararı alan Genel Başkanımıza ve bu kararın altına imza atan bütün yöneticilerimizi tebrik ediyorum. Beni bu yola çıkaran TBMM çatısı altındaki bütün CHP’li milletvekillerimize teşekkür ediyorum… Önseçimde ortaya koyacağımız irade, bu bozuk düzeni değiştirmek isteyen herkese uzatılmış onurlu, güçlü bir dost eli olacak. Sizlerin ellerin 1 milyon 700 bin üyesi olan CHP’nin elleri önümüzdeki zaman diliminde 10 milyonlarca vatandaşımızın eliniz sıkacak. O sıcacık ellerinizi milletimizin her ferdine uzatmaya hazır mısınız?”
“HERKES, ‘ÇOK ŞÜKÜR, O DEVİR BİTTİ’ DİYECEK”
“Zulme karşı adaletin, vicdanın, iyiliğin yanında saf tutan herkesle bir olacağız partizanlığı silip atacağız bu memleketten. Bu zor günleri hep birlikte aşacağız. Önseçimde partimiz bir kurtarıcı belirlemiyor. Belirlemeyecek. 23 Mart’ta partimizin güçlü iradesini ortaya koyacağız. Benim bütün gücüm, sizden geliyor. Güç vermeye hazır mısınız? Benim bütün cesaretim sizden geliyor, cesaret vermeye hazır mısınız? Bu ülkenin tüm cumhuriyetçilerine, demokratlarına, yurtseverlerine dönüp diyeceğiz ki: ‘Kurtuluş yok tek başına, haydi hep birlikte görev başına.’ Muhakkak başaracağız. Hep birlikte başaracağız. Ben, gelecek güzel günlere yürekten inanıyorum. Yaradan bana çok güzel şeyler lütfetti. İnandığımda oluyor. Allah'ıma şükürler olsun. Bu sefer inandığım bu yolculuk en güçlü inançla yürüyeceğim yolculuk. Bugün çıktığım yolculuğun sonundaki o güneşli, umutlu sabahı şimdiden hissediyorum. Pırıl pırıl bir güneş, cennet vatanımın üstündeki kara bulutları dağıtıp atmışsınız. O gün, seçim kazanmanın değil milletçe birliğimizi ve geleceğimizi kazanmanın mutluluğunu yaşayacağız. O gün, bir avuç insan dışında herkes, ‘çok şükür, o devir bitti’ diyecek. Belki kimi avazı çıktığı kadar söyleyecek, kimi içinden söyleyecek. Ama herkes, ülkeyi bu kadar geren, yoran, millete bu kadar büyük acılar yaşatan bir devrin sona ermesinin verdiği huzuru hissedecek. Sonra, bir dakika bile kaybetmeden, az önce bana yaptırdınız ya, bir de şu kravatı çıkarayım, hep birlikte kolları sıvayacağız, hep birlikte ceketimizi çıkaracağız, milletin hakkını millete vereceğiz. Milletimiz, bu ülkenin ve devletin tek sahibi olduğunu güçlü biçimde hissedecek, yaşayacak. Bu ülke bizim bizim, bu ülkenin her milleti bizim. Millet herkesten büyük.”
“ŞU YA DA BU PARTİNİN EVLATLARI DEĞİL, MİLLETİN EVLATLARI BU ÜLKEYİ YÖNETECEK”
“O günden itibaren, devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini, hududunu bilecek. O günden sonra, şu ya da bu partinin evlatları değil, milletin evlatları bu ülkeyi yönetecek. Eş dost akraba değil. O günden sonra Türkiye, şu ya da bu şahsın, şu ya da bu partinin eşi dostu değil, milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyecek. Partizanlığı söküp atmaya hazır mıyız, partizanlık belasından kurtulmaya hazır mıyız?”
“PARTİZANLIK YAPARSAN BENİM EVLADIM DEĞİLSİN DEDİ”
2009 yılından beri alın teri dökerek bir idealle yola çıktım. Görevini en iyi yapan milletini en çok sevendir değil mi? Ben görevimi en iyi yapan olacağım diye ilçe başkanı olmanın gururunu onurunu yaşadım bu partide. Partimizde o görevi yaptıktan sonra tesadüf odur ki yine bir ön seçimde ilçemde ilk kez Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidar yapmanın onurunu yaşadım. Dava arkadaşlarımla birlikte kazandığımız bu seçimden sonra bu seçimden sonra 31 Mart 2014’ten iki gün sonra mazbatayı alıp sabahın çok erken saatlerinde belediyeye gittik. Şimdi kızacak niye anlatıyorsun tekrar diye ama. Beraber dua ettik Allah'ım beni aileme şehrimin insanlarına mahcup etme dedim. Sonra bana ailemin büyüğü dedi ki ‘bak oğlum görevini iyi yap. Partinin en çalışkanı sen ol. En çok alın teri döken isen ol. Sen partinin gurur duyduğu evladı ol. Bundan ben gurur duyarım. Ama partizanlık yaparsan benim evladım değilsin’ dedi. Burada beni izleyen babam. Ve o partizanlığı zihnimden kafamdan söküp atan bir kardeşinizim. Ben ne istiyorum biliyor musunuz? Devlet artık ortak aklılla milletin ortak değer ve hayallerine uygun olarak hareket etsin. Türkiye'miz canım ülkemiz, adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüsün, zenginleşsin, özgürleşsin. Ülkemizin dört yanı gibi İzmir'i ve Ege Bölgesi'ni de hep birlikte hak ettiği değere kavuşturalım.”
“BİR ÜLKE YÖNETİMİ ONA OY VERMİYOR DİYE BELEDİYEYİ DÜŞMAN EDİNİR Mİ?”
“Bir ülke yönetimi ona oy vermiyor diye belediyeyi düşman edinir mi? Ya da belediyeyi işini yapmak için engeller mi? Ben ben bunu 11 yıldır yaşıyorum. Burada yahu ben ülkemi yöneten biri olacağım. İzmir'i de Allah göstermez bize öyle bir şeyi de, başka bir parti yönetecek. Ona rağmen derim ki, ona yardımcı olmalıyım. Onun işini desteklemeliyim. Aynı şeyi Manisa için, aynı şeyi Aydın için, aynı şeyi Denizli için. Aynı şeyi Muğla için. Ama bunlar öyle değil. Kendinden değilse sen onun düşmanısın.
İzmir ve tüm Ege, imparatorluk mirasımızın da cumhuriyet ışığımızın da nadide bir parçası olduğunu bilinçle, daha 19’uncu yüzyılda, ilk demiryolu bu bölgede açıldı, tarıma dayalı sanayi burada uç verdi. Anadolu’nun dünyayla ticari bütünleşmesi ilk burada gerçekleşti. Büyük Önder Atatürk, henüz kurtuluşu cumhuriyetle taçlandırmadan önce, iktisat kongresini burada topladı. Milli ekonominin ilk tohumları burada atıldı. İzmir, Cumhuriyet tarihimizin hemen her devrinde ülke ekonomisinin en önemli dinamolarından biri oldu. Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli kapılarından biri oldu. İzmir aynı zamanda bir işçi şehridir, çiftçi şehridir. İzmir çok canlı bir üretim merkezidir. Sen yeter ki rahat bırak o kendiliğinden zaten parlar, yeter ki gölge etmeyin. Ne yazık ki güzel İzmir 20 küsur senedir ülkeyi yöneten akıl tarafından ayrımcılığa uğruyor. İzmir’in bereketi kurutulmak isteniyor. Önü kapatılıyor. İhmal ediliyor. İzmir cezalandırılıyor.”
“YOLUMUZU MİLLET BELİRLEYECEK”
“Bu ülkenin bütünlüğüne, birliğine, cumhuriyetin kazanımlarına kayıtsız şartsız sahip çıktığı için, yüreğindeki Atatürk sevgisi hiç eksilmediği için, İzmir’in ışığını söndürmek istiyorlar. Böyle bir akıl olabilir mi? Bizler aldığımız devlet terbiyesiyle Diyarbakır’a da İzmir’e de, Adana’ya da Trabzon’a da, ülkenin her yanına aynı gözle, aynı vicdanla, aynı sevgi ve şefkatle bakan bir iktidar olacağız. Bir anne bir baba evladını ayırabilir mi? Bu mümkün mü? İşte devlet de böyle bakar. Bu anlayışla, İzmir’i ve Ege bölgesini üretimin, zenginliğin, bilimin merkezi yapacağız. Gençliğiyle, dinamizmiyle, enerjisiyle öne çıkan bu bölgenin ekonomisini, geleneksel sektörleri ve dünyanın girmekte olduğu yeni sanayi devriminin gereklerini de gözeterek, hep birlikte bu şehrin ve bu bölgenin zeki insanlarıyla ortak akılla hep birlikte planlayacağız. Bizim fark edemediğimiz, göremediğimiz ne varsa bize kim gösterecek? Milletimiz gösterecek. Onlarla oturup konuşacağız. Yolumuzu millet belirleyecek. Gözümüz, gönlümüz hep millette olacak. İcraatçı karakterimizle, bu ülkenin ekonomisine büyük bir güç ve ivme kazandıracağız.”
“İSTANBUL’DA 6 YILDIR SERGİLEDİĞİMİZ PERFORMANS ORTADA”
“Halkçı karakterimizle sosyal adalet ve refahta milletimize çağ atlatacağız. Ancak asla, ‘Her şeyi ben bilirim, ben ne dersem o olur’ asla demeyeceğiz. Bu kibir, bu akıl dışı anlayışı devletimizin uygulamalarından ve hafızasından söküp atacağız. Tek adamlığın, partizanlığın gölgesi bile düşmeyecek devlete. Yöneticiler şeffaf olacak. Yöneticiler gerektiğinde hesap verecek. Yöneticiler kamuya hizmet sunma ahlakıyla hareket edecek. Bu söylediklerim temelsiz, kayıtsız, soyut vaatler değildir. İcraatçılık vaat ediyorum, çünkü nasıl yapılır, iyi biliyorum. Türkiye’nin büyük bir modeli, tam bir özeti olan İstanbul’da 6 yıldır sergilediğimiz performans ortada. Türkiye tarihinde hiçbir dönem ve şehirde görülmemiş düzeyde metro hatlarına, altyapı yatırımlarına, sosyal konutlara birçok projeye imza attık.”
“HALKÇILIK ŞEFFAFLIK VAAT EDİYORUM”
Halkçılık vaat ediyorum çünkü nasıl yapılır, çok iyi biliyorum. Sosyal adaleti sağlamak, kamu yararını koruyup geliştirmek, vatandaşları piyasanın acımasız şartlarına mahkum bırakmamak için yaptıklarımız saymakla bitmez. Bütün belediye başkanlarımızla yaptık. Şeffaflık vaat ediyorum. İstanbul’da işe alımlarda, meclis toplantılarımıza şeffaflığı gözettik. Attığımız her adımın hesabını çıkıp İstanbullulara tüm açıklığıyla veriyoruz. Artık Türkiye’de de kapalı kapılar ardında gerçekleşen mülakatlar yapmadık. Hesap vermeyen, hesap sorulamayan yöneticilerin devrinin bitme vakti geldi. Partizanlıktan, ayrımcılıktan tamamen arındırılmış, adil bir yönetim vaat ediyorum, böyle bir anlayış nasıl hayata geçirilir çok iyi biliyorum. Partisi, inancı, yaşam tarzı, dışlanmak, ayrımcılığa uğramak tek bir kişi ya da kurum bunu yaşamayacak.”
“BEN BİR MAKAMA DEĞİL. ZORLU BİR MÜCADELEYE ADAYIM”
“Bugün benim için çok özel bir gün” diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Ben önce aday sonra cumhurbaşkanı olma iddiasıyla yola çıkıyorum. Elbette odalarını bile sayamayacağımız, söylemeye bile utanacağımız bir sarayda bu oturup ülkeyi yönetmek gibi bir hayalimiz yok. Ben bir makama değil. Zorlu bir mücadeleye adayım. Tek derdim ve hayalim bu iktidarı yerle bir ettiği, devlet yapısını, ekonomiyi, demokrasiyi, hukuku, eğitimi, sağlığı sizlerle birlikte inşa etmek. Devleti bir avuç insanın çıkarının değil, milletin bekçisi haline getirmek, bunu nasıl yapabiliriz, hep birlikte yapabiliriz. Hep birlikte başarabiliriz. İşte bu mücadelenin en çalışkan rehberi olma iddiasıyla partimin ve milletimizin cumhurbaşkanı adayı olmaya talibim dostlarım”
“KADINLARIN HER DÜZEYDEKİ YÖNETİM BİRİMİNDE EŞİT TEMSİLİNİ HEDEFLEMEYEN HİÇBİR SİYASETÇİDEN BU ÜLKEYE FAYDA GELMEZ”
“Bu amaçla, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Bugün buraya gelmeden Atamızın annesini Zübeyde Annemizi emanet ettiği bu şehirden yola çıkarken Zübeyde annemizi kabrini ziyaret ettin. Dua ettim. Allah'ım o güzel anneye ve evladı atamıza, Atatürk'e bizi mahçup etmesin. Bunun benim için anlamı büyük. Emeğin ve kadının değerini bilmeyen hiçbir siyasi hareketten bu ülkeye fayda gelmez. Kadınları kendisiyle eşit kabul etmeyen… Kadınların günlük hayatta yaşadıkları eşitsizliklerden, haksızlıkların çözümünü öncelikli görevi olarak görmeyen… Kadınların her düzeydeki yönetim biriminde eşit temsilini hedeflemeyen hiçbir siyasetçiden bu ülkeye fayda gelmez. Mücadelenin en büyük eşiği kadınların varlığıdır. Etkisi arttıkça biliyorum ki başarıya daha çok yaklaşacağız. Hanımefendiler hazır mıyız? Hanımefendiler hep beraber koşmaya hazır mıyız?”
“KİMİ TANIDIĞIM KİMİ HİÇ TANIMADIĞIM İNSANLARIN MAL VARLIKLARINA, BANKA HESAPLARINA EL KOYMUŞLAR”
“İktidar zalimliğine yeni bir sayfa ekledi. Dün öğrendim ki, aralarında kimi yol arkadaşım, kimi tanıdığım kimi hiç tanımadığım insanların mal varlıklarına, banka hesaplarına el koymuşlar. Dedim ya aralarında tanımadıklarım da var. Herhalde selam verdim diye yaktılar onları da…. Her geçen gün bana ve arkadaşlarıma yeni bir saldırı uyduruyorlar. Son günlerde sizlerin karşısına çıkarak defalarca söylediğim bir şey var. Bu haktan ve hukuktan nasibini almamışların, bu iş bilmezlerin, bu makam ve mevkiye esir olmuşların hiçbir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Benim yürüdüğüm bu yolda önce yüce Allah’a sonra da milletime güveniyorum. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle, fesatla kurdukları oyunları sizlere söz veriyorum başlarına yıkacağız. Sanıyorlar ki bu insanların malına, mülküne, parasına çökerlerse korkarız, kaçarız. Sanıyorlar ki onların zulmünden yılarız, milletimizi yarı yolda bırakırız. Sanıyorlar ki ben yalnız kalacağım. Yahu siz 10-15 kişinin malına mülküne el koyarak beni yalnız mı bırakacağınızı düşünüyorsunuz? Millet benimle millet. Bunlar körleşmiş. Varsa yoksa koltuk. O koltuk senin mi? O koltuk milletin Türkiye Cumhuriyeti’nin. O koltuk bir saltanatın değil, bir ailenin değil. Sizin sizin, hanımefendiler beyefendiler sizin.”
“RÜYALARINDAN ÇIKMAYACAĞIM, KORKMAYACAĞIM, SİNMEYECEĞİM”
“Eyyy ilgili şahıs. O biliyor kendini. Seni gidi seni. Kafanı kuma gömerek gerçeklerden kaçamazsın. Gerçekler seni kovalıyor. Gerçekler senin peşinde! Bir yere kadar kaçabilirsin ama kurtulamazsın. Sanıyor ki ben sineceğim. Sanıyor ki ben korkup kaçacağım. Bakın bu mübarek ramazan gününde söylüyorum. Eyyy ilgili şahıs, sana kötü bir haberim var. Vallahi de billahi de tallahi de rüyalarından çıkmayacağım, korkmayacağım, sinmeyeceğim. Sen beni bir köşeye çekilip susacağımı zannediyorsun. Bakın ben birilerinin yaptığı gibi şantaj-montaj demiyorum. Birilerinin yaptığı gibi dış güçler, örgütler, şebekeler, dış sermaye filan da demiyorum. Daha net bir şey söylüyorum. Eğer benim arkadaşlarım en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa gelin bütün dosyaları açın, bütün belgeleri paylaşın, açıkça kamuoyunun önüne koyun. Buradan sesleniyorum. Hodri meydan. Meydan okuyorum.”
“SANA KİMSE İNANMIYOR, SENİN MEDYANA ZATEN İNANMIYOR”
“Elinizde ne varsa dökün ortaya. Ama öyle uydurma belgelerle, gizli tanık beyanları ile belediye başkanlarını yol arkadaşlarımı… O şekilde değil. Mertçe. Mert ol mert. Hakka ve hukuka uygun olarak dökün. Millet de görsün. Hatta gelin hepimizin vergileriyle ayakta duran TRT’de canlı yayın yapsın. Senin savcıların sorsun, benim arkadaşlarım yanıtlasın. 86 milyon duysun, görsün, karar versin. Kim ahlaklı, hangi dönem kamu ve millet korunmuş, hangi dönem milletin kaynakları peşkeş çekilmiş canlı yayında bu memleket izlesin. Var mı yüreğin? Meydan okumama verecek yanıtın varsa bekliyorum. Yoksa yine sarayının odalarına saklanarak mı konuşacaksın? Uydurma gizli tanık seversin. O yalanları boy boy medyanda yayınlayarak bu milleti kandıracağını sanırsın. Sana kimse inanmıyor, senin medyana zaten inanmıyor.”
“KUSURA BAKMA ERDOĞAN. ATI ALAN ÜSKÜDAR’I GEÇTİ”
“Kusura bakma Erdoğan. Atı alan Üsküdar’ı geçti, geçti. Senin dönemin bitti. Öyle de bitti, böyle de bitti senin dönemin. Mertsen, yiğitsen, ufacık da olsa vicdan kırıntın varsa bu meydan okumama yanıt verirsin. Savcıların sorsun benim arkadaşlarım yanıtlasın. Millet 86 milyon canlı yayında izlesin. Kararı milletin vicdanı versin. Hodri Meydan! Hodri Meydan! Hodri Meydan!
Millet senin Ali Cengiz oyunlarından bıktı. Ocak ayında söyledim. Bir derdiniz varsa ben buradayım, bana gel. Başkasına yürüme. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olur mu? Buradan sesleniyorum ben buradayım. Bekliyorum buradayım. Millette burada. Sandık da. Millet sandığı bekliyor.”
“BENİM DİPLOMAMI İPTAL ETTİRMEYE ÇALIŞAN YARIN SİZİN 40 YILLIK TAPULARINIZA, DİPLOMAM GİBİ ÇÖKER”
“Milletimle beraber tam karşındayım. Bırak yan yollara sapmayı, bırakın milletin banka hesaplarını bloke edip mağdur etmeyi. Tezgahlarını kapatmayı… Gel millete gidelim.
Ne istiyorsun belediyelerimizden? Belediyelerimizin şirketlerinden, yakınlarımızdan ne istiyorsun? Neymiş ahmak davası? Millet gülüyor gülüyor. Bunu İngilizceye çevirip dış dünyaya anlatamıyoruz bile. Başka biriler yetmiyor buna. Savcıya tehdit davası. Bilirkişi davası. Bir de üstüne kendinde olmayan diploma davası. Yahu ben milletime sesleniyorum, 35 yıl sonra, ben dedim 19 yaşında yatay geçiş yaptırdım. Eğer 17 yaşında olsaydım yani evrakta sahtecilikten beni çağırdınız dedim. Reşit olmamış olmuş halimle o zaman dedim annemi babamı mı çağıracaktınız dedim. Evet dedi. Allah bunları akıl versin ya. Bakın gülüyoruz ama mesele ciddi. 35 yıl sonra benim diplomamı iptal ettirmeye çalışan bu kişi, yarın sizin 40 yıllık tapularınıza, arabalarınıza, bankadaki paralarınıza diplomam gibi çöker. Bugün bana yarın hepinize. İyi görün iyi anlayın bunları. Açıkça, mertçe söyleyin kardeşim ne istiyorsunuz? Ben de biliyorum millet de biliyor ne istediğinizi. İstanbul’a, Türkiye’ye hizmet etmeyelim istiyorsunuz. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorsunuz. Korkuyorsun değil mi? Korkuyor, korkuyor. Korkuyor.”
“TEK BİR SUÇUMUZ VAR: SANDIKTAN YENİLMEYEN EKREM İMAMOĞLU”
“İnsan beni görünce korkar mı? Beni gören 1 yaşındaki çocuk kucağıma atlıyor. İnsan beni görünce mutlu olur. Bu korkuyor. Benden kim korkar? Millete yanlış yapan korkar. Çünkü karşısında dimdik Ekrem İmamoğlu var. Bu millete çok yanlış yapmışsın ki korkunda çok büyük. Bize sözde suç icat ediyorlar. 2019’dan beri, burada çok değerli devletimizin geçmişine hizmet etmiş dostlarımız, büyüklerimiz, insanlarımız var. Bir belediyeye 5 senede bin 200 soruşturma, teftiş duydunuz mu? 2 bin 200 yapsan ne olur? Dönelim geriye. 11 senede bulup buluşturduğunuz biri ahmak, biri bilmem ne davası demek de istemiyorum isimlerini… Açık bir şey söyleyeyim mi? 2014’ten beri tek bir suçumuz var: sandıktan yenilmeyen Ekrem İmamoğlu. Bize buldukları esas suç bu.”
“MİLLETİMİZE HİZMET ETMEYE TALİP OLDUK DİYE BİZE YAPMADIKLARINI BIRAKMIYOR”
“Bak bu cümlemi aklına kazı: Bize yenilgiyi öğretemeyeceksin. Bize yenilgiyi öğretemeyeceksin. 4 kere yaşattığım gibi 5. ve son yenilgiyi tadacak evine gideceksin.
Çok korkuyorlar, bir sandık daha gelir diye, çok korkuyorlar o sandıkta karşısında olurum diye ödleri patlıyor. Beni bertaraf etmeye çalışıyor. Yahu bir Ekrem’e bir şey olacakmış. Milyonlarca Ekrem var seni istemeyen. Şimdi de devleti yönetmeye, milletimize hizmet etmeye talip olduk diye bize yapmadıklarını bırakmıyor.”
“MİLLETİN TARİHTE GÖRMEDİĞİNİZ DEMOKRASİ TOKADINI YİYECEKSİNİZ”
“Ekrem İmamoğlu olmadan seçime gireceksiniz? Milletin iradesini, sözünü tanımayacaksınız öyle mi? Ne olacak biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim. Milletin tarihte görmediğiniz demokrasi tokadını yiyeceksiniz, cevabını alacaksın, yerine oturacaksın. Ne yapsanız nafile. O sandık gelecek, millet seni sandığa gömecek. Yıkılmadık, korkmadık, yorulmadık. Cesaretiniz varsa karşımıza çıkın. Bu kadar net. Milletin iradesi kararını versin.”
“86 MİLYON İNSANIN TAMAMINA OLAN SEVGİMİZE YENİLECEKLER
23 Mart’ta önce Cumhuriyet Halk Partililer ayağa kalkacak, sonra bu umut dalga dalga büyüyecek ve iktidar olacağız. Devlete çöreklenmiş o bir avuç insan kaybedecek, Türkiye kazanacak. Türkiye’ye kazandırmaya hazır mıyız? Yenilecekler… Güler yüzümüze yenilecekler. Temiz kalplerimize yenilecekler. Tevazumuza, hoşgörümüze yenilecekler. Sımsıcak kalbimize yenilecekler. 86 milyon insanın tamamına olan sevgimize yenilecekler. Sevgimizi bu millete vermeye hazır mısınız? 23 Mart'ta tek bir fire vermeden oy kullanmaya hazır mıyız? Üyeleri sandığa taşımaya hazır mıyız? Hep birlikte ayağa kalkmaya hazır mıyız? Millet burada demeye hazır mıyız? Cumhuriyet Halk Partisi'ni başarıya ulaştırmaya hazır mıyız? Türkiye'yi kazandırmaya hazır mıyız? Yeter ki bizler, enerjimizle, cesaretimizle, mertliğimizle bu millete daha da büyük umut olmayı başaralım. Yeter ki yalnızca ve yalnızca seçimi kazanmaya odaklanalım. Yeter ki bizler tam bir birlik ve dayanışma içinde olalım. Onun için diyorum ki: Kurtuluş yok tek başına, haydi herkes, 23 Mart’ta sandık başına. Yolumuz açık olsun.”
GÖZTEPE VE KARŞIYAKA TARAFTARI KARŞILADI
İzmir Buluşması öncesinde İmamoğlu, ilk durağı İzmir’de kentin simgesi olan Göztepe Spor Kulübü ve Karşıyaka Spor Kulübü taraftarları tarafından coşkuyla karşılandı. Göztepe taraftarları Üçkuyular İskelesi’nden Ekrem İmamoğlu’nu Bostanlı’ya uğurladı. Bostanlı İskelesi’nde ise Karşıyaka taraftarları İmamoğlu’nu coşkuyla karşıladı.
ZÜBEYDE HANIM’IN MEZARINI ZİYARET ETTİ
Daha sonra İmamoğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım Anıt Mezarı’nı ziyaret ederek karanfil bıraktı. Kuran tilavetinin ardından İzmir Buluşması için Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’na gitti.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları