Ölen savcının oğlu ihaneti anlattı
Barış Pehlivan; Kamil Erkut Güre öldü, cenazesi kaldırıldı, mezara gömüldü. Biliyorum ki hayattayken onun üstüne toprak atan kirli eller de gün gelecek isim isim ortaya çıkacak.
“Sizinle konuşmak istiyorum” diye mesaj attı. Beklemiyordum, aradım. Daha yeni babasını kaybetmiş bir oğula ne denilebilirdi ki? “Neden bu kadar genç yaşta” diye sorabildim. “Kaldıramadı” dedi.
Önceki Arka Bahçe’de okudunuz. İster “İstanbul Grubu” deyin, ister “Pelikancılar” deyin, yargı içindeki yeni paralel örgütlenmenin hedefindeki Yargıtay Savcısı Kamil Erkut Güre artık yaşamıyor. Hukuksuzluğa boyun eğmediği için FETÖ ile suçlanmış, İzmir Başsavcılığı’ndan Yargıtay’a sürülmüş, hakkında HSK soruşturması yürütülmüştü. Ve sonunda, 55 yaşında kalbine yenik düştü.
Oğulcan Enes Güre ile yani artık toprak altında olan savcının oğluyla konuştum. Bakın, oğul Güre neler söyledi:
“Herkes babamın tenzil-i rütbeden dolayı morali bozuk sanıyordu. Ama durum öyle değildi aslında. Babam ona verilen her görevi layıkıyla yapardı. ‘Devletin takdiri, görev verdiyse yapacağız’ derdi. Ama asıl canını sıkan şey; senelerce FETÖ, PKK ve diğer örgütlerle uğraşan, onlarla mücadele eden babama, bir gün gelip ‘sen FETÖ’cüsün’ imasında bulunup soruşturma açmalarıydı. Bu ona çok dokundu, bunu kaldıramadı işte. Telefonla arayıp ‘başsavcım merak etmeyin, biz sizi biliyoruz’ diyen insanların, sonra gidip soruşturma iznVini veren karara imza atmalarını kaldıramadı.”
İKİYÜZLÜLERİN İHANETİ
Babası gibi hukukçu olan avukat Güre, şöyle devam etti sözlerine:
“Babam kendi koltuğu için hiçbir zaman endişe etmedi. Onun derdi hiçbir zaman koltuğu da olmadı. Sadece bu yozlaşmış düzen içerisinde, kendisi gibi yetim kalan onurlu ve şerefli hâkimler ile savcılara sahip çıkmak istiyordu. Ama ikiyüzlü yargı camiasının ihanetini kaldıramadı. Babam her hafta benimle maça gelirdi, her hafta maç yapardık, sağlık olarak benden daha dinç olduğunu herkes bilirdi. Ne kalp sıkıntısı ne de tansiyonu vardı, hiçbir sorunu yoktu. Düzenli olarak check-up’a girerdi. Bu haksızlıklara rağmen kimsenin arkasından konuşmadı, kimseye oyun oynamadı. Sadece ‘devletin takdiri’ dedi, hep sustu ve artık ebediyen konuşamayacak. Ama ben onun bana bıraktığı bu sancağı daha ileriye taşıyarak, babamın bana olan emanetine sahip çıkacağım.”
Kamil Erkut Güre öldü, cenazesi kaldırıldı, mezara gömüldü. Biliyorum ki hayattayken onun üstüne toprak atan kirli eller de gün gelecek isim isim ortaya çıkacak.
PEKER’DEN KURTULMAK İSTEYEN MAHKEME
Sedat Peker’in ifşa videolarının ilki bundan yaklaşık bir yıl önce başladı. Başlar başlamaz da hakkında iki temel dava açıldı. Biri Bursa’daki “Köfteci Yusuf” davası, diğeri ise İstanbul’daki “suç örgütü” davası...
Üzerinde durulmadı; Bursa 5. Ağır Ceza Mahkemesi elindeki “Köfteci Yusuf” davasından kurtulmak istiyordu. “Birlikte görülmelerinde hukuki yarar var” diyerek o dava dosyasının İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davayla birleştirilmesini arzuluyordu. Lakin Bursa istiyor ancak İstanbul kabul etmiyordu.
İşte bu yakan top oyununda son sözü Yargıtay 5. Ceza Dairesi söyledi. Yargıtay 17 Mart’ta verdiği kararda, iki davayı birleştirmeye uygun bulmadı ve Peker’in iki ayrı ilde iki ayrı dosyadan yargılanmasının doğru olduğuna hükmetti.
“Peker meğer ne kadar da suçlu biriymiş” diye keşiflere çıkan yargının bu davalardaki yönünü siyasi konjonktür belirleyecek.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları