loading
close
SON DAKİKALAR

Nereden çıktı bu ‘kurucu önder’ lafı?

Barış Terkoğlu
Tarih: 13.03.2025
Kaynak: Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

Barış Terkoğlu; Dün, İsmail Özdemir, “kurucu önder” cümlelerini şöyle devam ettirdi: “Ülke olarak birçok hedefimiz var. Avrupa ile Türkiye arasında da önümüzdeki günlerde güzel gelişmeler göreceksiniz.”

Kelimeler insanla birlikte doğdu sanırsın. Oysa tarih, insanı da dili de şekillendirir.

Türkiye, Bahçeli’nin kullandığı “kurucu önder” kavramını tartışıyor. Öyle ya, Öcalan’a karşı yıllardır “terörist elebaşı” diyen Bahçeli’nin dili bir anda değişti. Elbette sürçme değil. Nitekim partinin genel başkan yardımcısı İsmail Özdemir de dün Nagehan Alçı’ya verdiği röportajda şunu söyledi: “Kabul edelim ya da etmeyelim, bu teknik bir gerçeklik, genel başkan bu gerçekliği dile getirdi.”

Haliyle “terörist elebaşı”nın “kurucu önder”e dönüşmesi bilinçli bir seçimi yansıtıyor.

Peki altında ne var?

Bahçeli, 3 gün önce, DEM Parti’nin Meclis turuna çıkıp CHP’yi ziyaret ettiği günün akşamında şunu söyledi: “PKK’nin kurucu önderi tarafından hazırlanan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın gereğini mi ifa edecekler ya da...”

Bahçeli, sözlerinin devamında DEM Parti’yi CHP konusunda uyardı. “PKK’nin önderi kendi kurduğu örgütü lağvediyor” hatırlatması yaptı. Yani “kurucu önder” lafı, “örgütü feshetme iradesine sahip olan kişi” tarifi için kullanılmıştı.

Peki “kurucu önder” lafının örgütteki karşılığı ne? Hatırlayın, Öcalan’dan sonra Kandil “gereğini yapacağını” söylemiş, her iki açıklama Bahçeli tarafından memnuniyetle karşılanmıştı. 9 gün sonra, ikinci bir açıklama yapan Bahçeli, Öcalan’ın açıklamasının “ateşkes” olmadığını hatırlatma gereği duydu: “Terör örgütünü kuran feshini istemiştir.”

Nitekim Bahçeli, aynı açıklamada “kurucu önder” sözüne gönderme sayılabilecek ifadeler kullandı: “Çatlak ses çıkaranların bu mesnetsiz görüşü bir plan dahilinde paylaşmaları örgütsel ve kurucu önderliğin doğasıyla tamamıyla çelişkilidir.”

‘KURUCU ÖNDER’E DÜZENLEME

Daha önemlisi, Bahçeli’nin kullandığı “kurucu önderlik” çıkışının, Kandil’de tabii ki karşılığı var. Örgütün Avrupa’daki yayını Yeni Özgür Politika’da, 5 Mart’ta Selahattin Erdem imzasıyla yayınlanan makaleden söz ediyorum. Aslında Selahattin Erdem, PKK’nin Kandil’deki liderlerinden olan Duran Kalkan’ın müstear ismi. Kalkan, Bahçeli’nin söylediğine benzer şekilde ”kuruluşuna öncülük ettiği bir partinin feshini de ancak önder Abdullah Öcalan öncülüğü gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandıktan sonra şartlarını söyledi: “Sürecin ilerlemesi için kilit nokta (...) Öcalan’ın hemen özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması olmaktadır.” Kalkan, “gerekli hukuk mevzuatı oluşturulabilecek mi” dedikten sonra, bunun “hayati” olduğunu ifade etmiş.

Sanırım anlaşıldı...

Bahçeli, “fesih” için “kurucu önder” tanımı yapıyor. Kandil ise “kurucu önder ‘bir biçimde’ kongreye katılsın kurduğu örgütü feshetsin” diyor. DEM Parti de bunun hukuki koşullarını oluşturmak için çalışma yapıyor. Kısacası “kurucu önderlik” kavramının bir anda ortaya düşmesinin nedeni ”PKK’nın feshi için Öcalan’a çalışma koşulu oluşturacak hukuki zemin” tartışması.

İşin ilginci, Bahçeli, DEM Parti’ye, CHP ile görüştüğü gün, başka projelere kapılmaması konusunda da uyarıda da bulundu. Tuhaf ama Kalkan da bulunmuş. Kalkan, CHP’lilerin “genel bir demokratikleşme paketi” önerisini gereksiz bulduğunu, Öcalan’ın özgür olmasının ardından zaten Türkiye’nin zaten demokratikleşmeye başlayacağını söylüyor. Böylece “kurucu önder” kavramı etrafında şekillenen tartışmanın içeriğini de öğrenmiş oluyoruz.

Dahası var...

AB İMRALI’DAN MI GEÇİYOR

Dün, İsmail Özdemir, “kurucu önder” cümlelerini şöyle devam ettirdi: “Ülke olarak birçok hedefimiz var. Avrupa ile Türkiye arasında da önümüzdeki günlerde güzel gelişmeler göreceksiniz.”

Geçen hafta... Sondakika PKK’nin Avrupa Örgütü, AP’nin Brüksel’deki binasının önündeydi. Eyleme katılanların ellerinde Öcalan’ın son çekilen fotoğrafı vardı. En öndeki pankartta, Avrupa’daki oluşumun Öcalan’ın çağrısını desteklediğini gösteren slogan yazıyordu.

Evet, AP bu tür gösterilere çok alışık. Ama bu kez farklı olan Türkiye’yi protesto etmek için toplanmamışlardı. Okunan bildiriden aktarayım: “Türkiye’nin sürekli ertelenen üyeliği için yeni ve olumlu gelişmelere yol açabilecek tarihi bir fırsat kapısı açılmıştır. Bu süreçte AB’nin Öcalan’ın çağrısını desteklemesi Türkiye-AB ilişkilerinde de olumlu bir sonuç ortaya çıkaracaktır.” Bildiri, AB kapısının açılması için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin geçen 16 Eylül’de karar altına aldığı Umut Hakkı’nı kabul etmesi için AKP hükümetini teşvik etmesi tavsiyesiyle bitiyor.

Sanırım tüm taşlar yerine oturdu. Trump’ın “Artık Avrupa’yı korumayacağım” kararı. AB’nin kendisini korumak için başta 800 milyar Avroluk bütçe olmak üzere büyük bir savunma planı yapması. Erdoğan’ın Avrupa güvenliğinin parçası olmak istiyoruz teklifi. AB diplomasisinin Türkiye ile güvenlik merkezli trafiğinin artması. İçeride ise Kürt meselesi çözülmeden AB’ye girilemez hatırlatmaları. “Kurucu önder” ve “güzel gelişmeler” ifadelerinin aynı paragrafta yer alması. Bütün tablo bize şunu gösteriyor: Öcalan’ın yakalandığı 1999 yılının son aylarında hükümet ortağının başındaki Mesut Yılmaz“AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” demiş ve aynı ay AB’ye aday üye kabul edilmişti. Şimdiki ortak ise “AB’nin yolu İmralı’dan geçer” sürecini yönetiyor. Tesadüf, iki dönemde de hükümette Bahçeli var ve AB süreci yine Öcalan üzerinden tanımlanıyor.

İnsan, kendi eylemini tanımladıkça dilinin hikâyesini de kendisi yazacak. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları