loading
close
SON DAKİKALAR

‘Oğlum’ yasağı

Barış Pehlivan
Tarih: 10.01.2025
Kaynak: Barış Pehlivan - Cumhuriyet

Barış Pehlivan; Olayın özeti şu: BTP Genel Başkanı Baş, partisinin Trabzon il kongresine katıldı. Orada yaptığı kapanış konuşmasından kesitler de bazı YouTube hesaplarında ve Baş’ın sosyal medyasında yayımlandı.

Bir yargı mensubundan dinlemiştim. Dosyalarda gördükleri bazı avukat isimlerinin altını çiziyorlarmış. Adliyelerde “aman dikkat” diyen acı bir uyarı rutini haline gelmiş bu. Buna göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarının isimleri de “alarmlıydı”.

Gündemin yoğunluğundan yeterince konuşamadık: Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş’a, “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında yurtdışına çıkış yasağı ve karakola imza atma şeklinde adli kontrol hükümleri uygulandı.

Olayın özeti şu: BTP Genel Başkanı Baş, partisinin Trabzon il kongresine katıldı. Orada yaptığı kapanış konuşmasından kesitler de bazı YouTube hesaplarında ve Baş’ın sosyal medyasında yayımlandı.

Baş’ın hesabında söz konusu bir buçuk dakikalık video şu sözlerle paylaşılmıştı: “Suriye’de ne kazandık? Emeklinin maaşı mı arttı, alım gücü mü yükseldi. Enflasyon mu düştü? Suriye’ye demokrasi getirmeyi bırak, önce kendi ülkene demokrasi getir.”

Videonun ardından sosyal medyada Baş’ı hedef alan mesajlar paylaşıldı, soruşturma başlatıldı, ifadesi alındı.

Meselenin yargıya taşınmasının perde arkasında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatının 4 sayfalık şikâyet dilekçesi vardı. O dilekçeyi okudum. Avukat özetle Hüseyin Baş’ın açıklamalarının “cumhurbaşkanının itibarına ve kişiliğine alenen saldırı” olduğunu iddia ediyordu. 

Altı çizili şekilde örnekler de veriliyordu dilekçede: “Şüphelinin ‘Oğlum sen önce kendi ülkene demokrasi getir’ ifadesi, müvekkilim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kişiliğine saldırı niteliğindedir. Kamuoyu önünde bir ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına ‘Oğlum’ diye hitap etmek kabul edilebilir bir durum olmamakla birlikte ağır hakaret sayılmaktadır.”

Baş ise özetle şunu söylüyordu savunmasında: “Söz konusu beyanlarımda geçen ‘Oğlum’ ifadesini ne sayın cumhurbaşkanına ne de herhangi bir şahsa yönelik söylenmiş bir ifade olarak kullandım. Bu ifade bir siyasi iradenin iş yapma biçimine, düşünce biçimine karşı bir eleştiri yapılırken tabiri caizse bir bağlaç anlamında kullanılmıştır. Konuşmalarımda cumhurbaşkanımızdan bahsettiğim bölümler olursa mutlaka ‘sayın cumhurbaşkanımız’ diye hitap ederim.”

Sonuçta, İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği bir siyasi parti liderine yurtdışı çıkış yasağı ve haftada bir karakola gidip imza atma kararı verdi.

Halbuki bu konuda o kadar çok emsal karar var ki...

Yargıtay birçok dosyada özetle şunu diyor: “Oğlum kelimesi muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğindedir. Dolayısıyla hakaret suçunun unsurları oluşmaz.”

Mahkeme yargılama sonucunda ne karar verecek, bilmiyorum.

Bildiğim şu: BTP liderine “oğlum”dan dolayı yurtdışı yasağı ve karakolda imza zorunluluğu getiren yargımız, Diyanet İşleri başkanının kızının “oğlum”una ses çıkarmadı.

Öyle ya, vaize olan Merve Safa Likoğlu“Gassal” dizisini eleştirenlere şöyle dedi:

“Küfür ve cinsellik içermeyen bir şey çekemiyorsunuz oğlum. O yüzden tir tir titriyorsunuz Gassal tipi diziler çoğalacak da tahtınız devrilecek diye. Titreyin, meheldir.”

Anlayacağınız; adalet tanrıçası Themis Türkiye’de gözünü açtı artık, kimliğe bakıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları