Bandırma Vapuru’nda kaç kişi vardı?
Barış Terkoğlu; Atatürk’ün “gerçekçi olup imkânsızı istemesi”ni anlamak zorundayız.
Nuhun Gemisi’nde kaç kişi vardı? İki zürafa, iki fil, iki kedi...
Bandırma Vapuru’nda kaç kişi vardı? Çocukluğumda hep “bir kişi” sanıyordum. Atatürk sanki güvertede yalnız başına sigara içiyordu. Doğru yanıtın “76 kişi” olduğunu çok geç öğrendim. Kemal Paşa dahil 22’si subaydı. (Mustafa Kemal Mucizesi, Kerem Çalışkan, Remzi Kitabevi)
“Büyük kurtarıcılar”a yaptığımız iki büyük haksızlık var. Biri, şimdi Cumhuriyet düşmanlarının türünden. “Olmasaydın olurduk” diyorlar. Öte yandan bir de “dost hançeri” var. Atatürk’e mesiyanik özellikler atfediyor. 19 Mayıs’ı sanki boşluğa atılmış hayali bir adım sayıyor. Haliyle 20 Mayıs’ı hiç anlamıyor. Oysa Mustafa Kemal, Türk devrimcilerinin belki de en gerçekçisidir.
Samsun’a çıkalı 3 ay olmuş. Mustafa Kemal Paşa’nın üniforması çıkarılmış. İşgalcilerin tetikçi medyası aleyhinde yazıyor. Atatürk, İstanbul’daki annesine “endişe etmemesi” için bir mektup gönderiyor.
‘Sonunu görmeseydim başlamazdım’
Padişah’ın “geri dön” dediğini anlatan Atatürk neden dönmediğini şöyle anlatıyor:
“Bir tarafında bütün Anadolu halkı, bütün millet hakkımda büyük bir sevgi ve güven gösterdi. ‘Seni bırakmayız’ dediler. Gerçekten de vatan ve milletimizi kurtarabilmek için tek çare, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek bir varlık durumuna getirerek elde edilecek milli güç ve hareketi güzel kullanmaktan başka çare düşünülemezdi. Dolayısıyla ben de öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı da oluyorum.” (Atatürk’ün Yaveri Salih Bozok Anlatıyor, Alaca Yayınları)
Mustafa Kemal’in mektubu Spinoza’dan miras “zorunluluğun bilincindeki özgürlüğün” izlerini taşıyor. Zübeyde Hanım’a “pek yakında maddi sonucu bütün dünya görecektir” diyen Kemal Paşa’nın mektubunu, “Pekiyi bilirsiniz ki ben yaptığımı bilirim. Sonunu görmeseydim başlamazdım” sözleriyle bitirmesi şaşırtıcıdır. 19 Mayıs günü 29 Ekim’i bildiğini kabul ediyoruz.
Atatürk’ü devrimci kılan şartlar
Atatürk’ün “gerçekçi olup imkânsızı istemesi”ni anlamak zorundayız.
Samsun’a çıkan Kemal Paşa’nın elinde 3 temel araç vardı: Politik hedef, strateji ve örgüt.
13 yıl önce, daha 1906’da, “Dava, yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan bir Türk devleti çıkarmaktır” dediğini biliyoruz. Mustafa Kemal artık eski düzenin araçlarıyla yürünemeyeceğini görüyordu. Nitekim Samsun’a çıktıktan sadece bir ay sonra, 22 Haziran 1919’da Amasya’da ne istediğini belli etti.
Mustafa Kemal, Osmanlıcılık mı İslamcılık mı, Almanlar mı İngilizler mi diye tartışan bir kuşağın içinden sıyrılıp gelmişti. Onun çözümü ise kendi yurdunda varlığı inkâr edilen Türk ulusu fikriydi. 1919’da ulusa dayanan bir devleti gerçekleştirme şartları olgunlaşmıştı.
Çok değil, 1918 sonbaharında Suriye’de, Osmanlı’nın son savaşında, 7. Ordu’nun başındaydı. Samsun’a giderken ise üzerinde 9. Ordu Müfettişliği üniforması vardı. Ateşin içinden sıyrılıp gelen bir asker olmanın imkânlarını son ana kadar kullandı.
Mustafa Kemal bir kurmaydı. Kuşkusuz askerlik, ona her ne pahasına olursa olsun ülkesini savunma azmi veriyordu. Öte yandan kurmaylık, bir savaşın kazanılabilirliğini ölçmesini sağlıyordu. Hatırlayın, geçen yıl Avrupa, Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin yüzüncü yılını andı. Biz ise dün Milli Mücadele’nin ilk adımının 100. yılını kutladık. Yani onlar bitirirken biz başlıyorduk. Atatürk, savaşla yıkılmış Avrupa’nın savaşma isteksizliğini, şımarık Yunan milliyetçiliğinin hevesleri için yapabileceklerinin sınırını görebiliyordu. Haliyle işgalin sonlandırılmasının doğru bir stratejiyle imkânlı olduğunun farkındaydı.
İstanbul “işgal”e, Anadolu ise “direniş”e mahkûmdu. Ali Fuat, Rauf, Refet, İsmet Paşalar gibi yeni ordu komutanları Mustafa Kemal’in liderliğini kabul etmişti. Anadolu’daki en büyük silahlı gücü yöneten Kazım Paşa, Mustafa Kemal üniformasını çıkardığı gün, “Ben ve kolordum emrinizdeyiz” diyordu. 1919 öncesinde sürülen, engellenen, uzaklaştırılan Mustafa Kemal için liderlik şartları olgunlaşmıştı.
Mustafa Kemal’in stratejisi
Mustafa Kemal’in bir stratejisi vardı. 19 Mayıs’tan kurtuluşa kadar son derece tutarlı izleri görülebilir. Erzurum ve Sivas’tan Ankara’da bir Meclis, yani yeni bir iktidar odağı çıkarmak politik yanıydı. İşgalin fiili askeri olan Yunan ordusuna Anadolu’da hiçbir şans tanımamak askeri bir tavırdı. Sovyetler ile hızlı uzlaşmadan Lozan’a giden yol, yeni düzeni dünyada meşrulaştırılacak diplomatik çizgiydi. Orduyla herkes savaş kazanır. Mustafa Kemal’in emperyalist merkezler arasındaki ayrışmaları gözlemleyen stratejisi, bazı işgal güçlerine karşı kurşun atmadan zafer kazandırdı.
Anadolu’nun her yerinde işgale karşı kuvvetleri tek bir amaç için birleştiren aklını biliyorsunuz. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsun’a gidişinin nedeni bile 15 Mayıs’ta İzmir’e çıkan Yunan ordularına karşı Anadolu’da açığa çıkan tepkiydi. Mustafa Kemal’in örgütü, yeniden kurduğu ve düzenli hale getirdiği ordusuydu.
Resmi törenlerdeki cenaze merasimi
Bütün bunları neden yeniden anlatıyorum?
Dün resmi törenlere, münafık konuşmalara, kravatlara ya da çelenklere sıkıştırılmış 19 Mayıs’ın hiçbir yerinde Mustafa Kemal devrimciliğini göremedik. Atatürk’e Cumhuriyet düzenini kurduran yolu dinleyemedik. Önüne çıkan ihanetleri duyamadık. Yeniden doğuş programı mıydı, yoksa cenaze merasimi mi, anlayamadık.
Yıllardır ona hakaret edenlerden daha fazlasını beklemiyorduk. İnanırsanız, 19 Mayıs “bir yağmur duası”ydı. Sanki kabul oldu da kurtulduk!
Elmalar, armutlar sayılır. Toprağa düşen tohumdan doğacaklar sayılmaz. Sokaktaki lambalar sayılır, karanlığı dönüştüren ışık sayılmaz. Devrim bir nitelik işidir, nicelik tartışılmaz.
İşgale karşı direnmeyi de Cumhuriyet fikrini de Mustafa Kemal bulmadı. Binlerce yıllık insanlık mirasıydı. Ama bunları Türkiye için kalıcı ve gerçekçi bir programa, kapsamlı bir devrime dönüştüren Mustafa Kemal’di. Cumhuriyet bugün emperyal projelerin tehdidi altındaysa, yuvasını tarikatler ve cemaatler kemiriyorsa, soğana bile muhtaçsa, onu ona inanmayanlar yönetiyorsa, Bandırma Vapuru programı halen günceldir.
Güvertesinde doğacak güneşi erkenden gören yolcularına selam olsun...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları