Evime kim girdi?
Barış Pehlivan; 12 yıl önce evime kimin girdiğini halen bilmiyorum. Bildiğim; siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım.
“Ben bu belgeleri ilk kez görüyorum.”
İlk tepkim bu oldu. Sorgumun yedinci saatindeydim. Savcı Zekeriya Öz masasındaki mavi klasörü açtığında gözlerime inanamadım. Hayatımın en zor günleri başlayacaktı. Hâkim, “Ben anlamam, itirazınızı yaparsınız” dedi. Tutuklandım. 2011’di.
Gazete manşetlerinde “Gazeteci değil, terörist” olduğum yazıyor, 37 yıl hapsim isteniyordu. Tek “delil” ise bana ait olmayan ama bilgisayarımdan çıkan sözde gizli belgelerdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Boğaziçi Üniversitesi’ne, uluslararası bilişim mühendislerinden resmi bilirkişilere birçok saygın kurum ve uzman rapor üstüne rapor yazdı. Hepsi aynı tespiti yapıyordu: Bu belgelerin bir bölümü virüs yoluyla uzaktan yüklenmişti. Yüklenemeyenler içinse evime gizlice girilmiş ve kalan belgeler bilgisayarıma fiziki yolla yerleştirilmişti.
İki gün sonra da gözaltına alınmıştım. 19 ay hapis yattım, 6 yıl sonra beraat ettim. Devlet “Pardon, seni boşuna hapsetmişiz” dedi.
Bu yazdıklarımı belki biliyordunuz. Ama anlatmak zorundaydım.
Zira, aradan yıllar geçti...
AKP yine iktidarda. Ben yine tutuklu gazeteciyim. Ve yine aslında dışarıda olmam gerektiğini anlatmaya çabalıyorum.
Prof. Dr. Adem Sözüer’in hakkımda hazırladığı bilimsel mütalaayı okuyunca bunları düşündüm. Görmüşsünüzdür, duayen hukukçu yeniden hapsedilmemin yasaya aykırı olduğunu tane tane anlatmış.
Ama işte kendi çıkardığı yasaya sahip çıkmayanlar ve arkasında durmayanlar var. Ben de yıllardır bilirkişi raporlarıyla ve bilimsel mütaalarla aslında devletin yapması gerekeni üstleniyorum.
12 yıl önce evime kimin girdiğini halen bilmiyorum. Bildiğim; siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları