‘Ben ihanet ediyorumdur’ diyen Bakan
Barış Terkoğlu; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 18 Temmuz akşamı bağlandığı CNN Türk programında böyle bağırıyordu. Sitemi eski AKP’li vekil Mehmet Metiner’eydi. Zira Metiner, İçişleri Bakanlığı’nda kazanma mantığıyla FETÖ’cülerin göreve getirildiğini söylüyordu.
“Bir tek FETÖ’cüyü göreve getirmişsem, bir tek FETÖ’cü göreve geldiyse ve bu söylenmiyorsa bu, ülkemize ihanettir. Ben getirmişsem ben ihanet ediyorumdur.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 18 Temmuz akşamı bağlandığı CNN Türk programında böyle bağırıyordu. Sitemi eski AKP’li vekil Mehmet Metiner’eydi. Zira Metiner, İçişleri Bakanlığı’nda kazanma mantığıyla FETÖ’cülerin göreve getirildiğini söylüyordu.
Hangisi haklı diye günlerce konuştuk. Aradan iki ay bile değil, bir buçuk ay geçti. 43 kaymakam ve vali yardımcısının açığa alındığının haberini okuduk. Sayının 400’e kadar çıkacağını öğrendik. Hâlâ nasıl olabiliyor diye konuşuyorduk. Çiçeği burnunda kaymakamların atama kararnamelerinde “Getirmişsem ihanet ediyorumdur” diyen Soylu’nun imzası vardı.
Sahi nasıl oluyor? Soylu aralıklar ile açıklıyor, elinde ByLock listeleri var. Biliyoruz, Bank Asya listeleri de elinde. En küçük memur atanırken istihbarat raporu alınıyor da koskoca kaymakamlar atanırken devletin eli kolu bağlanıyor mu?
İçişleri Bakanlığı’nda neler oluyor?
Böyle değil kuşkusuz. Konuşulan o ki bir süredir İçişleri Bakanlığı’nda FETÖ birikimine yönelik olarak devletin güvenlik bürokrasisi adım atmak istiyordu. Ancak her seferinde attıkları adım Soylu’ya çarpıyordu. Verilen istatistiki bilgilere göre FETÖ’nün TSK’den sonra en kritik örgütlenmeyi gerçekleştirdiği bakanlıkta ayıklanan FETÖ mensubu oranı yüzde 3 buçuktu. Nihayetinde, Soylu’nun uzun süredir direndiği, kendisinin önüne isim konduğunda kimilerini savunduğu bakanlık çalışanlarına operasyon gerçekleşti. Konuşulan o ki önümüzdeki günlerde kaymakamlara yapılan operasyonu Emniyet takip edecek.
Soylu’nun Norşin fotoğrafı
Görevden alınan kaymakamlardan biri de Güroymak’ınkiydi. Hatırladınız mı, Abdullah Gül o ilçenin adını “Norşin” diye anarak açılım sürecini başlatmıştı. Said Nursi’nin yetiştiği medrese buradaydı. Güroymak-Norşin, Nurculuktan Menzil’e kadar Nakşibendiliğin önemli kesişim merkezlerinden biriydi.
Ne garip, kaymakam operasyonunu konuştuğumuz günlerde Türkiye’nin gündeminde bir fotoğraf vardı. Güroymak’ta bir taziyede çekilmişti. Eski milletvekili Mehmet Emin Seydagil, rahatsızlığı nedeniyle sandalyede otururken, Soylu onun dizinin dibinde yerdeydi. Seydagil, eski vekil olmanın yanı sıra, Güroymak şeyhlerinden Muhammed Said’in torunu, şeyh Muhammed Taha’nın oğluydu. ANAP’ta vekil olabilmesinin nedeni şeyh çocuğu olmasıydı. Öte yandan kendisi de nihayetinde şeyh olmuştu.
Fotoğrafta kimsenin fark etmediği bir ayrıntı daha göze çarpıyordu. Seydagil’in sağında yerde oturan kişi Menzil cemaatindeki ayrılıktan sonra Buhara kolunun başında bulunan Fevzettin Erol’du.
Kısacası Güroymak ya da kimilerinin söylediği gibi Norşin, Türkiye’de tarikatların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor. Süleyman Soylu da aslında bir ilçeyi değil, buradaki medreseyi ziyaret ediyor.
Kimden yana taraf oldular?
İşte bu noktada önemli bir ayrıntı var.
AKP ile FETÖ arasındaki ortaklığın bitmesinin ardından herkes birer birer safını seçiyordu. Merak edilenlerden biri ise Norşin Medresesi’nin tavrının ne olacağıydı. Nurettin Mutlu, “Norşin Medresesi”nin baş müderrisi. Peki, Mutlu tavrını nasıl gösterdi?
Hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde Mutlu bu kavgada FETÖ’ye destek verdi. 23 Şubat 2014’te Zaman gazetesinde manşetten yayımlanan bir röportaj veren Mutlu, “Gülen gibi bir âlime hakaret edilmesini tasvip etmiyoruz” dedi. Mutlu, FETÖ’ye karşı tavır alanlara şöyle tepki gösteriyordu:
“15 yıldan beri Gülen’in eserlerini, çok sayıda başka âliminin eserlerini de okudum. Hepsi birbirinden kıymetlidir. Ama şunu söylemeliyim ki Gülen gibi bir âlim, mütefekkir görmedim. Böyle bir kıymete sahip olmakla ne kadar iftihar etsek azdır. Milyonların gönlünde taht kurmuş ihlas ve samimiyet abidesi Fethullah Gülen Hocaefendi gibi bir zata nahoş sözler sarf etmek onun kıymetinden bir şey kaybettirmez ama samimi her Müslümanın gönlünde tarifsiz yaralar açar.”
Mutlu, Gülen için “Ona ve arkadaşlarına çok dua ediyorum” diyordu.
Sadece o mu...
Ardından gelenlerin de görüşü farklı değil.
Geçen ocak ayında öldürülen şeyh Abdulkerim Çevik de aynı duruşu sürdürdü. O da bir hafta sonra Zaman’a çıkarak Gülen’e destek verecek “Peygamber vârisleri için ne düşünülüyorsa Hocaefendi için de aynı şeyleri düşünmek ve aynı şeyleri idrak etmek gerekiyor” diyecek kadar ileri gidecekti.
Gülen’in tam sayfa yayımladığı teşekkür listesinde adlarının bulunmasından mı bahsedelim yoksa 12 Eylül referandumunda FETÖ’nün yayınlarından yaptıkları “evet” çağrılarından mı?
Çizik yiyen fotoğraf
Başlangıca geri dönersek, İçişleri Bakanlığı’nda birileri ne zaman FETÖ bahsini açsa yanıt hep aynı yerden geliyor: “O FETÖ’den değil filanca cemaatten. Falanca tarikatın FETÖ ile ilgisi yok, onlar başka.”
Emniyet’in hazırladığı raporlarda “FETÖ başka tarikatlara sızarak renklendirme yaptı” tespitlerine rağmen, Soylu’nun Güroymak’ta tarikatların ortasındaki fotoğrafı, görülüyor ki kaymakam operasyonu ile büyük bir çizik yedi. Üstelik “ben getirmişsem ben ihanet ediyorum” diyen Soylu’nun poz verdiği Güroymak’ta.
Tutunamayanlar’da altını çizdiğimiz “başkalarına söyleyecek bir sözüm olabilmesi için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum” cümlesi sanki bir tanıdığa söylenmiş gibi. Öyle ya insan yukarılara çıktıkça zaten kendisinden uzaklaşmıyor mu?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları