Rabianın kırılan parmakları
Barış Terkoğlu; Erdoğan’ın siyasi kariyerindeki değişiklik de MHP ile oldu. Bir zamanlar ona en ağır sözleri söyleyen Devlet Bahçeli’ydi. Rabianın en karşıtı da “Sisici” diye bağırdığı Kılıçdaroğlu değil, MHP’ydi. Sonra yavaş yavaş Erdoğan ile Bahçeli ortak oldu.
Bir sağa yatıyorlar bir sola. Yol bulmaya harita dayanmıyor.
Yıl 2015. Şubat ayının onu. Erdoğan Kolombiya’da. Bir hediyelik eşya dükkânına girdi. Biblolardan seçim yapamadı. Satıcıya “Rabia işareti olsaydı ticaretimiz farklı olurdu” dedi.
AKP’li işadamı Semih Daştan, emir telakki etti. O günden sonra rabia bibloları üretmeye başladı. Rabianın patentini de aldı. Artık öyle her önüne gelen “rabia”sını üretemeyecekti.
Bir de koca rabia heykeli var. Düzce’de dönemin belediye başkanı Mehmet Keleş, Daştan’a yaptırılan rabia heykelini, şehrin kavşağına dikti. Kaça yapıldığı tartışma yarattı. 2017’de belediye 45 bin dedi, yerel medya 120 bine mal olduğunun belgesini yayımladı.
Nereden geliyordu? Elbette Mısır’dan.
Müslüman Kardeşler Örgütü Sisi’ye karşı Rabiatül Adeviyye Meydanı’nda eylem başlatmıştı. Meydan, adını 8. yüzyılın kadın sufilerinden olan Rabiatül Adeviyye’den alıyordu. Meydanda aynı adı taşıyan bir de cami vardı.
Rabia, Arapça dördüncü demekti. Rabia Hanım, ailesinin dördüncü kızıydı. Öte yandan Müslüman Kardeşler Örgütü’nün Cumhurbaşkanı Mursi de Mısır’ın dördüncü cumhurbaşkanıydı. Zafer işaretlerinden ayrışmak için elleriyle dört yapıyorlardı.
SİSİ PİSİ GİTMEDİ
Erdoğan, Sisi yanlılarının müdahale ettiği meydandaki Müslüman Kardeşler mensuplarına destek için 17 Ağustos 2013’te yaptı ilk kez o işareti. Bursa’da konuşuyordu. Sözlerine “Mısır’da iki tablo var, bir firavunların izinden gidenler, iki Musa’nın izinden gidenler” diye başladı. “Sisi pisi, ne olursa olsun, bunlar gidicidir” diye devam etti. Hamas’ı terörist saymıyordu ama ona göre Mısır terör devletiydi: “Bu terör devletine destek verenler de onlarla beraber yargılanacaktır”. Konuşmasının sonunda “Rabia selamıyla, selamımı veriyorum” diyerek elini kaldırdı. Dört parmağı havadaydı.
Erdoğan’la kalmadı. Onu destekleyen Emre Belözoğlu gibi futbolcular aynı gün gol sevinçlerini “rabia”yla yaptı. Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler desteği ertesi gün Arap gazetelerinin sayfalarını süslüyordu.
Erdoğan terörist ilan etti, “gidici” dedi, yargılanacağını söyledi ama Sisi’nin sonu öyle olmadı. Aksine Arap devletleri bile Müslüman Kardeşler’in karşısında yer aldı. Dönemin Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Öztürk, Yeni Şafak’ta şöyle anlattı:
“Mısır’da bu işareti yapmak yasaklandı ve yapanlar hapse atıldı. Ardından Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Kuveyt’te de yasaklandı.”
Erdoğan tersini beklerken Müslüman Kardeşler, hem Batı’da hem para beklediğimiz Arap dünyasında terörist olmuştu!
Erdoğan’ın işarete yüklediği anlam da işte böyle değişti. “Rabia”ya yeni bir anlam buldu: “Tek millet, tek devlet, tek vatan ve tek bayrak”. İçeriği değişince rabia da içe dönük yerli bir sembole dönüştü. Nitekim Erdoğan da ilişkileri kestiği, terörist ve Firavun ilan ettiği, meydanlarda Kılıçdaroğlu’nu benzettiği Sisi ile kucaklaştı.
‘RABİA UCUBESİ’
Erdoğan’ın siyasi kariyerindeki değişiklik de MHP ile oldu. Bir zamanlar ona en ağır sözleri söyleyen Devlet Bahçeli’ydi. Rabianın en karşıtı da “Sisici” diye bağırdığı Kılıçdaroğlu değil, MHP’ydi. Sonra yavaş yavaş Erdoğan ile Bahçeli ortak oldu.
Tam da geçiş döneminde heykele karşı Ülkücüler, Düzce’de ayağa kalktı. “Bozkurt, Türkün milli sembolü” sloganı atıp “rabia”yı bayrakları ile kapattılar. Ülkü Ocakları il başkanı Fatih Gülaçtı “Bizim karşı çıktığımız, Mısır’daki ayaklanmadan sonra Müslüman Kardeşler’in işareti olan rabia işaretinin bizim milletimize milli bir sembol olarak empoze edilmesidir” diyerek heykelin kavşaktan kaldırılmasını istedi. Rabia ona göre ucubeydi: “İster kendi cebinden yapsın, ister belediyenin kasasından yapsın, hiç kimse buraya bu ucubeyi dikemez”. Sürpriz değil, kısa süre sonra yerini Ayhan Bülbül’e bıraktı.
2019’da, AKP de Mehmet Keleş’in yerine Faruk Özlü’yü aday gösterdi. Özlü’nün ilk icraatlarından biri, Ülkücülerin sevmediği heykeli kavşaktan kaldırmak oldu. Gerekçe, dört parmaklı elin trafik görüşünü engellemesiydi. Rabianın yeni yeri nikâh salonunun önü oldu. İstenmeyen rabia heykeli taşınırken telefon tellerine takılıp bir de serçe parmak kazası yaşadı. Zaten Erdoğan’ın “zalim bir terörist” saydığı Sisi ile el sıkışması diğer parmakları da kusurlamıştı.
Cumhuriyet 100 yaşında. Bakıyorum, hem değerlerini hem heykellerini beğenmiyorlar. Oysa yarattığı değerler de ürettiği heykeller de hâlâ aynı yöne bakıyor. Yalnız kendine iktidar kuranlar ise dün terörist dediklerini kucaklarken dün gayr milli sayıp yıkmaya çalıştığı rabianın çölleri için Mehmetçiğe görev yazıyor. Haliyle heykelleri de kendisine duracak yer bulamıyor.
Etten değil, kandan değil... Ama hep ileri yürüyen Cumhuriyetin heykellerinin ömrü sonsuz olsun.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları