loading
close
SON DAKİKALAR

Avlumdaki ölü kuşlar

Barış Terkoğlu
Tarih: 22.06.2020
Kaynak: Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

Barış Terkoğlu: Hukuk, Cumhuriyet’in en kalın kolonudur. Adalet, dostlarımıza verdiğimiz gül değil, düşmanlarımızı bile tarttığımız kantardır.

Benim köklerimin olduğu topraklarda ölüm bir kadın sesidir. Feryadın ayırt edilebilen bir acısı vardır. Gidenin ardından o an yaratılmış ağıtlar yakılır. Kadınların suratlarındaki tırnak izinin derinliği yitenin evlat olduğunu ele verir.

Bir cuma sabahı birbirinden farklı iki ses işitiyordum. Erkeklerin olduğu taraftan her zamankinden daha öfkeli sloganlar duyuluyordu. Kadınların koğuşlarından yükselen çığlıklardan ölüm soğukluğu hissediliyordu. Gelen gardiyana “Biri mi öldü” dedim. Yanıt vermedi. O gün ziyarete gelen iki avukat da bilmiyordu. Koğuşa dönerken maltada telefon hakkını kullanan gözü yaşlı bir kadın mahpus bana “Helin öldü” diyerek seslendi. Grup Yorum solistinin ölüm orucunda hayatını kaybettiğini anladım.

Avlunun dört köşesinde kuş yuvaları var. Her gün ürkekçe inip bıraktığım ekmekleri yiyorlar. Bir süre sonra yuvalarının içindeki tüm kiri aşağı döktüler. Meğer bu doğum habercisiymiş. Neredeyse bir tam gün uçmayı becerebilmek için uğraşan minikler avluda belirdi. Onlar kadar şanslı olmayanlar vardı. Hayatına devam edemeyeceği anlaşılan öteki yavrular birer birer aşağı atılıyordu. Avluda toprak yok. Onlara gazete kâğıtlarından geçici mezarlar yapıyorum. Önce onlardan vazgeçen annelerine kızıyorum. Sonra düşen yavruların başına üşüşen karıncalara bakıp, doğanın öğrettiğini yapan anneleri kendi yargılarımla yargılayan kendime kızıyorum.

Uçaktaki ‘eski teröristler’

Ben kuşlara kâğıt mezarlar yaparken, televizyonda ve gazetelerde Helin’i ve ölüm kuyruğunda bekleyen diğerlerini tartışıyorlar. Bir kısım yaşam hakkından bahsederken “onlar terörist” diyenler tüm sesleri bastırıyor.

Gözümün önüne Cumhurbaşkanı’nın uçağı geliyor. Erdoğan’ın bir yanında eski PKK hükümlüsü yeni Pelikancı, Akşam gazetesi yazarı duruyor. Öbür yanında bir dizi bombalamaya karışmış eski İBDA-C hükümlüsü yeni Pelikancı Star gazetesi yazarı. Eski Türkiye” düzeni, “terörist” saydıklarına bile cezalarını çektikten sonra yeni bir hayat vermiş. Muhtemelen Cumhurbaşkanı da onların gözlerine “eski terörist” diyerek değil, “kendisini bir kez daha doğurmuş insan” diye düşünerek bakıyor. “Herkesi Tanrı’nın merhametine havale ederiz, ama kendimiz hiç merhamet göstermeyiz” diyor George Eliot. Ne yazık, Tanrı’nın adını en çok anıyor görünenler, güce kavuştukça merhameti unutuyor.

Türban eyleminden terör tutukluluğuna

Bizim kuşak, Grup Yorum’la 90’lı yıllarda tanıştı. O dönem Ahmet Kaya gibi Grup Yorum’u da farklı görüşten insanlar dinliyordu. Öyle ki 90’ların ikinci yarısında Beyazıt Meydanı’ndaki türban eylemlerinde sahnede Grup Yorum vardı. Bir yanda şehadetparmağı öbür yanda yumruk kaldıranlar birlikte slogan atıyordu. Sonra o eylemlerdeki İslamcı gençler sakalları kesti, takım elbise giydi, “düzen siyaseti” dedikleri işlere bulaştı. 35 yıldır şarkı söyleyen Grup Yorum’u terörist ilan etti. İşin ilginci, farkındalar mı bilmem, halen AKP’nin tanıtımlarında kullandıkları birçok fon müziği Grup Yorum imzasını taşıyor.

Gelelim işin esasına…

Doğrusunu öğrenmek için Helin Bölek’in mahkeme dosyasını elime alıyorum. Çeşitli eylemlere katılıp defalarca gözaltına alındığı ve hepsinde serbest bırakıldığı görülüyor. Çoğunlukla bu eylemler nedeniyle yargılandığı 11 ayrı davanın sanığı olduğu anlaşılıyor. Nihayetinde çoğunluğu gizli tanık ve itirafçı ifadelerine dayanan delillerle DHKP-C üyeliği suçlamasıyla 2017 yılında tutuklanıyor. Yargılamanın başlamasından kısa süre sonra, tutukluluğunun 8. ayında, 15 Şubat 2018’de tahliye oluyor. Ancak cezaevinden çıktığı gibi yeniden gözaltına alınıp bir daha tutuklanıyor. Bir süre sonra, bu kez İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Bölek’i “suç vasfının lehine değişme ihtimali” gerekçesiyle tahliye ediyor. Kısacası 2011’de başlayan yargılanma serüveninde, yargının değişik dönemlerine tanıklık eden 9 yıllık süreçte, hiçbir mahkeme Helin Bölek hakkında bir karar vermedi. Eminim ki sebebi yargıçların DHKP-C sempatisi değil. Şüpheden uzak kesin bir kanaat kuramadıklarından bunu yapamadılar. Sonuç olarak tahliye olan Bölek, “konser vermesinin engellendiği” gerekçesiyle başlattığı ölüm orucu eyleminde hayatını kaybetti.

Hapiste de şarkı cezası

Mahkeme tutanaklarında yer alan 3 Ekim 2018 tarihli savunmasında şunları söylüyordu:

Hapishanede şarkı söylediğimiz ve halay çektiğimiz için disiplin cezası aldık. Ben Grup Yorum elemanıyım, orada da saldırıya uğruyor, orada da yasaklanıyorum. Hapishaneye geliyorum orada da şarkı söylüyoruz, orada da yasaklamalar ve saldırılara maruz kalıyoruz. (…) Savunmaya çalışırken gördüm bu maddeyi, anayasanın 64. maddesiymiş bu: Devlet sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Dönüyorum şu anki bulunduğumuz duruma bakıyorum, çok tezat bir durum söz konusu ya da şöyle demek lazım herhalde haklarını yemeyelim: Bir buçuk senedir gayet iyi sanat eserlerimiz ve faaliyetlerimizle beraber korunuyoruz hem de yüksek güvenlikli hapishanelerde korunuyoruz. (…) Başka yerlerde boy gösteriyor olsaydım, sahnelere çıksaydık, magazin sayfalarında yer alsaydık şu an burada yargılanıyor olmayacaktık.

Bölek savunmasında Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında Fethullahçı polislerin yaptıklarının bir benzeriyle bugün karşılaştığını da iddia ediyor.

AYM Başkanı ne dedi?

Bölek’in ardından halen ölüm orucu eylemleri sürüyor. Zaman zaman cezaevinde denk geldiğim tutuklu avukat Ebru Timtik kemikleri sayılır halde ölüme doğru yürüyor. Kendisiyle birlikte tutuklanan avukatlarla ortak talepleri şu: “Adil yargılanmak istiyoruz.”

Zira İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin haklarında verdiği tahliye kararının ardından onlar da cezaevi kapısında yeniden tutuklandı. Kararı veren hâkim heyeti değiştirildi. Sonra karar da değişti.

Adil yargılanma” isteyen avukatlar ölüm orucundayken, 9 Haziran’da Yargı’nın 1 numarası, AYM Başkanı Zühtü Arslan, “Yüzde 52.1 oranında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini görüyoruz” dedi. Kısacası ölüme giden avukatla, yargının en tepesinde hâkim adaletin olmadığı konusunda anlaşıyor.

Adalet ve limon

Teröre de insan hayatını ortadan kaldıran eylemlere de karşı olalım. Öte yandan terör örgütü yöneticisi ile üyesini, destekçi ile sempatizanı, propaganda yapanla davada avukatlık yapanı ayırt edecek olan şeye hukukun terazisi dediğimizi de bilelim. Genelkurmay Başkanı’nı terörden tutuklayan, MİT Başkanı’nı terörden ifadeye çağıran, hedefinin ise mevcut Cumhurbaşkanı’nı terörden yargılamak olduğunu bildiğimiz yargı terörünün travmasını; herkesi terör çuvalına doldurup mahkeme kararlarını bile uygulamayan bir başka yargı ile atlatamayacağımızı görelim. Bunun terörü büyütüp, yargıyı çürüttüğünü anlayalım.

Hukuk, Cumhuriyet’in en kalın kolonudur. Adalet, dostlarımıza verdiğimiz gül değil, düşmanlarımızı bile tarttığımız kantardır. “Adil yargılanma” ayrıcalık değil, suç işlemiş olsa dahi herkes için haktır.

Kuşlar ötmeye devam ediyor, ölenlerin cesedi avluda. Gardiyanlar yemek dağıtıyor. Limonlar açlık grevindekilere devletin ikramı. Korkuyorum, zalimden değil zulmün parçası olmaktan. İnanıyorum, bir gün adalet de hürriyet de limon kadar ulaşılabilir olacak.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları