Kayıp altın dosyasında garip işler
Barış Pehlivan; Tüm şüpheleri giderecek yanıtlar ise bir bilgisayardaydı. Zira, resmi olmayanlar da dahil bütün emanetlerin listesi kuyumcunun bilgisayarında kayıtlıydı.
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Diyarbakır’a geldiğini, bu konuda valilikte bir masa kurduğunu ve devletin yıpranmaması adına birilerinin isimlerinin karıştırılmaması için çaba gösterildiğini düşünüyoruz.”
Yaklaşık 8 kilo altını kaybolan Bilan Söylemez’in avukatı anlatıyor bunu. Ne demek istediğini anlatacağım ama önce özet...
Tarih: 22 Haziran 2020.
Diyarbakır’da altın üreten Zerya Kuyumculuk’un sahipleri birden kayboldu. Yanlarına altınları, dövizleri ve bilgisayarı da alıp kaçtılar. Dükkânın boşaltıldığını gören 51 kişi dolandırıldıklarını düşünüp şikâyetçi oldu. “Dolandırıcı değiliz, iflas ettik” diyen şüpheliler yakalandı ama şüpheli bir kapı artık aralanmıştı...
Zülfikar Ortaç, kardeşi Zülküf Ortaç ve Serdar Adıgüzel üç ortaktı. İnsanlardan aldıkları yüklü miktarda parayı ve altını işletiyorlardı. Kimine göre 350 kimine göre ise 800 milyon liralık vurgun söz konusuydu.
Meseleyi asıl çarpıcı kılan ise Zerya Kuyumculuk’a varlıklarını teslim edenler arasındaki nüfuzlu kişilerdi. Zira polislerden valilere, savcılardan hâkimlere kadar geniş bir ağ “müşteriler” arasındaydı. Devlet görevlilerinin FETÖ borsasından kazandığı paraları ve ihalelerden aldığı komisyonları bu saadet zincirine emanet ettiklerine dair iddialar yargılama sürecinde tartışıldı, durdu.
Lakin varlıkları kaybolduğu halde hiçbir bürokrat şikâyetçi olmadı. Acaba onlar da savcılıkta soluğu alsalardı, “Peki, sen bu mal varlığını nasıl edindin” diye sorulması ihtimalinden mi çekindi?
Keza...
Şikâyetlerle başlayan operasyon sürecinde, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Diyarbakır’a gidip Zerya Kuyumculuk’a varlığını emanet edenlerden biri olan valinin makamında soruşturmaya yön verdiği de duruşmalarda konuşuldu.
Tüm şüpheleri giderecek yanıtlar ise bir bilgisayardaydı. Zira, resmi olmayanlar da dahil bütün emanetlerin listesi kuyumcunun bilgisayarında kayıtlıydı. Gelin görün ki 2020’de kaçırılanlar arasında tüm sırları çözecek o bilgisayar da vardı. O bilgisayar ki aradan dört yıl geçti ama halen bulunamadı.
ŞÜPHELİ DAVADA ŞÜPHELİ RAPOR
İşte dördüncü yılına giren bu dava için bir bilirkişi raporu düzenlendi. 140 sayfalık o raporu okuyorum ama açıkçası tatmin olmuyorum. Zira, muallakta kalan çok nokta görüyorum. Özetle şu tespitler dikkatimi çekiyor:
- Müştekilerin beyanlarına göre sanıklara verilen altın ve döviz miktarının suç tarihindeki değeri 37 milyon 126 bin 100 lira 54 kuruş.
- Söz konusu altın ve para trafiği banka üzerinden yapılmadığı için, müştekilerin zararı tam olarak tespit edilemedi. Zira dosya kapsamında altın ve para alışverişine ilişkin “bilgi fişi”, “kartvizit”, “kâğıt” şeklinde belgelerin doğruluğu anlaşılamadı.
- Sanıklar müştekileri aldattıysa nitelikli dolandırıcılık, hile yapmadılarsa güveni kötüye kullanma söz konusu. (Halbuki mağdurlar bir “suç örgütünden” bahsediyor.)
- Sanıkların banka hesaplarındaki paraların tamamının çekilmesi, işyerindeki altın ve paranın alınarak, bilgisayar da dahil olmak üzere valize konulup işyerinden ayrılma eylemi kastın belirlenmesinde dikkate alınabilir.
Netice itibarıyla...
Şüphelerin giderilmediği Zerya Kuyumculuk davasında sona yaklaşılıyor. Yakın zamanda savcının esas hakkında mütalaasını vermesi bekleniyor. İki kişinin tutuklu, tahliye edilen bir ortağın ise kayıp olduğu davanın yeni duruşması 10 Haziran’da görülecek.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları