Kılıçdaroğlu kazandı
Barış Pehlivan; Bundan 3 ay önce, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi kararını verdi: “Akın Gürlek’in Türkiye’de tanınmış ağır ceza mahkemesi başkanı olması sebebi ile eleştiriye daha açık olması ve yapılan eleştirileri tahammülle karşılaması gerekir.”
Kılıçdaroğlu biliyordu. Hedefindeki ismin ruh halini şöyle anlatıyordu: “Haklı olarak bir beklenti içinde. Ben bu kadar fedakârlık yapıyorum. Anayasayı takmadım. Meclis’i takmadım. Dokunulmazlıkları takmadım. Artık bana bir görev verirsiniz.”
CHP liderinin bahsettiği kişi Akın Gürlek’ti. Hâkimlikten daha üst bir göreve getirileceğini öngörüyordu. Dediği çıktı, Cumhurbaşkanı Erdoğan onu adalet bakanı yardımcısı yaptı.
Okumuşsunuzdur: Kaftancıoğlu, Demirtaş, Kozağaçlı kararlarının arkasında o vardı. Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu’na dair verdiği hak ihlali kararını da tanımadı. Sözcü gazetesi yazarlarını da cezalandıran hâkimdi.
Bir de...
Erzurum’da 15 yaşındaki S.Ö. adlı bir küçük kıza 84 kişi tarafından tecavüz edilmesine dair dosya bir AKP milletvekili tarafından kapatılmıştı. Zira şüpheliler arasında Fethullah Gülen’in yakınları da vardı. İşte o utanç dosyasını anlatan haberleri yasaklatan da Akın Gürlek’ti.
Kılıçdaroğlu, partisinin 20 Ekim 2020’deki grup toplantısında girişte alıntıladığım cümleleri söyledi. Ve ekledi: “Adaleti katleden adam kimdir, derseniz.. adı Akın Gürlek’tir. Yeni Zekeriya Öz’dür.”
İşte o sözlerden sonra, Akın Gürlek CHP liderine 75 bin liralık tazminat davası açtı. Gürlek’in avukatı aracılığıyla verdiği o dava dilekçesi önümde, okumaya başlıyorum.
“Hâkim ve savcıların yorum farkından veyahut yasalardan kaynaklı hatalı karar verebileceğini” hatırlatıyordu Gürlek. Ve sanki kendisi AYM kararına direnmemiş gibi “Hak kaybınız varsa AYM’ye başvurun, neden beni hedef alıyorsunuz” demeye getiriyordu.
Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine tahammül edilemeyeceğini iddia eden Gürlek dertli gibiydi: “Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen talimatlarla karar veren, çıkarcı, hukuk tanımaz bir hâkim olarak tanıtıldım.” Cumhurbaşkanı’nın cımbızla seçer gibi adalet bakanının yardımcısı yaptığı Gürlek’in bu sitemine bugün bakıldığında sadece “ironik” demek saflık olur. Sanki ikbal beklentili bir dilekçe gibiydi. “İktidarın bir maşası ve sopası olarak sembolleştirerek ulusal ve uluslararası arenada şeytanlaştırmaya çalıştırıldığını” demekten de geri kalmıyordu.
Gürlek, CHP liderinin hakkında “yeni Zekeriya Öz’ümüz” demesinin, terör örgütü mensubu ile arasında bağlantı kurarak zihinlerde hiç silinmeyecek bir algı oluşturduğunu söylüyordu.
Mahkeme: Eleştiriye açık olmalı
İşte Akın Gürlek’in açtığı bu davaya Kılıçdaroğlu da bir cevap dilekçesi yazdı. CHP liderinin, avukatı Celal Çelik aracılığıyla mahkemeye sunduğu yanıtta, “Tüm dediklerimizi ispat ederiz” denildi: “Kılıçdaroğlu’nun açıklama ve değerlendirmelerinin tamamen gerçek olgu ve olaylara dayalı bulunması, bunların tamamının tarafımızdan kanıtlanacak nitelikte olması, gerçeklik, kamu yararı, güncellik ve anlatımda özle biçim dengesini taşıyan yorum ve eleştirinin kişilik haklarına karşı korunmasının gerekliliği gözetilerek haksız davanın kesinlikle reddi gerekmektedir.”
Sonuç ne mi oldu?
Bundan 3 ay önce, İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi kararını verdi: “Akın Gürlek’in Türkiye’de tanınmış ağır ceza mahkemesi başkanı olması sebebi ile eleştiriye daha açık olması ve yapılan eleştirileri tahammülle karşılaması gerekir.”
Yani dava reddedildi, Akın Gürlek kaybetti, Kemal Kılıçdaroğlu kazandı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları