Erdoğan Kabine açıklamasında; 'Devletimizin sahibi 85 milyon vatandaşımızın tamamıdır'
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı Sonrası Millete Seslendi.
“Uluslararası toplum, İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ekonomiden güvenliğe, dış politikadan ticarete pek çok konuyu istişare ettiğimiz bir kabine toplantımızı daha tamamlamış bulunuyoruz. Kabine toplantımıza katkı veren tüm bakanlarımıza ve bürokratlarımıza teşekkür ediyor, aldığımız kararların ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
“TÜRKİYE’NİN REFAHI, HUZURU, GÜVENLİĞİ İÇİN KOŞTURMAYA DEVAM EDİYORUZ”
Bölgemizde her gün bir yenisi patlak veren krizlere rağmen Türkiye’nin refahı, huzuru, güvenliği için koşturmaya devam ediyoruz. Yine açılışlar, toplantılar ve ziyaretlerle dolu bir üç haftayı geride bıraktık.
13 Eylül tarihinde mensubu ve mezunu olmaktan her zaman iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesinin açılışını gerçekleştirdik. Marmara Denizi’ne hâkim 2,5 hektarlık arazi üzerinde toplam 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz külliyemizin üniversitemize ve tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
1,5 asra yaklaşan tarihinde Türkiye’ye büyük hizmetlerde bulunmuş nice insan yetiştiren Marmara Üniversitemize böyle bir eseri kazandırmak şahsım için ayrı bir bahtiyarlık kaynağıydı. Bugün bir kez daha üzerimde hakkı olan hocalarımı şükranla yâd ediyor, vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler niyaz ediyorum. Yine bu vesileyle yeni akademik yılda tüm hocalarımıza ve üniversite öğrencilerimize üstün başarılar diliyorum.
“BOSNA HERSEK’İN YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Denis Becirovic’in ülkemize yaptığı çalışma ziyareti oldukça verimli geçti. Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren üst aklın son aylarda Balkanlar’da da toplumsal fay hatlarını kaşıdığı görüyoruz. Ayrılıkçı gündemlerin körüklenmesinin gerisinde hangi niyetlerin olduğu bellidir. Türkiye olarak biz Balkanlar’da, özellikle de Bosna Hersek’te barıştan, huzurdan ve istikrarın korunmasından yanayız. Bu konudaki hassasiyetimizi Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir İzetbegoviç’e de geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ifade ettim. İnşallah bundan sonra da Bosna Hersek’in yanında olmayı sürdüreceğiz.
Bu sene Peygamberimiz ve şahsiyet inşası temasıyla idrak edilen Mevlid-i Nebi Haftası’nda diyanet camiamızla bir araya geldik. Rabbim bizlere son nefesimize kadar Resulullah efendimizin izinden yürümeyi, örnek hayatı ve ahlakıyla şahsiyetimizi şekillendirmeyi nasip eylesin diyorum.
Ülkemizde ve dünyanın farklı köşelerinde irşat faaliyetlerinde bulunan Dini Mübin-i İslam’ın yayılması ve yaşanması için mücadele eden iman kalesinin muhafızları olarak gördüğümüz tüm hocalarımıza şükranlarımı sunuyor, kendilerine Mevla’dan muvaffakiyetler diliyorum.
“BU DEVLET HİÇBİR AYRIM YAPMADAN TÜM KURUMLARIYLA MİLLETİNDİR”
Burada bir hususu özellikle dikkatlerinize getirmek istiyorum. Son yıllarda, bilhassa 15 Temmuz gecesi sergiledikleri yürekli duruş akabinde diyanet teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. 28 Şubat döneminden gayet hatırladığımız faşizan manşetlerin tekrar atılmaya başlanması bu linç kampanyasının bir parçasıdır.
Ellerine geçirdikleri her fırsatta manşetleriyle darbecilere selam çakanlar, bakıyorsunuz bugün de 28 Şubat zihniyetini başörtülü, çarşaflı, sakallı, cübbeli diyerek yeniden hortlatmaya çalışıyorlar. Yıllarca millete yaşam tarzı dayatanlar şimdi farklı yaşam tarzlarının hayatın bütün alanlarında görünür olmasından rahatsızlık duyuyor, milletimizin bazı kesimlerini âdeta öcü gibi göstermeye kalkıyor.
Şunun bilinmesini isterim. Bu devlet hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir. Devletin sahibi, hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamıdır. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin belli kurumlarına giremediği dönemler artık sona ermiştir. İnsanımızın başörtüsünden, saçından, sakalından, çarşafından dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü günler artık mazide kalmıştır.
“DEMOKRASİYİ HAZMETMEKTE SORUNU OLANLARLA MÜCADELEMİZİ HUKUK ZEMİNİNDE DEVAM ETTİRECEĞİZ”
İnsanımızın takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, inançlı inançsız diye ayrımcılığa uğradığı günler artık geride kalmıştır. Sırf başındaki örtüsünden dolayı annelerin çocuklarını lojmanlarda ziyaret edemediği, yemin törenine dahi katılamadığı o kötü günler artık tamamen geride kalmıştır. Bir kez daha açıkça ifade ediyorum. Bu makamlarda olduğumuz müddetçe Allah’ın izniyle hiç kimse o kara günleri bir daha geri getiremeyecektir. Bedel ödeyerek milletimize kazandırdığımız hak ve hürriyetlerin vesayet heveslileri tarafından gasbedilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Demokrasiyi hazmetmekte sorunu olanlarla da mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar devam ettireceğiz.
“23 YILDIR GÜVEN VEREN VE ERİŞİLEBİLİR ADALET HEDEFİMİZDEN ASLA KOPMADIK”
Adalet hizmetlerinde ülkemizi hak ettiği yere getirmek için yoğun gayret sarf ediyoruz. 23 yıldır güven veren ve erişilebilir adalet hedefimizden asla kopmadık. 2002 yılında 9 bin civarında olan hâkim, savcı sayımız, 15 Temmuz’da yaşadığımız ihanete rağmen, yaklaşık 3 kat artışla bugün 25 bini geçti. Nicelikle beraber niteliğin de arttırılmasına öncelik veriyoruz. İlk kez bu sene uygulamaya geçirdiğimiz yardımcılık müessesiyle hâkim ve savcı adaylarımızın usta çırak ilişkisi içinde mesleğe daha donanımlı bir şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz. Yeni modelle akademideki eğitimlerine başlayan bin 76 hâkim ve savcı yardımcımızı tekrar tebrik ediyor, hepsine başarılar diliyorum.
Bağımsız, tarafsız, adil ve etkili bir yargı sisteminin kökleşmesi için bundan sonra da çalışmayı sürdüreceğiz. İnfaz sistemiyle ilgili zaman zaman medyaya da yansıyan bazı tartışmaları yakından takip ediyoruz. Vicdanları rahatlatacak, toplumda devlete olan güveni güçlendirecek, özellikle de cezasızlık algısının önüne geçecek adımları Meclisimiz ile iş birliği içinde mutlaka ama mutlaka atacağız.
18 Eylül’de başarı ödüllerini takdim ettiğimiz ülkemizi yurt dışında gururla temsil eden müteahhitlerimizi buradan bir kez daha kutluyorum. Firma sayısı itibarıyla Çin’den sonra ikinci sırada olduğumuz bu sektörde inşallah gelirlerimizi de hak ettiği seviyelere getireceğiz.
“85 MİLYONUN EMNİYETİ İÇİN FEDAKÂRCA ÇALIŞAN GÜVENLİK KUVVETLERİMİZLE GURUR DUYUYORUZ”
85 milyonun emniyeti, huzuru, ülkemizin birlik ve beraberliği için fedakârca çalışan güvenlik kuvvetlerimizle gurur duyuyoruz. Jandarma ve emniyet teşkilatımızın emrine verdiğimiz 7 bin 204 yeni aracın özellikle asayiş ve trafik hizmetlerinde kendilerine çok ciddi kolaylık sağlayacağına inanıyorum.
Her zaman söylüyorum, bizim polisimiz, jandarmamız, askerimiz vatandaşımıza karşı müşfik ama suç işleyenlere, suçta kibirlenenlere karşı daima tavizsiz olmalıdır. Vazifesini hakka, hukuka, ahlaka uygun şekilde icra eden tüm güvenlik görevlilerimizin Türkiye Cumhurbaşkanı olarak her zaman yanındayım. Bu vesileyle, geçtiğimiz günlerde kalleşçe şehit edilen polis memurumuz Şeyda Yılmaz’ın şahsında tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Yeni araçlarımızın emniyet ve jandarma ekiplerimize tekrar hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Liglerimizin başlamasıyla birlikte süper lig futbol kulüplerimizin bir kısmını ve Türkiye Futbol Federasyonu yönetimini Külliyemizde kabul ettik. Bu sene tüm liglerimizde rekabet, centilmenlik ve fair play seviyesi yüksek bir futbol şöleni izlemeyi arzu ediyoruz. Bu konuda tüm futbol kulüplerimizden tüm yönetici ve sporcularımızdan azami hassasiyet bekliyorum.
Dün 37. Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası ile açılışını yaptığımız Basketbol Gelişim Merkezimizin de Türk basketboluna ve gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
“VERİMLİ İSTİŞARELERİMİZ OLDU”
Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere gittiğimiz New York’ta dört gün boyunca oldukça verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Düşünce kuruluşlarından, Türk-Amerikan toplumu temsilcilerine, uluslararası yatırımcılardan, devlet ve hükûmet başkanlarına kadar çok çeşitli kesimlerle bir araya geldik.
Bu kapsamda, İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler ve Gine Bisau Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, İtalya, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı ile verimli istişarelerimiz oldu. 2021 yılında hizmete açtığımız Birleşmiş Milletlerin tam karşısındaki Türkevi binamız, bu yıl da görüşmelerimize ev sahipliği yaptı. Birleşmiş Milletler ile Türkevimiz de küresel diplomasinin nabzının attığı merkezlerden biri hâline geldi
New York’u her ziyaretimizde görenleri kendine hayran bırakan böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Ana muhalefet partisinin devrik, eski genel başkanının Türkevi’nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz gibi, 85 milyonundur, 85 milyonunun iftihar vesilesidir. Kapısı da milletin evi gibi Türk milletinin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz. Türkiye’nin başarılarına sevinmek yerine bundan gocunanları bugün bir kez daha milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
“TÜRKİYE, TÜM MAZLUMLARIN KÜRESEL PLATFORMDAKİ SESİ HÂLİNE GELMİŞTİR”
24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap ettim. Hitabımda, İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere, bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektim. Küresel barış ve güvenliğin beş ayrıcalıklı ülkenin keyfine bırakılmaması gerektiğini ‘Dünya 5’ten Büyüktür’ şiarımızla tekrar ifade ettim. Yine konuşmamızda Türkiye’nin dış politika vizyonuna dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık.
Tüm görüşmelerimde yaklaşan kış mevsimi öncesinde insanlık olarak Filistin halkına yönelik yardımlarımızı artırmamız gerektiğini dile getirdim. Gerek Genel Kurul salonunda gerekse daha sonraki görüşmelerimizde aldığımız tepkiler son derece olumluydu. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi hâline gelmiştir. Bundan ülkemiz ve milletimiz adına onur duyuyoruz.
Biz New York’tayken İsrail Lübnan’a yönelik saldırını daha da artırdı. Son iki haftada İsrail’in saldırılarında aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. İsrail saldırılarında vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, Lübnan halkına tekrar taziyelerimi iletiyorum.
“YARDIMLARIMIZI DEVAM ETTİRECEĞİZ”
Lübnan Başbakanı Sayın Mikati’yle görüşmemizde Türkiye’nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut’a ulaştı. Güvenlik şartları el verdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz. Tabii İsrail’in, sivil asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Şimdiden 1 milyona yakın Lübnanlı sivil yerlerinden edildi. Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız zor koşullara rağmen sahadalar, insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar.
Biz de İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas hâlinde. Uluslararası toplum İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse, Genel Kurul’un 1950 tarihli Barış İçin Birlik kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır.
“MÜSLÜMANLAR OLARAK ZULMÜ ENGELLEME NOKTASINDA TÜM DÜNYAYA LİDERLİK YAPMAMIZ GEREKİYOR”
Burada şunu da söylemek durumundayım. Bu süreçte tabii ki asıl olan İslam dünyasının tavrıdır. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yaşanan zulme en büyük tepkiyi İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz. Ancak bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor.
İsrail hükûmetini Hamas’ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor. Bu atalet karşısında üzüntü duyduğumuzu özellikle söylemek isterim. Oysa bugün merhum Cahit Zarifoğlu’nun o veciz ifadesiyle, ‘Filistin, her mümin kulun önündeki bir sınav kâğıdıdır.’ Bugün Filistin ve Lübnan’a sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak, barışa, farklı inançların bir arada yaşama kültürüne sahip çıkmak demektir. Bugün İsrail, katliam politikalarıyla nesiller boyu devam edecek husumet tohumları serpmekte, ona destek verenler de bu suça ortak olmaktadır. İsrail, dozunu arttırdığı devlet terörüyle sadece uluslararası hukuka olan inancı değil, kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok etmektedir. Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır.
“ULUSLARARASI TOPLUMU VE İSLAM ÂLEMİNİ HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Açık söylüyorum; biz bu zulme, bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. Ne pahasına olursa olsun, bugüne kadar hakkı haykırmaktan çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz. İslam âlemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’e karşı insanlık ittifakının kurulmadığı her gün bilinmelidir ki tehlike daha da büyüyecektir. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar önünde sonunda herkesin kapısını çalacaktır. Tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail’in saldırılarının etkileri katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacaktır. Türkiye olarak insanlığın aynı yanlışa tekrar düşmesini istemiyoruz. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için uluslararası toplumu ve İslam âlemini harekete geçmeye çağırıyoruz.
“DÜZENSİZ GÖÇ AKINLARINA KARŞI TEDBİRLERİMİZİ ALIYORUZ”
Bugünkü kabine toplantımızda İçişleri Bakanımızın, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın ve Ticaret Bakanımızın sunumlarını dinledik. Göç yönetimiyle ilgili yürütülen çalışmaları kapsamlı bir şekilde ele aldık. Düzensiz göçü kaynağında engellemeye dönük çabalarımız sürüyor. Ülkemizdeki sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerine dair eylem planımıza tüm paydaşlarla istişare içinde çalışıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi, bu ülkeye bir daha Boraltan Köprüsü utancını yaşatmadan, kardeşlik hukukumuza halel getirmeden, ülkemizin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermeden bu hassas süreci çok boyutlu bir şekilde yönetiyoruz ve yöneteceğiz. Yeni düzensiz göç akınlarına karşı tedbirlerimizi de sınır ötesinde alıyoruz.
“ÖZEL SEKTÖRÜMÜZ İÇİN 'YEREL KALKINMA HAMLESİ' TEŞVİK PROGRAMINI ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA İLAN EDECEĞİZ”
12. Kalkınma Planımız ile uyumlu olarak hazırlanan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimizi yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya ovasına özel olarak odaklanacağız. Bu bölgelerimizde sulama yatırımlarını tamamlamayı, akıllı tarım uygulamalarına hızla geçmeyi, kırsal ekonomileri çeşitlendirmeyi ve turizm gelirlerini arttırmayı hedefliyoruz. Özel sektörümüz için 'Yerel Kalkınma Hamlesi' teşvik programını önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz. Bugün ayrıca ülkemizin ticari hayatını zehirleyen fırsatçılık sorununa karşı aldığımız tedbirleri masaya yatırdık. Vatandaşın rızkına göz dikenlere göz açtırmamakta kararlıyız. Fahiş fiyat artışı yapanlar ile etiket oyunlarıyla milletimizi kandırmaya çalışanlara karşı denetimlerimizi daha da sıkılaştıracağız. Pek çok sektörde tamahkârlıktan kaynaklı fiyat köpüğünün yavaş yavaş ortadan kalktığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu daha da hızlanacaktır.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları