Bir mafya üyesi anlatıyor
Barış Pehlivan; Saat 19.00’daki sayımdan sonra buluştuk. O anlatıyor ben hızlı hızlı notlar alıyordum. İşte cezaevinde tanıştığım bir mafya üyesinin anlattıklarından öne çıkanlar
Yemekhanede tam karşımda oturdu. Çorbasını içerken gözü masaya koyduğum gazetedeydi. Küçük bir haberi okuyordu sanki: “Mafyadan Bakan’a tehdit!”
Haberde, İtalyan mafyasının Bakan Roberto Calderoli’ye gönderdiği tehdit mektubu anlatılıyordu.
“Sizin kitaplarınız burada yasaklı mı” diye sordu. “Hayır” dedim, bazı mahkûmlara kitap bile imzalamıştım. Anlamıştım, o da okurumdu. Suçunu sordum, “Kabarık” dedi. Hem konuşmak istiyor hem de çekiniyor gibiydi.
Maltada volta atmaya başladık. Bir süre sonra anladım, çok bilinen bir mafya grubuna aitti. Haliyle, o anlattıkça sorularım çoğalıyor, duyduklarımı yazma isteğim kabarıyordu.
“Bu anlattıklarınızı yazabilir miyim” diye sordum. Bazılarının kayıt dışı kalması şartıyla ikna ettim. Akşama bir daha buluşmak üzere ayrıldık.
MAFYADAN PARA ALAN DEVLET GÖREVLİLERİ
Saat 19.00’daki sayımdan sonra buluştuk. O anlatıyor ben hızlı hızlı notlar alıyordum. İşte cezaevinde tanıştığım bir mafya üyesinin anlattıklarından öne çıkanlar:
-Birçok suç örgütünün mermi kaynağı bazı polislerdir. Kurulan ilişkiler sayesinde onlar yıllık mermi haklarının bir bölümünü bizlere satar.
-Devlet içerisindeki açgözlü yöneticiler daha rahat gezmek, eğlenmek ve cüzdanlarını doldurmak için suç örgütlerine yanaşır. Ben mesela firari olduğum bir dönemde, anlaştığım polisler eşliğinde rahatça gezerdim.
-Ankara’da bir Emniyet müdürü vardı. Onlarca kişiden küçük küçük paralar alırdı. Bunun da tabii bir karşılığı olmalı. Örneğin pandemi döneminde para aldığı grupların işlettiği gece kulüplerini veya kumarhaneleri kapatmıyor ve onlara baskın yapmıyordu. Şimdi cezaevindeymiş o polis müdürü de.
-Ama mafyanın en çok para yedirdiği grup hâkimlerdir. Yargılama sürecinde onlara ihtiyaç vardır çünkü. Örneğin benim dosyama bakacak olan Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinin üyesini bağlamıştık. Önce yoklama çekerdi bana. Pahalı bir restorana mı gitmek istiyor, beni arardı. Birine hediye mi gönderilecek, sözde bana danışırdı. Sonra gün geldi, 5 milyon liraya benim alacağım cezayı 3’te 1’e indirdi.
-Anadolu’ya tayin olan bir yargı üyesi vardı. Zamanında çok işimizi görmüştü. Belki inanmayacaksınız, “Bana hiç yeni dava dosyası göndermiyorsun” diye sitem ederdi. Parasını koparacak sanık arıyordu.
MAFYA İNSANLARI NASIL KULLANIR
Yürüyorduk, durdu. Sakalını sıvazladı. Sanki daha ileri gitmek istiyordu ama kendisini frenliyordu. Sonra devam etti:
-Yurtdışındaki mafya grupları buradan kaçıp ülkelerine sığınan Türk mafyasını bekler. Onları avucuna alıp Türkiye’deki uyuşturucu trafiğini yönetirler. Hani bazen İstanbul’daki uyuşturucu gruplarının çatışmalarını duyarız ya... Aslında onlar uluslararası kartellerin ellerindeki Türk mafyasının rekabetidir.
-Sosyal medyada beğenilme arzusu küçük mafya gruplarının oluşumunu hızlandırdı. Pahalı arabalar, güzel kadınlar, uyuşturucu gibi zaafları olanlar mafya için insan kaynağıdır. Bir mafya grubu kendisine adam kazandırmak için o zaafları kullanır. Sempati zaman içerisinde gönül bağına çevrilir. Gün olur, sizin için yapmayacağı şey yoktur. Yargılama bitene kadar da o kişiye bakılır, düzenli para gönderilir. Ama işte ceza kesinleştikten sonra, burada beş kuruşu olmadan hayatları çürür. Kullanıldıklarıyla kalırlar.
İtalyan siyaset bilimci Gaetano Mosca’nın 1900 yılında verdiği bir konferans “Mafya Nedir” adıyla kitaplaşmıştı (Metropolis Yayıncılık). Oradan alıntılıyorum:
“Uyum içerisinde hareket etme becerisine sahip örgütlü bir azınlık tarafından korkutulup sindirilen ve boyunduruk altına alınan örgütsüz çoğunluğa mensup bireyler, adli makamların kanatları altına sığınmaya cesaret edemedikleri müddetçe istismara daima açık olacaklardır.”
Bu tespitin üzerinden bir asırdan fazla zaman geçti. Cezaevinde yürürken bir mafya üyesinden dinlediklerim “Daha çok yolumuz var” dedirtiyordu...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları