loading
close
SON DAKİKALAR

Benim aklım artık bunları almıyor

Barış Terkoğlu
Tarih: 16.05.2019
Kaynak: Barış Terkoğlu-Cumhuriyet

Barış Terkoğlu: Sizi çok yormadan nereye varmak istediğimi özetleyen son hikâyeyi anlatayım.

“Siz buraya FETÖ terör örgütünün başını nasıl çağırırsınız? Ya Türkiye’yi ya da terör örgütünü seçersiniz. Benim için müftülük bitmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ile teröristi aynı yere koyuyorsunuz.” 
Türk Büyükelçi, Kırgızistan’da müftülüğün iftar programını bu sözlerle terk etti. FETÖ imamı Orhan İnandı’yı davetliler arasında görünce isyan eden Diplomat Cengiz Kamil Fırat, herkesin haklı olarak takdirini kazandı. 
Peki devirdiği masa Kırgızlı imamların masası mıydı? Yoksa bizim ikiyüzlülüğümüzün aynası mıydı? 
Neden mi? 
Toplantıyı terk eden Büyükelçi Fırat’ın 1 Ocak 2018’de göreve başladığını hatırlatıp, öncesinde olanları anlatayım. Bakalım hak verecek misiniz? 
Yukarıdaki haberi Yeni Şafak’ta pazartesi günü okumuştum. Aklıma 15 Temmuz darbesinden tam bir ay sonra aynı gazetenin bir başka haberi geldi. “FETÖ Kırgızistan’dan İmparatorluk Kurmuş” başlığını taşıyordu. Ve “nasıl olur” dedirten şu cümleyi oradan aktarayım: “FETÖ’nün Orta Asya imamı olan Orhan İnandı aynı zamanda Uluslararası Sebat Eğitim Kurumları sorumlusu. İnandı’nın, 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra Kırgızistan’da Türkiye devletinin büyükelçilik plakalı araçlarına bindiği edinilen bilgiler arasında.” 
“Yok artık! Yeni Şafak uyduruyor” diyebilirsiniz. “Önyargılı olmayın” derim.

Büyükelçi ile İnandı kurdele kesiyor 

Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Kırgızistan’a 2017 yılının ekim ayında düzenlediği gezinin notlarını okurken fark ettim. Gazeteciler Kazakistan’da “Türk Dünyası 3. Gazeteciler Şurası” toplantısına katılmış, ardından gittikleri Kırgızistan’da bir Türk restoranına oturmuştu. Restoranda başlayan hesap tartışması gazetecilerin silahla tehdit edilmesine dönüşmüştü. “Taksim” isimli restoran, Büyükelçiliğe şikâyet edilmişti. Fakat asıl ayrıntı başkaydı. Gezideki Kayserili yerel gazeteci Veli Altınkaya’nın yazısından aktarayım: “Bu işyerinin ikinci şubesi 15 Temmuz sonrasında açılmıştı. Açılışa son kararname ile merkeze alınan Bişkek büyükelçimizle birlikte FETÖ’nün Kırgızistan imamı dakatılmıştı. Tabii büyükelçinin FETÖ’nün Kırgızistan imamı ile böyle bir açılışa katılması doğrusu manidardı.” 
Gerçekten Kırgızistan yerel basınına bakınca dedikodunun doğru olduğunu gördüm. Dönemin Türk Büyükelçisi Metin Kılıç, FETÖ’nün Kırgızistan imamı Orhan İnandı ile birlikte restoran açılışına katılmış, birlikte yan yana kurdele kesmiş, yetmemiş İnandı’nın kürsüden konuşmasını dinlemişti. Üstelik bütün bunlar FETÖ’nün Türkiye’deki darbe girişimine rağmen oluyordu.

[Haber görseli]

Tablo iyice tuhaflaşıyor değil mi? Daha beteri var.

Resmi belgede hâlâ adı var 

Diyelim, Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’e gittiniz. Tesadüf bu ya, kahve içerken Orhan İnandı ile karşılaştınız. “Bu kim acaba” deyip adını arama motoruna yazdınız. Karşınıza Dışişleri Bakanlığı’na ait devletin resmi sayfalarından biri çıkıyor. Devletin resmi sitesinde, “Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu”sayfasında “Onur Üyeleri” arasında Merve Kavakçı ve Muhtar Kent gibi isimlerle birlikte halen kim var dersiniz? Doğru tahmin ettiniz, FETÖ imamıOrhan İnandı. 
Sizi çok yormadan nereye varmak istediğimi özetleyen son hikâyeyi anlatayım.

[Haber görseli]

FETÖ ile kavga eden elçi geri çağrılıyor 

Barış Pehlivan’la yazdığımız Mahrem kitabı için WikiLeaks’ten sızan ABD kriptolarını inceliyorduk. 10 Eylül 2008’de Kırgızistan’ın başkenti Bişkek Büyükelçiliği’nden Washington’a gönderilen belge dikkatimizi çekmişti. ABD’nin Bişkek Büyükelçisi Tatiana C. Gfoeller’in 8 Eylül tarihinde Türk mevkidaşı Serpil Alpman’la tanışma toplantısının notları vardı. ABD’li diplomat Gfoeller şöyle anlatıyordu: “Alpman, Kırgızistan’daki Fethullah Gülen destekli liselerin artan bilinirliğinden duyduğu endişeyi belirtti (Büyükelçi,Gülen’in geçmişte yoğun dini görüşleri nedeniyle Türk Hükümeti’yle ters düşmüş, mütedeyyin bir Türk olduğunu sözlerine ekledi). Alpman bu özel liselerin popülaritesinin giderek arttığını, zira eğitim dilinin İngilizce olduğunu, ancak söz konusu okullarda verilen aşırı muhafazakâr mesajların Kırgız gençliği üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceğini söyledi.” 
ABD’ye FETÖ’yü şikâyet eden Büyükelçi Serpil Alpman’a ne oldu dersiniz? Türkiye’nin Orta Asya’ya göndermiş olduğu ilk kadın Büyükelçi Alpman, bukriptodan bir yıl sonra görevden alındı ve merkeze çekildi. Yerine Nejat Akçal, Bişkek Büyükelçisi olarak atandı. Göreve başladığı gibi FETÖ’nün yayın organı Cihan Haber Ajansı’na konuştu ve FETÖ okullarına şöyle övgüler dizdi: “Büyükelçi, Sebat Eğitim Kurumları şemsiyesi altında tüm Kırgız elinin en ücra köşelerine kadar eğitim imkânlarını yaymış bulunan gönüllü Türk vakıf okullarının da son derece önemli bir işlevi ifa ettiğini belirtti.” 
Yukarıdaki FETÖ övgüleri Türkiye’nin Bişkek Büyükelçiliği’nin resmi sayfasında halen duruyor.

[Haber görseli]

Peki, adı geçen Sebat Okulları’nın başında kim var dersiniz? Yine doğru tahmin ettiniz, FETÖ imamı Orhan İnandı. Bu okullar sayesinde ülkedeki FETÖ’cüler ceplerinde Sebat kartıyla dolaşıyor, hatta onlara “Sebat Türkleri” deniyor.

O cami FETÖ projesi mi? 

Evet; Kırgızistan FETÖ’nün Orta Asya’daki en güçlü olduğu ülke. Evet; otelleriyle, restoranlarıyla ya da okullarıyla örgüt milyar dolarlık sermayeyi kontrol ediyor. Evet; FETÖ Kırgız elitlerinin çocuklarını da yetiştiriyor, kendi imamlarına bu ülkeden vatandaşlık da bağlıyor. 
Bunların hepsi doğru. 
Üstelik Kırgızistan ile benzer bir olayı birkaç yıl önce de yaşamıştık. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kırgızistan’da FETÖ’nün darbe yapabileceğini söyleyince Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, “Bu, absürd bir iddia. Eğer kendileri bu kadar akıllıysa, o zaman neden kendi ülkelerindekidarbeyi zamanında fark edemediler” diye dalga geçmişti. Ardından Erdoğan’ın Atambayev’in telefonlarına bile çıkmadığını duymuştuk. 
Kırgız Cumhurbaşkanı’na ya da imamlarına kızıyoruz. FETÖ’ye göz yummaları nedeniyle elbette ki eleştirmekte haklıyız. Ama “bizi neden anlamıyorlar” diye oturup kendimizi de sorgulamamız gerekmiyor mu? 
Bu arada... 
Büyükelçi salonu terk ederken “biz burada 35 milyon dolara cami yaptıralım,siz bizi teröristlerle aynı masaya oturtacaksınız” dedi ya. Kastettiği, Cumhurbaşkanı’nın geçen yıl eylül ayında açtığı “Bişkek Cumhuriyet Merkezİmam Serahsi Cami.” 7 bin metrekarelik bir alanda, 37 metre kubbe yüksekliği, 4 minaresi, iç ve dış avlusuyla toplam 20 bin kişilik ibadet alanıyla Çamlıca Camii ile yarışıyor. Türk Diyaneti 2012 yılında, yani FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemde caminin inşasına başlamış. 
FETÖ’nün Orta Asya’daki karargâhına bizim paramızla dev cami yapma fikrine umarım FETÖ karışmamıştır! Umarım, camiye Fethullah Gülen’in sürekli kendisini benzettiği İmam Serahsi’nin adının verilmesi de sadece bir tesadüftür! 
Öyle ya; İmam Serahsi, Karahanlı Türk Devleti’ne isyan etmiş ve “diktatör” saydığı hükümdar tarafından yıllarca hapsedilmişti. Gülen’in ve takipçilerinin sohbetlerini inceleyin, kendilerinin devamlı nasıl bir benzerlik kurduğunu görürsünüz. 
Yoksa biz hâlâ kandırılıyor muyuz? Kandırılmaya doyamıyor muyuz? Bugün masaları terk ederken ertesi gün masalların içine mi düşüyoruz?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları