loading
close
SON DAKİKALAR

NATO'nun kapısını açan minibüsçü Mahmut

Barış Terkoğlu
Tarih: 08.12.2022
Kaynak: Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

Barış Terkoğlu; Sonuç olarak, NATO üyeliğine şart koştuğumuz teröristlerin iadesi meselesinin ilk "somut adımı"nın altı boş görünüyor. Günlerdir "zafer" diye kutlanan hikaye, pek de öyle değil.

İnsanın zafere ihtiyacı olmayagörsün. Cücelerle savaşından devler yaratır.

Eli kelepçeli bir adam. Koluna iki polis girmiş. Medyada Hükümet’in başarı öyküsüyle anlatılıyor. Sahiden öyle mi? Yoksa bize yine bir masal mı anlatılıyor?

İsveç’ten Türkiye’ye iade edilen Mahmut Tat’tan söz ediyorum. Hatırlayın, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın ardından İsveç, NATO’ya girmek için başvurmuştu. Gelgelelim, Türkiye dahil bütün üyelerin onayı gerekiyordu. Erdoğan, "karşılıksız olmaz" dedi: "Siz teröristleri vermeyeceksiniz, bizden NATO üyeliği isteyeceksiniz. Hem PKK'ya destek verip hem bizden destek istemek olmaz".

İsveç, zikzakların ardından "peki" dedi. Hala bir adım atılmayınca, geçen hafta Dışişleri Bakanı "henüz somut bir gelişme yok" diye İsveç’i uyardı. Ardından ilk hamle geldi. Mahmut Tat, apar topar Türkiye’ye iade edildi. İşin ilginci, PKK’ya yakın medyada da Tat’ın iadesinden sonra büyük bir gümbürtü kopmamıştı.

MİNİBÜSÇÜ MAHMUT

Evet hakkında PKK’dan kesinleşmiş hapis cezası var. Evet, Mahmut Tat aranıyordu. Ama soru şu, Tat tehlikeli bir terörist mi? İadesi Türkiye için bir şey ifade ediyor mu?

İşte bu sorunun peşine düştüm…

Aslında Tunceli Ovacıklı bir arkadaşım fotoğrafından tanıyıp uyarmasa ben de belki bu kadar kafama takmayacaktım: "Minibüsçü Mahmut bu. Günün yarısı yolcu yolcu taşır. Yarısında da Ovacık’ta kahvede birasına pişti oynardı. Örgütle mörgütle alakası yoktu."

Mahmut Tat’ın ilk avukatı tanıdık bir isimdi: Eski CHP Milletvekili Hüseyin Aygün. Mahmut Tat, 14 yıl önce gözaltına alındığında, ilk olarak Aygün avukatlığını yapmıştı. Dosyayı o anlattı: "Mahmut Tat, bir Ovacık köylüsü. Ailesinin de kendisinin de örgütle ilgisi yok. Hatta PKK’ya karşı bir aile. Tat’ın amcası Seyfi’yi PKK öldürmüş. Tat’ın köyü ormanın içindeydi. O dönem köyde bütün örgütler cirit atıyordu. Devlet de göz yumuyordu. Düğünlere bile geliyorlardı. Bir köylünün örgütün dediğini yapmaması mümkün değil, korkarlar. Zaten mahkeme de, Mahmut Tat’ı sadece bir kez örgüte yardımla suçladı. Yardım ve yataklık da üye gibi cezalandırıldığı için üyelikten ceza aldı."

Aygün, Tat’ın PKK ile AKP arasında o dönem süren flört ilişkisinin kurbanlarından olduğunu söylüyordu.

500 AVROYA GÜBRE VE ALARM

Tat’ın dosyasına da ulaştım. 4 Eylül 2007 tarihinde Çemişgezek’te teslim olan Suriyeli bir örgüt mensubunun itiraflarına dayanıyordu. İfade, mahkeme kararına şöyle yansımıştı: "Ovacık ilçesi Tatuşağı köyünde oturan adını bilmediği ancak görünce tanıyabileceği, yanılmıyorsa köye doğu istikametinden gelirken iki katlı ilk evin sahibi olan şahsın terör örgütü mensuplarına 2 adet oto alarmı ve gübre verdiğini, bu şahsın bildiği kadarıyla Ovacık-Tunceli karayolu hattında kendisine ait minibüsle yolcu taşımacılığı yaptığını…"

İtirafçının ifadesine göre, Mahmut Tat, 2 torba gübre ve 2 oto alarmı karşılığında, PKK’lılardan 500 avro almıştı. PKK, alarm ve gübreyi, terör eylemlerinde kullanıyordu.

Ovacık Jandarması ifadeyi soruşturmuş, 4 daireli apartmanda Tat Ailesi’nin yaşadığını tespit etmiş, 1 numaralı dairede ise minibüsçülük yapan Mustafa Tat’ın oturduğunu tutanağa geçirmişti.

İşte bu sebeple, Minibüsçü Mahmut Tat, PKK’ya yardım suçundan gözaltına alınmış ve yargılanmıştı. Suçlamaları reddediyor, itirafçının kendisini kurtarmak için yalan söylediğini iddia ediyordu. Nihayetinde Tat, 16 Aralık 2015’te, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

AKP İÇİN ÇALIŞMIŞ

Tat, tutuksuz yargılanıyordu. Haliyle İsveç’e gidişi zor olmamıştı.

Mahmut Tat’ın kardeşi Mustafa Tat’a da ulaşıp kardeşini sordum. Kendilerini şöyle tarif ediyordu: "Yıllardır Ovacık’ta minibüsçülük yapıyoruz. Terörün en yoğun olduğu dönemde bile köyümüzü terk etmedik, işimizi yaptık. Atatürkçü ve devletini seven bir aileyiz."

Mustafa Tat, olayın ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: "İtirafçı ifadesinden sonra, jandarmaya en çok yardımcı olan benim. Jandarma için evlerin fotoğrafını çeken benim. Abimin suçlamalardan sonra psikolojisi bozuldu. İstanbul’a yerleşti. 7 yıl orada öğrenci servisi çekti. Ceza verileceğini anlayınca İsveç’e gitti. 2 çocuğu var, biz bakıyoruz. İsveç’te de kansere yakalandı, 2 kez ameliyat oldu. Ağabeyim Türkiye’den gittiğinde oğlu küçüktü. Geçen ay babasını ziyarete gitti, onca yıldan sonra babasını tanıyamadı. Bir itirafçı ifadesiyle kardeşim terörist ilan edildi. Ailemiz terörist değil. Amcamızı PKK öldürdü, cesedini alamadık. 4 kızı yetim kaldı."

İşin daha da ilginç bir yanı var. Kardeşi Mustafa’nın anlattığına göre, ağabeyi Mahmut Tat, bir dönem AKP için çalışmıştı. Ovacık’ı 2004-2009 aralığında yöneten AKP’li belediye başkanı Hasan Hüseyin Dizi’nin yakınındaydı: "Ovacık’ta belediye başkanı Dizi döneminde onu destekledi. Seçimde onunla çalıştı. O dönem saldırıya da uğradılar. O saldırıda ölebilirdi."

SİYASETEN ÖNEMİ YOK

Mahmut Tat’ın avukatının aktardığına göre, sağlık nedeniyle tahliye olmazsa, Tat’ın aldığı cezanın yatarı 4 yıl 6 ay.

Sonuç olarak, NATO üyeliğine şart koştuğumuz teröristlerin iadesi meselesinin ilk "somut adımı"nın altı boş görünüyor. Günlerdir "zafer" diye kutlanan hikaye, pek de öyle değil. Mahkeme kararını doğru kabul etsek bile, Tat, PKK’lılara 500 avroya gübre ve oto alarmı sattığı için hapis cezası almış, siyaseten karşılığı olmayan minibüsçü. Ne PKK’nın stratejisinde ne de terörle mücadele de bir önemi var. İsveç belki de bunu bilerek, "buyurun alın" dedi ve Tat’ı uçakla Türkiye’ye gönderdi. Hükümet’e içi boş bir kurabiye, yalandan bir zafer ikram etti.

Birileri, "İsveç’e diz çöktürdük" nutukları atsa da, Dışişleri Bakanı’nın önceki gün "Bu kişi bizim listemizde değildi" demesi, geç de olsa bir uyanma alameti gibi duruyor. Minibüsçü Mahmut Tat hapse giderken, Musa Anter cinayetinin kilit ismi Abdulkadir Aygan gibiler yıllardır İsveç’te yaşamaya devam ediyor.

Sartre, "zaferin ayrıntılarını yenilgiden ayırt etmek zordur" diyor. Yeter ki göğsünüze taktığınız yalancı madalyanın bir sorgulayanı olsun.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları