TSK’deki Meşveret hücreleri
Barış Terkoğlu: Peki, TSK’de “Meşveret hücreleri” var mı?
“Gömlek değiştirme”yi yılan türünden sürüngenlerden öğrendik. Kabuğunu dolduran yılan, yıpranmış deriyi vücudundan atıyor. Uçsuz bucaksız kırda yürürken karşılaştığınız boş gömlek, bir canlının hayata daha büyük, güçlü, yeni olarak devam ettiğini gösteriyor.
Türk siyasetine ise “gömlek değiştirmek” şaşırtıcı şekilde yerleşmiş görünüyor.
Örnek olsun, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milli Görüş gömleğini çıkardım” demişti. Eski AYM Başkanı Haşim Kılıç, 2014 yılında “gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız” diye konuştuğunda, en çok iktidar partisi alındı. AKP’den verilen ilk yanıt “gömlek değiştirmek normal” oluyordu. Demek “gömlek değiştirmek” bir yöntem olarak kabul görmüştü.
Şu saatlerde kitapçıların raflarına yerleştirilen “FETÖ Borsası” kitabını okurken düşündüm. Adliyelerde yıllarını geçiren Can Özçelik, zenginleri FETÖ’den yargılanmaktan parayla kurtaran çeteyi yazmış. Özçelik’in kitabında kurtuluşun başka yollarını da okuyoruz. “Gömlek değiştirmek” deyince karşımıza tarikatlar çıkıyor.
Tarikatını açıklayan yarbay
Tarih: 5 Ağustos 2016. Darbeden 3 hafta sonra. Burdur’da savcının karşısında Yarbay Deniz Ç. oturuyordu. Hakkında FETÖ ile pek çok iddia bulunan Yarbay, savunmasını “Fethullahçı değilim, Nurculuğun Meşveret kolundanım” diye yaptı:
“Uzun yıllardır Risale-i Nur okurum. Ders aldığımız ya da kitaplarını okuduğumuz gruba Meşveret grubu denir.”
Bir asker, kendisini üniformasından önce ait olduğu cemaatle tarif ediyordu.
FETÖ’ye gelince...
“2012 yılına kadar Fethullah Gülen ile Meşveret grubu birbirlerine aykırı gruplar olarak görülmüyordu” diyen Deniz Ç., ayrılığın nedenini şöyle anlatıyor:
“2012 yılında Risalelerin sadeleştirilmesi çalışması nedeniyle Meşveret grubu Fethullah grubuna ciddi itirazlarda bulundu ve net bir şekilde yollar ayrıldı.”
FETÖ, 2012’ye kadar ülkeye kast ediyor. Kumpaslar kuruluyor. Silah arkadaşları hapsediliyor. Ancak Deniz Ç’nin Meşveret’i için yol “sadeleştirme”den çıkıyor.
Hakkında Genelkurmay’a FETÖ şikâyetlerinde bulunulan Deniz Ç., FETÖ’cüleri yakından tanıyor:
“Darbeyi gerçekleştiren grubun Fethullah Gülen yapısında olduklarını biliyorum. Dolayısıyla darbe kesinlikle bunların eseridir. Tutuklananların çoğunu net olarak tanıyorum.”
TSK’de Meşveret hücreleri
Peki, TSK’de “Meşveret hücreleri” var mı?
Deniz Ç., S.B. adında bir astsubay ve A.A. adında bir çavuşun ve K.C. isimli arkadaşlarının da kendisiyle aynı grupta olduğunu anlatıyor:
“Bu 4 kişi bir buçuk yıldır beraber Meşveret grubumuzun sohbetlerine katılıyoruz ve dinliyoruz.”
Meşveretçi çavuş A.A’nın 17-25 Aralık’tan sonra çocuğunu FETÖ okuluna gönderdiği ortaya çıkınca Deniz Ç. bakın ne anlatıyor:
“Çocuğunu FETÖ’nün okuluna verdi, zira normal okula verdiğinde ciddi sıkıntı yaşamıştı. Çok küfürlü konuştuğu için öğretmenleri özel okula gönderilmesini tavsiye etmişti. O nedenle bana da danışarak iki yıl önce bu grubun özel okuluna verdi.”
Askerler toplantılarını Meşveretçilerin derneklerinde yapıyorlar. Hep birlikte FETÖ operasyonunda gözaltına alınan askerin evine “geçmiş olsun”a girerken görülüyorlar.
Meşveretçi subay yine savcılıkta
Aradan 4 ay geçti.
FETÖ’den alınanların ifadelerinde oklar biraz daha Deniz Ç’yi göstermeye başladı. Deniz Ç., 8 Aralık 2016’da yine savcının karşısındaydı.
Tahmin ettiğiniz 28 Şubat edebiyatını yaptıktan sonra FETÖ ile ilişkisine geçiyordu:
“1994 yılında Harp Okulu’ndan mezun oldum. Okulumdaki birçok arkadaşımın o zaman Fethullah Gülen cemaati olarak bilinen, bugün FETÖ diye tanımladığımız yapıya ait olduklarını biliyorum. Bu yapı içindekilerle, kalabalık ve güçlü olduğu için dönem dönem zorunlu olarak arkadaşlıklarımız oldu, hatta bazı konularda özellikle 28 Şubat sürecinde bana yardımcı oldukları da oldu. Örneğin 1996 yılında bugün FETÖ nedeniyle ihraç edilen bölük komutanım Adem Boduroğlu ilk tayin yerimde bana muhafazakâr yapım nedeniyle destek oldu. Ben ise onun Gülenci olduğunu biliyordum. Kendisi de zaten bunu bana söylemişti. Ayrıca yine 28 Şubat sürecinde hakkımda tutulan bazı tutanakları ve bilgileri Genelkurmay’a göndermediklerini, geciktirdiklerini biliyorum. O dönem böyle bir terör yapısı olmadığı için kendilerinden yardım almakta ben bir sakınca görmüyordum. Onlar da bana yardım etmekte bir sakınca görmüyordu.”
TSK’da “Meşveretçiyim” diyenler ile FETÖ’cüler birbirlerini tanıyor, birbirlerini destekliyorlar.
Deniz Ç., 1986’da, askeri liseye girerken FETÖ’nün yurtlarına gittiğini, sohbetlerine katıldığını da bu kez kabul ediyor. FETÖ’cü arkadaşlarına sınav sorularının önceden verildiğini anlatıyor.
FETÖ nerede bitiyor, Meşveret nerede başlıyor? Anlattıkları 15 Temmuz’a kadar TSK içindeki cemaatlerin barış içinde bir arada yaşayabildiğini gösteriyor. “Kutlu dava” konu olunca birbirlerinden ayrılmıyorlar. Özçelik’in kitabındaki ifadeler bunu gösteriyor.
‘Öngörü’ demek eksik kalır
Ya “cemaatsizler”?
Hep kendileri için mağduriyet hikâyeleri anlatıyorlar ya...
1 Aralık 2011’de TBMM Dilekçe Alt Komisyonu toplantısında gündem askeri okullardan istifa ettirildiğini söyleyen öğrencilerin şikâyetiydi. Fethullahçıların sahte sağlık raporlarıyla, mobbingleriyle, işkenceleriyle tasfiye edilen öğrencilerin aileleri de oradaydı.
Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olmuş Çağrı Koca’nın babası Kamil Koca’nın sözleri salonu çınlatıyordu:
“Oradaki kafalardaki şablona uymayan azimli, kararlı, bayrak gibi, bu millet, bu vatan için mücadele edecek, hizmet edecek bütün gençlerin kökünü kazıyorlar orada. Ben bunu gördüm. (...) Bunu da belirtmek istiyorum Sayın Başkanım. Benim gördüğüm kadarıyla şu anda zikretmek istemiyorum, sivilden alınan öğrencilerle beş yıl sonra operasyona gönderilecek Türk Silahlı Kuvvetleri yetkililerini bulamayacağız. Belki dönüp gelip kendi askerine kurşun sıkacak insanlar oraya alınmaktadır şu anda. Ben bunu gördüm, buna şahitlik ettim. Bizzat vâkıf oldum.”
“Öngörü” demek hafif kalır. 5 sene sonra Koca’nın dediği oldu. Kendi askerine kurşun sıkacaklar harekete geçti. O gün anlatılanlara kulak tıkayanlar ise her şeyi “yanıldık” ya da “Allah affetsin” diyerek açıkladı.
Bir kuşağı bir gömleğin içinde kaybettik. Bir milletin istikbalinin bir başka gömlekle fedasını izleyecek miyiz?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları