Ayaydın nasıl CHP’li oldu
Barış Pehlivan; Siyasetin devleti çürütmesine karşı çıkan bir CHP’nin kapısından siyasetin çürümesinde payı olanlar zaten girememeliydi.
Bizim mahalle tartışıyor:
CHP’li Aydın Ayaydın nasıl AKP’nin belediye başkan adayı olur?
Halbuki soru yanlış olduğu için yanıtlar da tatmin etmiyor. Aslında sorulması gereken şu: Hayatı boyunca AKP tarzı siyaseti şiar edinmiş Aydın Ayaydın nasıl CHP’de siyaset yapabildi?
Bankacılık ve köşe yazarlığı kariyerini geçiyorum.
Turgut Özal’ın YÖK’e seçtiği isim de oydu.
DYP’de Çiller’in yanı başında siyaset yapan da ANAP’ta milletvekili olan da oydu.
Tarikatlara “sivil toplum kuruluşu” diyen de onların iftarına katılan da Fethullahçıların gazetesine yazan da oydu.
Kızının AKP milletvekili olmasını hatırlatmıyorum bile.
Hal böyleyken siyasetin devleti çürütmesine karşı çıkan bir CHP’nin kapısından siyasetin çürümesinde payı olanlar zaten girememeliydi.
MAHKEME DE ‘RIZASI VAR’ DEDİ
Edmund Burke’nin sevdiğim bir sözüdür: “Kötülüğün zaferi için gerekli tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamalarıdır.” Gazetecilikte fikritakip yapmayı kötülüğün ateşine bir damla da olsa su dökme gibi görürüm.
17 yaşındaki E.M’ye tecavüz dosyasını bu köşede çok kez yazdım. Şüpheli Sadullah Alagöz adlı AKP’li iş insanının, siyaset ve bürokrasideki gücünü hem olayın kendisinde hem de kapatılmasında nasıl kullandığını çok kez anlattım.
Sonra ne oldu? Tecavüz olayından bir yıl sonra iddianame tamamlandı ve maalesef korktuğum gerçekleşti. Zira savcı tecavüzün yaşanmadığını düşünüyordu. Onca aksi delile rağmen, mağdur E.M’nin şüpheli Alagöz ile rızasıyla cinsel ilişkiye girdiğini savunuyordu. “Mağdurun olaydan hemen sonra değil de 10 gün sonra şikâyette bulunmasını” gerekçe olarak iddianameye yazıp “Rızası var” deniyordu.
Genç kızın avukatları itiraz ettiler bu karara. Sadullah Alagöz için “Nitelikli cinsel istismar, çocuğa karşı sözle cinsel taciz, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj ve tehdit” suçlarından da iddianame yazılmasını talep ettiler.
Sonuç ne mi oldu?
Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği şöyle bir karar vermiş: “Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar usul ve yasaya uygun olup, yine ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçelerin dosya içeriğine uygun olduğu, ileri sürülen itiraz nedenlerinin ise yerinde olmadığı anlaşılmakla itirazın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”
Özetle, mahkeme de “Tecavüz yok, çocuğun rızası var” dedi.
Bir kez daha anlaşıldı ki bu topraklarda kötülük çok daha örgütlü. Mağdur E.M’nin “Rızası var” davası 5 Mart 2024’te Ankara 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları