Adamına göre muamele işte budur!
Barış Terkoğlu; Konuyu niye mi açtım? Türkiye’de olan biteni unutturmayanlar da var. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) bunlardan biri. Hukuk düzeni yerle bir edilirken HKP, her bir suçu “bugün olmazsa yarın” diyerek dava dosyasına dönüştürüyor, arşivlere sokuyor.
Sen dur, sen dur, sen geç diyorlar. Eşitsiz düzende adamına göre hukuku en yukarıdan yerleştiriyorlar. Kabul ettikçe hepimizi alıştırıyorlar.
Hatırladınız mı? 4 Eylül’de, Erdoğan’ın imzasıyla TCDD’ye yeni genel müdür atanmıştı. 6 Eylül’de ilk kez bu köşede okudunuz. Yeni genel müdür Murat Atik, Adnan Oktar grubunun kritik bir ismiydi. 1999 ve 2008 operasyonlarından firar ederek kurtulmuştu. Adı, son dosyanın belgelerinde de yer alıyordu. Grubun silahlarını dahi o almıştı.
TCDD’nin 40 milyon Avro’luk özelleştirme ihalesi, Atik’in Sun Grup isimli şirketine verilmişti ya... O şirkete ait telefonun, polis takibi altında olduğunu yazmıştım.
Gel gelelim, “bir el” Atik’i mahkeme dosyalarından çekip kurtarmıştı. O elin, siyasetin eli olduğunu da göstermiştim. Zira Atik ailesinin AKP ilişkileri halihazırda sürüyordu. Ancak TCDD Genel Müdürü olunca Atik taşa çarptı. Benim yazılarımın ardından 10 günlük görevinden istifa etti.
Yaşananların özeti bu...
POLİS RAPORUNDA ATİK
Konuyu niye mi açtım? Türkiye’de olan biteni unutturmayanlar da var. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) bunlardan biri. Hukuk düzeni yerle bir edilirken HKP, her bir suçu “bugün olmazsa yarın” diyerek dava dosyasına dönüştürüyor, arşivlere sokuyor.
İşte o şikâyet hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kararını verdi. “Soruşturmaya gerek yok” dedi.
Ancak...
Kararda “herhangi bir somut bilgi veya belge bulunamadığı” denilince yanıt vermek gerekti. Zira, Atik hakkında 6, 16 ve 27 Eylül’deki yazılarımın kaynağı, bizzat mahkeme dosyasına giren evrak.
İsterseniz anlatayım...
Atik’in grupla irtibatının yer aldığı el yazısı notlar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazdığı Oktar iddianamesinin 199. sayfasında bulunuyor. Dosya eklerine göre, söz konusu evrak, Oktar’ın Yamaçlı Sokak’taki evinde bulunmuş.
Atik’in gruba yaptığı para yardımları, dosyada 2 numaralı Yellow adlı dijital bellekte yer alıyor. Siber suçlarla mücadele şube müdürlüğü, bu konuda bir rapor hazırlayıp mahkemeye göndermiş. Bu raporda Atik’in ilişkisi açıkça okunuyor.
1999 VE 2008’DE DE ATİK
Atik hakkında, İstanbul’daki davada, birçok ifadenin yer aldığını anlatmıştım. Örnek olsun, iddianamenin 380. sayfasında Atik’in adı şöyle yer alıyor: “(...) Örgüt üyelerinden İbrahim Tuncer ve Murat Atik, büyük bir işle alakalı siyasi de gücü olan bir kişiye aracılık ediyorlar ve bu şahıstan komisyonu peşin alıyorlar.(...)”
Ya da 1919-1920 sayfalarda yer alan bir başka ifade: “(...) Ankara Belediyesi’nden alınan bir reklam ihalesinin iptal edilmesi ile alınan avansın iade edilmesi gerektiği ve herkesin arabasını satması söylendi. Bu konuyu Murat Atik ve İbrahim Tuncer iyi bilirler.(...)”
Sadece bu dosya değil...
1999 operasyonunda da Atik’in yer aldığını söylemiştim. Yargıtay 8. Dairesi arşivinde duruyor. Atik’in şirketlerinin kuruluş senedi, ortaklık yapıları vs. görülebiliyor.
Ya da 2008 operasyonundan sonra, 2009/851 sayılı, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede de 18 numaralı sanık Murat Atik. Bu dosyada da Atik’in firari olduğu bilgisi, şirketlerinin ve ortaklıklarının dökümü var. İddianamenin 30. sayfasında, 7 numaralı tanık, Atik’in Adnan Oktar grubundan olduğunu anlatmış.
SIRA ATİK’E GELİNCE SOYUT
Atik’in Oktar grubuna silah alan kişi olduğu, İstanbul’da geçen aylarda sonlanan duruşmaların tutanaklarında var. Sanık Mustafa Işık’ı sorgularken mahkeme başkanı, bizzat Atik’in adını vererek açıkladı.
Murat Atik’in Sun Grup şirketine ait görünen telefonun takip edildiği ise 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyaya sunulan polis fezlekesinin 6. sayfasında.
Kısacası bütün iddiaların kaynağı somut ve belgeli. Malum, söz konusu evraklara dayanarak, Murat Atik’in arkadaşları hakkında, mahkeme binlerce yıl ceza verdi. Atik’in iş ortakları dahil, sanıklardan bazıları tutuklandı ya da firar etti. Sıra Atik’e gelince ise iddialar “soyut ve delilsiz” oldu. Ankara’daki savcılık Atik’i aklamakla kalmadı. İstanbul’daki Adnan Oktar davasında, cezaya dayanak olan belgeleri de tartışmalı hale getirdi.
Türkiye’nin çifte standart hikâyeleri yazıldığında, Murat Atik’e ayrı bir başlık açmak gerekecek. Adaletsiz adalet saraylarının tuğlaları “ama o adam..” diyerek dizilmiyor mu zaten?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları