Damat n’oluyo elin kolun oynuyo
Barış Terkoğlu: Ekonomik çöküş nedeniyle imajı yerle bir olan Berat Albayrak, sanki 18 yıldır iktidarda olan partinin bakanı değilmiş gibi “Türkiye İçin Değişim Başlıyor” sloganıyla şehir şehir geziyor.
Çocuk gözüyle uçsuz bucaksız görünen yeşil saha. Nefesini tutmuş binlerce insan. Bordo-mavi çubuklu formayı “ben bu şehirde doğdum” der gibi giymiş adam, topun başında duruyor. Geriliyor, geriliyor, geriliyor… Vurduğu top sanki zamandan hızlı. Nereye gittiğini ancak “gol” sesinden anlıyoruz. Hami, horon oynar gibi seviniyor.
Yalnız o mu? Ogün, Lemi, Abdullah ya da Şenol… Futbolu İstanbul tekelinden çıkaran Trabzonspor’u, Anadolu halkı Milli Takım’ı tutar gibi tuttu. Onun göğsünden çıkan efsanelere hep saygı duydu.
Cumartesi akşamı Fenerbahçe maçı ile başlayan tartışmalar bana çocukluğumu hatırlattı. Kabul ediyorum, futbol benim için karnenin kırık notu gibi. Maç kimin hakkıydı tartışmak boyumu aşar. Ama gözümüzün önündeki tiyatroya kayıtsız mı kalalım?
Gündüz, 6 liraya dayanmış doları ya da doğalgazın ne kadar pahalı olduğunu konuşuyorduk. Akşam, ekonomiyi yöneten Berat Albayrak’ın Trabzon tribününde “elini kolunu oynatarak” sevindiği görüntüsü önümüze düştü. Gündüz, İstanbul’da geçmesek de parasını ödediğimiz Avrasya Tüneli’ne yapılan yüzde 56’lık zammı konuşuyorduk. Akşam, Ulaştırma Bakanı’nın “İnşallah bu yıl şampiyonluk ipini göğüsleyecek Trabzonspor” açıklamasını dinledik. Cuma günü Meclis’te bulunamayan AKP’li vekiller tribüne ip gibi dizilmişti.
Herkes anlayacağını anlıyordu. Oy isteme zamanı İstanbul’un Kadıköy bölgesine adını vekil yazdıran Damat’a, İstanbul’da takımlarını karşılayan Fenerbahçeliler “Damat n’oluyo” diye tepki gösterdiler.
Perdenin ardında uğraşan Damat
Fenerbahçe taraftarına “Sandıkta görüşürüz Berat Bey” dedirten olaylar bir günde yaşanmadı. Lig başladığında Trabzonspor’un şampiyonluğa oynaması beklenmiyordu. İlkyarının sonunda ise en büyük adaylardan biriydi. Ama kimsenin anlamadığı şekilde Teknik Direktör Ünal Karaman görevden alındı. Üstelik, galip geldiği maçın sonunda bizzat kulüp başkanı tarafından provoke edilerek. Üstelik, “Ezmeye çalışanların boğazına takılırım” dedirtilerek.
Herkes, Trabzonspor’daki değişimin baş sorumlusunun kulübün üstündeki Berat Albayrak gölgesi olduğunu biliyordu. Belediye başkanından kulüp yöneticilerine kadar birçok kişi, Albayrak operasyonunu yalanlarken aslında doğruladı. “Trabzon seninle Berat Albayrak” sloganıyla açıklama yapanlar şu ifadeyi kullanıyordu: “Trabzonspor’u bataktan kurtaran Berat Albayrak…”
Zaten Türk futbolunun zor günlerinde Berat Albayrak, Trabzonspor için özel olarak çalıştıklarını itiraf ediyordu: “5 tane Trabzonsporlu bakanımız var. Bizi bilenler biliyor, perdenin arkasında ne kadar uğraştığımızı biliyor.”
Ali Koç’un sözlerinin boş olmadığını anlıyorduk:
“Ahmet Ağaoğlu’na soruyorum, kaç devlet kurumu stadınızda loca aldı, ne kadara aldı, ne paralar verdi? Bir adım daha öteye gidiyorum. Trabzonsporlu olmayan ama bir şekilde devlet ile iş yaptığı için loca alan işadamları var mı?”
Sadece bu kadar değil…
Görünmeyen ‘siyasi şike’
Herkes Karaman gönderilirken Damat medyasındaki sessizliği görüyordu. Meselenin içyüzünü, babası Sadık Albayrak, 2017 yılında Trabzonspor Divan Kurulu toplantısında anlatmıştı: “Bu stadı size kim yaptırdı? Bu reklamı size kim aldı? Hiç kimse size kredi vermezken milli bankalardan yeni kredi aldınız nereye harcadınız? (…)Eğer - o bakanın bakan olarak devlet görevi var- basın olarak açık söylüyorum, Turkuvaz medya grubu olmasa, sizi boğarlar.”
Peki, gönderme yapılan geçmişte ne vardı?
Sözler bana iki ayrı olayı hatırlattı.
Biri 2004 Mart ayında Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı CHP’li Volkan Canalioğlu’nun kazanmasının ardından yaşananlar. 2005’te, ilk kabine revizyonunda, Bayındırlık Bakanlığı’na eski Trabzonsporlu futbolcu ve inşaat malzemeleri tüccarı Faruk Nafiz Özak getirildi. 2003-2004 ve 2004-2005 sezonlarında Trabzonspor’un kıl payı ikinci olmasını sağlayan Kulüp Başkanı (aynı zamanda eski CHP’li belediye başkanı) Atay Aktuğ koltuğundan edildi. Yerine kim mi geldi? Sürpriz değil, Albayrak Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Albayrak.
Sonra? Ardı ardına başarısızlık yaşandı ama kulüp akıl almaz şekilde borçlandı. Herkes “bir şeylere mi güveniliyor” derken Trabzonspor’a mis gibi bir tesis verildi. Buna TOKİ’nin Trabzonspor için yaptığı stadyum inşaatı da eklendi. Trabzonspor üzerinden şehre akıtılan paranın da sayesinde 2009 seçimlerini yüzde 48’e 41 AKP kazandı.
İkincisi daha da ilginç. Zira Berat Albayrak’ın arkasındaki neredeyse tüm siyasetçiler, Fenerbahçe’ye, FETÖ kumpasına dayanarak “şikeci” imalarında bulunuyor. Ne tesadüf hemen hepsinin kâh Pensilvanya ziyaretleri, kâh Bankı Asya avukatlıkları, kâh FETÖ’ye destek mesajları ortalığa dökülüyor.
Bir “siyasi şike” örneği vereyim. Açıp sözde şike dosyasında Trabzonspor’un eski Asbaşkanı Nevzat Şakar’ın 25 Nisan 2011 tarihli telefon konuşmasına baksınlar. Erdoğan’la görüşmesinin ardından kendilerine nelerin vaat edildiğini tane tane anlattığını görecekler: Dönemin parasıyla 6 milyon lira, bir stadyum, altyapı binası, 5 tane saha, bir otel, otelin idare binası, yönetim binası, 100 dönüm arazi ve hepsinin yapılacak işleri…
Tribünlere öfke eken damat
Ekonomik çöküş nedeniyle imajı yerle bir olan Berat Albayrak, sanki 18 yıldır iktidarda olan partinin bakanı değilmiş gibi “Türkiye İçin Değişim Başlıyor” sloganıyla şehir şehir geziyor. AKP içinde güç mücadelesine hazırlanırken sık sık Trabzon’a uğruyor, kentte gölgelerini dolaştırıyor. Sanki bu ülkenin takımı değilmiş gibi diğer kulüpler yabancılaştırılıyor, adları “Pontus” kelimesiyle anılıyor. Fenerbahçeliler ile Trabzonsporlular siyasi çıkarlar için düşman ediliyor. Binlerce insanın toplandığı tribünlere öfke tohumları ekiliyor. Trabzonspor, iktidar hesaplarına meze yapılıyor. Futbol topu kirletiliyor, yuvarlaklığı köşeleştiriliyor. Kulübün tekmeye kafa koyan evlatlarının başı yeniyor.
Her kader aynı zamanda bir seçimdir. O gün Fethullahçı savcıların safında yer alanlar bugün utanmasa da, Türkiye onları sırtından attı. Kalamış sokaklarında köşe köşe çatışan Fenerbahçe taraftarına o gün kızsalar da, Türkiye’yi zorbalığa teslim etmemenin ateşini yaktıkları ortaya çıktı. Gölgelere gerek yok, Trabzon zaten isterse hak eder. Türk futbolunun son krizini çözme sorumluluğu şımarık damatlarla ya da beton satıcılarıyla değil; Hami’lerle, Lemi’lerle, Abdullah’larla anılmayı hak eden Trabzon’un kendi çocuklarında.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları