Erzurum Kongresi'nin 104. yıl dönümü
Bugün milli mücadele hareketinin dönüm noktalarından olan ve Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi'nin 104. yıl dönümü.
Bugün 104. yılı kutlanan Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından Ermenilerin Doğu Anadolu’daki şiddetli faaliyetlerine karşı düzenlenmişti.
Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluş amacı da Ermeni faaliyetlerine karşı koymak olmuştu. Bu cemiyet, Damat Ferit Paşa’nın Doğu’nun Ermenilere verilmesi konusunda yumuşak ve teslimiyetçi tutumu karşısında orta çıkmıştı. Bu cemiyet, Ermeniler tarafından eziyet edilen Doğudaki illerin Müslüman halkının haklarını korumak için İstanbul’da kurulmuştu.
Erzurum Kongresi’nin toplanma nedenleri
3 Mart 1918’de Rusya ile imzalanmış olan BrestLitowsk Antlaşması ile Doğu Anadolu bir bütün olarak Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştır. Ama İtilaf Devletleri bu antlaşmayı tanımıyorlardı. 30 Ekim 1918’de İtilaf Devletleri ile imzalanmış Mondros Ateşkes Antlaşması’nda, İtilaf Devletleri Doğu Anadolu illeri için “Ermenistan Vilayetleri” ifadesini kullanmışlardır.
Yani anlaşıldığı üzere İtilaf Devletleri, Doğu Anadolu bölgesinde bir Ermenistan Devleti’nin kurulmasını hedeflemişlerdir. 18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı toplanmıştır. Bu konferansta İtilaf Devletleri daha önceden hedefledikleri Ermenistan Devleti’ni açıkça belirtmişler ve bu devletin kuruluş kararını almışlardır.
Bütün bu gelişmelerin sonucunda da Ermeni eşkıyalar ve çeteler cesur bir biçimde Türk köylerine saldırmaya ve Türk halkını katletmeye başlamışlardır. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından düzenlenen Erzurum Kongresi’nin de amacı bu Ermeni saldırılarına engel olacak ve Doğu Anadolu’yu Türk yurdu olarak kalmasını sağlayacak kararlar almaktır. Aynı zamanda da Karadeniz bölgesindeki Rum ayaklanmalarıyla uğraşmaya çalışan Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de bu kongreye delege yollamıştır.
Mustafa Kemal Paşa ve Erzurum Kongresi
Kongreye katılmak için Amasya’dan yola çıkan Mustafa Kemal Paşa İstanbul’daki hükümet tarafından acilen İstanbul’a geri dönmesi için telgraflar almaktaydı. Fakat Mustafa Kemal Paşa bu telgraflara aldırmayarak Erzurum Kongresi’ne doğru gitmeye devam etmiştir. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa’ya gelen emirlere uymadığı için müfettişlik görevinden alındığını bildiren bir telgraf gönderilmiştir.
Aldığı ve alması gereken kararları son bir kez düşünen Mustafa Kemal Paşa, 7-8 Temmuz 1919 gecesi Harbiye nezaretine ve Padişaha çektiği telgraflarla askerlik görevinden istifa ettiğini İstanbul Hükümeti’ne bildirmiştir. Böylece Mustafa Kemal Paşa, bu istifasından sonra askeri ve mülki yetkilerinden tamamıyla arınmıştır. Bundan böyle de faaliyetlerine herhangi bir gücün altında kalmadan özgür bir birey olarak devam etmiştir.
Tüm bu olanların üzerine Mustafa Kemal Paşa ilk ve belki de en önemli desteği, merkezi Doğu Anadolu’da olan XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’dan gelmiştir. “Ben ve Kolordum, hepimiz emrinizdeyiz Paşam!” diyerek Kazım Karabekir büyük bir manevi destek sağlamıştır. Bu olayların sonucu olarak da Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi’ne askeri bir kişi olarak değil, tamamıyla sivil bir kişi olarak katılmıştır. Bu da onun bu yolculukta hedefine ne kadar kararlı bir biçimde bağlı olduğunu ve bu yolda birçok şeyden vazgeçebileceğinin en büyük kanıtları arasındadır.
Erzurum Kongresi’nin açılışı
Erzurum Kongresi başka bir deyişle Vilayet-i Şarkiye Kongresi’ne katılabilmek için bir ilden delege olabilmek gerekiyordu. Fakat Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Paşa herhangi bir ilden delege olarak seçilmemişlerdi. O sırada Erzurum delegeleri olarak katılacak olan Cevat Dursunoğlu Bey ve Emekli Binbaşı Kazım Bey, Mustafa Kemal ve Rauf Paşa için delegeliklerinden istifa etmişler ve Paşaların Erzurum delegeleri olarak katılmalarına olanak sağlamışlardır.
Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919 sabah saat 10.00’da Sultani Mektebi’de toplandı. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Şubesi Reisi Hoca Raif Efendi kongreyi açmıştır. Kongreye toplamda 5 vilayetten 56 delege katılmıştır. Açılıştan sonra kongreye bir başkan seçilmesi gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın kongreye katılmasını istemeyen bir kesim vardı ve bu kesim Mustafa Kemal Paşa kongreye katıldıktan sonra, bu sefer de başkan olarak seçilmesine karşı çıkmışlardır. Bu tartışmalardan sonra el usulüyle bir oylama yapılmış ve Mustafa Kemal Paşa başkan seçilmiştir.
Erzurum Kongre’sinde alınan kararlar
Erzurum Kongresi, 7 Ağustos 1919’da, çalışmalarına son vererek aşağıdaki kararları almıştır.
1- Trabzon ili ve Samsun Sancağı ile Doğu Anadolu illeri Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Van, Bitlis, Sivas ve bu bölgedeki bağımsız livalar; hiçbir sebep ve bahane ile birbirinden ve Osmanlı topluluğundan ayrılması mümkün olmayan bir bütündür. Mutlulukta ve felakette ortaklığı kabul eder ve aynı amacı hedef edinirler. Bu bölgede yaşayan bütün Müslümanlar birbirine karşı fedakârlık duygusu ile doludurlar, soysal ve sosyal durumlarına saygılı öz kardeştirler.
2- Osmanlı vatanının bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının sağlanması, saltanat ve hilafet makamlarının korunması için milli kuvvetleri yapıcı duruma getirmek ve milli iradeyi egemen kılmak esastır.
3- Her türlü işgal ve müdahale, Rumluk, Ermenilik teşkili amacına yönelme sayılacağından birlikte savunma ve karşı koyma esası kabul edilmiştir. Siyasi egemenliği ve sosyal dengeyi bozacak surette, Hıristiyanlara yeni imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.
4- Hükümetin buraları bırakmak veya buralarla ilişiğini kesmek zorunda kalması ihtimaline karşı saltanat ve hilafete bağlılığı ve milli hakları koruyucu tedbirler ve kararlar alınmıştır.
5- Vatanımızda, öteden beri birlikte yaşadığımız Müslüman olmayan kimselerin, kanunlarla pekiştirilmiş müktesep haklarına tamamıyla uyarız. Mal, can ve ırzlarının korunması esasen dinimizin, ulusal geleneklerimizin ve yasalarımızın gereği olduğundan bu esas Kongremizin genel kanısıyla da sağlamlaştırılmıştır.
6- İtilaf Devletlerinden; Mondros Mütarekesinin imzalandığı 30 Ekim 1918 günündeki sınırlarımız içinde kalan ve her bölgenin gerisinde olduğu gibi, Doğu Anadolu İllerinde, büyük çoğunluğu İslam olan ve kültürel, ekonomik üstünlüğü Müslümanlara ait bulunan, birbirlerinden ayrılması imkansız öz kardeş, dindaş ve soydaşlarımızın oturduğu memleketlerimizin bölünmesi düşüncesinden vazgeçerek, varlığımızı ve tarihi, ırki, dini haklarımıza saygı gösterilmesi ve bu suretle hak ve adalete dayanan bir karar verilmesi beklenir.
7- Milletimiz “insani ve asri” amaçları yüceltir. Fen, sanayi ve ekonomi bakımından ihtiyaçlı durumumuzu takdir eder. Bundan ötürü Devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı, vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak üzere altıncı maddede açıklanmış olan sınırlar içinde, milliyet esaslarına uygun ve memleketimize karşı istila isteği olmadan herhangi bir devletin fenne, sınaiye ve ekonomiye ait yardımlarını hoşnutlukla karşılarız. İnsanlığın esenliği ve umumun huzuru adına böyle insancıl ve adaletli kuralları taşıyan bir barışın tez elden kararlaştırılması en büyük milli arzumuzdur.
8- Milletlerin kaderlerini kendilerinin çizdiği bu tarihi çağda İstanbul Hükümetinin de Milli İradeye boyun eğmesi zorunludur. Çünkü milli iradeye dayanmayan hükümetlerin kendi başlarına verdikleri kararlara milletçe uyulmadığı gibi, bu kararların dışta da itibar olmadığı ve olmayacağı şimdiye kadarki olaylar ve sonuçlarıyla ispatlanmıştır. Bundan ötürü milletin içinde bulunduğu korkulu durumdan ve kuşkudan kurtulma çarelerine başvurmasına hacet kalmadan hükümetimizin hemen milli meclisi toplaması ve bu suretle milletin ve memleketin kaderi hakkında alacağı bütün kararları milli meclisin denetiminden geçirmesi zorunludur.
9- Vatanımızın karşılaştığı üzücü olaylar ve aynı amaçla milli vicdandan doğan derneklerin anlaşma ve birleşmeleriyle meydana gelen kitle Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adında bir topluluk haline getirilmiştir. Cemiyet her türlü particilik akımlarının dışındadır. Bütün Müslüman yurttaşlar derneğin tabi üyesidir.
10- Kongre tarafından seçilen bir Heyet-i Temsiliye kabul edilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar olan milli kuruluşlar birleştirilmiş ve sağlamlaştırılmıştır.
Erzurum Kongresi Temsil Heyeti
Erzurum Kongresi, tüzük gereğince Kongrenin son gününde yani 7 Ağustos’ta Kongre Genel Kurulu’nca bir Heyet-i Temsiliye seçmiştir. Bu 9 kişilik Temsil Heyeti şu kişilerden oluşmuştur;
Mustafa Kemal – Eski Üçüncü Ordu Müfettişi, Askerlikten Çekilmiş
Rauf Bey – Eski Bahriye Nazırı
Raif Efendi – Eski Erzurum Milletvekili
İzzet Bey – Eski Trabzon Milletvekili
Servet Bey – Eski Trabzon Milletvekili
Şeyh Fevzi Efendi – Erzincan’da Nakşî Şeyhi
Bekir Sami Bey – Eski Beyrut Valisi
Sadullah Efendi – Eski Bitlis Milletvekili
Hacı Musa Bey – Mutki Aşiret Reisi
Kongrenin önemi
-Erzurum Kongresi’nin önemini Mustafa Kemal Paşa kongredeki kapanış konuşmasında; “Tarih şüphesiz bu Kongremizi ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir.” sözleriyle açıkça ortaya koymuştur.
-Erzurum Kongresi, Türkiye’nin parçalanmasına ve işgaline karşı direnmenin ilk örneklerindendir.
-Erzurum Kongresi, Doğu illerinin Türk siyasi varlığı olarak korunmasını istemiştir.
-Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu’daki Milli direniş örgütlerini birleştirerek burada tek bir cemiyetin ve tek bir heyetin (Temsil Heyeti) hareket etmesini sağlamıştır.
-Erzurum Kongresi, gerek toplanış biçimi kuruluşu bakımından yerel karakterli olmakla beraber aldığı kararlar ve ilkeler geneli ilgilendirmektedir. Bu kararlar ve ilkeler ulusal niteliktedir. Özetle Milli karakterde bir kongredir.
-Erzurum Kongresi, örgütlenme yöntemiyle ülkenin bütününe örnek teşkil etmiştir. Bunda Mustafa Kemal Paşa’nın kongreye başkan seçilmesi çok etkili olmuştur.
-Amasya Genelgesi ile başlayan Milli Mücadele, Erzurum Kongresi ile artık örgütlenmeye başlamıştır.
İstanbul Hükümeti’nin ülkeyi koruyamazsa, bu işi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacağı kongrede açıkça dile getirilmiştir. Ayrıca milli meclisin acilen toplanması da istenmiştir.
-Erzurum Kongresi ilk defa milli sınırlardan söz ederek, Misak-ı Milli’ye ışık tutmuştur.
-Erzurum Kongresi, milli bağımsızlık ilkesinin temel alındığı ortaya koyarak, yeni Türk Devletinin temellerini atmıştır.
-Erzurum Kongresi’nde yalnızca iç politikayı ilgilendiren ilkeler değil, bazı dış politika ilkeleri de belirlenmiştir. Bu da kongrenin bir yasama organı gibi hareket ettiğini göstermektedir.
-Erzurum Kongresi’nde oluşturulan Temsil Heyeti ise yürütme organı gibi hareket etmiştir.
Manda ve himaye reddedilerek milli egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesi ilk defa Erzurum Kongresi’nde kararlaştırılmıştır.
Amasya Genelgesi’ndeki esaslar Erzurum Kongresi’nde yerini almıştır. Bu kararlar kongreden sonraki Sivas Kongresi’nce de aynen kabul edilmiştir. Böylece vatanı bir bütün halinde kurtarmak için en önemli adımı atılmış, ve kurtuluş hedefine biraz daha yaklaşılmıştır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları