46 kişi neye yardım ediyor
Barış Pehlivan: O an canlı yayında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı izlemişler midir acaba?
Bir süredir kulağıma geliyordu, meğer doğruymuş.
Halbuki şöyle büyüdük biz:
Bugün kafanıza göre işe gitmeseniz, yarın gideceğiniz bir işiniz olmayabilir.
Ama onların böyle bir derdi yok.
“Bana en çok izlediğin kanalı söyle, onu cezalandırayım” ilkesiyle hareket eden RTÜK’ü yazıyorum.
Can sıkıcı bir konu, rakamlarla okutmaya çalışayım.
Bakınız, RTÜK’te toplam sekiz daire başkanı var.
Peki, kaç daire başkan yardımcısı var, biliyor musunuz?
46!
Yani neredeyse her başkanın altı yardımcısı var.
Yine RTÜK’te işçiler hariç 600 memur görev yapıyor. Bu da demek oluyor ki her 13 personele bir daire başkan yardımcısı düşüyor.
RTÜK binası başkanın bulunduğu yer hariç beş kattan oluşuyor. Yani binanın her katına dokuz daire başkan yardımcısı denk geliyor.
Sahi, bu kadar daire başkan yardımcısı normal mi? Elbette değil.
Zaten böylesine yüksek sayıda atama Sayıştay’ın denetim raporuna da konu olmuş durumda.
Orada bile yazmayan vahim noktayı da söyleyeyim:
Yardımcısını hiç görmeyen daire başkanı var RTÜK’te!
Tekrarlıyorum: Başkanını tanımayan yardımcılardan, yardımcısını tanımayan başkanlardan söz ediyorum. Yani yolda karşılaşsalar selam veremezler.
Bazılarının 11 bin lira maaş aldığı RTÜK’e hiç uğramadığını ve hatta başka devlet kurumlarında da kadrolarının olduğunu anlatıyorum.
O halde soru basit: RTÜK Başkanı’nın kendisinin iki yardımcısı varken daire başkanlarına bu kadar çok sayıda yardımcı ataması ne anlama geliyor?
Yanıt için RTÜK’ün CHP kontenjanından üyesi olan İlhan Taşcı’yı aradım.
Özetle şunları dedi:
“Hısım akrabaya kadro oluşturma çabasının bir yansıması bu. Bu atamalarda liyakat, birikim, deneyim gibi bir ölçüt de dikkate alınmadı, alınmıyor. Hani kadro olsa daha da atama yapacak RTÜK Başkanı. Ama kadro yok. Yani sanılmasın ki Başkan Ebubekir Şahin durdu. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, görevinin eşe dosta kadro bulup iktidarı eleştirenlere ceza kesmek olmadığını anlaması, yasal ve anayasal görevlerini yapması gerekiyor.”
Taşcı’nın bu sözlerini dinlerken televizyonun sesi kısıktı, sonra açtım.
Düşündüm o 46 daire başkan yardımcısını…
O an canlı yayında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı izlemişler midir acaba?
Onun “Liyakati esas alacağız, diye ahkâm kesenler belediye kadrolarını terör örgütünün uzantılarına peşkeş çektiler” sözünü duyunca “işte bu” diye alkışlamışlar mıdır evlerinde?
Sonra televizyonu kapatıp “Ne olacak bu memleketin hali” diye uzaklara dalmışlar mıdır?
Benimki de fantezi işte!
AKP’NİN ‘ERDOĞAN SEÇİLMEZSE’ PLANI
Kimi zamanında diyor kimi erken seçimi işaret ediyor. Belki de meseleyi anlatmak için bu kavramlar yetersiz kalıyor.
Geçen hafta AKP’nin kritik bir ismiyle oturdum. Ona anketleri, partideki havayı, neler olup bittiğini sordum.
Ağzından asla “erken seçim” lafını alamadım. Ancak “bıçak sırtı” sözünü bizzat duydum.
Anlattığına göre…
Partisinin anketlerinde Cumhur İttifakı yüzde 45’in biraz üstünde görünüyordu. Bu da seçimi, söylediği gibi “bıçak sırtı” haline getiriyordu. Tam da bu nedenle “yüzde 50 artı bir sistemi iyi olmadı” diyordu. “20 yıllık iktidarımızın en kritik seçimi olacak” ifadesini kullanması bu yüzdendi.
“Parlamenter sisteme geri dönüş” bahsini açtım. Ona göre bu imkânsızdı. İnancına göre, ne olursa olsun AKP seçimden birinci parti olarak çıkacak, Meclis’te kilit rol oynayacaktı. Bu rolü de Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetseler dahi eski sisteme dönüşü engelleyebilecek güce kavuşması demekti.
İşin çarpıcı yönü buna dair de senaryolarını anlattı. Dediğine göre, Erdoğan cumhurbaşkanı olamasa bile muhalefetin parçalı yapısı yine AKP’ye kazandıracaktı. Böyle bir durumda 2025’e varmadan tekrar seçim öngörüyordu. Evet, “Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilememe” ihtimalini düşünüyorlar, bunun üzerine planlar yapıyorlardı.
AKP yönetimindeki önemli ismi dinlemeye devam ediyordum…
MHP’nin çok kan kaybetmesi de Cumhur İttifakı’nda rahatsızlık kaynağıydı. “Yüzde 35’in altına düşmeyiz” diyordu ama MHP’nin erimesi, ittifak için düşündürücüydü.
Söylediklerinden AKP’nin önümüzdeki dönemi bir açılımla geçireceği sonucunu çıkardım. Hayır, Kürt açılımı değil… Sistem açılımı, yeni ittifaklar açılımı, ekonomik rahatlamaya yönelik vatandaş açılımları. Ardından “kazanabiliriz” durumu yaratılabilirse bir “baskın seçim” kokusu aldım. Bazı teşkilatların her an seçim olacakmış gibi hazırlık yapması da bunu gösteriyordu.
Kısacası, Erdoğan’ın seçim oyunu belki de yeni başlıyordu…
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları