Erdoğan; Hiç kimse Türkiye’nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın!
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri gücü; aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin de güvenli, huzurlu, müreffeh geleceğinin teminatıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Yaklaşık üç haftalık aradan sonra yaptığımız Kabine Toplantımızda gündemimizde yine ülkemizin geleceğine, milletimizin beklentilerine ilişkin önemli konular vardı.
Önce sizlere son üç haftada gerçekleştirdiğimiz iç ve dış programlarımızın kısa bir hatırlatmasını yapmak istiyorum.
Hasankeyf Tüneli ve bağlantı yollarının açılışını yaptığımız 8 Kasım’da resmî ziyaret için ülkemizde bulunan İsveç Başbakanı Sayın Kristersson’u da Külliyemizde ağırladık.
Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi için gittiğimiz Semerkant’ta çok sayıda ikili görüşmeyle teşkilat üyesi ülkelerle ilişkilerimizi güçlendirdik. 1992 yılında kurulan, 2010 yılında Konseye dönüşen, 2021 yılındaki İstanbul Zirvesiyle de şu anki hüviyetini kazanan Türk Devletleri Teşkilatı, bugün dünyanın önde gelen uluslararası yapıları arasına girmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin anayasal ismiyle teşkilata gözlemci üye kabul edilmesi, Semerkant’taki zirvenin en önemli kazanımı olmuştur. Türkiye olarak teşkilatın önümüzdeki dönemde hedeflediğimiz bölgesel ve küresel seviyeye ulaşması için her türlü katkıyı yapacağız.
Geçtiğimiz yılaşırı yağışların yol açtığı sellerle boğuşan Kastamonu’muzun dört ilçesine doğal gaz arzı törenine 12 Kasım’da canlı bağlantıyla iştirak ettik. Sel felaketinin ardından ziyaret ettiğimiz vatandaşlarımıza verdiğimiz sözü 1 yıl içinde yerine getirmekten memnuniyet duyuyoruz.
Ülkemizin ve İstanbul’umuzun sembol yerlerinden İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım Pazar günü meydana gelen bombalı saldırıda altı vatandaşımız malum hayatını kaybetti. Saldırının hemen akabinde olayın faili ele geçirilirken, müteakip günlerde de yurt içinde ve yurt dışında eylemle bağlantılı çok sayıda kişi yakalandı. Biz bu tür saldırılarla verilen mesajları gayet iyi anlıyor ve cevabını da sahada gösteriyoruz.
“ÜLKEMİZİN İNSANLIĞA YAPACAĞI KATKILARI ANLATARAK DAHA GENİŞ VE SAMİMİ İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISINDA BULUNMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Saldırının ardından G-20 Zirvesi için gittiğimiz Endonezya’da muhataplarımıza terörle mücadeledeki kararlılığımızı en açık şekilde tekrar ifade ettik. Bu yıl birlikte toparlanma, daha güçlü toparlanma temasıyla yapılan G-20 Zirvesi’nde ülkemizin küresel krizlerin çözümüne yaptığı katkıları liderlere yüz yüze anlatma imkânı da bulduk. Aradan geçen yıllarda yaşanan her hadise, ülkemizde 2015 yılında yapılan G-20 Zirvesi’nde ortaya koyduğumuz perspektifin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar göstermiştir. Tüm dünyada gıda ve enerji başlıklarıyla tartışılan krizin asıl sebebinin küresel yönetim ve güvenlik sistemindeki çarpıklıklar olduğu tespitimiz giderek daha çok benimsenmektedir. Sağlıktan dijital dönüşüme, terörle mücadeleden göçe kadar dünyayı zorlayan her konuda ülkemizin insanlığa yapacağı katkıları anlatarak daha geniş ve samimi iş birliği çağrısında bulunmayı sürdüreceğiz.
Rusya ve Ukrayna liderleriyle kimi zaman yüz yüze, kimi zaman telefon görüşmeleriyle bölgemizde yaşanan krizin etkilerini en aza indirmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede önceki hafta tahıl sevkiyatının devamını temin eden bir dizi telefon görüşmesi yaptık. Taraflara yaptığımız telkinler sayesinde tıkanma aşamasına gelen tahıl sevkiyatının 120 gün daha uzatılmasını sağladık. Amacımız; Rusya-Ukrayna Savaşı’nı tamamen bitirecek kapsamlı ateşkes ve barış anlaşmasına kadar bu temasları sürdürmektir.
Önceki Pazar günü Katar’da yapılan 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılış törenine iştirak ederek bu önemli spor etkinliğinin heyecanını milyonlarla paylaştık. Bu vesileyle açılış törenine katılan diğer liderlerle de samimi ve verimli görüşmeler gerçekleştirdik.
Güney sınırlarımız boyunca yürüttüğümüz harekâtlarda büyük kayıplar veren terör örgütü, sınırlarımızdaki sivil yerleşim yerlerine yaptığı havan saldırılarıyla yine masumların kanını akıtarak kirli yüzünü göstermiştir. Gaziantep’in Karkamış ilçesindeki saldırıda 5 yaşındaki bir evladımız ile 22 yaşında gencecik bir öğretmenimizi katleden terör örgütünü son militanına kadar yok etme ahdimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.
Salı günü ülkemizin en gurur verici altyapı projelerinden biri olan Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali ile yeni yerleşim bölgesi ve bağlantı yolları açılış törenindeydik. Yatırım bedeli 35 milyar lirayı bulan bu abidevi eser, yılda 1 milyar 900 milyon kilovat/saat enerji üreterek ekonomimize yapacağı 5 milyar liralık katkıyla inşallah kendini 7 yılda finanse edecek.
Yeni Yusufeli ilçemizin yapımını da konutları, iş yerleri, kamu tesisleri, yolları, tünelleri, köprüleri ve diğer tüm donatılarıyla iftihar verici bir yerleşim yeri olarak tamamladık.
Dünyanın en büyük beşinci barajı Yusufeli Barajı’nın ve onunla birlikte hizmete açtığımız tüm yatırımların bir kez daha ülkemize ve Artvin’imize hayırlı olmasını diliyor, emeği geçenleri özellikle tebrik ediyorum.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini 23 Kasım sabah erken saatlerde Düzce’de meydana gelen 5,9 şiddetindeki sarsıntıyla bir kez daha hatırladık. Hamdolsun, önemli bir yıkıma ve kayba sebep olmayan bu depremin ardından bakanlarımız ve tüm kurumlarımız vatandaşlarımızın yanında yer almış, gereken her türlü destek sağlanmıştır. Bu çerçevede afetzedeler için 1000’in üzerinde araç, 5500’e yakın personel sahada görev yapmış, 4000 aile çadırı kurulmuş, 9 mobil mutfak ile 105 bin set sıcak yemek dağıtılmıştır. Acil yardım ödeneği olarak 87 milyon lira deprem bölgesinde kullanılmış, 7500 haneye eşya desteği verilmiş, ayrıca 11 bin hanenin hafif hasarının tamiri için destek sağlanması kararlaştırılmıştır.
Depremde ağır hasar aldığı tespit edilen Düzce Merkez ile Cumayeri, Çilimli, Gölyaka ve Gümüşova ilçelerimizdeki 457 konutun yerine daha önceki afetlerde olduğu gibi TOKİ tarafından yenileri süratle inşa edilecektir.
Rabbim, ülkemizi her türlü afetten, kazadan, beladan muhafaza eylesin diyorum.
Çarşamba günü Küba Devlet Başkanı Sayın Diaz-Canel’i de ülkemizde ağırlayarak eşiyle birlikte yapmış oldukları bu ziyarette Türkiye-Küba arasında uzun yıllardan sonra bir araya gelme fırsatını bulduk ve bu ilişkileri güçlendirmek için irademizi ortaya koyduk.
Perşembe günü 24 Kasım vesilesiyle ülkemizin 81 vilayetinden gelen öğretmenlerimizle bir araya geldik. Bu toplantıda Millî Eğitim Bakanlığımızın uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavlarının sonuçlarını da kamuoyuyla paylaştık.
Şehitlerimiz başta olmak üzere, hepimizin yetişmesinde emeği olan öğretmenlerimizin her birine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz, hayatta olanlara da şükranlarımızı ifade ediyoruz.
Cuma günü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle hanım kardeşlerimizle bir araya geldik. Kalkınma planlarının merkezine ‘güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ilkesini yerleştirmiş bir yönetim olarak hanım kardeşlerimizin şiddet başta olmak üzere her meselelerinde yanlarında yer almayı sürdüreceğiz.
Bu programın ardından Pakistan’la aramızdaki en büyük savunma sanayi projesi MİLGEM’in üçüncü gemisi olan Hayber’in suya indirilme törenine katıldık. Aynı günün akşamı da bu tören için ülkemize gelen Pakistan Başbakanı kardeşim Şahbaz Şerif ve heyetiyle resmî görüşmelerimizi gerçekleştirdik.
Cumartesi günü Konya’da hem her biri diğerinden kıymetli çok sayıda eser ve hizmetin açılış törenini yaptık, hem de Konyalı kardeşlerimizle hasret giderdik. Mevlana Meydanı’nı tıklım-tıklım dolduran Konyalı kardeşlerimizle farklı bir heyecanı, farklı bir coşkuyu yaşamanın gerçekten o duygusal yapısını gördük.
ASELSAN Silah Sistemleri Fabrikası’nın, Eğiste Hadimi Viyadüğü Tüneli ve bağlantı yollarının, Afşar Hadimi Barajının, Dar-ül Mülk İhya Projeleri kapsamındaki türbe önü çarşılarının, TOKİ projeleri ve beş ilçemize getirilen doğal gazın, yükseköğrenim öğrencileri için yaptığımız 7 bin kişilik yurtların, büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin tamamlanan yatırımlarının, Selçuklu Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 50 fabrika ile Karatay’da inşa edilen 1000’in üzerindeki dükkânın, bunlarla beraber açılışını yaptığımız toplam yatırım bedeli 18 milyar 466 milyon lirayı bulan yüzlerce eser ve hizmetin Konya’mıza bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum.
Ayrıca, Altınekin, Cihanbeyli ve Kulu ilçelerimizin içme suyu ihtiyacı için Mavi Tünel’den 25 milyon metreküp su aktaracak 3,2 milyar liralık yeni bir yatırımın müjdesini de Konyalı kardeşlerimizle paylaştık.
Yarın, turizmcilerimizle bir araya geleceğiz.
Çarşamba günü ülkemize atanan yeni büyükelçileri kabul edeceğiz.
Perşembe günü, önce Ağrı’da yol açılışı törenine canlı bağlantıyla katılacak, ardından Millî Güvenlik Kurulu’muzu toplayacağız.
“İNSANLARIMIZA HİZMET GETİRMEK İÇİN ÇIKTIĞIMIZ YOLCULUĞU TÜRKİYE YÜZYILI İLE TAÇLANDIRMAKTA KARARLIYIZ”
Cuma günü, Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’mızı açıklayacağız.
Ülkemize eser, insanlarımıza hizmet getirmek için çıktığımız bu yolculuğu Türkiye Yüzyılı ile taçlandırmakta kararlıyız. Yeni nesillere tüm hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir Türkiye bırakmak için gece-gündüz çalışmaya devam edeceğiz.
Bugünkü Kabine Toplantımızda son dönemde sınırlarımız içinde ve dışında yoğunlaşan güvenlik tehditleriyle devam eden harekâtları ayrıntılı bir şekilde değerlendirdik.
Pençe-Kilit Harekât Bölgesinde verdiğimiz yedi şehidimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyoruz.
Ülkemizin sınırlarını 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridiyle koruma altına alma kararımız, yaşadığımız her hadiseyle biraz daha güçlenmektedir. Kendi güvenlikleri ve refahları için binlerce kilometre öteden gelip terörist-masum ayrımı yapmadan her yeri yakıp yıkanlar, Türkiye’nin bu hassasiyetine saygı duymak mecburiyetindedir. Biz vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi, kimseye de hesap vermeyiz.
İsim değişikliği oyunlarıyla tescilli terör örgütünü destekleyenlerin riyakârlıklarına tahammül etmek durumunda değiliz. Bize demokrasi, hak, özgürlük nutukları çekenlerin, önce kendi ülkelerindeki teröristlere ve terörist destekçilerine bakmaları gerekiyor.
Küresel güvenlik mimarisini kökünden değiştirecek hadiseler yaşadığımız bir dönemde, Türkiye maruz kaldığı sayısız haksızlığa ve ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını karşılayacak seviyeye gelmiştir. Artık ülkemizi içi de, altı da boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askerî alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Hamdolsun, bu hakikat meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır. Türkiye düşmanı lobilerin zorlamasıyla siyasi söylem düzeyinde hâlâ eski alışkanlarını sürdürmeye çalışanların da yönetim seviyesinde bu gerçekle yaşamaya alıştıklarını görüyoruz.
Geldiğimiz yer itibarıyla bölgesel ve küresel ilişkilerimizi gözden geçirerek biz de kendimizi bu yeni duruma hazırlıyoruz. Uluslararası siyasette ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmayacağı, temel ilkelerden ödün vermeden dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz. Şayet bu şekilde davranmamış olsaydık, terör örgütüyle doğrudan ve dolaylı olarak kurdukları kirli ilişkiler sebebiyle müttefik diye ifade ettiğimiz ülkelerin çoğuyla köprülere çoktan atmamız gerekirdi. Bunu yapmadığımız gibi, bölgesel siyasi ve insani krizlerdeki farklı yaklaşımlarımız sebebiyle ilişki seviyemizi düşürdüğümüz kimi ülkelerle de selamı sabahı ilanihaye kesmedik.
“ATTIĞIMIZ HER ADIM, GÜZEL BİR GELECEĞİN ALTYAPISINI İNŞA ETME AMACI TAŞIMAKTADIR”
Türkiye’nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askerî gücü; aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin de güvenli, huzurlu, müreffeh teminatıdır. Hâlen sınır ötesi harekâtlar yürüttüğümüz yerlerde oralarda yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın.
Biz, kimseye kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine göre ayrımcılık yapmayız. Attığımız her adım coğrafyamızın tarihi ve insani mirasına sahip çıkarak hepimiz için daha güzel bir geleceğin altyapısını inşa etme amacı taşımaktadır. Selçukludan Osmanlıya, oradan da Cumhuriyete ve nihayet günümüze kadar ulaşan ortak hikâyemiz, bu samimi niyetimizin ve hakkaniyetli pratiğimizin ispatıdır.
Biz, hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz. Özellikle de biz sadece yaşatmak, ihya etmek, inşa etmek için varız. Ülkemiz içindeki 85 milyon vatandaşımız, misafir ettiğimiz milyonlarca mazlum, yakın coğrafyamızda yaşayan on milyonlarca kardeşimiz, dünyanın dört bir yanında bizi dikkatle izleyen sayısız insan bu hakikatin şahididir.
Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum; hiç kimse Türkiye’nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın.
Hiç kimse Türkiye’nin dostluk ve iş birliği merkezli diplomatik açılımlarından rahatsız olmasın.
“BU ÜLKENİN TARİHİNDE SÖMÜRGE YOKTUR, VAHŞET YOKTUR, BENCİLLİK YOKTUR, ZULÜM YOKTUR”
Hiç kimse Türkiye’nin ortaya çıkacak refahı kendi vatandaşları veya tüm dostlarıyla paylaşma esasına dayalı ekonomik atılımlarından rahatsız olmasın.
Hiç kimse Türkiye’nin güvenlik ve huzur çemberini genişletme amaçlı askerî harekâtlarından rahatsız olmasın, çünkü bu ülkenin tarihinde sömürge yoktur, vahşet yoktur, bencillik yoktur, zulüm yoktur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu yönetiminin merkezine yerleştiren bu ülkenin tarihinde sadece adalet vardır, şefkat vardır, merhamet vardır, birlikte yaşama tecrübesi vardır.
Sivil veya asker verdiğimiz her şehidin şanlı hatırası bu kutlu mücadelede yolumuzu aydınlatan birer ışık olarak ebediyen kalbimizde yaşayacaktır.
Karşımıza çıkartılan teröristlerin de, onları üzerimize salanların da topunu tek bir şehidimizin tırnağına değişmeyiz. Şahadeti en üst mertebe olarak gören milletimiz için gül bahçesine girer gibi toprağa verdiğimiz her insanımız bir iftihar, bir gurur vesilesidir. Ama aynı zamanda her şehidimiz, öfkemizi kabartan, mücadele azmimizi bileyen, gücümüzü katmerleyen, kararlığımızı perçinleyen bir yürek yarımızdır.
Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökerek teslim alınamayacağının son örneği 15 Temmuz’dur.
Yaklaşık 40 yılı bulan bölücü terörle mücadele tarihimizde verdiğimiz 8 binin üzerindeki güvenlik görevlisi, 25 bine ulaşan sivil şehidimizin ifade ettiği mesajı hâlâ alamayanlar olduğu anlaşılıyor. Bu milletin belki kanını dökebilir, canını alabilirsiniz, kalkınmasını geciktirebilirsiniz, ama bu milletin istiklaline ve istikbaline dokunmaya kimsenin gücü yetmez, yetemez.
Yıllardır ecellerini bekledikleri dağlarda kurda kuşa yem olan, daha dün açtıkları çukurlara gömülen, bugün içine sığındıkları beton tünelleri mezarları yapacağımız teröristlerin kullanım süresi artık dolmuştur. Teröristleri kendilerini bekleyen acı akıbetten o çok güvendikleri ülkeler de, hayatlarını pazara çıkartan terör baronları da kurtaramayacak.
Diyarbakır özellikle hassas, Diyarbakır Annelerinin şefkatli yüreklerinden kopup gelen çağrılar, terör örgütünün kanlı pençesinden kurtulmak isteyenlerin son umududur.
Türkiye son 20 yılda her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da çok önemli mesafe kat etmiştir. Bu gerçeği sendikalaşma oranları, ücretler, sosyal haklar başta olmak üzere tüm verilerde açıkça görmek mümkündür. Mesela en yüksek asgari ücret artışları, asgari ücretlerin asgari ücret seviyesindeki kısmının Gelir Vergisi dışında bırakılması uygulamaları son dönemde yapılmıştır.
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla büyüyen Türkiye, Eylül ayında tarihinin en yüksek istihdam rakamı olan 31,4 milyona ulaşmıştır. İstihdamdaki artış sosyal güvenlik sistemimizin dengesine de olumlu yansımıştır. Bilindiği gibi, kamu çalışanları için yapılan altıncı toplu sözleşmede maaş artışlarının yanı sıra kadrolara ilişkin de önemli kararlar alınmıştı.
SÖZLEŞMELİ PERSONEL STATÜSÜ
Bunlardan biri, uzun yıllardır beklenen memurların ek gösterge artışı meselesini daha önce çözüme kavuşturmuştuk.
Bugünkü Kabine Toplantımızda da hazırlıkları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca yürütülen kamudaki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi hususunu değerlendirdik. Bu çalışmayla 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4-M maddesini temel dayanak hâline getirerek, mevzuat karmaşasını gidermek suretiyle sözleşmeli personel statüsünü yeniden belirledik. Mahallî idareler dâhil olmak üzere sözleşmelilerin kadroya geçişinde 3 yıl bu statüde çalışmış olma şartı aranacaktır, ayrıca 1 yıl da aday memurluk süresi olacaktır. Dolayısıyla, sözleşmeliden kadroya geçiş 3+1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir. Hâlihazırda 3 yılı dolmuş olan sözleşmeliler hemen aday memurluğa geçiş yapabilecektir. Henüz bu süreyi doldurmamış olanlar ise 3 yılın sonunda aynı hakkı elde edeceklerdir. Daha önceki kadro düzenlemesinin dışında tutulan 227 bin kişi ise, süreleri de dolmuş olacağı için doğrudan kadroya geçme hakkını kullanabilecektir. Yeni statüye göre kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bini isteğe bağlı olarak kadroya geçebiliyor. Kadro kapsamı dışında kalanlar, sözleşmeli askeri personel, sözleşmeli akademik personel, sözleşmeli KİT personeli, sözleşmeli sanatçı, sözleşmeli Meclis danışmanı, sözleşmeli sağlık yöneticisi ve tamamı sözleşmeli kurum çalışanlarıdır.
Sözleşmeliden kadroya geçmek istemeyen personelin hakları görev süreleri sona erene kadar şahsa bağlı şekilde devam edecek, sonra kadroları kendiliğinden ilga olacaktır.
Kadroya geçen personel kurumlar arası nakil hakkına 4 yıllık sürecin ardından kavuşacaktır.
Mahallî idarelerdeki sözleşmelilerden kadroya geçenler sadece mahallî idareler arasında yer değiştirebilecektir.
Böylece kamu çalışanlarının önemli bir sorununu daha çözerek sözleşmeli kadrolu statüsünü daha adil ve sürdürebilir hâle getirmeyi hedefliyoruz. Bu konudaki hukuki düzenlemenin en kısa sürede Meclis’e sunularak hayata geçmesini sağlayacağız. Yaptığımız bu önemli kamu personel reformunun kadroya geçme hakkı elde eden 424 bin sözleşmelimize ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum.
Emeklilik için yılını doldurup yaş şartını bekleyenler ve geçici işçilerle ilgili çalışmalarımızı da en kısa sürede tamamlayıp kamuoyuna açıklayacağız.
Diğer yandan, kamu kurum ve kuruluşlarımıza yüksek lisans ve staj amacıyla yurt dışına personel göndermeleri amacıyla 352 kontenjan tahsis ettik. Kamu personelinin yurt dışı kariyer gelişimini desteklemek için açtığımız bu kadroların liyakat esasına göre kullanılmasını sağlayacağız. Adaylar bu kadrolar için başvurularını elektronik devlet sistemine entegre Kariyer Kapısı üzerinden yapabilecekler ve değerlendirme süreçlerini şeffaf bir şekilde takip edebilecekler.
Mesleki eğitimi güçlendirmek amacıyla yürüttüğümüz çalışmaların meyveleri almayı sürdürüyoruz. Hamdolsun meslek liselerimizin doluluk oranı yüzde 100’e yaklaşmıştır. Artık bu liselere sistemin en altındaki değil en seçkin öğrencilerimiz yönelmektedir. Bu yıl meslek liselerimizin döner sermaye üretimleri şimdiden 1 milyar 650 milyon lirayı bulmuş, elde edilen gelirin önemli bir kısmı da öğrencilerimize ve öğretmenlerimize aktarılmıştır. Başlattığımız dönüşüm sayesinde ülkemizdeki çırak ve kalfa sayısı 159 binden 1 yıl içinde 1 milyon 100 bine çıktı. Böylece sanayimizin en büyük sıkıntısı olan çırak, kalfa ve usta ihtiyacının karşılanması yolunda önemli bir mesafe kat ettik.
Mesleki eğitimdeki tecrübemizi uluslararası alana yayarak dost ve kardeşlerimizle paylaşmak için yedi uluslararası meslek lisesi kurduk. Perşembe günü İstanbul'da yapılacak OECD Mesleki Eğitim Zirvesi’nde bu alandaki çalışmalarımızı katılımcılarla değerlendireceğiz.
Bugün yatırımcılarımıza da bir çağrı yapmak istiyorum. Bilindiği gibi yılın ilk yarısında Merkez Bankası kaynaklarından yüzde 9 faiz oranı ve 2 yılı ödemesiz 10 yıl vadeyle toplamda 150 milyar lira yatırım kredisi kullandırma kararı almıştık. Yatırım kredilerinin 100 milyar lirasını sanayi, 50 milyar lirasını turizm sektörlerine tahsis etmiştik. Kredi kullanımında ileri teknolojiye sahip, katma değerli ve istihdam potansiyeli yüksek yatırımlara öncelik verdik. Bugüne kadar ülkemizin 60 farklı şehrinden 500’e yakın firma 75 milyar lira kredi kullandı. Yatırımcılarımızı bir kez daha ihracata yönelik alanlar başta olmak üzere bu krediden istifade etmeye davet ediyorum.
Enflasyonun yılbaşından itibaren ciddi bir düşüş sürecine gireceği bir dönemin eşiğindeyiz. Tam da bu kritik günlerde zincir marketlerde satılan kimi ürünlerin fiyatlarının mukayesesi üzerinden yeni bir kampanyanın alevlendirildiğini ne yazık ki görüyoruz. Bu çerçevede ortaya konan ithamlar Ticaret Bakanlığımız ile Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir. Elbette her iddia doğru çıkmamaktadır, ancak kamuoyunda huzursuzluğa yol açan her rahatsızlığın üzerine gitmek bizim vazifemizdir. Ticaret Bakanlığımız bu çerçevede yaptığı hazırlıklar doğrultusunda önümüzdeki günlerde yeni uygulamaları devreye alacaktır. Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır ve metanet bekliyoruz.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları