Erdoğan: Haklı yerine güçlüyü, fakir yerine zengini koruyan küresel sistemin devam etmesi mümkün değil
![Erdoğan: Haklı yerine güçlüyü, fakir yerine zengini koruyan küresel sistemin devam etmesi mümkün değil Erdoğan: Haklı yerine güçlüyü, fakir yerine zengini koruyan küresel sistemin devam etmesi mümkün değil](https://www.istanbulgercegi.com/uploaded/bilgilendirme/2020/buyuk/erdogan-hakli-yerine-gucluyu-fakir-yerine-zengini--1604924528.jpg)
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki 12. Büyükelçiler Konferansı'nda konuştu.
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
"Büyükelçilerimiz koronavirüs salgınıyla da mücadele etmek zorunda kaldı. 1,3 milyon insanın hayatına mal olan bu salgın, üstü örtülen birçok çarpıklığın gün yüzüne çıkmasını sağladı. Maddi zenginliğin sosyal adalet ve refaha yetmediği acı şekilde tecrübe edildi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği avantajları en verimli şekilde kullanarak süreci yönettik. Muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmedik. Sadece sınırlar içinde değil, yurt dışında bulunan insanlarımızı da sahipsiz, çaresiz bırakmadık.Sizlerin ve ekiplerinizin olağanüstü çabalarıyla, yurt dışında zor durumda kalan vatandaşlarımıza devletimiz in yardım elini uzattık.
141 ülkeden 100 binden fazla vatandaşımızı ailesiyle buluşturduk. Türkiye'den memleketlerine dönmek isteyen 38 bin yabancıya da destek sunduk. 155 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa tıbbi yardımda bulunduk. Mücadelemiz henüz bitmiş değil. Hastalığın bir süre daha hayatımızı etkileyeceği anlaşılıyor. Ne zaman biteceği belli değil. Hasta ve vefat sayılarının ürkütücü boyutlara ulaştığını görüyoruz.
Bu dönemi de kendi özgün politikalarımızla yönetmeye çalışıyoruz. Karamsarlığa kapılmadan, dengeli, uygulanabilir anlayışla hareket ediyoruz. 'TAMAM' diye sloganlaştırdığımız Temizlik-Maske-Mesafe kurallarına riayet ederek bu sıkıntılı sürecin üstesinden geleceğiz.
Haklı yerine güçlüyü, çoğunluk yerine azınlığı, fakirlik yerine zengini koruyan bir küresel sistemin devam etmesi mümkün değil. Ülkemize ve milletimize yeni pişmanlıklar yaşatmamakta kararlıyız. Ülkemizin yeni dönemin kurucu iradelerinden olması için var gücümüzle çalışıyoruz.
Müttefiklik ilişkilerinin terör örgütlerinin ihtiraslarına kurban edildiği, demokrasi havarilerinin demokrasinin canına kast ettiği herkesin başının çaresine baktığı tabloda biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz.
Suriye'deki harekatlarla sadece YPG/PYD'li ve DEAŞ'lı teröristleri sınırımızdan uzaklaştırmadık, 411 bin Suriyelinin geri dönüşünü temin ettik. 4,5 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz, bir o kadarını da Suriye'de bakımını yapıyoruz. Dünyada benzer bir ülke yok. Sadece Türkiye yapıyor. Bu kapitalist ekonominin temsilcilerinin bu tür attığı bir adım yok. Türkiye insanı ve vicdani olarak bu adımı atmıştır. Suriye'nin toprak bütünlüğü için ayrıca çabalarımızı sürdürüyoruz. Irak'taki operasyonlarda bölücü terör örgütünün belini kırdık. Libya'da sağladığımız destek ülkenin iç savaşa sürüklenmesine engel oldu. Yunanistan ve Güney Kıbrıs provokasyonlarına rağmen Doğu Akdeniz'de daima soğukkanlı davrandık. Müzakere masasından asla kaçmıyoruz. Tehdit, şantaj dilinin hiçbir fayda sağlamayacağı anlaşılmalıdır. Konferans önerimiz sorunu diyalogla çözme isteğimizin tezahürüdür.
Türkiye sadece kendi çıkarlarını korumak için değil, dost ve kardeş ülkelerin hukukunu savunmak için de güçlü olmak zorundadır. Başı daran düşenler ilk ülkemize sığınmıştır. Tek millet iki devlet şiarını paylaştığımız Azerbaycan topraklarının işgaline sessiz kalamazdık ve sessiz kalmadık. Şu anda Afganistan'dayız, şu anda Azerbaycan'dayız. Bunlar bizim kardeşlerimiz, soydaşlarımız. Ermenistan'ın 28 yıllık zulmü karşısında Minsk-3'lüsü her türlü ihtimallerle Azeri kardeşlerimizi 'Kaçkın' yaşattı. 28 yıl süren bu acımasız işgale Minsk-3'lüsü çözüm üretmedik, hep oyalamaca. Kendileriyle konuştuğumuzda bize hiçbir zaman çözüm üretmediler. Çözüm üretme gibi bir dertleri yoktu. Şimdi Azeri kardeşlerimiz kendi göbeklerini kendi kesti ve işi bitirdi. Biz gözleri yaşlı olarak dün İlham Aliyev kardeşimizin Şuşa'nın düşüşünden sonra yaptığı açıklamaları izledik. İki devlet tek millet olmanın aşkı budur da onun için. Dün Şuşa'nın işgalden kurtarılmasıyla sevincimiz ve umutlarımız artmıştır. Dağlık Karabağ'daki işgal bitene kadar mücadele bayrağı inmeyecektir.
İslam düşmanlığı devlet başkanlığı seviyesinde destekleniyor. Müslümanların kutsallarına yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor. 40 yılda 50 bin vatandaşını teröre kurban vermiş ülke olarak masumlara yönelik saldırıları tasvip etmiyoruz. PKK terörü tarafından şehit edilen onlarca öğretmenimiz için üzüntü beyan etmeyenlerin YPG elebaşlarını kırmızı halılarla saraylarda ağırlamasının bizim için hiçbir kıymeti yoktur. Türkiye terörle mücadelede en ilkeli ülkelerden birisidir.
Barış içi arabuluculuk girişimimizi bir markaya dönüştürdük. Medeniyetler İttifakı girişimiz BM'de kurumsallaştı. Diplomatlarımız sadece BM'de değil, NATO, AGİT, UNESCO'da üst düzey görevler üstleniyor. Afrika ve Latin Amerika'ya yönelik politikalar yerini ortaklık politikalarına bıraktı. Yeniden Asya girişimi ile bölge ülkeleri ile ilişkilerimize yeni bir dinamizm kazandırıyoruz. Salgın, Antalya Diplomasi Forumu'nu engelleyemedi. Bu başarıların Dışişlerimizin kapasitesini, teknolojik imanlarımızı artırdığımız dönemde yaşanması tesadüfi değildir. Konsolosluk hizmetlerinde tarihi adımlar attık. Vatandaşımızın yükünü hafiflettik."
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları