Kafa karıştıran terörist listesi
Barış Pehlivan; Yine listede yer alan ve yabancı kimlik numarası “99” ile başlayıp “Vatandaşlık TC” ibaresinin yazılmadığı başka 8 IŞİD militanı da vardı. “Teknik hata” neden onlarda değil de diğerlerinde yapıldı? Bu soru ortada duruyor.
377 kişi ve kurumun mal varlığı 7 Nisan’da donduruldu. Terör örgütleri FETÖ, IŞİD, PKK ve DHKP/C üyeleriydi listedekiler.
Güzel. Ancak bazı noktalar kafa karıştırıyordu. Örneğin, Resmi Gazete’de yayımlanan karardaki FETÖ üyeleri arasında kritik eksikler vardı. Öyle ya, 15 Temmuz’un kilit ismi Adil Öksüz’ü ve kumpasların uygulayıcısı Zekeriya Öz’ü de aradı gözler. Peki, neden yoktular mal varlığı dondurulanlar arasında?
Keza, listedeki 8 yabancı kökenli IŞİD militanın doğum yerinin yanında “Vatandaşlık TC” yazıyordu. Böyle olunca, o isimlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığı tezi gündeme geldi. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bu iddianın asılsız olduğunu açıkladı. Peki, neden vardı “Vatandaşlık TC” ibaresi?
İşte bu iki konunun peşine düştüm. Resmi Gazete’de yayımlanan kararın altında İçişleri Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanı’nın imzası vardı. Haliyle, iki bakanlığın da basın müşavirliğine sorularımı sordum. Ancak bu satırlar yazılana kadar resmi yanıt alamadım. İz sürmeye devam ettim.
MASAK MI SUÇLU?
Bakanlık kulislerinde sorumluluğu birbirine atma eğilimi gördüm.
Hazine ve Maliye Bakanlığı kaynakları “Liste İçişleri Bakanlığı’nın alanına giriyor, bizimle ilgisi yok, bakanlığımız sadece uygulayıcı” diyordu. İçişleri Bakanlığı kaynakları ise IŞİD üyelerindeki “Vatandaşlık TC” ibaresinin, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) yaptığı teknik bir hata olduğunu öne sürüyordu. İddia edildiği gibi 8 IŞİD militanının TC kimlik numarasının değil, “99” ile başlayan yabancı kimlik numarasının olduğunu hatırlatıyorlardı.
Ancak bu tez de başka bir çelişkiyi içinde barındırıyor. Zira, yine listede yer alan ve yabancı kimlik numarası “99” ile başlayıp “Vatandaşlık TC” ibaresinin yazılmadığı başka 8 IŞİD militanı da vardı. “Teknik hata” neden onlarda değil de diğerlerinde yapıldı? Bu soru ortada duruyor.
Ve tabii şu da yanıt bekliyor: Türk makamlarından yabancı kimlik numarasını alan, yani Türkiye’de ikamet etmelerine izin verilen yabancı uyruklular ne zaman IŞİD militanı oldu? Türkiye’ye girdiklerinde zaten IŞİD üyesiyseler, güvenlik açığımız mı vardı?
ÇATI SAVUNMASI DOĞRU MU?
Evet, FETÖ listesindeki eksikler meselesi de var. Bakanlık kulislerine göre, mal varlığı dondurulan Fethullahçılar listesinin dayanağı 2016 tarihli FETÖ Çatı İddianamesi.
Bu savunma da yerine oturmuyor. Zira, o iddianame 73 sanıklı ama 205 ismin mal varlığı donduruldu. Bu da demek ki çatı davası dışındaki FETÖ’cülerin mal varlığı hakkında da karar alınabiliyor.
O halde bir kez daha sorayım: Dayanak yapılan iddianamede şüpheli olmayan ama orada bile “2015 itibarıyla örgütün Deniz Kuvvetleri sorumlusu olduğu” yazan Adil Öksüz neden Resmi Gazete’deki listede yok?
Keşke yetkililer sessiz kalmasa da kafamız bu kadar karışmasa.
EBRU GÜNDEŞ ÇARKI BİLİYOR
Duymayan kalmamıştır: Ebru Gündeş, 11 yıldır evli olduğu eşi Rıza Sarraf’a boşanma davası açtı. Davanın Bodrum’da açıldığını okuduğumda, “Gündeş gizli kalsın istemiş” diye düşünmüştüm. Gelin görün ki Hürriyet’ten Toygun Atilla’ya konuşan Sarraf’ın avukatı, kafamda şimşekleri çaktırdı. Zira, boşanma davasını yürüten mahkemenin yetkisiz, Gündeş’in Bodrum’daki adresinin ise geçersiz olduğu öne sürülüyordu. Şarkıcının boşanma davasının Bodrum’da görülmesi için hile yaptığını iddia ediyorlardı.
Sahi, neydi İstanbul’da yaşayıp Bodrum’da boşanma davası açmanın sırrı?
Gündeş’in davadaki avukatlarının ismini görünce anlamaya başladım. Sahi, şarkıcı neden kamuoyunun da bildiği avukatlarını tercih etmemişti? Öyle ya, hep paranın konuşulduğu böylesi bir evliliğin boşanma davasında da “istediğini koparmak” önemliydi.
Eh, bunun için Bodrum hâkimliği yapan kişilere davayı teslim etmek de tesadüf olmasa gerek.
Gündeş’in pek tanınmayan avukatları Mehtap Çelikbilek ve Erkan Koşaran’dan bahsediyorum. Avukatların, Türkiye’nin en kritik boşanmalarından birinin görüleceği Bodrum Adliyesi’nde iki yıl önceye kadar hâkimlik yapmaları rastlantı mı? Türk yargısının nasıl işlediğine dair üzerinde düşünülmesi gereken noktalardan biri de bu.
BENDEN DUYMUŞ OLMASINLAR AMA...
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ve 17 parti yöneticisinin 13 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması talep ediliyor. Yetmiyor... Mahkûm olmaları durumunda da çocuklarının velayetlerinin CHP’lilerin ellerinden alınmasını arzuluyor savcılık.
Ne “suç” işlemişler? “21 Soruda FETÖ’nün Siyasi Ayağı” adlı bir broşür çıkarmışlar.
Gel zaman git zaman...
CHP’nin “128 milyar dolar nerede” sorusunu Türkiye’nin gündemine taşımasıyla, şubatta hazırlanan fezleke Meclis’e gönderiliyor.
İyi de... Aynı CHP’nin “15 Temmuz’dan Sonra AKP: FETÖ’ye Selam, OHAL’e Devam” adlı başka bir kitapçığı da var. Mayıs 2018’de basılmış ve 108 sayfa. Hatta fezleke konusu broşürle aynı fotoğrafı kapağına taşımışlar. Savcılık benden duymuş olmasın; bu kitapçık içinde de FETÖ’ye ağır eleştiriler var!
WHATSAPP GRUBUNDA BİR ÖLÜM
Emekli amirallerin gözaltında olduğu günler…
7 Nisan tarihli gazetelerde bir ölüm ilanı vardı. “Acı kaybımız” diyen ilan, emekli Tuğamiral Ahmet Necdet Şenergün’ün vefatını haber veriyordu.
Amiral Şenergün Deniz Harp Okulu’ndan 1946 yılında mezun olmuştu. 95 yaşındaydı. Çoklu organ yetmezliğinden hayatını kaybetti.
Öğrendim ki amirallerin bildirisine konu olan WhatsApp grubunda o da vardı. Oradaki en yaşlı isimdi. Kadere bakın ki silah arkadaşlarının gözaltına alındığı gün hayatını kaybetti ve sessiz sedasız aile kabristanına defnedildi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları