Bir çocuğun yargıyla tanışması
Barış Pehlivan; Avukatlar Cizre’deki dosyada verilen karara itiraz edecek. Belki böylece istismar mağduru çocuğun adalete olan inancı yeniden yeşerecek. Takipçisi olacağım.
Cinsel suç mağduru çocuk sayısı, dokuz yılda yüzde 287 arttı. Ben demiyorum, o çok sevdikleri TÜİK söylüyor. Keza, okuduğum iddianamelerden ve cezaevindeki tanıklıklarımdan bile bu artışı gözlemliyorum.
Maalesef yine öyle bir dosya var masamda.
Ayrıntılara girip yeni bir mağduriyet yaratmayacağım. Lakin yazmam gerekenler var.
Ö.G. henüz 14 yaşında bir öğrenciydi. Şırnak’ta yaşıyordu. Okulundaki E.B. adlı edebiyat öğretmeninin kendisini istismar ettiğini söylüyordu.
O anları, tanık olan arkadaşı ve yazışmalarla kanıtlıyordu. Adli görüşme raporunda çocuğun beyanlarının samimi olduğu yazıyordu. Kaldı ki aksini gösterecek şekilde öğretmeniyle hiçbir husumeti de yoktu. Sanık öğretmen E.B. ise öğrencisinin suçlamalarını kabul etmiyordu.
İddianame yazıldı, E.B’nin “çocuğun cinsel istismarı” suçundan cezalandırılması istendi. Yapılan yargılama sonucunda da duruşma savcısı “sanığın eylemleriyle öğretici ve eğitici olmasının getirdiği kolaylıktan da faydalanılarak çocuğa karşı cinsel istismar suçunu işlediğine” dair mütalaa verdi.
Peki, Cizre 1. Ağır Mahkemesi’nde geçen hafta görülen duruşmada ne karar çıktı?
Yazayım: “Sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığı anlaşıldığından” beraatına karar verildi.
Lakin, savcının ceza istediği sanık için verilen bu beraat kararına mahkeme başkanının da itirazı vardı. Yani sanık E.B’yi kurtaran karar oyçokluğuyla çıkmıştı.
‘KANIT’ SORUNU
Bu dosyayı Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına takip eden avukat Arzu Sena Topuz’u aradım. Verilen beraat kararını şöyle yorumladı:
“Maalesef çocuğa yönelik istismar eylemlerinin her bölgede var olduğunu ve her meslek mensubu tarafından gerçekleştirilebildiğini görüyoruz. Bu kadar derin bir sosyal gerçekliğin karşısında ise maalesef böylesi suçların kanıtlanmasının zorluğu gerçekliğiyle karşılaşıyoruz. Her ne kadar cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda en esaslı kanıtın mağdurun beyanı olduğunu sürekli hatırlatsak da maalesef bu dosyadaki gibi daha fazla delilin talep edildiği mahkeme kararlarıyla da halen karşılaşmaktayız.
Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar zaten yapıları gereği kimsenin görmeyeceği şekilde işlenir. Cizre’deki dosyamızda ifadelere katılan pedagoglar tarafından küçüğün ifadelerinin çelişkisiz ve samimi olduğuna dair raporlar dosyaya sunulmuştur. Savcılık tarafından verilen mütalaada küçüğün, sanığa iftira atmasını gerektirecek herhangi bir durum bulunmadığı ve ifadelerinin tutarlı olduğuna dair değerlendirme yapılmıştır. Suçun varlığının bu denli açık olduğu bir dosyada delil yetersizliği sebebiyle verilen beraat kararı tam da yukarda anlatmış olduğumuz cezasızlık sistemini yaratacak türden bir karardır.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak maalesef girdiğimiz her istismar dosyasında; istismarın delilinin beyan olduğunu, çocuğunun zaten halihazırda rızasının olamayacağını, çocukların istismar edildiklerinde korkudan tepki veremeyeceklerini, küçüğün eylem anında değil de biraz zaman geçtikten sonra uğradığı eylemin istismar olduğunu fark edebileceğini yeniden anlatmak zorunda kalıyoruz.”
Avukatlar Cizre’deki dosyada verilen karara itiraz edecek. Belki böylece istismar mağduru çocuğun adalete olan inancı yeniden yeşerecek. Takipçisi olacağım.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları